05/02/2010 | Yazar: Kaos GL

II. Baki Koşar Nefret Suçları ile Mücadele Günlerinde, Ressam Serpil Odabaşı’nın “Kat(i)li Mübah” sergisi de yer alıyor.

‘Kat(i)li Mübah Olanların Unutturulmak İstenen Suretleri’ Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
II. Baki Koşar Nefret Suçları ile Mücadele Günlerinde, Ressam Serpil Odabaşı’nın “Kat(i)li Mübah” sergisi de yer alıyor.
Sergi 6-14 Şubat tarihleri arasında İzmir Alman Kültür Merkezinde gezilebilecek. Serginin açılış kokteyli, etkinliklerin ilk günü, 6 Şubat Cumartesi, saat 20:00’de olacak.
 
İzmir Alman Kültür Merkezindeki sergi, “Transfobi, Homofobi, Nefret Cinayetleri ve Toplumsal Cinsiyetçilik” başlıklarında enstalasyon ve illüstratif işlerden oluşuyor. Sanatçı, güçlü ironik biçemiyle; “mutlu yuvalar”ın temellerinden, "kat(i)li mübah" sayılanların unutturulmak istenen suretlerine uzanan geniş bir yelpazede, günümüz Türkiye’sinin sosyal ilişkilerini eleştirel bir mercekten geçiriyor.
 
“Kat(i)li Mübah Olanların Unutturulmak İstenen Suretleri”
Ressam Serpil Odabaşı, “Nefret Suçları, Homofobi, Transfobi ve Toplumsal Cinsiyetçilik” kavramları çerçevesinde hazırladığı özel seçkisinde, “Mutlu Yuvaların Temelleri”nden, “Kat(i)li Mübah Olanların Unutturulmak İstenen Suretleri”ne, günümüz Türkiye’sinin sosyal ilişkilerini eleştirel bir mercekten geçiriyor. Sanatçı, sergide yer alan işleriyle yarattığı bir imge fırtınasında, sistemin bireyler üzerindeki tahakkümünü görselleştiriyor.
90’lı yıllara kadar; kahverengi kostümlü, düdüklü, joplu, “Mahallenin Asayişinden Sorumlu” olan bekçileri, “Mahallelerimizin Ahlak Bekçileri” şeklinde dönüştürerek; günlük yaşamın her alanına sirayet etmiş, homofobi ve transfobiyi; çocuk, yaşlı, genç, yetişkin erkek ve kadın bedenlerinde, “Ahlak Bekçisi” imgelemiyle ifade ediyor.
 
Kendi konumlandıkları yerin “tek doğru”, “tek haklı” yer olduğu varsayımından yola çıkan insanlara, “At Gözlükleri”ni taktırıyor; parlayan simli bir boyayla imgelediği bu çalışmayı gösterirken de, “Sizin Kutsal At Gözlükleriniz” diyor.
 
Seçkide kullanılan imgelerden biri de, düdükler; bir resimde, yankılanır gibi çoğalan harflerle bir “ezber düdüğü” oluştururken, bir diğer çalışmada, kusan bir figürün ağzından homofobinin kendinde görünürleştiği nesneler dikkatimizi çekiyor.
 
Toplumun baskısı altında bölünmüş dünyalar, asetatlı figürlerde karşımıza çıkıyor; “kabul” ve “red” mührüyle varoluşların damgalanışını görüyoruz.
 
“Ahlakmetre”ler, bir figürün kalçasını, diğerinin memesini, ötekinin dudaklarını ölçüyor, ölçerken aynı zamanda bedenin hareket özgürlüğünü de kısıtlıyor.
Gri hayatların içinde, yaprak su damlacıklarıyla ifade ettiği figürlerin kenarlarına, kesme izleri bıraktığı çalışma; “Buradan Kesiniz.” Varoluşlarından ötürü cendereye alınan insanların, yaprak gibi, su damlası gibi doğal imgeler olduğunu vurgulayan bu işlerden birinde, kuğuları kullanan Serpil Odabaşı “Peki, kuğuları ne yapacaksınız? Onları da kesecek misiniz, peki buradan kesiniz!”le ironik bir soru yöneltiyor.
 
Toplumsal cinsiyetçiliğin eleştirildiği işlerde, ezberküsle öğrenilen cinsiyetçilik, erkekliğin kadın eliyle yeniden üretimi, mutlu yuvaların temelleri, şişirilmiş erkeklik egosunun cisimleştiği bebek ve kendinden emin, mutlu mesut erkeklik balonlarını görüyoruz.  

Kat(i)li mübah olanların unutturulmak istenen suretleriyse giderek solgunlaşan yüzlerde karşımıza çıkıyor.

 

Etiketler: kültür sanat
İstihdam