19/03/2012 | Yazar: Kaos GL

Eşcinsel kimliğini açıklayarak siyaset yapan ilk Türkiyeli olan Berlin Eyalet Meclisi milletvekili Hakan Taş, Akşam Hafta Sonu’ndan Zeynep Bakır’a konuştu.

‘Meclis’te tanıdığım eşcinsel vekiller var!’ Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Eşcinsel kimliğini açıklayarak siyaset yapan ilk Türkiyeli olan Berlin Eyalet Meclisi milletvekili Hakan Taş, Akşam Hafta Sonu’ndan Zeynep Bakır’a konuştu.
 
Adı Hakan Taş. Son seçimlerde Berlin Eyalet Meclisi’ne giren beş Türkiye kökenli milletvekilinden biri. Onu ayrıcalıklı kılan özelliğiyse eşcinsel kimliğini açıklayarak siyaset yapan ilk Türkiyeli olması. Avrupa’ya göç eden Türkiyeli aileler kimi açılardan geleneklere daha bağlı, zaman zaman daha tutucudur. Hakan Taş da kimliğini açıkladığında ailesinden, akrabalarından soyutlanmış ve bunu anlatmak için elinden geleni yapmaya karar vermiş. ’İlk açıkladığım yıllarda maalesef kabul görmedim ama bunu hiç saklamadım’ diyen Taş, bir gün koşullar oluştuğunda Türkiye’de de siyaset yapmak isteyeceğini söylüyor ve ’Türkiye’nin eşcinsellere ve translara yönelik bir açılım başlatması lazım’ diyor. Taş, ’Türkiye’de eşcinsel vekiller olduğunu düşünüyor musunuz?’ sorumuzaysa ’Düşünmüyorum, biliyorum. Umuyorum ki TBMM’deki eşcinsel vekiller de kendilerini gizlemeden görevlerini yerine getirebilirler’ şeklinde cevap verdi.
 
Sizin özel bir durumunuz var, hiç saklamadığınız cinsel kimliğinizi saklamak zorunda kaldınız mı? Bunu ilk cesurca ifade edişiniz ailenize mi arkadaşlarınıza mı; ’özel’ değilse öğrenebilir miyiz?
Toplumda hakim belirli düşüncelerin değişmesi gerek. Türkiye’de kendini kabul eden ve olduğu gibi göstermekte herhangi bir sakınca görmeyen eşcinseller de kendi cinsel kimliklerini kabul etmeli ve bunu açıklamalı. Dolayısıyla cinsel kimliğimi hiç saklamadım, olduğum gibi yaşamayı benimsedim. Sadece ilk açıkladığım yıllarda maalesef kabul görmedim; arkadaşlarım, ailem ya da akrabalarım yanımda olmadı. Bunun değişmesi için de aydınlatıcı çalışmalarda yer aldım. 28 yıl öncesiyle günümüzü kıyasladığımda eşcinsellerin artık daha özgür, daha rahat yaşayabildiklerini ve çalışmalarımızın başarılı olduğunu söyleyebiliriz.
 
Almanya’da tepki aldınız mı?
Olumsuz tepki almadım. Toplum tarafından sürekli destek gördüm; görüyorum. Sivil toplum kuruluşlarının verdiği desteği de unutmamak gerek. Almanya’da eşcinsel hareketin geçmişi 100 yıldan fazla, dolayısıyla eşcinsellik konusunda burada yaşayanların daha fazla bilgisi var.
 
Almanya’da yaşayan Türkiyeli ailelerin yapısı cinsel kimlik açısından Türkiye’den bile daha tutucu görünüyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Tüm göç süreçlerinde göçmenlerin bir dönem geldikleri toplumdakinden daha tutucu bir çizgi oluşturduğunu saptıyoruz. Bu biraz da bazı gelişme ve değerlerini anlayamadığı yeni toplumda, kendini sağlama almayla ilgili. Ancak, asıl sorun, yeni toplumun politikasında yatıyor. Yeni toplum, göçmen topluluklarını ne kadar çabuk kabul eder, fırsat eşitliğini sağlarsa, sorunlar o kadar çabuk aşılabiliyor. Göçmenlere 50 yıl sonra da bir anlamda ’yabancı’ gözüyle bakılırsa, andığımız yaklaşımlar kemikleşiyor.
 
Türkiye’de irtibatta olduğunuz ’LGBT örgütlenmeler’ var mı?
Türkiye de Ankara, İstanbul ve Diyarbakır’da iletişim içinde olduğum sivil toplum kuruluşları var. Türkiye’de yapılan etkinliklere zaman elverdikçe katılmaya çalışıyorum. Son olarak aralık ayı içinde Ankara’da Pembe Hayat adlı sivil toplum kuruluşunun bir panelinde konuşmacı olarak bulunmuştum. Haziran ayının son haftasında İstanbul’da yapılacak olan LGBT Onur Haftası etkinliklerine katılmayı düşünüyorum. Bunun yanı sıra Diyarbakır’da başarılı çalışmalar yapan Hebûn adlı sivil toplum kuruluşunun varlığı beni sevindiriyor. LGBT sivil toplum kuruluşlarının yanı sıra LGBT yakınlarının kurduğu LİSTAG (LGBT’lerin Aileleri Grubu) adlı kuruluşun varlığı da özelikle Türkiye’de ayrı bir önem taşıyor. LİSTAG katılımıyla çekilmeye başlanan ve bu konuda önemli fikirlere aracılık ettiğini düşündüğüm belgesel filmi büyük bir merakla bekliyorum.
 
Türkiye bir gün Almanya gibi, bu konuda ’normal’ olabilecek mi?
Belli bir hareketlenme gözlemliyorum. Fakat tüm olumlu gelişmelerin varlığına rağmen, yaşanan olumsuzlukları da göz ardı etmemek gerek. Türkiye’de hala nefret cinayetleri işleniyor, kolluk kuvvetlerinin trans bireylere, eşcinsellere yönelik şiddeti sürüyor. Dolayısıyla hükümetin bu yönde bir açılım sürecini başlatması gerekiyor. Yapılacak anayasa değişikliği sürecine bu yönde hizmet veren sivil toplum kuruluşlarının katılımının sağlanması da ayrı bir önem taşıyor. Uzun bir yol ama istenirse gerçekleşir.
 
TBMM’de eşcinsel vekiller var, biliyorum
 
Türkiye’de siyasete atılmayı düşündünüz mü hiç?
Türkiye’de siyaset yapabilmem için özellikle siyasete bakış açısının değişmesi, demokrasinin daha iyi bir şekilde işler hale gelmesi ve tabii ki her türlü ayrımcılığın ortadan kalkması gerekiyor.
 
Türkiye’de eşcinsel milletvekilleri olduğunu düşünüyor musunuz?
Türkiye’de eşcinsel vekiller olduğunu sadece düşünmüyorum aynı zamanda biliyorum. Eşcinseller tüm meslek dallarında var olduklarından milletvekilleri arasında da eşcinsellerin mevcut olması oldukça doğal. Kendilerini açıklamıyor olmalarını ya da gizli yaşamayı tercih ediyor olmalarını ben ne kadar yanlış buluyor olsam da ve medeni cesaret göstermelerini talep etsem de Türkiye’de bunun kolay olmadığının bilincindeyim.
Türkiye’de gerçek anlamda bir değişim istiyorsak toplumun her kesiminde medeni cesarete, bu cesareti gösterecek insanlara tabii ki ihtiyaç var. Umuyorum ki en kısa zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki eşcinsel vekiller de kendilerini gizlemeden görevlerini yerine getirebilirler. 

Etiketler: yaşam, dünyadan
İstihdam