16/04/2021 | Yazar: Kaos GL
Mülteci LGBTİ+’lara sorduk: Günün nasıl geçti? Onlar yanıtladı, Arapça ve Farsça’dan çevirdik ve sizlerle paylaşıyoruz. Üçüncü hikayeyle karşınızdayız: Mavi Deniz
Kaos GL Mülteci Hakları Programı LGBTİ+ mültecilerin ikamet ettikleri şehirlerde temel haklara, resmi organlara ve sosyal ağlara erişimlerinin kolaylaştırılmasını hedefleyen program, bu doğrultuda program bünyesinde çalışan avukat ve sosyal hizmet uzmanları aracılığıyla hukuki ve sosyal danışmanlık sağlıyor. Bütün bunların yanı sıra çeşitli konularda eğitimler ve sosyal etkinlikler düzenliyor.
Program, 2020 yılı boyunca Farsça ve Arapça konuşan LGBTİ+ mültecilerle bir araya geldi. Bu etkinliklerin bir bölümü çevrimiçi drama atölyeleriydi. Kaos GL Mülteci Hakları Programı, mülteci LGBTİ+’larla 23, 25 ve 27 Kasım tarihlerinde tiyatro ve performans sanatçısı Gökçe Yiğitel yürütücülüğünde dramanın bir alt kolu olan ‘Hikaye Anlatımı’ atölyeleri düzenledi. Atölyelere yedi şehirden mülteci LGBTİ+’lar katıldı ve hikayelerini anlattı.
Bugünden itibaren “Her günümüz değerli ve anlatmaya değer” diyerek o hikayeleri KaosGL.org okurlarıyla paylaşıyoruz. Üçüncü hikayeyle karşınızdayız. Luz, iki ayrı gününü anlatıyor…
***
Birinci hikaye
Her zamanki gibi enerjik olmaya çalışarak uyanıyorum.
Güne gergin sinirlerimi gevşetmek için bir fincan Nescafe ile başlıyorum ve kahveden sonra daha nazik bir insan oluyorum.
Mutfakta kahvaltı yapıyorum. Daha iyi bir yaşam için bir şans elde etmeyi düşünürken radyoda sabah müziği dinliyorum.
Öğleden sonra saat 1 idi.
Tek bir dileğim var. Ailemden veya başka bir taraftan güzel bir haber almak istiyorum. Güzel bir hayat görmek istiyorum. Gerçekten hayat artık sıkıcı ve rutin. Aslında gerçek her zaman zor ve acı verici ama daha iyidir.
Tek dileğim, sevdiğim insanlarla iyi bir hayat yaşamak. Birlikte kahvaltı yapmak. Zaman ve yaş geçiyor ve ben hâlâ aynı yerde oturuyorum. Evet bu güzel ama daha çok zor. Kulaklıklarımla denizin dibinde olmak ve güzel mavi denizin tadını çıkarmak istiyorum. Sadece deniz dalgaları acımı siler. Deniz en yakın arkadaşımdır. Denizle birlikteyken bile denizi özlüyorum. Denizi görmek sinirlerimi çok rahatlatıyor. Denizi neden böyle sevdiğimi bilmiyorum. 6 saat boyunca denizin önünde oturup düşünerek rahatlayabilirim. Bazen tek başıma ona şikâyet edip ağlarım ve güzel dalgaları ruhumu aydınlatır ve bana “sen iyisin, güzel bir hayatı hak eden birisin” der.
Hayat devam edecek ve iyi ve kötü anlarda güçlü olmalıyız.
İkinci hikaye
Bugün sabah saat 10'da psikolojik ve maddi durumumdan dolayı kırgın uyandım. Kendimi eğlendirmek istedim.
Birden, İl Göç İdaresi’nde tanıştığım bir arkadaşım beni aradı. Numarası kayıtlı olmadığı için kimin aradığını bilmiyordum. Biraz konuştuktan sonra arayanı tanıdım.
Sonra arkadaşım öğleden sonra 1'de buluşmak istedi. Çok mutlu oldum. Buluştuğumuzda bana beklenmeyen bir şeyden bahsetti. Yerleştirme için arandığını söyledi. Aynı anda hem mutlu oldum hem üzüldüm. Aramayı normalden daha erken almasına sevindim ve herhangi bir haber veya yanıt almadığım içinse üzüldüm.
Her zaman ortaya çıkan engel, hiçbir yardım almamak. Ne yiyecek, ne maddi ne de psikolojik destek.
Geçmişle bugün arasında kalmayı umuyorum. Her ikisi de acı veriyor.
Nesneler (telefon, kitap ve televizyon)
Eylem (televizyonda müzik dinlerken, telefonda ya da kütüphaneden kitap okumak)
Beden parçası (elim)
Etiketler: insan hakları, kültür sanat, mülteci