06/11/2023 | Yazar: Aslı Alpar

Kaos GL ve 17 Mayıs Dernekleri’nin yayımladığı “LGBTİ+’ların Adalete Erişimi” raporunda avukatlar aktarıyor.

Nefret yaygınlaştıkça adalete erişim güçleşiyor Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Bir hak ihlalini yargıya taşımak LGBTİ+’lar açısından işlevsel olmaktan uzak. Kaos GL ve 17 Mayıs Dernekleri’nin yayımladığı “LGBTİ+’ların Adalete Erişimi” raporunun ortaya koyduğu bu durumun sebepleri arasında, mekanizmaların yetersizliği, sürecin masraflı oluşu ve hayatın her alanında ayrımcılığa uğrayan LGBTİ+’ların bu masrafı karşılamakta zorlanması ile avukata erişimdeki zorluklar sayılabilir.

“Sınır dışı gibi hayati konularda bile avukat atanmadığı oldu”

“LGBTİ+’ların Adalete Erişimi” raporunda LGBTİ+ hakları alanında çalışan avukatlar bu sebeplere insan haklarını savunmakla yükümlü avukat meslek örgütü olan baroların yetersizliğini de ekliyor. 

Raporda bir avukat şöyle aktarıyor:

“Mülteci LGBTİ+’ların haklarında verilen uluslararası koruma başvurusunun reddi, sınır dışı, idari gözetim gibi kararlara karşı itiraz için adli yardıma yönlendirme yapıyoruz. Sonuç aslında ilden ile değişiklik gösteriyor. BMMYK (Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği) ile TBB’nin (Türkiye Barolar Birliği) birlikte yürüttüğü proje kapsamında belli illerde mültecilerin adli yardım taleplerinde avukat ücretleri bu proje kapsamında karşılanıyor. Tabi ki konu bakımından sınırlamalar mevcut bu projede. Projeye dahil olan illerde adli yardımdan avukat atanması konusunda sorun yaşanmıyor genel olarak. Ancak projeye dahil olmayan illerde avukat atanması konusunda ciddi sorunlar yaşanıyor ve çoğu zaman adli yardım talebi olumsuz sonuçlanıyor. Hatta projenin devam etmediği, askıya alındığı zamanlar projeye dahil olan illerde de sorun yaşadık. Sınır dışı gibi hayati konularda bile avukat atanmadığı oldu. Fakat proje olmadığı dönemlerde de adli yardımdan avukat görevlendiren barolar oldu (Ankara Barosu, İzmir Barosu gibi).”

“Adaleti tesis edecek kurumlardaki kamu görevlileri de ayrımcı”

Başka bir avukat adalet mekanizmalarındaki kamu görevlilerinin LGBTİ+’lara ayrımcı yaklaşımına dikkat çekiyor:

“Aklımda çok net bir örnek var. Bir mülteci trans saldırıya uğradığı için polise gidiyor. Polis saldıran vatandaş o da senden şikayetçi olursa hakkında sınır dışı kararı verilir diyor ve o da şikayetten vazgeçiyor. Ben polis saçmalamış diyemiyorum. Çünkü gerçekten herhangi bir sebepten bir mültecinin hakkında soruşturma açıldığında buna bağlı olarak sınır dışı kararı verilebiliyor. Soruşturma sonucunda takipsizlik verilse bile.”

Adalete erişim inancını yitirmek

Rapor, hak sahiplerinin bir kısmı sadece LGBTİ+ oluşları nedeniyle ilgili kurumlarda potansiyel suçlu olarak görüldüğüne dikkat çekiyor. Alandan deneyim aktaran bir avukat, müvekkillerinin ağzından şöyle diyor:

“İstediğim kadar ben yazılan idari para cezalarında itiraz edeyim ve kazanayım benim hayatımın olağan akışında ben bir trans seks işçisiysem ben düzenli olarak karakola gidip iki üç saatimi karakolda geçirmek var, öyle durum olunca da adalete erişim inancı kalmıyor.”

Raporda avukatların ortak görüşü, homofobi ve transfobinin kurumsallaştığı ve nefret söyleminin yaygınlaştığı bir ülkede, LGBTİ+’ların adalet mekanizmasına ve gerçek anlamda bir adalete erişiminin oldukça zor olduğu şeklinde. 

“LGBTİ+’ların Adalete Erişimi” raporunun tamamını buradan okuyabilirsiniz.


Etiketler: insan hakları
İstihdam