05/05/2018 | Yazar: Kaos GL
Arkadaş Özger’i ölümünün 45. yılında “zeki müren’i seviniz” çağrısı ve Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası ile anıyoruz.

Arkadaş Özger’i ölümünün 45. yılında “zeki müren’i seviniz” çağrısı ve Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası ile anıyoruz.
İllüstrasyon: Aslı Alpar / Kaos GL
Arkadaş Z. Özger, kısacık yaşamına birçok şiir sığdırdı. “zeki müren’i seviniz” de dedi, “Bedenim uygundur diye bedenine/Elimle yıkadım, ütüledim/Elma ağacında kuruttum” da yazdı dizelerinde.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu’ndan mezun oldu. TRT’nin Ankara bürolarında çalıştı. 1970 öncesinde okulunun polislerce basıldığı bir gün, çıkan olaylarda başına ağır darbeler aldı. Aradan yıllar geçtikten sonra 5 Mayıs 1973’te sokakta ölü bulundu. Beyin kanamasından öldüğü belirlendi. Arkadaşları, ölümünü okulun basılması sırasında başına aldığı ağır darbelere bağladılar.
Dergi ve gazetelerde yayınlanan şiirleri ölümünden sonra “Şiirler” adlı bir kitapta toplandı (1974). Daha sonra aynı kitap, arkadaşın “Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası” başlığıyla basılması arzusuna karşın “Sevdadır” adıyla Mayıs yayınlarınca Mart 1988’de yayınlandı. Nihayetinde 2015 yılında Ve Yayınları, Arkadaş’ın arzusuna uygun bir şekilde istediği isimle kitabı yayınladı:
“Arkadaş Z. Özger ilk yayımlayacağı kitabın adını Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası koymak istiyordu: "Ne zaman yayımlarsam yayımlayayım adı bu olacak!" Erken ölümü nedeniyle yerine getiremediği ve şairin vasiyeti olarak kabul ettiğimiz isteği bu kitapla yerine geldi. Kitap adına kavuştu, Arkadaş'ın şiirleri de özenli bir basımla okura…”
Arkadaş’ın ölümünün 45. yılında kendisini Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası ve Merhaba Canım şiirleri ile anıyoruz.
Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası
charles chaplin bir savaşta yitirdim sakalımı
çıkmazlığın grev sesi umutlarımı vururken
yendirdim bıyıklarımı papağan kuşkulara
biraz elma şekeriyle kazıdım sakalımı
lohusa şerbetiyle kazıdım sakalımı
yanaklarım paprika lahmacun ister misiniz
al işte sana böyle yüze böyle güz
demeyin deseniz de sakal yok ya ucunda
bu güz vermedi tarla seneye bıyık kerim
ben ettim siz etmeyin sakal veririm size
iğne iplik elimde bıyık dikerim size
yanaklarım taşlıtarla kurabiye yer misiniz
Sayın bayan dursanıza gözünüze kuş kaçmış
bu bıyık hiç gitmemiş sesinizin rengine
sakalınız uzamış inmiş ta belinize
at kuyruğu yapınız ya da örgüleyiniz
kedinizin bıyığını usturayla kesiniz
yanaklarım bileytaşı ispirto sever misiniz
yoksul ve utangaç bir müşteriyim ben
sizde güneş bulunur mu biraz/kaktüs alıcam
saksılarım yeşersin üç beş bulut verin de
çok üşüdü güneşten şizofreni olucak
çabuk olun lütfen dikenleri solucak
yanaklarım gobi çölü soğuk su içer misiniz
yüzüm eski bir artist yaşlandıkça shirley temple
elimde bir baş soğan bir baş sarımsak
ah ne kadar şakacısınız hiç hamlet oynamadınız
mı
olmak ya da olmamak bütün sorun bu
yanaklarım yul bryner şimşir tarak ister
misiniz
Merhaba Canım
ben az konuşan çok yorulan biriyim
şarabı helvayla içmeyi severim
hiç namaz kılmadım şimdiye kadar
annemi ve allahı da çok severim
annem de allahı çok sever
biz bütün aile zaten biraz
allahı da kedileri çok severiz
hayat trajik bir homoseksüeldir
bence bütün homoseksüeller adonistir biraz
çünki bütün sarhoşluklar biraz
freudun alkolsüz sayıklamalarıdır
siz inanmayın bir gün değişir elbet
güneşe ve penise tapan rüzgarın yönü
çünki ben okumuştum muydu neydi
biryerlerde tanrılara kadın satıldığını
ah canım aristophones
barışı ve eşek arılarını hiç unutmuyorum
ölümü de bir giz gibi içimde
ölümü tanrıya saklıyorum
ve bir gün hiç anlamıyacaksınız
güneşe ve erkekliğe büyüyen vücudum
düşüvericek ellerinizden ve
bir gün elbette
zeki müreni seveceksiniz
(zeki müreni seviniz)
İlgili yazı:
arkadaş’ın lotus çığlığı ve şu bizim hayat
Etiketler: kültür sanat