15/06/2023 | Yazar: Gözde Demirbilek

9. Trans Onur Haftası’nın üçüncü günü “Sosyalist Örgütlerde LGBTİ+fobi ile Mücadele” sohbeti ile başladı. Etkinlikte İrem, Yağmur, Demet ve İris deneyimlerini paylaşarak soruları cevapladı.

“Sosyalist örgütlerde bulunarak oradaki dönüşümü birlikte örgütlemeliyiz” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

9. Trans Onur Haftası’nın üçüncü günü (14 Haziran), “Sosyalist Örgütlerde LGBTİ+fobi ile Mücadele” sohbeti ile başladı.

Sohbette deneyimlerini paylaşmak üzere İrem, Yağmur, Demet ve İris yer aldı. Sol-sosyalist örgütlerden lubunyaların ve örgütlenme deneyimi olan kişilerin katıldığı etkinlikte, lubunyaların örgütlenirken yaşadığı sorunlarla birlikte yeniden örgütlenebilme yollarının nelerden geçtiği konuşuldu.

İrem, özne olmak ve söz üretmek üzerine fikirlerini sol-sosyalist örgütler üzerinden şöyle paylaştı:

“Öznesi olmayan insanların bir noktada, deneyimlemediği için bu konuda konuşmaya çok da hakkı yok. Geri kalmalarını aslında örgüt alt-grupları açarak kapatmaya çalışıyorlar. Bir örgütün, kadın ya da LGBTİ+ çalışmaları oluyor. O zeminden yürütmeye çalışıyor. Bunu örgütün hesabından değil de, lubunya örgütlenmesi üzerinden yapıyor. Bu tartışılabilir, neden büyük hesaptan değil de buradan paylaşıyorsunuz denebilir. Ama deneyimi olmayan bir insana da bu konuda neden söz üretmiyorsun denebilir mi? Bu gibi konuları daha çok alt komisyonlarda çözmeye çalışıyorlar bu yüzden.”

İris, yatay örgütten dikey-hiyerarşik örgütlenmeye deneyimini şöyle paylaştı:

“Etkilendim ve bir alışma süreci oldu parti örgütlenmesinde. Çok deneyim aktarabilecek durumda değilim ama sosyalist örgütlerde, kadınlar da birtakım haklarını söke söke aldı. Hiçbir parti yok ki, erkekler kadınlara alan açtığı ve öyle eşitlenildiği. Bir noktada kadınlar mücadele ederek bugünlere geldi. Bu noktada LGBTİ+ mücadelesini de böyle okuyabilmek gerekiyor. Çünkü hiçbir cis-hetero kalkıp gelin size alan açtık demeyecek. Orada cis-heterolarla da örgütleniyoruz, kadınlarla da örgütleniyoruz. Sosyalist partilerin ne yazık ki çok azı biz feminist bir partiyiz diyor. Yoldaşlarımızı dönüştürmek tarihi bir çaba. Hepsi çok yoğun emek gerektiren şeyler ve bunlar tarihi süreçler. Hak talep edilen, alınan bir şey ve verilmiyor. Bu açıdan da bakabiliriz.”

Demet, Türkiye’de LGBT Hareketini örgütleyenlerin sosyalist gelenekten geldiğini ifade etti:

“Mesele sınıf mücadelesi ve kimlik mücadelesini birleştirmek. Türkiye’de ilk LGBT hareketini başlatanlar insanlar sosyalist kökenden geldiler. İbrahim Eren misal TİP’liydi. Merdivende oturma eylemleri gibi riskli eylemler yapıldı. Onunla birlikte Sevda Yılmaz mesela, Maocu gelenekten geliyor. Ben de 88’den, İlerici Gençler ve TKP geleneğinden geliyorum. Örgütlü mücadele deneyimimizden dolayı hareketin başlangıcında biz vardık. Daha sonra liberaller katıldı. Ki dünya genelinde de böyle. Sonra sosyalist örgütler alan açmaya başladı, ÖDP gibi. Şimdi TİP’te de LGBTİ+ komisyonu var. Sosyalistlerin mücadelesi ve geleneği, partilerin kadın örgütlerini sahiplenmesini unutmamak gerekiyor. O dönemde sokakta basın açıklaması da yapamazdın, birçok şeyi yeşil Bizans kültür merkezinde yapıyorduk. Orada da 8 kişiden fazla insan transtık ve İHD ile tanıştık. Lambda oradan çıktı. Daha sonra çoğaldıkça ayrışmalar oldu, kavgalar oldu. Partiler diyoruz da, biz kendi öz-örgütümüzde fobi yaşadık.”

Yağmur bir araya gelişleri ve okuma programlarını nasıl yaptıklarını şöyle paylaştı:

“Her cumartesi toplanıyor ve gündem alıyoruz. O haftanın okuma konusu neyse onu okuyoruz. Feminizm okuması da yapıyoruz, feminizm değil de neden transfeminizm okuması da yapıyoruz. Bizim tutumuzla örgüt tutumu arasında fark var aslında. Bir kişi yapalım yapmayalım değil, yapmayacaksak ‘Neden yapmayalım?’ sorusunu tartışıyoruz. Özellikle erkeklere baktığımda, aralarına bir lubunya geldiğinde kendilerinde düşünmedikleri birçok şeyi düşündüklerini görüyorum. Örgütü ileri götüren şeyin bende (lubunyada) olduğunu düşünüyorum. Bir de eylemliliklerimizi de yeniden düşünmek gerekiyor, 90’lı yıllarda belki kuşlama yapılıyordur ama belki şu anda o kadar faydalı bir eylem değildir diye düşünmek gerekiyor.”

Sohbet, katılımcıların da paylaştığı deneyimler üzerinden birlikte fikir yürütme ile sona erdi.


Etiketler: insan hakları, siyaset, onur yürüyüşü
İstihdam