12/04/2024 | Yazar: Oğulcan Özgenç
Bornova Sokak ve çevresinde 10 Nisan Çarşamba günü trans kadınlara yönelik bir saldırı gerçekleşti. Hak savunucuları ve sokakta yaşayanlar, bekçilerin ve polisin görevlerini yapmadığına, gerçekleşen saldırının soylulaştırma projesinin bir sonucu olduğuna dikkat çekti.

10 Nisan Çarşamba günü İzmir’in Konak ilçesine bağlı Bornova Sokak ve çevresinde bir grup, trans kadınlara saldırdı.
Yaşananların kameralara yansıdığı olaylarda bir trans kadın, saldırgan grup tarafından darp edilirken telefonu ve cüzdanı da gasp edildi. Grup, daha sonra Bornova Sokak’ta yaşayan trans kadınlarının evlerine taş atarak saldırdı.
20 Kasım Trans+ İnisiyatifi’nden Ani, Bornova Sokak’ta yaşayan Helin ve Genç LGBTİ+ Derneği’nden Senem Alp ile Sokak’ta yaşananları konuştuk.
“Kolluk ve bekçiler direkt bir müdahale yerine birilerini sokağa girmesi için yönlendiriyor”
20 Kasım Trans+ İnisiyatifi’nden Ani, Bayram Sokak’la beraber Bornova Sokak’ın ülkenin translar açısından son iki gettosundan birisi olduğunu söyledi. Bornova Sokak ve çevresinde şiddetin gözle görüldüğünü ifade eden Ani, “Sokaktaki dostlarımın yanına uğradığımda dahi sürekli kolluğun GBT’sine maruz kalıyorum. Yani gezdiğimizde dahi ya da herhangi bir köşede bekleyip arkadaşımızla selamlaşıp iki kelam ettiğimizde hemen yanımıza çöreklenip GBT alıyorlar” dedi.
Ani, geçen yıllarda sokağa defalarca kez saldırıldığını belirterek şunları söyledi:
“İddiaların aksine sokağı güvencesiz hale getirenler bizler değiliz. Bekçiler ve kolluk, toplu halde belli yerlerde durarak sokağı güvencesiz hale getiriyor. Sokağa dağılmıyorlar. Bornova Sokak, çok büyük bir yer ama sokakta bulunan kolluk ve bekçiler sadece sokağın bir yerinde bekliyor. Sadece bir noktada bekledikleri için de diğer noktadaki saldırıyı bertaraf edemiyorlar.”
Saldırıları bertaraf etmek için çeşitli taktikler geliştirmek zorunda kaldıklarına dikkat çeken Ani, “10 Nisan’da yaşanan olayda trans kadınların hepsi evine kaçtı. Aslında kolluk ve bekçiler direkt bir müdahale yerine birilerini sokağa girmesi için yönlendiriyorlar. Ani gelişen bir saldırı varsa müdahale etmiyorlar. Bir arkadaşımız saldırıya uğradığında bekçi sadece izledi” dedi.
“Herkes sokağa saldırı yapılacağını anladı”
Trans kadınların sokakta yalnız kaldığında saldırıya uğradığını ifade eden Ani, “Evlere saldırma olayı planlı ve örgütlü bir olay. Sara nöbeti geçiren bir adama yardım eden trans kadınların adamı öldürdüğünü sanmışlar. Büyük bir arbede çıktı. Kızlar da önünü alamayacağını anladığında evlerine çekildi. Herkes sokağa bir saldırı yapılacağını anladı” diye konuştu.
Ani, büyük bir grubun sokağa girdiğini belirterek, “Kızlar evlerine çekilince sokakta saldırmak için trans kadınlar aradılar. Açelya da her zaman gittiğimiz kuaförden çıkarken saldırıya uğruyor ve gasp ediliyor” ifadelerini kullandı.
Saldırgan grupların, sistematik biçimde sokağı işgal ettiğini belirten Ani, sözlerine şunları ekledi:
“Kolluk çok ilgili davranmış. Savcılıkla iletişime geçilmiş, kişi teşhis edilmiş. Savcılıktan yakalama kararı çıktı. Darp raporu alındı. Araştırmaların sürdüğü bilgilerini aldık.”
“Bekçilerin saat 9’da sokakta olması lazım ama o gün hiçbiri yoktu”
Bornova Sokak’ta yaşayan Helin de sokakta yaşanan olaylarda bekçilerin ihmallerine dikkat çekti. Helin, şunları söyledi:
“Normalde bekçilerin saat 9’da sokakta olması lazım. Ama hiçbiri yoktu. Bekçiler, olduğu zaman da bir noktada duruyorlar ve ara sokaklarda ne olduğundan haberleri bile olmuyor. Saldırgan gruplar da bekçi olan yerlere girmiyor ve ara sokaklara girerek oradaki translara saldırıyor. O gün de birisi sokakta sara nöbeti geçirmiş, kızlar da adama yardım etmeye çalışmış. Sokağa giren erkekler de kadınlara saldırmış. Polis 15-20 dakika sonra geldi ama olan oldu. Bu sorunlarla sık sık karşılaşıyoruz. Toplu çalışan kızların evleri hep taşlanıyor. Bekçiler çok etkisiz kalıyor. Ben kendi sokağıma tek kaldım. Sokağa çıkmaya korkuyorum çünkü benim olduğum sokakta bekçi yok. İki gecedir köpeğimi sokağa çıkaramadım. Kolluk ve bekçiler görevini yerine getirse bunları konuşmuyor olacaktık.”
“Saldırı, belediye ve valilik işbirliğinde gerçekleşen soylulaştırma projesinin yansıması”
Genç LGBTİ+ Derneği’nden Senem Alp ise Bornova Sokak ve çevresinde sık sık gündeme gelen saldırı ve şiddet olaylarının İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Valilik işbirliğinde gerçekleştirilen “soylulaştırma” projesinin bir yansıması olduğunu vurguladı.
Alp, sokağı ve çevresini hedef alan kişilerin hazırlıklı bir şekilde sokağa yöneldiğini ifade ederek, “Alsancak Karakolu’nda saldırganlar genelde serbest bırakılıyor, ifadeleri bile alınmıyor. Soylulaştırma projesi, polislerin ve bekçilerin tavrı, şiddeti bu noktaya getirdi “dedi.
Bölgeyi soylulaştırmak için translara saldırıldığına ve sokağın bir şiddet bölgesine dönüştüğüne dikkat çeken Alp, “Sokağı zenginlerin yaşadığı bir yer haline getirmek istiyorlar. Sokak, yayalara açıldı. Halka açıldı. Trans kadınlar, yaşamak ve seks işçiliği yapmak için arka sokaklara gitmek zorunda kaldı. O sokaklarda da büyük bir şiddet döngüsü var. Kolluk ve bekçiler görevlerini yapmadıkları gibi kendileri de saldırgan pozisyonda oluyor” ifadelerini kullandı.
Ne olmuştu?
20 Kasım Trans+ İnisiyatifi, 10 Nisan Çarşamba günü saldırıya ilişkin görüntüleri paylaşarak yaşananları şöyle aktardı:
“10 Nisan akşamı Alsancak’ta kim olduğu belirlenemeyen büyük bir kalabalık, trans kadın arkadaşımıza saldırarak gasp etti. Arkadaşımız yoğun bir şekilde fiziksel şiddete maruz kaldı. Bizler, bu şiddeti durdurmayıp, bu şiddetle bizi baş başa bırakanları biliyoruz, tanıyoruz. Arkadaşımıza uygulanan bu şiddetin faillerinin ceza alması için elimizden gelen tüm hukuki desteği sağlayacağız. Nefretiniz de transfobiniz de batsın. Dayanışmayla…”
Trans kadınların yardımı zarar gibi algılandı, saldırgan grup sokağa girip trans kadınlara saldırdı
20 Kasım Trans+ İnisiyatifi’nin Bornova Sokak ve çevresinde yaşanan saldırılara dair 11 Nisan’da sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımlarda, yaşananlara ilişkin detaylar yer aldı.
İnisiyatif, saldırının planlı gözüktüğünü ve kalabalık bir kitle tarafından gerçekleştirildiğini açıkladı. İnisiyatif, saldırının başlama anını ise şu ifadelerle paylaştı:
“Sokakta ‘sara nöbeti’ geçiren bir kişiye trans kadınlar yardım ettiler. Sürekli kriminalize edilen arkadaşlarımızın yardımı, bir zarar gibi algılanıp, bir grup tarafından saldırı başlatıldı.”
Saldırgan grubun trans kadınların yaşadığı sokağa planlı bir şekilde giriş yaptığını ve trans kadınların evlerini uzun süre taşladığını belirten İnisiyatif, açıklamasında “Bazı trans kadınlara ise fiziksel bir biçimde saldırmışlardır. Sokakta yürüyen ve olaylardan habersiz olan bir arkadaşımıza da aniden saldırıp, cüzdanını ve telefonunu gasp etmişlerdir. Üstelik yoğun bir biçimde bekçi ve polis istilasına uğrayan Bornova Sokak ve çevresi nedense o gece herhangi bir kolluğun müdahalesi/engellemesi olmadan bir grup transfobik tarafından basıldı” ifadelerin kullandı.
“Keyfi GBT ve gözaltı yapan kolluk, bir grup kendini bilmez tarafından yaşam alanlarımız istila edilirken neden yoktu?”
İnisiyatif, yaşanan transfobik saldırıya şu ifadelerle tepki gösterdi:
“Bizler bir kez daha soruyoruz: Köpeğimizi gezdirirken, arkadaşlarımızla yürürken durdurup keyfi GBT ve gözaltı yapan bu kolluk, bir grup kendini bilmez tarafından yaşam alanlarımız istila edilirken neden yoktu?’’ Biz sizin bu nefretinizi de, öfkenizi de, transfobinizi de, zorbalığınızı da çok iyi tanıyoruz. Sizin yaşadığımız sokakları güvensiz hale getiren politikalarınızı da biliyoruz. Yıllarca trans kadınları sokağı güvensiz hale getiriyor diye yersizce iftira silsilesine boğarken, aslında sorumlunun da sokağı güvensiz hale getireninde kendiniz olduğunu bilin. Şunu da biliyoruz ki hiçbir girişiminiz varoluş mücadelemizi terk etmemize sebep olamayacak. Bizler uzun yıllardır yaşadığımız sokağımızın bugün sistem tarafından nasıl güvencesiz hale getirildiğine bir kez daha şahit olduk. Yılmıyoruz, yaşamaktan vazgeçmiyoruz. Bizler şimdi, Bornova Sokak’taki yıllardır büyüyen dayanışmamızı, kaldığımız yerden yükseltmeye devam edeceğiz.”
Bornova Sokak’ta yaşanan saldırılara sosyal medyadan tepkiler geldi.
“Bornova Sokak'ın her tarafında kol gezen polisler, bekçiler bu saldırı yaşanırken neredeydiler?”
İHD Genel Merkezi/LGBTİ+ Hakları Komisyonu: İzmir Alsancak'ta translara yapılan saldırı, devletin nefret dilinin bir sonucudur. Uzun süredir Alsancak'taki transların yaşam ve iş alanlarına yönelik tahliye tehdidi, güvensiz çalışma ortamını tetiklemiştir. Görüntülerde apaçık yüzleri görünen şahıslar hakkına halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçundan ve kullandıkları fiziksel şiddetten dolayı yasal takibatın başlatılarak kişilerin cezalandırılmasını ve transların güvenliğinin sağlanmasını talep ediyoruz.
Genç LGBTİ+ Derneği: 10 Nisan gecesi, Bornova Sokak ve ona çok yakın sokaklarda yaşayan trans kadınlar, 10-15 kişiden oluşan bir grup erkeğin fiziksel saldırısına maruz kalmıştır. Trans kadınların evlerini taşlayan saldırgan erkekler, aynı gece içerisinde trans kadınların üzerine hayati risk oluşturabilecek büyüklükte taşlar ve cam parçaları fırlatmış, ardından bir trans kadını yere yatırarak fiziksel saldırılarına devam ederek üstündeki tüm değerli eşyaları almış ve onu yağmalamışlardır.
Tüm bu saldırılar, sürekli olarak bekçilerin konumlandığı/devriyeye çıktığı bir sokakta gerçekleşmiştir. Dahası, polisin akşamları GBT sorgusu yaptıkları konum da saldırıların gerçekleştiği yere çok yakındır. Ancak biz LGBTİ+’lar geceleri markete gitmek istediğimizde, basın açıklaması için toplandığımızda, onur yürüyüşlerimiz esnasında bizden bile önce alanlarda ve sokaklarda olan kolluk kuvvetleri ile bekçiler, 10 Nisan gecesinde şiddetin apaçık bir şekilde ve yüksek sesle yaşanmasına rağmen, hiçbir şekilde bu saldırılara müdahale etmemiştir.
Karar alıcıların, temel hak ve özgürlükleri güçlendirmek için çalışmak yerine transları kriminalize eden, ayrıştıran söylem ve hedef göstermeleri neticesinde yaşam alanlarımız daralmakta, bu söylemlerden kuvvet bulan saldırganlar ise bizlerin güvenliğini ve yaşam hakkını tehlikeye sokmaktadır. Karar alıcıların görevi, LGBTİ+’ları hedef göstermek değil, aksine yaşam hakkı başta olmak üzere tüm temel hak ve özgürlüklerin korunmasını sağlamaktır.Genç LGBTİ+ Derneği olarak ilk günden itibaren takipçisi olduğumuz bu saldırıya ilişkin hukuki süreci de takip edeceğimizi duyuruyoruz.
Bir kez daha yüksek sesle haykırıyoruz: NEFRETE İNAT, YAŞASIN HAYAT!
Bayram Sokak 12 Platformu: 10 Nisan 2024 tarihinde saat 21:30 civarında İzmir Bornova Sokak ve çevresinde kalabalık erkek grup planlı gözüken bir şekilde kız kardeşlerimizin yaşam alanlarını taşlayarak hedef aldı.
“Sara nöbeti” geçiren bir kişiye yardım eden kadınların yardımlarını zarar olarak algılayan bu grup sokakta yürüyen ve süregelen durumdan habersiz olan arkadaşımıza fiziksel şiddet uygulayarak eşyalarını gasp etti.
Köpeğimizi gezdirirken, arkadaşlarımızla yürürken, terk etmediğimiz gecelerin içinde, anayasal hakkımız olan Trans Onur Yürüyüşü’nün güvenliğinde, Esat Eryaman’daki ve Meis sitesindeki saldırılarda, Bayram Sokak’ta zorla yerinden edilen kadınların gözetilmesinde olmayan iktidar ve onun ‘sözde’ koruma mekanizmaları pek tabi yine yeterli güvenlik önlemlerini almadı.Trans kadınların yaşam alanına taşlarla saldıran ve eşyalarını gasp edenleri, eşit yurttaşlık ilkesince korumak zorunda oldukları kadınlarla yalnız bırakan kolluk; bir hafta önce sömürüsüz, adil ve eşit bir sofra kurmak isteyen transları darp ve işkenceyle gözaltına aldı.
Biz sadece birilerine yardım ederken saldırıya uğrayan, evsiz bırakılan, çalışma eşitliği sağlanmayan, on yıllardır yaşadığı sokağında sömürüsüz bir sofra kurmak istediği için gözaltına kadınlar değiliz. Bizler aynı zamanda erkek, erkek-devlet ve polis şiddetine karşı direnen kadınlarız. Bizler sizlerin sistematik nefret politikalarınıza inat bulunduğumuz her alanda dayanışmayı örgütleyip, sara nöbeti geçiren kişilere yardım edeceğiz ve kötülükleriyle tarihe gömülecek olan sizlersiniz.
Mücadelemiz bugünle sınırlı değil, her seferinde daha güçlü çıkıyoruz. Kurduğumuz dayanışma ağlarını, kazandığımız sokakları ve kurtardığımız bölgeleri size bırakmayacağımızı ilan ediyoruz.
Unutmayın! Barınamadığımız her yerde, gasp edilen her hakkımızda, sırf transız diye almadığınız kan bağışlarımızın her damlasında, linç etmeye çalıştığınız her arkadaşımızla yeni bir mücadele başlar. Bizler değil sizler gideceksiniz. Kız kardeşlerimizi rahat bırakın! Ayrımcılığa, saldırılara ve hak gasplarına sessiz kalmayacağız!
Bornova Sokak Translarındır!
Demir Leblebi: Bu gece Alsancak'ta bir trans kadın, bir grup erkek tarafından transfobik saldırıya uğradı. Bu saldırıların sorumlularını tanıyoruz. LGBTİQ+’lara yönelik nefreti büyütenler, lubunyaları güvencesizliğe hapsedenler bilsin ki bu nefret çemberinden dayanışmamızla çıkacağız!
Direnişin Renkleri: Dün gece Bornova Sokak'ta kim oldukları bilinmeyen bir grup, bir trans kadın arkadaşımıza saldırarak gasp etti. Soruyoruz: Bornova Sokak'ın her tarafında kol gezen polisler, bekçiler bu saldırı yaşanırken neredeydiler? Bu saldırıların kaynağının nereden geldiğini de çok iyi biliyoruz. Nefret ve cezasızlık politikaları sonucu artan bu saldırılara karşı mücadelemizi büyütmeye devam edeceğiz.
Aralık Feminist Kolektif: Alsancak'ta yaşanan transfobik saldırı failleri gücünü iktidarın LGBTİ+ fobik nefret siyasetinden alıyor. Daha önce de Alsancak'ta trans kadınlara yönelik kolluk/sivil saldırıları yaşanmıştı. Bu şiddete karşı dayanışmayı büyütelim. Saldırıya maruz kalan arkadaşımızın yanındayız.
İzmir Barosu: 10 Nisan gecesi saat 22.00 sularında Bornova Sokak’a 50 metre mesafede başka bir sokakta, 10-15 kişilik bir grup erkek, o sırada arkadaşlarının geçirdiği titremeli krizin nedeninin, trans kadınlar olduğunu iddia ederek onlara saldırmıştır. İsabet etmesi halinde ciddi hayati risk yaratacak büyüklükte taşları ve kırık cam şişeleri, trans kadınların üzerine fırlatan saldırganlar daha sonra o sırada kuaförden çıkmakta olan ve rastgele hedef aldıkları bir trans kadını yere yatırarak ağır bir şekilde darp etmiş ve üzerindeki tüm kıymetli eşyaları da alarak kişiyi yağmalamıştır. Aynı grup, aynı gece transların yaşadıkları evleri ve güvenlik kameralarını da taşlamışlardır.
Saldırının gerçekleştiği yer, Alsancak Polis Merkezine yaklaşık 400 metre, polisin sürekli beklediği noktalara 100 metre uzaklıkta olup sokağın kendisi, bekçilerin sürekli devriye gezdikleri bir sokaktır. Saldırının gerçekleştiği sokakta hukuka aykırı şekilde sistematik arama ve GBT sorgusu yapan kolluk kuvvetleri ile gece markete giderken bile translara sırf varoluşları sebebiyle saldıran bekçilerin 10-15 kişi tarafından uzun süre gerçekleştirilen bu saldırıdan haberdar olmamaları mümkün değildir. Bekçi ve kolluğun, saldırıya uğrayan kişinin trans bir kadın olması sebebiyle müdahale etmediği açıkça ortadadır.
Bu saldırının ve transların hiçbir koruma bulamayışının, transfobik devlet aklının bir sonucu olduğunun farkındayız. Nefretinizle yok saydığınız, ayrıştırdığınız, saldırdığınız, öldürdüğünüz tüm transların; insan haklarını savunmak ve güçlendirmek için buradayız ve mücadelelerine ortağız.
İzmir Barosu olarak soruşturmayı ilk andan itibaren yakından takip ettiğimizi bildirerek, bir kişi daha eksilmemek, nefret saldırıları sonucunda bir insanı daha yitirmemek için sokaklarda güvende yürüyeceğimiz günlere kadar mücadelemize devam edeceğimizi kamuoyuna duyururuz.
Bir kez daha tekrarlıyoruz: Trans Hakları İnsan Haklarıdır, Translara Yönelik Nefret Saldırıları Politiktir!
Diyarbakır Barosu: 10 Nisan 2024 tarihinde İzmir, Bornova Sokak ve çevresinde transfobik bir grup, transların yaşam alanlarını taşlayarak hedef almıştır. Sokakta transları takip eden grup, yolda gördükleri bir trans kadına da fiziksel şiddet uygulayıp eşyalarını gasp etmiştir. Kamuoyuna yansıyan görüntülerden de anlaşıldığı üzere translara yönelik saldırılar planlı bir biçimde gerçekleştirilmiştir.
Transları, yaşam alanlarından sürgün ederek evlerine girmesini engelleyen, nefret söylemleriyle hedef alan, toplantı ve gösteri yürüyüşlerine saldıran siyasi iktidar bu saldırılardan sorumludur. Temel hak ve özgürlüklere ilişkin sözleşmelere uymayan siyasi iktidar, translara yönelik şiddeti önleme yükümlülüklerini yerine getirmek bir yana transları kriminalize ederek şiddetin hedefi haline getirmiştir. Bornova Sokakta translara yönelik sistematik ve hukuka aykırı bir biçimde arama ve durdurma faaliyeti gerçekleştiren bekçi ve kolluk görevlilerinin transfobik çetelerin saldırıları söz konusu olduğunda şiddeti önlemeye dair herhangi bir girişimlerinin olmadığı da açıkça görülmektedir.
Trans kadınların hak ve özgürlüklerini korumayan ve eril şiddeti önlemeyen hatta şiddeti bizzat besleyen siyasi iktidara ve kamu otoritelerine bir kez daha Anayasa ve Uluslararası Sözleşmelerde yer alan yükümlülüklerini hatırlatıyoruz.
Yaşam alanları planlı, transfobik ve eril bir saldırının hedefi haline getirilen, fiziksel saldırıya maruz bırakılan trans kadınların yanında olduğumuzu ve hukuki süreci takip edeceğimizi bildiriyoruz.
Trans kadınlar uzun zamandır polislerin, bekçilerin ve saldırgan grupların hedefinde!
Trans kadınlar, İzmir Alsancak’ta uzun zamandır transfobik saldırgan grupların, kolluğun ve bekçilerin hedefinde.
Nisan 2022’de trans kadınlar İzmir’de yaptıkları bir basın açıklamasında şu ifadeleri kullanmıştı:
“Bizler 5 yıldır bu polis baskısı altında hayatlarımıza devam ediyoruz. Son aylarda yaşadığımız hak ihlallerin haddi hesabı yok. Polis eve gelen misafirlerimize, market siparişlerini kadar sorun çıkartıyor. Bir şekilde evlerimiz kapatılıyor. Biz bir abluka altında yaşıyoruz. Bize yönelik nefret saldırısı yaşandığında neredeydi bu polisler? Geçen aylarda 2 arkadaşımız saldırıya uğradı ama aldığımız cevap 'sizi korumak zorunda değiliz' oldu. 20 Kasım gecesi Bornova sokağında bir saat arayla aynı fail tarafından iki farklı bıçaklı saldırının gerçekleştiğini, 25 Kasım’da ise Basmane gar önünde 2 trans kadın arkadaşımıza saldırıldığını ve birinin katledildiğini; 16 Ocak’ta Karabağlar’da bir trans kadının öldürüldüğünü tekrar söylüyor ve adalet arayışımızın sürdüğünü haykırıyoruz.”
Tıklayın- İzmir’de polis ve bekçi el ele trans kadınlara işkence yapıyor!
Tıklayın- Alsancak’ta bekçi baskısı bitmiyor!
Tıklayın- Polisten saldırıya uğrayan trans kadınlara: “Seni korumak zorunda değilim!”
İzmir Alsancak; Temmuz 2022’de de trans kadınlara sokak ortasında işkence ile gündeme gelmişti. 16 Temmuz gecesi Alsancak’ta köpeklerini gezdirmek için sokağa çıkan iki trans kadının yanına gelen bekçiler, “Burada bekleyemezsiniz” demiş; kadınlar, gerekçe sorduğunda bekçi herhangi bir cevap vermemiş ve kadınlara saldırmaya başlamıştı. Trans kadınların, “Bunu yapamazsınız, yetkiniz yok” demesi ve bekçilere hukuku hatırlatmasına cevap ise daha fazla şiddet olmuştu. Bekçinin sokak ortasında işkencesine polisin de eklenmesiyle işkencenin boyutu artmıştı. İlk saldırıya uğrayan iki kadının yanı sıra; iki trans kadın arkadaşları daha polis şiddetiyle karşılaşmıştı. Kolluk ve bekçi el birliğiyle kadınları yerlerde sürüklemiş ve cinsel saldırıda bulunmuştu. Kadınlar, Alsancak Polis Merkezi’ne uzunca süre götürülmeyerek gözaltına aracında ters kelepçeleri çıkartılmadan bekletilmişti.
Tıklayın- İzmir’de transfobik nefret cinayeti!
Etiketler: insan hakları, nefret suçları, kent hakkı, barınma, özel haber