10/12/2023 | Yazar: Kaos GL

17 Mayıs Derneği Güçlenme Konferansı’nda cinsiyet uyum süreci tartışıldı.

Türkiye’de cinsiyet uyum süreci: Uyumlayıcı değil, ‘onaylayıcı’ Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

17 Mayıs Derneği’nin güçlenme konferansının ikinci günü bugün (10 Aralık) başladı. Ruh sağlığı, hukuk ve sosyal hizmet alanlarından uzmanların katıldığı konferans, derneğin güçlenme programının 2023 kapanış etkinliğiydi.

Ankara’da yapılan konferansın ilk gününde deprem, aileler ve dijital şiddet tartışılmıştı. İkinci gün ise cinsiyet uyum süreci oturumuyla başladı.

TIKLAYIN - “Deprem sadece barınma, gıda sorunlarını değil; kentsel haklardaki eksiklikleri de gösterdi”

TIKLAYIN - “Aile, değişmek zorunda”

TIKLAYIN - “LGBTİ+’lara dijital şiddet, hükümet politikalarının sonucu”

Transları dinlemeden hazırlanan kanunlar

Av. Hatice Demir’in kolaylaştırdığı oturumda Pembe Hayat Derneği’nden Av. Evrim Demirtaş, Psikolog Can Eren ile Muamma LGBTİ+ Derneği’nden Utku Kutbay konuştu.

Av. Demirtaş, cinsiyet uyum sürecini düzenleyen Medeni Kanun Madde 40’ı anlattı. Türkiye’de cinsiyet uyum sürecinin yasal arka planını aktaran Av. Demirtaş, “Belli bir hukuki standardın varlığından bahsetmek maalesef mümkün değil. Cinsiyet uyum sürecinde mahkemelerin verdiği hükümler, hükmü veren hakimin dünya görüşüne, davanın açıldığı yere göre farklılık gösteren bir hal içerisinde” dedi.

Sürecin trans kadın ve trans erkekler için de çoğu zaman farklı ilerlediğini vurgulayan Av. Demirtaş, kanun tasarılarının translar dinlenilmeden, transların talepleri dikkate alınmadan yapılmasını eleştirdi.

“Cinsiyet uyumlayıcı değil, onaylayıcı bir sistem var”

Ardından Psikolog Can Eren, Türkiye’de cinsiyet uyum sürecinin ikili cinsiyet sistemi ve atanmış cinsiyet üzerinden inşa edildiğini hatırlatarak şöyle dedi:

“Tarihsel olarak ihtiyaca göre şekillendirilen bir sistemden bahsediyoruz. Sürecin yazılı olarak psikiyatride başladığını söylemek mümkün ama bazı hastaneler açısından süreç mahkemede başlıyor. Kimi hastaneler, mahkeme kararı talep ediyor. Mahkeme ise tekrar hastaneye gönderiyor ve bir tür kısır döngü başlıyor. Cinsiyet uyumlayıcı değil, cinsiyet onaylayıcı bir sistem var.”

Eren, 18 Haziran 2018’de Dünya Sağlık Örgütü’nün trans kimlikleri hastalık kategorisinden çıkardığını hatırlatarak, “Öznelerin talebi, beyan ve kişinin kendi bedeni üzerindeki tayin hakkı üzerinden bir sistem kurulması” dedi.

“Süreç, trans+’ların ihtiyaçlarına cevap bulabilecek şekilde organize edilmemiş”

Son olarak Utku Kutbay, “Sürecin sonunda maruz kaldığımız bir zorunlu kısırlaştırma söz konusu” diyerek; cinsiyet uyum sürecine yönelik araştırmaların çok az olduğunu söyledi. “Hem uzmanlar, hem özneler bilgiye erişemiyor” diye ekledi.

Kutbay, danışmanlık sürecinde en çok doktorların tavırları konusunda şikayet aldıklarını söyledi:

“Kişinin neyle traş olduğunu soran doktorlar bile olabiliyor. Ve kişi bu doktoru şikayet etmek istese de edemiyor. Çünkü sürecin yürüyebildiği çok az hastane var ve translar kendi sürecinin tehlikeye girmemesi için şikayet etmemeyi tercih ediyor. Süreç, trans+’ların ihtiyaçlarına cevap bulabilecek şekilde organize edilmemiş. Diğer yandan alanda tekelleşmek isteyen, doktorlarla anlaşarak bu durumu gelir kapısına dönüştürmeye çalışan kişiler de var. Devlet hastanesindeki doktorların başka bir kişinin hesap numarası üzerinden para talep ettiği örnekler de var.”


Etiketler: insan hakları, sağlık
İstihdam