07/10/2020 | Yazar: Yıldız Tar

Kaos GL’nin 2007’den 2019’a senelik LGBTİ+’ların insan hakları raporlarını incelemeye ne dersiniz?

Türkiye’de LGBTİ+ haklarının 13 yılı! Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Çizim: Aslı Alpar / Kaos GL

Kaos GL Derneği’nin internet sitesi kaosgldernegi.org yenilendi. Yeni internet sitesinde derneğin tüm yayınları E-Kütüphane bölümünde yer alıyor. Yayınlar türüne ve ilgili programa göre tasnif edildi.

Dernek sitesinin yenilenmesinin ardından Kaos GL’nin yayınlarından seçkileri KaosGL.org okurlarıyla paylaşıyoruz.

Bugün insan hakları raporlarındayız. Kaos GL 2006 yılından beri LGBTİ+’ların insan haklarını raporluyor ve senelik olarak paylaşıyor. Zaman tünelinde bir yolculuğa hazır mısınız?

İlk rapor: 2007 LGBTT Bireylerin İnsan Hakları Raporu

LGBTT Bireylerin İnsan Haklarını İzleme ve Hukuk Komisyonu imzasıyla yayınlanan bu rapor, Türkiye’de cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli insan haklarına ilişkin kapsamlı ilk rapor.

Rapor, “Eşcinseller için farklı bir Türkiye var mı” diye soruyor. Raporda adil yargılanma hakkı ihlali, yaşama hakkı ihlali, işkence ve kötü muamele yasağı ile özgürlük ve güvenlik hakkı ihlali, mahremiyet hakkı ihlali, ifade ve örgütlenme özgürlüğü hakkı ihlali olmak üzere altı hak kategorisi altında vakalar yer alıyor:

“Türkiye’de bütün ötekiler için olduğu gibi eşcinseller için de “farklı bir Türkiye” olduğunu gördük. Ailelerimizle yaşadığımız sorunlar, devletle yaşadığımız sorunlar, hatta örgütlenirken karşılaştığımız sorunlar bile farklılaşabiliyordu. Bir yıl içinde bizim için farklı bir Türkiye’yi gözlemledik. Eşcinsellerin Türkiye’sinde, ev mühürlenmeleri, ağır tahrik indirimleri, Eryaman-Esat olayları, işkence ve kötü muamele ile dolu bir yıl yaşadık. Bu rapor da eşcinsellerin Türkiye’sini anlatıyor.”

Rapora ulaşmak için tıklayın.

2008: Buradayız alışın!

LGBTT Hakları Platformu imzasıyla yayınlanan LGBTT Bireylerin İnsan Hakları Raporu 2008, “Buradayız alışın” diyerek başlıyor. Platform adına Kaos GL önsözde şöyle diyor:

“Yaşadığımız şiddeti, maruz kaldığımız ayrımcılığın ve bütün bunlara karşı verdiğimiz mücadelenin tarihi bu kitap aynı zamanda. LGBTT hakları hareketinin, nefret suçları, nefret cinayetleri, çete şiddeti, devlet ve kolluk kuvvetlerinin hem örgütlerimize hem de lgbt bireylere yönelik tacizlerine, toplumun bütün ötekilerine karşı yükselen linç sargınının lgbt bireylere, sokakta, parkta, evlerinde, ailelerine yansımalarına rağmen LGBT Hakları Platformunun verdiği mücadelenin de tarihi…”

2007 yılına ait rapordan farklı olarak 2008 raporunda haklar kategorik tanımlanmıyor, rapora veri olan durumların anlatımına daha geniş yer verililiyor.

Rapora ulaşmak için tıklayın.

“2009 LGBTT’ler İçin Zor Bir Yıl Oldu”

“Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği alanında çalışan sivil toplum örgütleri olarak bir yandan LGBTT bireylerin insan hakları ihlallerini izlemeye bir yandan da derneklerimize yönelik baskılarla uğraşmaya devam ettik. Lambdaistanbul’un derneğine yönelik açılan kapatma kararının Yargıtay tarafından kapatılamaz kararına sevinirken “teşvik etmemesi” koşulunu görmezden gelemedik. Sonrasında Siyah Pembe Üçgen Derneğine yönelik kapatılma talebiyle açılan dava sürecini beklediğimiz bir yıl oldu. 2006 yılında Kaos GL Dergisinin 28. Sayısının pornografik bulunması ve toplatılması üzerinden açılan iki ayrı dava hem Yargıtay’da hem de Aihm’e sürecinde devam etti. Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığı alanında çalışan sivil toplum örgütlerine yönelik baskılar, bu alanda çalışmak isteyen insiyatiflerin örgütlenmesi önünde ciddi bir engel oluşturmakta. Aynı zamanda açılan davalar, derneklerin faaliyetlerini yürütmesi konusunda ciddi engelleri de beraberinde getirdiği bir yıl yaşadık.”

Bu özet, LGBTT Hakları Platformu imzasıyla yayınlanan 2009 LGBTT Bireylerin İnsan Hakları Raporu’na Kaos GL’nin önsözünden. Üç bölümde hak ihlallerinin sıralandığı raporda soru önergeleri de yer alıyor.

Rapora ulaşmak için tıklayın.

2010: LGBT Nefret Suçları Raporu

Kaos GL, Siyah Pembe Üçgen İzmir ve Pembe Hayat imzasıyla yayınlanan 2010 raporu, nefret suçları ve nefret söylemine odaklanıyor. Senelik insan hakları ihlalleri nefret suçları bağlamında inceleniyor. Raporda nefret söylemi ve nefret suçlarına ilişkin tanımlar da yer alıyor:

“Nefret Suçları adı altında kavramsallaşan yaklaşımı, belki de Türkiye’de ilk dile getiren hareketlerden biri olması, LGBT hareketin bu kavramla özdeşleşmesi sonucunu doğurdu. Öyle ki, çoğu kişinin Nefret Suçlarının sadece LGBT bireylerle alakalı olduğunu düşünmesine dahi yol açtı.”

Rapora ulaşmak için tıklayın.

2011: Yaşam hakkı ihlalleri, davalar, ayrımcılık

Kaos GL imzasıyla yayınlanan 2011 İnsan Hakları Raporu’nda medyaya yansıyan hak ihlalleri kayıt altına alınıyor. Raporda davalar, bilgi edinme dilekçeleri ve tekzipler de yer alıyor:

“Bu rapor 2011 yılı boyunca LGBT bireylere yönelik medyaya yansıyan hak ihlallerini kayıt altına almak için hazırlanmıştır. Birinci bölümde, yaşam hakkı ihlalleri ile vücut dokunulmazlığına ve cinsel dokunulmazlığa karşı hak ihlallerine yer verilmiştir. İkinci bölümde, 2011 yılında sonuçlanan nefret cinayeti davaları değerlendirilmiştir. Üçüncü bölümde 2012 yılında devam eden, LGBT bireylerin haklarına yönelik ihlallere ilişkin davalar belirtilmiştir. Dördüncü bölümde ayrımcılık yasağı ihlallerine ilişkin vakalar ele alınmıştır. Son bölümde ise Kaos GL Derneği’nin resmi web sitesinin engellemesine ve üniversitelerde LGBT öğrencilere yönelik ayrımcılığa ilişkin gönderilen bilgi edinme dilekçeleri ve medyada yer alan ayrımcı söylemlere ve nefret söylemlerine ilişkin tekzipler yer almaktadır.”

Rapora ulaşmak için tıklayın.

2012: Haksız tahrik indirimleri

“2012 yılında, Antalya’da, İzmir’de Çandarlı’da eşcinsel, biseksüel ve translar “linç” ile karşı karşıya kaldılar. Eşcinsel, biseksüel, trans ya da heteroseksüel bireyler homofobik, transfobik Saiklerle saldırılara maruz kaldılar. Çünkü faillerin iddiası “mağdurun” eşcinsel olduğu yönünde idi. Bu raporda iki yaşam hakkı ihlalli var, “ıslık çaldığı için öldürdüm” ve “popoma dokununca ağır tahrike kapıldım”. Uzun yıllardır haksız tahrik indiriminin eşcinsel, biseksüel ve transları açık hedef haline getirdiğinin altını çiziyoruz ancak failler yargı tarafından ödüllendirilmeye devam ettiği müddetçe bizler açık hedef haline gelmeye devam edeceğiz.”

Bu alıntı, Kaos GL imzasıyla yayınlanan 2012 Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Temelli İnsan Hakları İhlalleri İzleme Raporu’nun girişinden. Raporda nefret suçları, nefret söylemi, ayrımcılık, davalar ve talepler yer alıyor.

Rapora ulaşmak için tıklayın.

2013: İhlallerin yanı sıra mücadele ve dayanışmanın yılı

Kaos GL ve Pembe Hayat imzasıyla yayınlanan 2013 Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Temelli İnsan Hakları İhlalleri İzleme Raporu’nda nefret suçları, nefret söylemi, ayrımcılık ve davaların yanı sıra örgütlenme ve ifade özgürlüğü ihlallerine de yer veriliyor. Raporda olumlu örnekler ve talepler de bulunuyor:

“2013 yılı ihlallerin yanı sıra, mücadelenin ve dayanışmanın yılı oldu. Gezi Parkı’nın işgaliyle başlayan ve tüm Türkiye’ye yayılan eylemler sonucunda farklı kesimden insanlar bir araya geldi. Gezi ruhuyla birlikte Türkiye’nin birçok yerinde LGBT’ler alanlara çıktı. Gezi sürecindeki LGBT mücadelesinin ve görünürlülüğünün kısa ve uzun vadede harekete olumlu katkılar sunacağına inanıyoruz.”

Rapora ulaşmak için tıklayın.

2014: Ezberin bozulmadığı bir yıl

Kaos GL imzasıyla yayınlanan 2014 Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Temelli İnsan Hakları İhlalleri İzleme Raporu’nda “ezberin bozulmadığı bir yıl” deniliyor:

“Temel Hak ve Hürriyetlerin Geliştirilmesi Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapan

Kanun Tasarısı”nın yasalaşmasıyla “nefret suçu” kavramı Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) tanımlandı ancak mevcut düzenleme ile “cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği” temelli nefret ve ayrımcılığa karşı herhangi bir koruma getirilmedi. Ayrımcılıkla mücadele konusunda uluslararası standartlarda hazırlanmış bir mevzuat yürürlüğe girmedi. Anayasa Mahkemesi eşcinsellere “sapkın” demenin nefret söylemi olduğunu kabul etti. Anayasa Mahkemesi kararına rağmen hükümete yakın yayın organlarının LGBT’leri hedef alan söylemleri artarak devam etti. Hükümet ve kamu kuruluşları ile diyalog ve işbirliği noksanlığı devam etti. Özel sektör LGBT çalışanların haklarının korunması, istihdama davet edilmesi ve eşit istihdam olanaklarının korunmasına dair herhangi bir politika üretmedi ve pozisyon almadı. Özellikle trans kadınları hedef alan şiddet ve kolluk kuvvetlerinin translara yönelik hak ihlalleri konusunda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın görev ihmali devam etti.”

Rapora ulaşmak için tıklayın.

2015: Yaşam hakkının korunmadığı yıl

Kaos GL imzasıyla yayınlanan 2015 Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Temelli İnsan Hakları İhlalleri İzleme Raporu’nda yaşam hakkı ihlalleri öne çıkıyor:

“LGBT hakları açısından olumlu gelişmelerin yanı sıra genel olarak “ezberin bozulmadığı” bir yıl oldu; 2015 yılı boyunca medyaya yansıyan; 5 nefret cinayeti, 32 nefret saldırısı (15’i birden fazla kişi tarafından, 2’si polis eliyle, 12’si kesici aletle, 2’si ateşli silahla, 1 kundaklama), 2 siber saldırı ve 3 intihar vakası yaşandı. Medyaya yansıyan 3 ayrımcılık vakası yaşandı. Bu vakalardan 2’si hapishanede, 1’i çalışma hayatında gerçekleşti. 9 nefret söylemi vakasının 4’ü siyasi figürler tarafından sarf edildi, 3’ü iktidara yakın olduğu bilinen gazetelerde yer aldı. Nefret söyleminin toplumsal yansıması nefret suçu olabilmektedir. Onur Yürüyüşü’ne polis saldırısı ve ardından LGBT’lere yönelik nefretin siyasiler eliyle körüklenmesi katliam çağrısına dönüştü, kendilerine Genç İslami Müdafaa diyen bir grup LGBT’lerin öldürülmesine çağrı yapan afişleri Ankara sokaklarına astı. 7 LGBT sitesi hakkında Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) tarafından idari tedbir kararı verildi. Bu kararlardan 1’inin basına yansımasının ardından, bir diğerinin ise TİB’na yapılan başvurunun ardından, haklarındaki idari tedbir uygulaması TİB tarafından kaldırıldı. 5 siteye ise erişim halen sağlanamamaktadır. 2 vakada üniversitede LGBT afişleri ve gökkuşağı bayrağı nedeniyle öğrenciler saldırıya uğradı. Bafra Cezaevi ise Kaos GL yayınları “müstehcen” içeriği gerekçe göstererek mahpuslara ulaşmasını engelledi. Onur Yürüyüşüne polis; plastik mermi, gaz, tazyikli su ile saldırdı, birçok kişi yaralandı. Anayasa Mahkemesi devletin resmi ilişki biçimini belirlemiş, açıkça Anayasa’ya aykırı olan “doğal olmayan ilişki” ifadesini korumuştur.”

Rapora ulaşmak için tıklayın.

2016: OHAL’in gölgesi

Kaos GL imzasıyla yayınlanan 2016 Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Temelli İnsan Hakları İhlalleri İzleme Raporu’nda OHAL ve hak ihlalleri öne çıkıyor:

“Bu rapora “vaka” olarak not edilen aslında ihlale maruz kalan kişilerin dışında binlerce LGBTİ’nin hayatını da doğrudan etkilemektedir. Etkin bir şekilde soruşturulmayan her nefret suçu, her ayrımcılık, bunlarla mücadele için atılmayan adımlar, kolluk tarafından gerçekleştirilen ihlaller, işkenceler, kötü muameleler, cezasızlık kültürü, devlet eliyle bütün bu ihlallerin teşvik edilmesi binlerce kişiye siz kimliğinizle var olamazsınız demektedir. 2016 yılı OHAL gölgesinde geçti ve 2017 yılı da yine OHAL gölgesinde devam etmektedir. Tüm temel hak ve özgürlüklerin askıya alındığı, şeffaf ve katılımcı olmayan hatta bütün muhalif seslerin baskıyla susturulmaya çalışıldığı bir anayasa yapım sürecinin olduğu, kolluğa çok geniş yetkilerin verildiği bir ortamda “toplumsal değerlerin” tümüne aykırı olan LGBTİ’ler daha da korunmasız hale gelmiştir.”

Rapora ulaşmak için tıklayın.

2017: Yasaklar

Kaos GL ve Pembe Hayat, 2013-2017 yılları raporlarını birleştirerek ortak bir kitap yayınladı. Rapora göre 2017’de yasaklar öne çıkıyordu:

“LGBTİ’leri hedef gösteren nefret söylemlerine karşı hiçbir önlem alınmamış, Valilik tarafından İstanbul’da LGBTİ’lerin yürüyüşleri engellenmiştir. Ankara’da Alman LGBTİ filmlerinin yasaklanmasıyla başlayan yasak dalgası Ankara’da tüm LGBTİ etkinliklerinin Valilik tarafından yasaklanmasıyla devam etti. Ardından İstanbul’da Beyoğlu Kaymakamlığı film gösterimini yasaklarken, Bursa’da film gösterimini polis engelledi.”

Rapora ulaşmak için tıklayın.

2018: Hak ihlalleri yoğunluğunu koruyor

Kaos GL imzasıyla yayınlanan 2018 LGBTİ+’ların İnsan Hakları İzleme Raporu’nda vakalar 23 başlıkta ele alınıyor:

“LGBTİ+’ların İnsan Haklarını İzleme Raporu kapsamında ele alınan vakalar incelendiğinde de LGBTİ+’lara yönelik olumsuz davranış ve uygulamaların yoğunluğunu şiddetli bir biçimde koruduğu görülecektir. LGBTİ+’lara yönelik ihlallerin görünürlüğünün arttığı ve ihlallere karşı yasal yollara başvurma süreçlerinde artış olduğu raporda görülebilecek diğer sonuçlardır. 2017 ve 2018 yılları, Ankara’da LGBTİ+ etkinliklerin ilk defa ve süresiz olarak yasaklanması gibi daha önce karşılaşılmayan uygulama ve ihlal türlerinin de ortaya çıktığı yıllardır. İhlaller ve görünürlükleri ile birlikte ihlallere karşı yargı makamlarına başvurma sayısındaki artışa rağmen, yargıdan ihlallerin engellenmesine dair olumlu karar alabilme sayısı son derece sınırlıdır. Az sayıda da olsa yargısal kararlarla ihlallerin engellendiği de görülmektedir ve bu kararlara da rapor kapsamında ilgili kategori altında yer verilmiştir. Raporun, LGBTİ+’ların maruz kaldığı hak ihlallerini ve bu ihlallerin sistematik bir biçim arz ettiğini görünür kılarak ihlallerin ortadan kalktığı bir ülke için bir adım olmasını diliyoruz.”

Rapora ulaşmak için tıklayın.

2019: Kamu otoritelerinin ihlallerinde artış var

Kaos GL imzasıyla yayınlanan 2019 yılına ait LGBTİ+’ların İnsan Hakları Raporu’na göre kamu otoritelerinin ihlallerinde artış var:

“Kamu otoritelerince uygulanan yoğun bir baskı ve yasaklama döneminden geçen Türkiyeli LGBTİ+’ların, küresel kazanımların ve iletişim ve ifade alanlarındaki ilerlemelerin de etkisiyle, var oluş alanlarını geliştirme konusunda dirençten vazgeçmedikleri, en baskıcı dönemlerde dahi yaratıcı çözümler geliştirerek ayakta kalmaya ve haklarını elde etmeye yönelik inançlarını korumaları, LGBTİ+’larla beraber herkesin özgürleşeceği, daha demokratik ve eşitlikçi bir topluma dair umudumuzu da beslemektedir. Türkiye resmi tarihinde LGBTİ+’lara yönelik bilgi ne kadar karartılmaya çalışılmışsa da, bu topraklar LGBTİ+’ların çeşitli şekillerde kendilerini var ve ifade ettikleri ve benimsendikleri bir geçmişe sahiptir. LGBTİ+’lara yönelik üretmeye çalıştığımız her bilgi, aynı zamanda bilgilerin artık karartılmaması içindir. LGBTİ+ kimliklerin inkâr edilemediği bir Türkiye’de, bugünü kuran LGBTİ+’lar, tüm ayrımcılığa uğrayan kesimler için bir demokrasi, eşitlik ve yol hikâyesidir.”

Rapora ulaşmak için tıklayın.


Etiketler: insan hakları, nefret suçları
İstihdam