07/07/2020 | Yazar: Yıldız Tar

Nefret odaklarının yayıncılığı gelişir ve çeşitlenirken, haklara saygılı yayıncılık adeta olduğu yerde sayıyor.

2019 Medya İzleme Raporu - Önsöz Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

12 yıldır medyayı izliyoruz. 12 yıldır nefret söylemi, ayrımcılık ve önyargının çetelesini tutuyoruz. Çetele tutmakla kalmayıp cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılığın yaygın olduğu medyayı dönüştürmek için yayın hayatımızı sürdürüyoruz. Başka bir dil, başka bir habercilik, başka bir dünya mümkün diye çıktığımız yolda çeyrek asrı doldurduk. Bu raporda her ne kadar 2019 yılını mercek altına alsak da, raporun gerisinde çeyrek asırlık bir mücadele yatıyor.

Raporda yer alan birkaç önemli başlık; rakamların ötesine geçebilmemizi sağlıyor. Bunlardan ilki, LGBTİ+’ların hangi konularda haber olduğu.

LGBTİ+’lar bu sene de en çok siyaset haberlerinde yer aldı. Muhtemelen ilk akla gelebilecek konu olan kültür-sanat başlığından daha çok haberin siyaset haberlerinde yer alması ülkemizde LGBTİ+ hareketinin nasıl algılandığı ve aslında güncel siyasal ortamın bir özeti denebilir. Ankara’da hâlâ devam eden LGBTİ+ yasağı, yerel yönetimlerde LGBTİ+ eşitliği için çalışmalar ve siyasetçilerin nefret söylemleri gazete sayfalarındaydı. LGBTİ+ eşitlik ve özgürlük mücadelesinin çok katmanlı yapısını düşündüğümüzde siyasetin bu kadar öne çıkması hem LGBTİ+ haklarının siyaset tartışmalarının bir parçası haline geldiğini hem de siyasetin LGBTİ+ realitesine olumlu ya da olumsuz bir şekilde refleks göstermeye başladığını gösteriyor.

Öte yandan nefret suçları başlığı, LGBTİ+’ları hedef alan ayrımcılığın boyutunu göstermesi açısından önemli. Rapordaki veriler özellikle son dönemde seks işçisi trans kadınlara polis ve bekçi baskısının artmasının medyaya yansıması olarak okunabilir.

Temel hak alanlarından olan eğitim, sağlık ve barınma alanlarında ise LGBTİ+’lar kendine çok az yer bulabildi. Mültecilere ilişkin haberlerde de mülteci LGBTİ+’lar görünmezdi.

İkinci önemli başlık ise haberin kimle ilgili olduğu. Her ne kadar “LGBTİ+” ifadesinin kendisi tek bir kimliği işaret ediyor gibi algılansa da; yazılı basında lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve interseks çeşitliliğinin ne ölçüde temsil edildiğine ayrıca odaklandık.

Bir yıl boyunca üretilen içeriklerin büyük bir çoğunluğunda genel olarak LGBTİ ya da LGBTİ+ ifadesi kullanıldı. Haberlerde kendisine en çok yer bulabilen grup geyler oldu. LGBTİ+ toplumunun içinde en görünmez gruplar ise biseksüeller ve intersekslerdi. Öte yandan tıbbın hastalık tariflemesinde kullandığı “homoseksüel” kelimesinin hâlâ çok fazla kullanılıyor oluşu bir yandan ideolojik bir tercih iken; diğer yandan LGBTİ+ hareketinin kavram setine basın çalışanlarının uzak olması ile de açıklanabilir. Raporun bu bölümü LGBTİ+ topluluğu içerisindeki çeşitliliğin basın tarafından nasıl kısıtlı ele alındığını gösteriyor. Öte yandan LGBTİ+ hak mücadelesi yürütenler için de bir yol haritası oluşturma noktasında kaynak oluşturabilir.

Raporda bu sene öne çıkan noktalardan biri de; nefret söylemi ve ayrımcı dildeki artıştı. Geçtiğimiz yıllara göre ciddi bir artış yaşandı. Bu artışın oransal dağılımını raporda bulabilirsiniz. Bu artışa yol açan yayınlar incelendiğinde, LGBTİ+ haklarını ve LGBTİ+’ları hedef göstermeyi yayın politikası haline getiren yayın organlarının çok daha fazla içerik ürettiğini, sistematik bir karalama kampanyası yürüttüklerini; buna karşın LGBTİ+ haklarına saygılı bir yayıncılık yürütmeye çalışan yayın organlarının ise sistematik bir LGBTİ+ yayın politikası olmadığını gözlemliyoruz. Nefret odaklarının yayıncılığı gelişir ve çeşitlenirken, haklara saygılı yayıncılık adeta olduğu yerde sayıyor.

2019 yılı yazılı basında LGBTİ+ kimlik ve varoluşunun “suç” olarak gösterildiği bir yıl oldu. Yazılı basında ayrımcı dil çok sık bir biçimde kullanıldı. Metinlerin yarısı ayrımcıydı. 2018 yılında ayrımcı dil oranı yüzde 34 iken; 2019’da dramatik bir artışla bu oran yüzde 50’ye yükseldi. 2019 yılında 2018’den farklı olarak çok fazla metinde LGBTİ+’ların ifade ve örgütlenme özgürlüğü ihlal edildi. 2018’de sadece 341 metinde bu ihlal yaşanırken; 2019’da 1077 metinde yaşandı. Sistematik olarak LGBTİ+ etkinliklerinin hedef gösterilmesi, etkinliklerin yasaklanması için basın yoluyla çağrı yapılması, etkinlik yasaklarının meşrulaştırılması bu artışın sebebi olarak görülebilir. Basının, ülke genelinde birçok şehirde Onur Haftası ve Onur Yürüyüşleri’nin yasaklanmasında yasakları olumlayan ve bu şekilde LGBTİ+’ların örgütlenme özgürlüğünü ihlal eden bir yaklaşım sergilediği gözlemlendi.

Ayrımcılığın, nefretin ve önyargıların son bulduğu bir medya dileğiyle…

Rapor hakkında detaylı bilgi için tıklayın.


Etiketler: medya
nefret