26/01/2016 | Yazar: Koray Doğan Urbarlı

Yıl 1996. Halen başkan olan Melih Gökçek’in ikinci yılı. Ankara’da doğalgaz sekiz senedir kullanılıyor ama işin biraz daha kontrol altında tutulması gerek.

Ankara’da yaşayanlar bu sabah -17 dereceye uyandılar. Günlerdir kalkmayan bir kar ve buz var yerde ve hava da daha en az dört gün boyunca sıfırın altında olacak. Hava çok soğuk ve Ankara’da kışın ısınma büyük bir gereklilik. Bir o kadar da büyük bir gider kapısı. Isınma büyük oranda doğalgaz ile gerçekleşiyor. Resmi rakamlara göre 2 milyondan fazla doğalgaz abonesi var. Hava kirliliğini önleme amacıyla kömürden, doğalgaza geçilmesi sebebiyle bu sayı bu kadar yüksek. Yani Ankara kentsel olarak doğalgaz dönüşümünü gerçekleştirmiş bir kent.

İşte hikâye de burada başlıyor: Yıl 1996. Halen başkan olan Melih Gökçek’in ikinci yılı. Ankara’da doğalgaz sekiz senedir kullanılıyor ama işin biraz daha kontrol altında tutulması gerek. Ankara Büyükşehir Belediyesi Encümeni bir toplantı yapıyor ve bir karar alıyor. Her aboneden 300 Dolar alınacak ve adı da abonelik parası olacak. O günden itibaren abonelerden 300 Dolar abonelik parası alınıyor ve bu uygulama halen rakam değişse de devam ediyor. Bu rakam şu anda 501.50 TL! Fakat burada da şöyle bir fark var. 1988’den 2007 yılına kadar bu hizmet Belediye’ye bağlı olan EGO tarafından yapılıyor, 2007 yılında ise doğalgaz dağıtımı Başkentgaz’a devrediliyor ve bu şirket dağıtımı gerçekleşiyor. Başkentgaz da 2013 yılında %100 oranında özelleştiriliyor. EGO’nun E’si olan elektrik 1982 yılında başka bir kamu şirketine devredildiği için ABB’nin elinde sadece bir O(tobüs) kalıyor.

Tekrar doğalgaza dönerken, bu 2 milyon abonenin 961.000’i kartlı sayaç kullanıyor. Metro istasyonlarında, banka önlerinde kuyruk bekleyerek, ancak belli oranda gaz alarak, önce ödeyerek, sonra kullanarak işleyen bir sistem bu. Kartınıza para yüklüyorsunuz ve sonra gazınızı kullanıyorsunuz. Yüklemek için beklerken de ekmek kuyruğu gibi, tüp kuyruğu gibi bir yerde sıra beklediğiniz için haberlere konu oluyorsunuz.

Şimdi Başkentgaz diyor ki; “Bu kartlı sayaçlar “güzel” değiller. Bozuluyorlar. Hava eksi dereceye düştüğünde (Ankara ve eksi? Peh!) sıklıkla arızalanıyorlar. Hem sıra da beklemezsiniz! İstediğiniz kadar gaz kullanırsınız!” “Fakat” diye ekliyor Başkentgaz. Bunun ufak bir maliyeti var. Abone başına 479 TL! Yani neredeyse sıfırdan bir abonelik ücreti. Bir de ufak bir sorun var. İlk sayaçlar için ödenilen 300 dolar geri verilmeyecek! Tüm abonelerin kartlı sayaçtan mekanik sayaca geçtiğini düşünürsek sadece bu değişimden Başketgaz’ın kasasına girecek para 460.319.000 TL! Bugünün kuruyla 153 milyon dolar. Peki, Başkantgaz ne kadara özelleştirilmişti? Yarısı peşin, yarısı iki taksitle 1,162 milyar dolara. Özelleştirme parasının %10’u keyfi bir sayaç değişikliğiyle daha önce 300 dolar ödeyen aboneden 479 TL olarak tekrar alınıyor. Son bir soru daha. Özelleştirmeyi kazanan firma kim? Torunlar GYO! En son Ali Sami Yen arazisinde 10 işçinin öldüğü bir işçi cinayetiyle gündeme gelen şirket.

Başa dönersek Ankara’da hele de kışın doğalgaz hayati bir öneme sahip. Doğalgazın ne kadar olduğu, ne kadar zamlandığı ya da ne kadar kâr ile satıldığını da bir kenara bırakırsak sadece bedelini ödeyerek doğalgaz kullanmak isteyen insanlardan keyfi olarak alınan ve geri ödenmeyecek olan paralar bunlar. Sayacı taktırdıktan sonra bir de fatura ödeme kısmı var işin. Sonuç olarak bir abonelik başladığında belirli bir para vermek ve bunu abonelik bitirildiğinde almak doğal. Fakat Başkentgaz’ın iddiasına inanırsak çöp ve Dünya’da hiç tercih edilmeyen bir sayacı insanlara 300 dolara satmak ve daha sonra da bu sayaçtan kurtulmaları için tekrar para talep etmek sadece Türkiye’de olabilecek bir durum. Gerçi Ankara’da yaşayanlar, bu “sadece Türkiye’de ve özellikle Ankara’da olabilecek durumlara” alışıklar.


Etiketler: yaşam
nefret