12/12/2023 | Yazar: Sa Bahattin

Kalıcı ve işlevsel bir değişim için sadece akademideki derslere değil, tüm toplumsal etkileşimlere yayılan bir ‘farkındalığa’ ihtiyacımız olduğunu hatırlamalı ve böylesi bir farkındalık için asıl gücü LGBTİ+ hareketinden alacağımızı unutmamalıyız.

Eğitim: Yetmez ama evet Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Yakın zaman önce yazdığım KOKU başlıklı* metnin sonunda, LGBTİ+ bireyler olarak ‘bizi ilgilendiren bilimsel araştırmaların peşine düşmek’ gibi bir hayalden bahsetmiştim. Bu yazı, o hayalin gerçekleşmesine yönelik kişisel ve mütevazı bir girişimdir, ve burada, incelenen çalışmanın bütününe değil bazı özel kısımlarına yoğunlaşılmıştır.

Bahis konusu

Geçtiğimiz günlerde yaptığım kısa bir araştırma, beni Türkiye’de yapılmış ve LGBTİ+’ları ilgilendiren güncel bir makaleyle1 karşılaştırdı. Henüz matbu hali bulunmayan, online olarak önceden sunulmuş bu makale, 19 Mayıs Üniversitesi Psikiyatri Bölümü’nden üç bilim insanının ortak çalışmasını aktarıyordu ve araştırmacılar, tıp fakültesi öğrencilerinde homofobik tutumun, sunulan özel bir eğitime bağlı olarak değişimini incelediklerini duyuruyorlardı.

Kavram kargaşası

Çalışmada dikkatimi çeken ilk şey LGBTİ+ kapsayıcılığının olmaması, ama metin içerisinde yer yer LGBT teriminin (LGBTİ+ değil) kullanılmış olmasıydı. Aslında çalışmanın sadece gey (G) ve lezbiyenler (L) üzerine odaklandığını söyleyebilirim ki bunda yanlış olan bir şey yok. Bana kusurlu gelen; “sadece eşcinsellere” odaklanan bu çalışmanın giriş kısmında “LGBT” teriminin kullanılması, ancak çalışmada neden sadece LG’lerin merkeze alındığına dair bir açıklama yapılmamasıydı.

Bağlam

Öte yandan, araştırmanın bağlamı politik bir göndermeyle sunulmaktaydı ve bu çok hoşuma gitmişti. Özetleyerek alıntılarsam şöyle diyordu: “Türkiye'de bazı kesimler, LGBT bireyleri ulusal ve manevi değerlere karşı bir saldırı olarak görmekte ve bunları politik söylemin bir parçası olarak kullanmaktadır. […] LGBT bireyler ile ilgili konuların Türkiye'de tıp eğitiminde daha kapsamlı bir şekilde ele alınması ve toplumda bu bireylerin hakları ve ayrımcılıkla mücadele konusundaki farkındalığın artırılması önemlidir.”

Tıpta profesyonellik

Araştırmacılar, yaptıkları bu açıklamalardan sonra çalışmayı daha iyi kavrayabilmemiz için bazı detaylar sunmuşlardı. Bu detaylara göre; Samsun 19 Mayıs Üniversitesi’nde, 3. sınıf tıp öğrencilerinin katılmak zorunda olduğu ‘Tıpta Profesyonellik’ isimli iki haftalık bir ders vardı. Bu ders; normal müfredatta göz ardı edilen, farklı cinsel yönelimler ve cinsiyet kimliklerine sahip bireyler de dahil olmak üzere pek çok “marjinalleşmiş grup” hakkında öğrencileri bilgilendirmekteydi. İlgili ders kapsamında bu ‘marjinalleştirilmiş gruplardan’ bazı öznelerin ders sunumuna katılması sağlanmakta ve öğrencilerle bu bireyler arasında soru-cevap aktiviteleri düzenlenmekteydi.

Deneme ve sonuç

Çalışmanın benim için en can alıcı kısmındaysa; araştırmacılar, verdikleri bu eğitimin işe yarayıp yaramadığını anlamak için, eğitim öncesi ve sonrasında 325 katılımcıya Hudson Ricketts Homofobi Ölçeği** uygulamış, ve eğitimden sonra katılımcıların homofobi puanlarında belirgin bir azalış gördüklerini ifade etmişlerdi.

Yorum

Ben bu sonuçları ‘iyi hissettirici’ bulmakla beraber biraz şüphe ile karşıladım açıkçası. Kullanılan yöntemler ve yapılan analizler konusunda uzman olmadığımdan eleştirimi profesyonelleştiremeyeceğim, ama aileler, arkadaşlar, yöneticiler, sanatçılar, toplu taşımalar, gazeteler ve televizyonlar tarafından sürekli (aksi yönde) eğitilen bireylerin üzerine işle(n)miş homofobinin, yalnızca iki hafta süren bir eğitim ile azaltılabilmesi ‘gerçek olamayacak kadar güzel’ geldi kulağıma. Buna rağmen, sunulan sonucu doğru kabul ettiğimde, bu dersin yaygınlaştırılması için elimden gelen her şeyi yapmak konusunda güçlü bir heyecan duyduğumu da itiraf etmeliyim.  

Öte yandan

Sonuçların kabul edilebilirliğinden bağımsız olarak, salt akademik müfredata dalıp ‘tüm hayatın eğiticiliğini’ görmezden gelmenin her şekilde hatalı olacağı kanaatindeyim. Kalıcı ve işlevsel bir değişim için sadece akademideki derslere değil, tüm toplumsal etkileşimlere yayılan bir ‘farkındalığa’ ihtiyacımız olduğunu hatırlamalı ve böylesi bir farkındalık için asıl gücü LGBTİ+ hareketinden alacağımızı unutmamalıyız diye düşünüyorum.   

Yüzümüz gülsün

Son olarak, size de iyi geleceğini düşünerek, makaledeki şugar bir cümleyi (daha) sizinle paylaşacağım: "Türkiye'de kültürel ve dini nedenlerle gey ve lezbiyenler aleyhine ciddi önyargılar olmasına rağmen, bu çalışmadaki tıp öğrencileri arasında en şiddetli önyargı biçimi olan ‘eşcinsellere hizmet etmeye karşı isteksizlik’ oranının sadece % 0,6 olması umut vericidir."

Umarım hoşunuza gitmiştir.  

Hepinize esenlik, sabır ve hoşgörü dolu günler dilerim.

Dayanışmayla,

Sa

* 1980’de, ABD’deki iki ayrı üniversiteden Walter W. Hudson ve Wendell A. Ricketts isimli iki araştırmacının geliştirdiği, bireylerdeki homofobik eğilimi gösteren ve 25 sorudan oluşan bir ölçek2. Sakallı ve Uğurlu, 2001’de bu içeriği Türkçeye çevirmiş3 ve bu yazıda bahsedilen çalışmada bu hali kullanılmış. Ölçek, aşağıdaki gibi bazı cümleler içermekte ve katılımcıdan sunulan cümleye katılma oranını 1 ile 6 arasında derecelendirmesini talep etmektedir:

- Eşcinsellerin arasında kendimi rahatsız hissederim.

- Kendi cinsiyetimden birinin beni cinsel olarak çekici bulması beni kızdırır

- Kızım ya da oğlumun eşcinsel olması beni üzer.

 

Kaynaklar

1 Aker S, Mıdık Ö, Böke Ö. The Effect of Education on Homophobia and Attitudes Toward Gay Men and Lesbian Women among Medical Faculty Students: A Turkish Sample. Teach Learn Med. 2023 Jun 2:1-11.

2 Hudson WW, Ricketts WA. A strategy for the measurement of homophobia. J Homosex. 1980 Summer;5(4):357-72.

3Sakalli N, Uğurlu O. Effects of social contact with homosexuals on heterosexual Turkish university students' attitudes towards homosexuality. J Homosex. 2001;42(1):53-62.

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazı ve çizimlerden yazarları ve çizerleri sorumludur. Yazının ya da çizginin KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki veya çizimlerdeki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler: yaşam, eğitim, sağlık
2024