05/02/2011 | Yazar: Umut Altunöz

 

 

Tıp Fakültelerinin toplumun her kesimine eşit derecede sağlık hizmeti götürebilecek kalitede ve kapasitede hekimler yetiştirmesi bir zorunluluktur. LGBT (lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel) bireylerin sağlık sorunlarına yaklaşım konusunda destekleyici ve kabullenici bir eğitim ortamı yaratılamıyorsa toplumun her kesimine eşit düzeyde sağlık hizmeti verilmesinden yoksunuz demektir. Bu noktadan hareketle LGBT bireylerin sağlık sorunlarına eğilme ile ilgili özellikle tıp fakültelerinde süpervizyonlu eğitimlere ihtiyaç vardır.
Türkiye’de genç heteroseksüel hekimlerin eşcinselliğe ilişkin tutumlarını değerlendirdiğimiz bir çalışmada katılımcıların %94’ü tıp fakültesinde cinsel yönelimler ile ilgili eğitim almadıklarını belirtmişlerdir. Çalışmaya katılan hekimler eşcinselliğe ilişkin genelde olumsuz tutum göstermekle beraber; eşcinsel tanıdığı olan hekimlerin ve psikiyatrların daha olumlu tutum gösterdikleri, inançlı ve geleneklerine bağlı olduğunu belirten hekimlerin daha olumsuz tutum gösterdikleri saptanmıştır.
 
Bir hekimsiniz ve bekleme odanızda bunaltılı görünen bir çift oturuyor. İçeri giriyorlar ve bir ergen olan oğullarının gey olduğunu öğrendiklerini söylüyorlar. Sizden tavsiyelerde bulunmanızı rica ediyorlar. Elbette onların duygularıyla -öfke, suçluluk, yadsıma, sonunda ne olduğunu anlamanın verdiği rahatlama vs.- uğraşmanız gerekiyor fakat aynı zamanda bazı gerçeklere de ihtiyaçları olacak.
 
Not: Başvuran aile oğulları hakkında danıştığı için yazı boyunca ‘‘gey’’ kelimesi kullanılacaktır.
 
Bu iletişim eşcinsellik hakkında kişinin kendi hislerinin duruma karışmamasıyla oluşmalıdır. Ne yazık ki çoğumuz homofobik tutumlarımızın genelde farkında değilizdir ve bu konuyla ilgili konuşmaya başladığımızda kullandığımız dile bunlar bir şekilde yansır. Ebeveynler çok hızlı bir şekilde kendi olumsuz tutumlarını destekleyen mesajları kapıverme eğilimindedirler. Mesela ‘’belki eşcinsel olmayabilir’’(eğer şanslıysanız), ‘’bu artık bir hastalık olarak değerlendirilmiyor’’(ben aslında hastalık olarak da düşünüyorum), ‘’daha önce onu görmüştüm, hiç feminen bir tavrını görmedim’’ (tümü feminen olmuyor mu geylerin?). Şunu unutmamalı ki bir çocuğun açılma süreci ailede bazı evlilik problemlerine ışık tutabilir. Başka sorunlarla oldukça çalkantılı dönemden geçmekte olan ebeveynler çocuklarının açılma sürecinden sonra kendi eski sorunlarından çok bu soruna odaklanma ve fazla tepki gösterme eğiliminde olabilirler.
 
Çocuğumun gerçekten gey olduğunu nasıl anlayacağım? Hem gey ne anlama geliyor ki?
Cinsel yönelim hem bireyin kendisi hem de toplum için bir spektrumdur. Yapılan çalışmalar erişkinlerin çok büyük kısmının tam heteroseksüellik ile tam eşcinsellik arasındaki bölgenin bir yerinde olduklarını oldukça açık bir şekilde ortaya koymuşlardır. Ayrıca cinsel yönelim insanların yatakta yaptıklarından daha fazlasını ifade eder. Bunlardan bazıları kendini ifade biçimi, içinde kimliklendikleri grup ve cinsel fantezilerdir.
 
Bir kişinin eşcinsel fantezileri ve eşcinsel yaşantıları olabilir fakat kendini gey/lezbiyen olarak tanımlamayabilir ve bu grubun bir parçası olarak kendini görmüyor olabilir. Tüm olasılıklar burada mümkündür. Bir ergenin veya herhangi bir yaş grubundaki kimsenin eşcinsel olduğunu ortaya koyacak fiziksel veya psikolojik bir test yoktur.
 
Cinsel çekim hissetmenin birçok yüzeyi vardır. Geç çocukluk ve erken ergenlikte kişisel tarz, dil, algılanan felsefik duruş ve güç, fiziksel özellikler vs. bakımından hem yaşıtlara hem de erişkinlere karşı güçlü çekimler hissedilir. Birçok çocuk ergenliğe yaklaşırken aynı cinsiyetten kişilere karşı bir cinsel çekim hissedebilir, bu hissedişlerin kalıcılığı ve cinsel deneyimlerle geçerliğinin oluşması eşcinsel veya biseksüel kendilik ifadesi ile şekillenebilir.
Ne hekimler ne de aileler bir ergenin cinsel yönelimine tanı koyma ihtiyacında olmamalıdır.

Bir eşcinsel ergen desteğe ve açıkça ifade edilmiş ebeveyn sevgisine ihtiyaç duyar.
Ergen bu sürecin sonunda kendini gey olarak tanımlayabilir veya tanımlamayabilir, fakat her iki yol için de zorlanamaz ve zorlanmamalıdır. Olası bir gey çocuğu olan ve çocuklarını tedavi ettirmek için geldiklerini söyleyen aileler çocuklarının ‘‘kendini daha iyi anlaması’’ ve ‘‘kabullenmesi’’ amaçlı danışma alması gerekliliği yönünde cesaretlendirilmelidir.
 
Bu neden oldu?
Neden benim çocuğum gey? Bu benim suçum mu? Tedavi edilebilir mi? Çocuğum en başından beri gey miydi?  
Cinsel yönelimin kökenleri -heteroseksüellik ya da eşcinsellik olsun- henüz bulunabilmiş değildir. Birçok genetik araştırma olmakla birlikte bu araştırma sonuçları cinsel yönelimde sadece genetik faktörlerin rol oynadığını söylemekten uzaktır.
Bildiğimiz bir şey varsa o da cinsel yönelime ebeveynlerin neden olmadığıdır. Çalışmalar sosyolojik veya psikolojik gelişim kuramlarının eşcinselliğin nedenleri üzerine söyledikleri şeyleri desteklememiştir. Açık olan bir gerçek vardır ki ebeveynler çocuklarının cinsel yöneliminden sorumlu tutulamazlar.
 
Troiden’in modeli kendini eşcinsel olarak kimliklendirme sürecini açıklamaya yardımcıdır. Troiden bu süreçte dört evre olduğunu varsayar.
 
1) Duyarlılaşma evresi (Sensitizasyon):
Ergenlik öncesindeki dönemdir ve henüz eşcinsellik kişilikle ilintili değildir. Çocuk kendini marjinal ve yaşıtı olan hemcinslerinden farklı hisseder. Çok nadiren bu çocuklar cinsel olarak kendilerinin farklı olduğunu hissedebilir veya kendilerini cinsiyetlerine uygun olmayan davranışlar içinde bulabilirler. Bu insanlar sonraki yıllarda geriye dönüp baktıklarında hissettikleri sıradışılığı eşcinsellikleri ile bağlantılandırabilirler. Lakin ergenlik öncesi dönemdeki bu yaşantılar yaşantılandığı yıllarda cinsel yönelime yorulmamaktadır.
 
2) Kimlik karmaşası evresi (Identity Confusion):
Kimlik karmaşası evresi ergenlerin bazı duygularının eşcinsel duygular olduklarını düşünüp bunlardan korkmaları ile başlar. Bu duygular kendilerini gördükleri biçimle uyum içinde değildir ve bunaltıya neden olur. Bu karmaşa toplum ve kültürlerindeki olumsuz basmakalıp eşcinsel modelleri ile oldukça artar. Etek giymeyi çok seven bir kız lezbiyen olamayacağını çünkü bir erkek gibi giyinmekten hoşlanmadığını düşünebilir. Ya da futbol oynamayı çok seven bir erkek ergen bu toplumsal basmakalıp eşcinsel modeli yüzünden aynı hisleri yaşayabilir.
Kimlik karmaşasına yanıt Troiden’e göre genel olarak yedi yolla olabilir; a) eşcinsel hislerin ve aktivitenin yadsınması, b) bu durumun geçmesi için çareler aramak, c) eşcinsellik ile ilgili uğraşlarını dizginleyerek kaçınma davranışında bulunmak, d) eşcinsellik karşıtı davranışlar göstermek, e) kendini heteroseksüel aktivitede bulunmaya zorlamak, f) alkol-madde kullanımı, g) alışılagelmiş cümlelerle davranışını tanımlamak (bu bir dönem, deneysel bir şey bu benim için, ben biseksüelim vs. gibi), h) eşcinsel duyguların kabulü.
Her insan bu stratejilerden bir veya daha fazlasını değişen zaman aralıklarında kullanabilir. Her yaklaşım rahatsızlık vermeye başlayınca bir diğerine geçilir ve her aşamada kişi kendini anlamaya ve kabul etmeye daha çok yaklaşır. Kendini kabul etme eğer başlangıçtaki eşcinsel bağlantılar olumsuz ise gecikebilir.
 
3) Kimlik varsayımı evresi (Identity assumption)
Bu kişinin kendini eşcinsel olarak gördüğü evredir. Genelde erkeklerde onlu yaşların sonu, kadınlarda yirmili yaşların başında yaşantılanır. Bu evrede eşcinsellik kavramının kabul edilmesi zorunlu değildir. Toplumun ve kültürel yapının getirdiği damgalanma korkusuyla birey başa çıkmaya çalışırken eşcinsellerden kaçınabilir ve heteroseksüel olmaya çabalayabilir veya daha olumlusu eşcinsel topluluğunun bir parçası olarak kendini ifade edebilir.
 
4) Kendini kabul etme evresi (commitment)
Bu evrede eşcinsellik bir yaşam tarzı olarak benimsenir. Aynı cins ile duygusal bağlar ve cinsellik bir bütünlük halinde yaşantılanır. Bu evrenin başlangıcı çoğunlukla romantik bir ilişkinin başlaması ile olur. Bu evrede neredeyse tüm eşcinseller eğer kendilerine bir seçim hakkı verilse eşcinsel olarak kalmayı seçeceklerini söylerler.
Açılma (Coming out) bu evrenin bir parçasıdır. Açılma eşcinsel yönelimin başkalarına açık bir şekilde ifadesidir. Birey önceden daha güvende hissettiği küçük eşcinsel bir grupla paylaştığı bu yönelimi heteroseksüel arkadaşlarıyla, birlikte çalıştığı insanlarla, aile ve işverenleriyle paylaşır.
 
Sağlıkla ilgili riskleri nelerdir?
Bu çocuğumun sağlığını etkileyecek mi? Etkileyebilirse nasıl korunma önlemleri alınabilir?
Eşcinselliğin kendisi sağlığı olumsuz yönde etkileyen bir durum değildir. Homofobik bir toplumda eşcinsel olmanın ve bazı cinsel davranışların getirdiği sağlık riskleri söz konusudur.
 
Toplumumuzda eşcinselliğe karşı damgalayıcı yaklaşımlar ilişkili birçok tehlikeye yol açabilmektedir. Birazdan sayacağım sorunların oluşumunda damgalamanın yol açtığı sosyal ve duygusal yalıtımın altta yatıyor olmasının çok büyük bir etkisi bulunmaktadır.
Eşcinsel gençlerin morbidite ve mortalitesinin en önde gelen nedeni toplumumuzda oldukça yaygın olan homofobik yaklaşımlardır. Sadece başkalarındaki homofobi değil, bir eşcinselin içselleştirmiş olduğu homofobi de oldukça düşük kendilik değerine ve bunun sonuçlarına yol açmaktadır.
 
İçselleştirilmiş öfke:
Bir eşcinsel ergendeki en ciddi sağlık risklerinden biri intihardır. Çalışmalarda gey ergenlerin intihar açısından oldukça riskli bir grup olduğu ortaya konmuştur. İntihar teşebbüsleri ergenin eşcinsel olduğunu öğrenmiş olan ailesinin ve yaşıtlarının duygusal ya da fiziksel anlamda ergeni cezalandırdığı, acı çektirdiği dönemlerde olabilir. Eşcinsellik ile ilgili alay edici şaka ve söylemlerin düşük kendilik değerine uyarlanması da bu teşebbüslere yol açabilir.
Aynı baskılar alkol-madde kullanımına da yol açabilmektedir. Özellikle gey ergenler bu açıdan da risk altındırlar.
 
Şiddet:
Eşcinsel ergenler heteroseksüel yaşıtlarına göre şiddete daha çok maruz kalabilmektedirler. Aile içindeki şiddet de azımsanmayacak düzeylerdedir.
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar:
Eşcinsel olmanın kendisi bir kişiyi cinsel yolla bulaşan hastalıklara yatkın kılmaz. Lakin, çok sayıda partnerle girilebilecek anal ilişkiler gonore, sifiliz, hepatit ve diğer (giardiyazis, şigella enfeksiyonu, amip vs.) hastalıklara yol açabilir. Bu nedenle böyle riskli bir davranışta bulunulacaksa prezervatif kullanmak çok ama çok önemlidir. Lezbiyenler heteroseksüel kadınlara göre cinsel yolla bulaşan hastalıklar açısından daha düşük risk altındadırlar.
AIDS çocuğunun gey olduğunu öğrenen bir ailenin belki de günümüzde en çok korkacağı durumdur. Şunu gene hatırlatmak gerekir ki AIDS prezervatif kullanımıyla geçişi oldukça azalan bir hastalıktır. Bir ergen yüksek bir kendilik değeri ve kendini kabul haline sahipse güvenli cinsel deneyimlerde bulunması daha olasıdır. Kendini feci, rezil vs. bulan birinin hayatında kendini korumaya yönelik alacağı önlemler de oldukça azalır.
Eşcinsellerin sosyalize olacağı alanlardaki azlık ve yokluk da bu noktada çok önemlidir. Bir duygusal ilişkinin idaresinin öğrenimi böyle ortamlarda olur. Bir ilişkiye başlama, buluşma talep etme, buluşma, görüşme, duygusal alış-veriş, yavaşça cinselliğe doğru yönelme bu sosyalizasyondaki yetersizlikten dolayı oldukça kısıtlıdır. Bu nedenle eşcinseller adı meçhul, belirsiz kimselerle güvensiz cinsel deneyimlere maruz kalmaktadır. Bu bireylerin diğer eşcinsellerle olumlu ve düzeyli bir sosyalizasyon yaşayacakları bir şansa sahip olmaları bu noktada çok önemlidir.

Büyük şehirlerde eşcinsellerin oluşturmuş olduğu organizasyonlar (KAOS GL (Ankara), Lambda (İstanbul) vs.) bu iletişimlerin gelişmesi için doğru yerlerdir. Fakat küçük şehirlerde yaşayan eşcinseller ülkemizde böyle bir şanstan da yoksundurlar.
 
Peki, başka riskler de var mı?
Evet var. Bunlardan belki de en önemli ikisi okuldan ayrılma ve evsizliktir. Özellikle gey ergenler heteroseksüel yaşıtlarından daha sıklıkla eğitimlerini bırakma eğiliminde olabilmektedirler. Sınıf arkadaşları ve hatta öğretmenlerinden gördükleri duygusal bazen de fiziksel baskılar bunun önde gelen nedeni olabilmektedir. Hekim ve ailelerin görevi okulda böyle bir ayrımcılığın yaşanmasını azaltmak ve karşı çıkmak olmalıdır.
 
Eşcinseller evsiz de kalabilmektedir. Cinsel yönelimin açımlanmasının ardından ailede görmüş oldukları baskılar ve aşağılamalar bazen onlara başka bir şans bırakmamaktadır. Gey ergenlerin ailelerinden cinsel şiddet görme oranları da çalışmalarda yüksek bulunmuştur. Bunun faili çoğunlukla cinsel yöneliminden dolayı çocuğun kendi kendini suçlayacağının farkına varmış biridir. Evden ayrılmak da bu sorunun azalmasına yol açmaz, dışarıda da hatta devlet koruması altında bile bu gençlere yönelen taciz ve tecavüzler sıktır.
 
Ama ben torun istiyorum!
Ailelerin kafasında çocuklarının gelecekleri için bir imaj vardır. Bu imaj çoğu zaman kendileri ve çevrelerindekilerin çocukları gibi karşı cinsle bir evlilik sürmekte olan, çocuk sahibi bir bireydir. Eşcinselliğin açımlanmasının ardından aile bir kayıp duygusu yaşar. Bu çocuklarının kendisinin kaybı gibi algılanır oysa kaybettikleri şey kendi yaratmış oldukları imajdır.
Ebeveynlerle empatik bir şekilde görüşülmesi ve ardından bununla yavaşça yüzleştirilmeleri yerinde olur.
 
Bundan sonra ne yapabilirim?
Belki de en önemli nokta ailelerin çocuklarının bu açılmanın öncesindeki çocuğun aynısı olduğunun farkına varmaları olmalıdır. Sakin olmaya cesaretlendirilmeli ve sonradan pişman olacakları şeyler yapmadan iyice düşünmeleri öğütlenmelidir. Lezbiyen ve geylerin ailelerinden oluşan destek grupları bu noktada önerilebilir. Bunlar çocukları ile gurur duyan lezbiyen ve geylerin ebeveynlerinin iyi bir rol modeli oluşturduğu ortamlardır. İstanbul için LİSTAG (Lambda İstanbul Aile Grubu) yönlendirilebilecekleri yerle

rden biridir. Ankara için ise her ayın ilk salı günü Türkiye Psikiyatri Derneği Genel Merkezi’nde yapılan aile toplantıları mevcuttur.
Size gelen anne ve babanın önünde iki seçenek vardır. Biri bu durumu olumlu kabul etmeye başlayıp çocuklarına destek olmak, sevgi vermeye devam etmek ve diğer eşcinsel aileleri ile görüşerek bilgi, fikir alışverişinde bulunmak. Diğeri bunu olumsuz algılayıp çocuğunun eşcinsel olduğunu kabul etmemek, bundan onu kurtaracağı düşüncesi ile değişik hatta zarar verici yardım arama girişimlerinde bulunmak, çocuğun reddi ve belki takiben açık veya kaplı olarak evden ayrılmaya zorlanması. Bu zor dönemlerinde aileler hekim tarafından desteklenmeli ve doğru bilgilendirilmelidir. Ailelerin olumlu bakışlarının ardından okulda, sosyal ortamlarda eşcinsellerin haklarını savunan bir düzlemde çalışmaları desteklenebilir.  
 
Yararlanılan Kaynaklar:
Altunöz ve ark., Genç Heteroseksüel Hekimlerin Eşcinselliğe ilişkin Tutumlarının Değerlendirilmesi; Poster Bildirisi, Ulusal Psikiyatri Kongresi, İzmir (2010)
Gregory ve ark., Gay, Lesbian And Bisexual İssues And Medical Curricula, Can Med Assoc J,155:709-711, (1996)
Kaufman ve ark, Answering Parents’ Questions About Homosexuality, J Canadian Family Physician, 37:1197-1201, (1991)


Umut Altunöz/Dr, Araştırma Görevlisi/ Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı

 


Etiketler: insan hakları, sağlık
nefret