06/09/2023 | Yazar: Sa Bahattin

Üretken insanlar memnuniyetsizliklerini ifade etmenin bir yolunu daima buluyorlardı; boğucu ülke gündeminin içerisinden geçerken, bizim yaratıcı gençlerimiz ne yapıyor diye sormadan edemedim.

Keith Haring’den kuir karikatürler’e Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Görsel: Keith Haring 

Hafta sonu Hayalet Kitap Yayınevi’nin “Sanatçıların Yaşamları” serisinde yayımlanan Keith Haring kitabını okudum. Haring, adını ilk kez 2000’li yıllarda duyduğum, eşcinsel hakları mücadelesi ve HIV aktivizmine katkılarından dolayı takdir ettiğim bir isimdi. Ayrıca karikatürleri de çok seven bir insan olduğum için, işlerini genelde sevimli bulurdum.

Haring ve ev arkadaşım

Ancak 2010 yılı ve sonrasında Haring şahsi hikayeme dahil olmuş ve benim için önemini arttırmıştı. Şöyle ki, Hawaii’de doktoramı yaparken 50’li yaşlarının başında, gey ve bekar bir adamın evinde oda tutmuştum. Bu adamın ismi Kent’ti. Kent, gençliğini New York’ta geçirmiş, 80’lerdeki sanat ortamını, uyuşturtucu serbestliğini ve ani bir şok dalgası şeklinde yayılan AIDS krizini yakından tanıyordu. O zamanlar, Keith Haring ile de tanışmış ve Haring, arkadaşıma küçük bir çizimini hediye etmişti. Bu çizim evin giriş kapısının ardında, kimsenin görmediği bir rafta durmaktaydı. Ben, pek tabii, eserin evdeki yerini yadırgıyordum. Onun daha önlerde, salonun ortasındaki sehpanın üzerinde tutulması fikrindeydim. Ancak, ev benim evim değildi ve yatak odam dışındaki mekanlarda fazla söz söyleme hakkına sahip değildim. Bu nedenle bu fikrimde ısrarcı olamamıştım.

Sanatın ticareti

Bir gün, ev arkadaşım benden ilgili eseri laboratuvardaki tarayıcıda taratmamı ve jpg dosyasını kendisine eposta olarak göndermemi istemişti. Nedenini sorduğumda cevap olarak onu satacağını, bunun için bir firmayla görüştüğünü ve firmanın eseri görmek istediğini ifade etmişti. Bu habere üzülmüştüm. Hatta bozulmuştum. Ona “AIDS’ten kaybedilmiş eşcinsel bir sanatçının, aktivist yönü olan birinin, bizzat eliyle verdiği bir esere gerçekten paha biçilip biçilemeyeceğini” sordum. Sorumun onu düşündürdüğünü ve şu anda satmak isteğinin azaldığını söyledi. Ancak çok iyi bir fiyat verirlerse eserden vazgeçebileceğini de eklemeden edemedi. Neyse ki, uzmanlar eserin orijinalliği konusunda, taranmış fotoğraf üzerinden çok kesin bir yargıya ulaşamadılar ve o da süreci fazla uzatmadı.

Kent’ten geriye kalan

Üç buçuk yıllık ev arkadaşım Kent’in, 28 Ağustos 2012’de, (mezun olup eve dönüşüme iki ay kala) yaşadığımız evin (16 Kat yükseklikteki) balkonundan, benim evde olmadığım bir sırada atlayarak hayatımdan zorunlu çıkışından sonra, ailesinin de onayıyla, ona dair bir şeyleri yanıma alabilmiş, Türkiye’ye getirebilmiştim. Bu malzemelerden biri de tabii ki çerçeveli Keith Haring çizimiydi. Onu şu anda hakkettiği yerde, minik evime girer girmez görünen sehpanın üzerinde, eve giren kişinin gözlerinin içine bakar bir konumda tutuyorum.

Keith Haring, yeniden…

Bu olaydan yıllar sonra, 2022’de, Netflix’in Andy Warhol Günlükleri üzerine hazırladığı projede tekrar Keith Haring’in ismine denk gelmiş, hakkında küçük bir araştırma daha yapmıştım. 31 yaşında kaybettiğimiz bu uçarı çocuğa hayranlığım biraz daha artmıştı.

Kitabın düşündürdükleri

İşte bu hayranlık nedeniyle geçtiğimiz pazar günü okuyup bitirdiğim mini kitap bana 80’lerde New York’ta “çizmek”” üzerine önemli bir kültür oluştuğunu ve 80’li yılların New York’unda önemli sanat olaylarının yaşandığını fark ettirdi. Bu fark edişi Atina’daki grafitti çılgınlığının yaşattığı şaşkınlık ile birleştirdim ve aklıma sanatın direnişteki gücü geldi. Belli ki üretken insanlar memnuniyetsizliklerini ifade etmenin bir yolunu daima buluyorlardı. Bunun hemen üstüne kendime, boğucu ülke gündeminin içerisinden geçerken, bizim yaratıcı gençlerimiz ne yapıyor diye sormadan edemedim.

Yazmak bizim ata sporumuz mu?

Son zamanlarda sayısı artan popüler edebiyat dergileri ve şiir/yazı yayımlayan web sitelerini hesaba katınca, bizde olumsuz şartlarda yönelinen asıl sanatsal aktivitenin yazmak olduğu kanısına vardım. Şiir, öykü, deneme, günlük, slogan ya da tweet. Biz kelimeleri seven bir halkız gibi görünüyor. Halbuki yazının resme kıyasla büyük dezavantajları var. Mesajınızı iletebilmeniz için karşıdaki kişinin görme duyusuna sahip olmasının yanında bir de yazdığınız dili okuyabiliyor olması gerekiyor. Bu da tabii ki ulaşabileceğiniz kitleyi kısıtlıyor. Üstelik “uzun” görünen yazılar okuyucuyu korkutuyor ve eserle etkileşimini daha başlamadan bitiriyor. Bu anlamda karikatürün ikisi arasında çok özel bir yerde konumlandığını aklımdan geçirmem ile 2012 yılında Özgür Azad, Eda ve Sinan tarafından kurulan ve bir süredir moderatörlüğünü yaptığım Facebook’taki Kuir Karikatürler sayfasının gözümün önüne gelmesi bir oldu.

Facebook’ta “Kuir (Queer) Karikatürler”

Kuir Karikatürler, katılımcıların LGBTİ+ temalı karikatürler paylaştıkları ve bu ürünler üzerine tartışabildikleri bir Facebook sayfası. Maalesef, sanıyorum ki, en büyük sorunu da bu: Facebook sayfası olmak. Çünkü gözlediğim kadarıyla gençler Facebook’tan pek hoşlanmıyor. Orayı ‘yaşlılara uygun’ olarak değerlendiriyorlar. Halbuki bu sayfa, karikatür dünyasında LGBTİ+’ların temsili, çizerlerin eril dillerinin, homofobilerinin, transfobilerinin, heteronormatif bakış açılarının, ikili cinsiyet takıntılarının ifşası ve aktivizmin mizah kısmını temsil etmesi açısından çok güzel bir misyon üstleniyor. Ayrıca grup ‘kapalı bir grup‘ olduğu için ve yeni katılımcılar üç soruya verdikleri cevaba göre sayfaya dahil edildiklerinden, bu Facebook sayfasının kuir çizerler için güvenli bir alan oluşturduğunu da düşünmekteyim.

Sayfaya çağrı

Biliyorum, Türkiyeli insanlar olarak şiir yazmak konusunda çok yetenekliyiz. Neredeyse hepimizin bir zamanlar bir yerlerde yazdığı birkaç şiir olduğunu iddia etsem büyük yanılgıya düşmem sanırım. Ancak karikatür ya da genel anlamda görsel sanat ürünü üretmek konusunda benzer verimliliği göstermiyor olabiliriz. Ya da üretiyorsak da saklıyoruz. Bu yazı aracılığıyla, ürettiğiniz kuir karikatürler için internette bir yer olduğunu, bu ‘kapalı grupta’ kimliğinizi açmak zorunda kalmadan (ve karikatürünüzün ne kadar iyi çizilmiş olduğuna dair bir kaygıya girmeden) ürünlerinizi insanlara sunabileceğinizi bildirmek istiyorum. Tabii ki sizin olmayan, bir yerlerde rastladığınız, içerisinde LGBTİ+’lara ilişkin imalar barındırdığını düşündüğünüz eserleri de (mümkünse sanatçının adını ve eserin yayımlandığı yerin bilgisini vererek) burada paylaşabilirsiniz.

Hayaller kuruyorum

İçimden bir his (salt umut da olabilir bu :), bu sayfanın zamanla üzerine araştırma yapılabilecek bir arşive dönüşeceğini söylüyor. Ya da en azından Gezi Dönemi (2013) ve sonrasında Türkiye’de Kuir Karikatürler tarihini yazmak isteyen biri(leri) için önemli bir başlama noktası oluşturabileceğine yürekten inanıyorum, diyeyim. Çünkü birkaç yıl boyunca, Uykusuz dergisinin (kapanana dek) tüm sayılarını alıp kuir bakış açısıyla bizzat kendim inceledim. Bulduğum her eseri de (bazen küçük bir not ekleyerek) bu sayfadan paylaştım. Birkaç haftadan beri de Leman için aynı şeyi yapıyorum. Bunun yanında, ara sıra da olsa, Aslı Alpar ve Semih Özkarakaş gibi LGBTİ+ aktivizminin içinde yer alan öznelerin de eserlerini paylaşıyorum. Tabii ki sayfanın tek paylaşımcısı ben değilim. Burası kolektif bir alan ve bu alanda toplanan eserlerin ülkemizin LGBTİ+ tarihine karikatür özelinden bakmak isteyenler için güzel bir fırsat sağladığını çekinmeden söyleyebilirim.

Küçük günah çıkarma

Bunun yanında, Kaos GL’de çizen kişiler olduğunu biliyor olsam da bu eserleri henüz oraya taşımadığımı itiraf etmek zorundayım. Gaye’nin Zürafa Köyü’nü, Bartu’nun Kuir Günler’ini, Ceren’in tekli işlerini Kaos GL web portalında veya Instagram sayfasında görüyorum. Bunlardan sanırım sadece Bartu’nun birkaç çizimini sayfada paylaşmıştım. Yani etrafta olan tüm işlerin bir yerde toplanması açısından böyle bir açık olduğunu ve bu konuda desteklerinizin çok önemli olduğunu hatırlatmak isterim.

Belki bir gün…

Aslında gönlümden geçen bu sayfada biriken ürünlerin daha kalıcı bir platforma taşınması. Sırf bu karikatürler için oluşturulmuş bir web sayfası almak vs. Ama bunun hem zahmetli hem de yasal açıdan zorlu olacağını tahmin ediyorum. Bu yüzden, şimdilik, elimizdeki bu biricik arşivin bilinmesi ve bu arşive katılımın arttırılması yeterli olacaktır.

Fikriniz varsa

Eğer sizin konu ile ilgili söylemek istediğiniz önemli bir şeyler varsa ya da benim düşünemediğim basit ve verimli bir çözümü kolayca görebiliyorsanız bana @dansedensanri Instagram hesabımdan yazabilirsiniz. Buna çok sevinirim. Şimdiden teşekkür ederim.

Hepinize esenlik, sabır ve hoşgörü dolu günler dilerim.

Dayanışmayla.

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazı ve çizimlerden yazarları ve çizerleri sorumludur. Yazının ya da çizginin KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki veya çizimlerdeki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir. 



Etiketler: kültür sanat, yaşam, çizim
İstihdam