20/05/2015 | Yazar: M A

Tarih boyunca Davut ile Yonatan’ın aşkı resimden edebiyata kadar birçok alanda sanatçılara ilham kaynağı olmuştur.

Türkiye ve Ortadoğu coğrafyasında LGBT toplumuna yönelik nefret söylemlerinin ve şiddetin ideolojik kökenleri siyaset felsefesinin tartışması olmaktan çok teolojinin tartışması olarak yorumlanmalıdır. İslam terminolojisinin vurguladığı anlamıyla “İbrahimi dinler” içerisinde homofobinin ve transfobinin bir alt yapı bulabilmesi gerek Tora’da gerekse de Kuran’da bulunan “Lut Kavmi” anlatısına dayanmaktadır. Tora’nın ilk kitabı olan Yaradılış’ın 19. bölümünde, Kuran’ın ise Araf, Hud, Hicr ve Şuara surelerinde ayrıntılı olarak Sodom ve Gomara’nın yıkılışından bahsedilir.
 
Bu yazıda süreci tersine çevirerek bütün Ortadoğu toplumlarına anlatılmış “Yok edilmiş sapkın toplum” hikayesinin dışına çıkmaya, Tevrat’taki eşcinsel çiftlere ve aşklara sırasıyla odaklanmaya çalışacağım. Ayrıca belirtmek isterim ki çeşitli Yahudilik ve Hıristiyanlık yorumlarının LGBTİ varoluşa dair aldığı teolojik konumlar bu yazının içerisinde tartışılmayacaktır.
 
Antik Yunan’ın erkekleri arasındaki aşkı tekrar hatırlamamıza neden olan (Gill, 1999) ve güçlü bir homoerotizmi çağrıştıran hikayelerden biri ve kuşkusuz en ünlüsü Davut ile Yonatan’ın hikayesidir. Davut ve Yonatan Samuel Kitabı’nda geçen İsrail krallığının iki önemli kahraman figürüdürler. Yonatan Benyamin oymağından İsrail’in kralı olan Saul’un oğludur. Davut ise Bethelem’li Ishai’nin oğludur.Yonatan potansiyel olarak tahta adaydır. İsrail’in kralı Saul Rab tarafından reddedilince  Samuel Rab’e Davut’u kral seçtiğini bildirir. Böylece Tanrı tarafından seçilmesinin bir ifadesi olarak Davut Samuel tarafından meshedilir.
 
Daha sonraki olaylar Davut’un gittikçe artan başarıları ve bu başarıların Kral Saul’un Davut’u fark etmesi üzerine kuruludur. Davut’un en önemli başarılarından biri Filistinlilere karşı savaşta efsanevi bir dev olan Golyat’ı öldürmesidir. Bu başarısı hem halkının hem de Saul’un dikkatini çeker. Saul’un Davut’un kim olduğunu öğrenmesinden sonra Yonatan’ın Davut ile olan ilişkilenmesinin asıl anlamıyla başladığını söyleyebiliriz:
 
Saul’la Davut’un konuşması sona erdiğinde, Saul oğlu Yonatan’ın yüreği Davut’a bağlandı. Yonatan onu canı gibi sevdi. O günden sonra Saul Davut’u yanında tuttu ve babasının evine dönmesine izin vermedi. Yonatan, Davut’a beslediği derin sevgiden ötürü, onunla bir dostluk antlaşması yaptı. Üzerinden kaftanını çıkarıp zırhı, kılıcı, yayı ve kuşağıyla birlikte Davut’a verdi. Davut Saul’un kendisini gönderdiği her yere gitti ve başarılı oldu. Bu yüzden Saul ona ordusunda üstün bir rütbe verdi. Bu olay bütün halkı, Saul’un görevlilerini bile hoşnut etti. (1.Samuel 18:1-5)
 
Hikayenin ilerleyen kısımlarında Saul’un Davut’un başarılarını kıskandığını ve onu öldürmeyi planladığını okuyoruz. Bunu bir şekilde öğrenen Davut’un Saul’un oğlu Yonatan ile arasında geçen ve kitabın ilerleyen kısımlarında bulunan bir diğer konuşma bu iki kişi arasında ilişkiyi daha anlaşılır kılıyor:
 
Davut Rama’nın Nayot Mahallesi’nden kaçtıktan sonra Yonatan’a gitti. Ona, “Ne yaptım? Suçum ne?” diye sordu, “Babana karşı ne günah işledim ki, beni öldürmek istiyor?” Yonatan, “Bu senden uzak olsun, ölmeyeceksin!” diye yanıtladı, Ancak Davut ant içerek, “Senin beni sevdiğini baban çok iyi biliyor” diye yanıtladı, “Yonatan ne yapacağımı bilmemeli, yoksa üzülür diye düşünmüştür. RAB’bin ve senin yaşamın hakkı için derim ki, ölüm ile aramda yalnız bir adım var.” Yonatan Davut’a, “Ne dilersen dile, senin için yaparım” diye karşılık verdi. (1.Samuel 20:1-5)
 
Yonatan’ın Davut’a olan sevgisinden dolayı Saul’un Davut’u öldürme fikrini oğluna açmadığı düşüncesi Yonatan’ın Davut’a olan büyük sevgisini çok açık bir şekilde ifşa etmiş oluyor. Buna ek olarak Yonatan’ın Davut için her şeyi yapmayı göze alması ancak çok büyük bir sevginin dışa vurumu olarak yorumlanabilir.
 
Davut’a beslediği sevgiden ötürü Yonatan ona bir daha ant içirtti. Çünkü onu canı kadar seviyordu. (Samuel 20:17)
 
Uşak gider gitmez, Davut taşın güney yanından ayağa kalktı ve yüzüstü yere kapanarak üç kez eğildi. İki arkadaş birbirlerini öpüp ağladılar; ancak Davut daha çok ağladı. (1.Samuel 20:41)
 
Kitap boyunca Yonatan’ın Davut’a olan sevgisinin canından öte olduğunu vurgulayan bu gibi birçok ifadeyle ve Proust’u kıskandıracak sahnelerle karşılaşıyoruz. Ancak Ortaçağ teolojisi boyunca en çok alıntılanan ve belki de Yonatan ile Davut’un ilişkisini en açık şekilde ortaya koyan Davut’un Yonatan’ın ölümünden sonra yazdığı ağıttır.
 
Hayli duygu yüklü ve edebi bir dil ile ortaya konmuş ağıtta Davut’un ağzından dökülen şu sözler Davut’un Yonatan’a olan aşkının ne denli büyük olduğunu göstermektedir:
 
Güçlüler nasıl da yere serildi savaşta! Yonatan senin yüksek tepelerinde ölü yatıyor. Senin için üzgünüm, kardeşim Yonatan. Benim için çok değerliydin. Sevgin kadın sevgisinden daha üstündü. Güçlüler nasıl da yere serildi! Savaş silahları yok oldu! (2.Samuel1:25-27)
 
Mezopotamya’nın tarihinde her ne kadar iki erkek arasında ortaya çıkan güçlü sevgi bağları çok farklı biçimlerde yorumlanıyor ve algılanıyor olsa da (Ackerman, 2005) ben Davut ile Yonatan’ın ilişkisinin homoerotik bir tema ile okumanın mümkün olduğuna inananlardanım. Davut’un Yonatan için yaktığı ağıt erkek egemen dilin ve cinsiyetçiliğinin tartışılmasını tekrar gerektirse de Davut’un Yonatan’a olan sevgisini “Sevgin kadın sevgisinden daha üstündü” cümlesiyle tanımlaması Davut’un ne kadar yoğun bir tutkunun, arzunun içinde olduğunu göstermektedir.
 
Tarih boyunca Davut ile Yonatan’ın aşkı resimden edebiyata kadar birçok alanda sanatçılara ilham kaynağı olmuştur. Bugün onların aşkları sadece sanat disiplinleri içinde değil LGBTİ Hakları ve Teoloji arasındaki boşluğu kapatmak için bile sıklıkla referans gösterilen kutsal kitaplardaki ender aşk hikayelerinden biri olarak hala önemini korumaktadır.
 
Kaynakça:
 
Ackerman, S. (2005). When heroes love the ambiguity of eros in the stories of Gilgamesh and David. New York: Columbia University Press.
 
Gill, C. (1999). The symposium. London: Penguin Books. 

Etiketler: yaşam, din/inanç
nefret