20/08/2024 | Yazar: Yıldız Tar

Umut Güner ile yaptığımız söyleşinin dördüncü bölümünde Türkiyeli Eşcinsel Buluşması’ndan Sağlık Bakanlığı ile çalışmaların başladığı sürece uzanıyoruz.

Umut Güner: Türkiyeli Eşcinsel Buluşması’ndan Sağlık Bakanlığı ile ortak çalışmalara Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Express Dergisi’nin 16-23 Nisan 1994 tarihli sayısında Kaos GL’nin ilk örgütlenme çağrısı yayımlandı. 20 Eylül 1994’te ilk sayısını yayınlayan Kaos GL Dergisi 30.yaşını kutluyor. Bu kapsamda biz de 30 yıllık mücadeleye tanıklık edenlerin tanıklıklarını sizinle paylaşmaya karar verdik. Umut Güner ile yaptığımız söyleşinin dördüncü bölümünde Türkiyeli Eşcinsel Buluşması’ndan Sağlık Bakanlığı ile çalışmaların başladığı sürece uzanıyoruz.   

Türkiyeli LGBTİ+ların buluşma etkinlikleri olan BaharAnkara’dan ve Güztanbul’dan bahsettin?

BaharAnkara ve Güzİstanbul, Lambdaİstanbul ve Kaos’un birlikte organize ettiği, ev sahipliği yaptığı Türkiyeli eşcinsellerin birbirleriyle deneyimlerini paylaştıkları ve örgütlenme üzerine tartıştıkları ve birlikte örgütlendikleri bir alandı. Ben son dört buluşmaya dahil oldum. Güz aylarında İstanbul’da, ilkbaharda da Ankara’da yapılıyor etkinlik. Benim interneti öğrenmem, bilgisayar kullanmaya başlamam gibi birçok şeyi BaharAnkara organizasyonu sırasında öğrendim. Çünkü sorumluluk verdikleri işin internet ve bilgisayar üzerinden geliştiğini işi, sorumluluğu aldıktan sonra fark ettim. Ondan sonraki süreçte bu etkinliği Ankara’da yaptığında Kaos, İstanbul’da yaptığında Lambdaİstanbul program oluşturuyor. Ama bu programı oluştururken mutlaka maille karşılıklı iletişim gönderip veriliyor. Bu arada o dönem internet çok pahalı bir hizmetti. Günde iki kere internete bağlanıyoruz ya da bir kere internete bağlanıyorduk hizmetin pahalı olmasından kaynaklı.  E-posta gönderiyoruz. Ertesi gün sabah yanıt beklediğimiz bir dönemdi. Çünkü bir kere internete bağlanıyorduk. Yani böylece tartışmanın da yavaşça ilerlediği bir süreçti.

Sadece Ankara’dan ve İstanbul’dan eşcinsellerin değil, birçok yerden eşcinselin hareketle ilişkisini kurabildiği, deneyimlerini paylaşabildiği bir alandı. Uzunca bir süre şey heteroseksüellere kapalı idi. İstanbul’da sanırım 2003’teki Güzİstanbul’a bir itirazımız oldu. İşte şey olmuştu, programa itirazlarımız hiçbir şekilde programa yansımadı. Lambdaİstanbul o dönem toplumsal ekolojik platformu gibi bir platform kurdu. İşte Amargi, vicdani retçiler, Lambdaİstanbul vesaire bütün onlar birlikte bu süreçtelerdi. Ondan buluşmanın programına Amargi’yi dahil etmişlerdi. Biz de adından anlaşılacağı üzre Türkiye Eşcinseller Buluşması’nın ne zaman heteroseksüellere ve karma örgütlere açıldığı tartışmasını yapmak üzere Ali Erol’la ben İstanbul’a gittik ve her oturumdaki program önerilerine her oturum bazında itiraz ederek tartışmayı onun üzerinden örgütledik. Hatta oturumlardan biri biz önermiştik kadınlar kadın forumu yaparken genellikle erkekler hamam partisi yapıyorlardı. Çünkü kadınlar için konuşmalar için yaratılan zaman erkeklerin sosyalleşmesi için kullanacağı bir zamanmış gibi örgütleniyordu. Bunun eşitlikçi bir şey olmadığını, kadınların kendi ihtiyaçları için örgütlendiği dönemde bizim de o ihtiyaçları gündemleştirebilecek bir toplantı zamanı yaratmamız gerektiğini söyledik ve şeyi önerdik onların gündemine paralel bir gündem biz belirleyelim ve biz kendimizi sorgulayacağımız bir süreç olsun diye. O öneriyi sahiplenmişlerdi bir taraftan. Ama Amargi heteroseksizm atölyesinde hazırladığı bir bildirgeyi okumamızı istediler tartışmak üzre. Biz de Ali’yle ona itiraz ettik. Dedik ki Amargi heteroseksüel bir örgüt. Amargi içerisinde hazırlanan bir bildirge Kaos’taki ya da Lambda’daki kadınların deneyimini aktarmaya yeterli olmayabilir. Biz bu metnin Kaos kadınları ve Lambda’daki kadınların imzalı versiyonu üzerinden tartışmak istiyoruz. Yani metnin tamamen değişmesi değil mesele. O metni tartışabiliyor olmamız için heteroseksüel karma- heteroseksüellerin de olduğu karma bir örgütteki kadınların hazırladığı bir metni değil öz eşcinsel örgütlerinde yer alan kadınların hazırladığı ve imzacı olduğu bir metni tartışmanın daha kıymetli olacağını söylemeye çalışmıştık. O metin tartışması öyle oldu. Ve aynı metni Kaos GL ve Lambdaistanbul imzalı haline geldi ve sonrasında tartıştık metni. Sonraki süreçte Ali’nin ve benim bütün bu tartışmalardan çıkardıkları sonuç arkadaşların Ali’nin ve benim çok yorgun olduğumuzu ve sürece yeni arkadaşların dahil olması gerektiği yönünde bir talep geldi. Bizim yeni arkadaşlar sorumluluk aldılar etkinliği organize etmek için. Ali Erol ve ben de Lambda’daki arkadaşların önerilerini ciddiye alıp kenara çekildik. Hiçbir şekilde sorumluluk almadık ve buluşma bizim dışımızda Lambdaİstanbul organize etmek istedi etkinliği.

Lezbiyen ve Gey İşçi ve Memurlar buluşması organize edildi değil mi?

Kaos GL bir yandan ve ben 2004 29 Ekim’i haftası üç günlük bir Lezbiyen ve Gey İşçi ve Memurların Sorunları Buluşması yaptık bu buluşma Kaos GL ve Lambdaistanbul arasındaki iletişimsizlikten kaynaklı Türkiyeli Eşcinseller Buluşması tarihi ile çakıştı. Elli dört tane işçi ve memur on iki şehirden Ankara’ya geldi. Ve bizim o etkinliği yani Türkiye Eşcinseller Buluşması’nı baltaladığımız ve sonlandırdığımız yönünde bir eleştiri geldi. Bu arada buluşma sempozyumdan önce oldu. Çünkü şöyle hatırlıyorum, daha sonra Kaos GL sempozyumu yapmak için Türkiye Eşcinseller Buluşması’na son verdi gibi bir eleştiri de geldi. Kamusal alanda tartışma ihtiyacımız varsa Kaos halen bence bu noktada, halen geçmişe bakıp bu noktada aynı şeyi söylüyor. Heteroseksüellerle tartışacağımız meseleler için farklı bir zemin yaratıyor olmamız gerekiyor, eşcinsel ve biseksüel, translar, interseksler ve artılarla yaratacağımız zeminin farklı olması gerekiyor. Kaos’un kendi örgütlenme pratiği, örgütlenme pratiği içerisinde yarattığı alet edevatlar da ve parçalı ama bütünde Kaos GL’yi oluşturan yaklaşımında bu olduğunu düşünüyorum. Kaos 2002’te 2003’te söylediği şeyi 2018’de ve halen hayata geçirmeye çalışıyor.

Türkiye Eşcinseller Buluşması ya da LezbiyenForum heteroseksüel kadınlarla bizim çatışmalarımızı çözümleyeceğimiz bir yer değil. LezbiyenForum eğer yapacaksak LezbiyenForum’da gerçekten oturup lezbiyen biseksüel kadınların sorunlarını tartışıyor olmamız gerekiyor noktasındayız ki zaten daha sonraki süreçte homofobi karşıtı buluşma, Homofobi Karşıtı Buluşmanın doğurduğu Feminist Forum ve diğer alt forumlar da bu ihtiyaçtan örgütlendi.

Tam oraya gelmişken bir de Kürşat’tan bahsettin, Kahramanoğlu. Nasıl tanıştınız ve Kaos’la ilişkisi neydi? Geçtiğimiz günlerde de hayatını kaybetti. Kürşat’ın Kaos’la ve senle kişisel olarak ilişkisini anlatmak ister misin bize?

Kürşat’la birlikte hamamda karşılaştık. Ama hamamda tanışmadık. Hamamda küçük bir şey sözlü kavga oldu diyebiliriz. Ben Kaos’a yeni geldiğim dönem işte Ganimet beni hamama götürmüştü, hamamda nasıl koli kesilir 101 dersi veriyordu. Ha, işte bu ders kapsamında işte hamamın o dönemde gittiğimiz hamam işte eşcinsel erkeklerin yoğunluklu gittiği bir hamamdı. Sadece hamam, sadece seks yapılan değil aynı zamanda sohbet edilen bir yerdi. Muhabbet de ettiğin, sosyalleştiğin bir alan. O süreç içerisinde işte hamamda bir çocuğu beğendim. O çocuk arkasında gittim ama o çocukla zaten Kürşat herhalde tanışmışlar ya da biz göz teması olmuş. İşte Kürşat bize buradan git, işte ben çocukla görüşeceğim ne dedi. O arada Gani’yle Kürşat arasında bir şey sözlü şey muhabbet başladı. İşte Gani neden gidiyoruz da gitmiyoruz da- Bu arada tartışması dönüyor. O arada şey çocuk zaten ürktü ve gitti ama biz kavga etmeye devam ediyoruz. Daha doğrusu biz kavga etmiyoruz. Gani’yle Kürşat tartışıyor. O arada laf arasında bir yerde Kürşat şey ILGA genel sekreteri olduğunu söyledi ama biz ILGA’yı anlamadık zaten.  Gani ona sekreter olduğu şeyini çıkardı. Bir tabii aa, sekretermiş haspam, bir de hava atıyor ben Fransızca öğretmeniyim, söylüyor muyum dedi ve şey biz daha sonra Kaos’a döndük. Bu arada sabah erken dönen bir muhabbetti.

Kaos’ta pazar günleri on ikide teknik grubun -teknik grup diye adlandırıyorduk kendi Kaos’ta doğrudan örgütlenmek için bir araya gelen insanları- teknik grup içerisi onun toplantısının öncesinde bunu anlatıyorduk. İşte hamamda bir tane lubunya var, bize işte sekreterim diye hava attı vesaire diye anlatırken orda zil çaldı. Kürşat içeri girdi. İşte Ali’ler de aa, işte Kürşat gelmiş de. Orda Kürşat Kahramanoğlu’nun ILGA genel sekreteri olduğunu, ILGA diye bir örgüt olduğunu Uluslararası Gey Lezbiyen Birliği Avrupa diye şeyi sekreteri olduğunu öğrenmiş olduk.  Kürşat’la özellikle ilerleyen süreçte Kürşat İngiltere’nin 70’lerini, 80’lerini, 90’larını yaşamış. Hem sendikal harekette hem aktivist hareket içerisinde LGBT aktivizmi yürütmüş bir insan. Doğal olarak Kürşat bize deneyimlerini aktardığında bize İngiltere’nin 70’leriyle Türkiye’nin 90’larının aynı olmadığı, aslında İngiltere’nin her zaman daha tırnak içinde demokratik ve daha özgür bir kültürü olduğu varsayımıyla hareket ediyorduk ve biraz öyle söylediklerini kulak ardı ediyorduk. Ama o böyle inatla tatlı tatlı anlatmaya devam etti.  Zaman içerisinde aslında Türkiye’deki hareketin gelişiminin, Türkiye’deki hareketin işte solla tartışması, karşılaşması, feminist hareketle kırılmalar, sendikal hareketteki dönüşümü göz önünde bulundurduğunda aslında İngiltere’deki eşcinsel, biseksüel, trans kardeşlerimizin verdiği mücadeleden ve pratikten ve deneyimden çok farklı bir deneyim olmadığını gördük. Bu arada da Kaos ’un kendi düzenlediği etkinlikler, özellikle uluslararası etkinliklerin organizasyonunda, uluslararası konukların davet edilmesi konusunda, Kaos’un tanıtımı konusunda Kürşat çok destek oluyordu. Kürşat böyle bir etkinlik yapıyoruz, kimi davet etsek dediğimizde Kürşat mutlaka bize insanları tanıtan ve o insanın gelmesinin neden önemli olduğunu da anlatan mailler yazıyordu ve onlarla Kaos adına iletişim kuruyordu ve kendi sözünü ben de orda olacağım sizi de bekliyorum tadında çok şey destekleyici şeyler mesajlar veriyordu. Hatta işte İngiltere büyükelçiliğinden ilk o yaptığımız Lezbiyen ve Geylerin Sorunları Sempozyumu sonrası bir Homofobi Karşıtı Buluşma ’ya Micheal Cashman tekrar geldi. Micheal Cashman o zaman Avrupa Birliği Genişlemekten Sorumlu Komisyon Başkanı görevini yürütüyordu ve Türkiye’de İngiltere Büyükelçiliği ve British Council’ın kendisini ağırlaması sonrası İngiltere’ye döndüğünde İngiliz Dışişleri Bakanı’na İngiliz büyükelçisinin Ankara büyükelçisinin konukseverliğinden bahsetmiş ve teşekkür mektubu yazmış. Muhtemelen bu mektubun yazılma hikayesinde de Kürşat’ın bir yerde parmağı vardır diye düşünüyor insan ve o mektup sonrası mesela İngiltere büyükelçiliği doğrudan Kaos’u her daim destekleyen, projelerini destekleyen, faaliyetlerini gören ve bizle birlikte çalışmalarımızı destekleme noktasında yurtdışından konuk getirme ne anlamında da her zaman ev sahipliği yapmaya gönüllü bir yapıya dönüştü. Aslında bizim uluslararası alanda nasıl hareket edeceğimiz noktasında çok destekleyici bir rol aldı.  O anlamda şey önemli diye düşünüyorum. Bir de Kürşat’ın aktardığı tartışma, böyle Kürşat çok gazetede yazarken de daha tırnak içinde liberal bir sol söylemi vardı. Ama o liberal sol söyleminin aslında LGBT hareket içinde özgürleştirici olduğunu düşünüyorum kendi adıma. En son işte geçen sene vefatı öncesinde Ankara’ya gelmişti tedavisi sırasında. Orda görüşüp tekrar sohbet etmiştik. Bir de hareket içerisinde şey çok az, her şeyi biz kendi yol yordamımızla keşfediyoruz. Yani işte İlknur gibi heteroseksüel feminist arkadaşlarımız dışında akıl danıştığımız, ya geçmişte bu yolda bunu yapmışlar, bunu bu tartışmayı böyle yürütmüşler diyebileceğimiz insanlar çok olmadığı için Kürşat gibi deneyimler bize aslında şey yol gösterici niteliği de taşıyordu.  O anlamda şey Kürşat’ı kaybediyor olmak da hem ciddi anlamda Kaos için de şey üzüntü verici bir şey diye düşünüyorum. Ama bir şekilde harekete emek veren insanlar içerisinde takdir biliyor olmak gerekiyor diye düşünüyorum.  Dönüp baktığında Kaos’ta bir arşiv taraması yaptığında da Kaos’un her sene bir şekilde Kürşat’la yolunun kesiştiğini, birlikte bir şey yaptığını görüyorsun.  Bu sadece benim ya da Kaos’tan x kişisinin birlikte iş yapması anlamında değil, o işin dışarıya yansıması, oradan dönük- Mesela en son şey sen 2014’teki Ayrımcılık Karşıtı Sempozyum sendika şeyinde de genel sendikacıların hepsi Kürşat’ı tanıyordu. Yani Kürşat herkesin hikayesini biliyordu özellikle İngiltere deneyimi olmak üzere, kim nerde ne yaptı, nasıl mücadele verdi, o anlamda şey… Kaos’ta ilk cumhurbaşkanıyla söyleşiyi Kürşat yaptı Brezilyalı Cumhurbaşkanı Lulu ilk söyleşi Kürşat yaptı. O anlamda şey ciddi anlamda dönüş var. Bir taraftan işte Birgün’de yazıyor olmasının şeyi Birgün’ü kendi içinden dönüştürme.  Hep işte gazetecilik eğitimlerinde de söylenen, tavsiye edilen işte eşcinsel, biseksüel, transların ve kadınların daha fazla şey medya içinde örgütlü olması, medya içinde var oluyor olması içeriden bir dönüşüm yaratacağı yönünde şey. Mesela nerdeyse Kürşat öncesi Birgün ve Kürşat sonrası Birgün diye iki döneme ayırmak da mümkün çünkü eleştiriyi dışardan dile getirmekle o eleştirinin içerden bir eleştiri olarak dolaşıma sokuluyor olmasının yarattığı dönüşüm de farklı.  O anlamda şey harekete de Kaos’a da önemli şeyler kazandırdığını düşünüyorum.

Kaos GL Kurultayı nasıl organize edildi bu süreçten bahseder misin?

2003 yılında bir Kaos kurultayı yaptık. Kaos kurultayında aslında sempozyum sonrasında aslında sempozyum bize bir sürü ödevler verdi.

Lezbiyen ve Geylerin Sorunları Sempozyumu bize aynı zamanda Kaos’un çalışma alanlarını netleştirmemizi sağlamadı, o alanda ödevler de verdi. Bu arada Kaos’un kendi iç tartışmaları, nasıl örgütleneceğiz tartışmaları ve Kaos’un o tanımlanan alanlarda her şeyi hep birlikte yapmanın çok pratik olmadığı noktasında bir ortak aklımız gelişti o dönem. Bu ortak aklın gelişmesinin sebebi de bence en önemli sebeplerinden biri Kaos GL dergisi. Çünkü Kaos GL grubu Kaos GL dergisini çıkartıyordu. Ama Kaos GL grubu içerisindeki herkes Kaos GL dergisi yayın kurulu üyesi değildi. Aslında şey aramızda o alanda sorumluluk alan belli insanlar var. Benzer bir şekilde işte kültür merkezinde nöbetçiler vardı. Kültür merkezindeki nöbetçiler gelen herkesle ilgilenip o günkü etkinliğin organizasyonundan sorumlu oluyordu. Onlar da mesela bir ekipti.

Komisyonları kurmaya nasıl karar verdiniz? Hangi komisyonları kurdunuz?

Biz bunu bir çalışma alanları üzerinden örgütleyebilir miyiz noktasında komisyonlar kurmaya başladık. İşte ruh sağlığı komisyonu…

İlk hapishane komisyonu orda kuruldu. Şu anda İngiltere’de olan Hasan ve Buse ve birkaç arkadaşla daha LGBT’lerin hapishane deneyimlerini derleyip toplamaya dönük bir çalışma yapmak için Eşcinsel Tutsak Ağı’nı kurduk.

Ruh sağlığı alanında şu anda işte bugün Homofobi ve Transfobi Karşıtı Ruh Sağlığı Ağı ilk eğitimlerini 2004 yılında yaptılar. İşte Kaos’un kurucularından Mahmut Şefik Nil, işte Doktor Koray, Psikolog Duygu, birkaç tane daha psikolog arkadaş ve psikiyatr arkadaşın yardımıyla ilk eğitim Ankara’da yapıldı.

Hukuk ve insan hakları komisyonu kuruldu. İşte hukuk ve insan hakları komisyonuna Yasemin eklemlendi.

Aile komisyonu ailelerle görüşmeleri derleyelim aşamasındaydı. Böyle komisyonlar kurarak örgütlenme deneyimi yaşayabildik. Bu komisyonların çalışmalarını sunabilecekleri bir kurultay örgütledik. Bu kurultayda aslında Türkiye’de eşcinsel hareket diye adlandırdığımız o dönem işte LGBT hareketin sorun alanları diye tarif ettiği ve aynı zamanda da mücadele alanlarını tanımlayan bir süreç oldu.

Hangi alanda nasıl mücadele edeceğimizi tarifliyorduk o süreçte. Ama belirli alanların adını çok doğrudan koymadık. Mesela sağlık alanı diye bir alan tanımlamadık. HIV-AIDS diye bir alan tanımladık. Psikoloji ve psikiyatri diye bir alan tanımladık. Çünkü o dönem en fazla sorun yaşanılan iki alan bunlardı ve hareketin de daha çok erkek eşcinsellerin sorunları üzerinden gündemleşiyor olması bu iki alanı ön plana çıkartıyordu. Çünkü ailesi çocuğunun eşcinsel olduğunu öğrendiğinde ya da çocuk kendisinin cinsel yönelimine ilişkin bir farkındalık sürecine girdiğinde mutlaka doğru bilgi kaynağı olarak psikolog ve psikiyatrları arıyordu ve insanların çok fazla psikolog ve psikiyatr kötü deneyimleri vardı. Bu deneyimleri derlemek ve bu deneyimlere karşı bir şey yapmak çabasıyla bu süreç yaşat- başladı.  Belli alanlar öyle gelişti.

İşte eğitim böyle bir alan. Ama mesela eğitimi de doğrudan eğitim yerine öğrenci olmak üzerinden tanımladık. Yani çok hak kategorisi neyi yani böyle çok hak ve hakka erişim ya da bir ihlal üzerinden değil, gündemimizde olan sorunlar üzerinden tariflediğimiz süreçler oldu. Ondan sonraki süreçte özellikle bu süreç bir taraftan böyle daha örgütlü yapalım dediğimizde niteliksel tartışmaları daha yoğun yaptığımız ama daha da azaldığımız bir döneme denk geldi.

O dönemdeki kırılmalardan biri de özellikle dernekleşme öncesinde Mehmet Tarhan’ın gözaltına alınması vicdani retçi olarak. O süreçte tam da bu hapishane, eşcinsel tutsak ağının da öncesinde kurulduğu süreç. İşte Mehmet’le dayanışma pratiklerini nasıl örgütleyebilirizi tartıştığımız bir süreçte şöyle bir kırılma yaşandı. İşte Mehmet’in vicdani reddi noktasında bir tartışma oldu grup içerisinde ve insanlar Mehmet’in vicdani reddi nedeniyle gözaltına alındığını, bunun eşcinsellikle ilgili bir mesele olmadığını söyledi. Biz de Mehmet’in kendisi eşcinsel, beyanı da zaten Kaos’ta 2001’de yaptığı Ankara İnsan Hakları Derneği’ndeki vicdani reddinde eşcinselliğini de şeye vicdani ret süreciyle ilişkilendiriyordu. Kaos GL neden vicdani retti savunuyor tartışması yapıldı ve bir grup insan Kaos GL’den ayrıldı. Bu dağılmayla birlikte aslında sayımız giderek azaldı. Kaos gönüllü bütün işte ayda derginin hazırlanmasından kiranın ödenmesine kadar nerdeyse 2001’den 2005’e kadar bütün her şeyi gönüllülerin yardımıyla yaptığı bir süreçti ve 2004’te sayı olarak azalmıştık.  İş yapan çok az insan vardı, işte uzmanlaşmış, ben şu komisyonda bunu yapacağım, ben burada bunu yaparım diye.  Tanımlı işler üzerinden Kaos’la ilişki kurma aşamasına geçilmişti. Onun sonrasındaki süreçte işte ekonomik olarak da Kaos’un devam edememe hali, bir taraftan da sempozyumu aynı zamanda kamunun Kaos’u dikkatini çekmesini de beraberinde getirdi.

Sağlık Bakanlığı ile çalışma deneyimi ve Ulusal AIDS Koordinasyonun kurulma süreci nasıl oldu peki?

İşte Sağlık Bakanlığı, Ulusal AIDS Koordinasyonu kurdu. Daha önce 80’lerde kurduğu Ulusal AIDS Komisyonu devlet ve sivil toplumun eş katılımını teşvik etmeyen bir yapı. Daha çok kamu ağırlıklı bir yapı olduğu için daha hızlı hareket etmek için ve ulusal AIDS küresel fona HIV-AIDS alanında bir proje yazmak için sivil toplumla daha hızlı hareket edecekleri, gerek kamunun da olduğu bir yapı kurdu. Bu yapıya Kaos’u dahil etti. Benim de hem üniversite yıllarında Hacettepe AIDS komisyonu üzerinden HIV-AIDS alanında işte ilk akran danışmanlığı eğitimi aldım. Sonra Kaos GL üzerinden tekrar bu danışmanlık eğitimini aldım ki hatta Hacettepe Üniversitesi AIDS Araştırma ve Tedavi Merkezi’nden. Ve Kaos’un da HIV-AIDS alanındaki çalışmalarına haşır neşir olmaya başladım. Bu arada Kaos adına bağımsız ilk yaptığım sunumda sanırım şey 2003 şeyi HIV-AIDS kongresinde eşcinsellik üzerine bir eşcinsellik ve HIV-AIDS üzerine bir sunumdu.  Başka insanlar, yani Kaos’un ev sahipliği olmadığı bir etkinlikte konuşma anlamında bir etkinlikti. Kaos GL AIDS koordinasyonuna dahil oldu. AIDS koordinasyonuna dahil olduğunda o dönem Birleşmiş Milletler HIV-AIDS politikası özellikle şeyin Avrupa Birliği sürecinde ilerlemelerle birlikte şeydi devlet ve sivil toplumun bir araya buluşturma ve devletin sivil toplumla iş birliğini teşvik etmeye dönük bir pozisyon almıştı Birleşmiş Milletler özellikle HIV-AIDS departmanı. O yüzden sürekli devletle sivil toplumun iş birliğini teşvik etmeye dönük, özellikle HIV-AIDS alanında izlemeye dönük kapasite geliştirme eğitimleri düzenliyorlardı. Bir taraftan ben sokakta tezgâh açıyorum, Kaos’u açıyorum Ali’yle birlikte dönüşümlü Kaos GL ofisini her gün açıyoruz. Ali Kaos GL ofisi açıldığı ilk andan beri, 1999’dan beri düzenli olarak her gün sabah açıp akşam kapatıyor.  Biz kendimizi ücretsiz Kaos GL işçisi olarak ya da Kaos GL emekçisi olarak tanımlıyorduk o dönemde. 2000’den sonraki süreçte de 2006’ya kadar ben de Ali’yle birlikte her gün Kaos’u sabah açıp akşam kapatıyordum işportada olmadığım zamanlar. Bir taraftan da bu eğitimlerle sağlık bakanlığıyla proje yazma süreci başladı. Sağlık bakanlığıyla birlikte Kaos GL Ulusal AIDS koordinasyonu üzerinden küçük bir çalışma grubu oluşturdu ve bu çalışma grubu küresel fona proje yazdı. Bu arada benim tek proje deneyimim o iki sayfalık Ali’yle birlikte yazdığımız Lezbiyen ve Geylerin Sorunları Sempozyumu ve böyle binlerce sayfalık bir proje yazım süreci oldu. O süreçte Muhtar Çokar’ın ve şu anda Dünya Sağlık Örgütü’nün başında olan Mehmet Kontaş’ın özellikle Kaos GL’yi teşvik etmek, katılımını sağlamak anlamında çok önemli bir katkısı var. Bir de o dönem doğrudan HIV-AIDS alanında HIV pozitiflerin örgütlü olduğu bir yer yoktu ve bizim sorumluluğumuz aynı zamanda HIV pozitiflerin sorunlarını da oraya taşımaktı. Bir taraftan da devletle ilk defa çalışıyoruz. Devletle ilk defa çalıştığımız için bizim adımıza nasıl karar verirler, n’olur, devlet ne bilmiyorsun, gerçekten bilmiyorsun. O yüzden de kurulan bütün alt komisyonlarda ben sorumluluk alıyordum. Öyle ki tifo ve şey bir şey daha var verem değil de böyle bir hastalık daha, sıtma! Verem ve sıtma komisyonlarına da dahil oldum ben. Çünkü küresel AIDS yani küresel AIDS koordinasyonun alt komisyonlarından biriydi o. Yani sırf şey diye bizim adımıza bir şey yaparlarsa yapmalarını engellemek için orda olmak gerektiğini düşünerek. O dönem işte 2005’in Aralık’ında, 1 Aralık’ında hibenin başlayacağı şey oldu, hibe onaylandı. Bu arada ciddi bir mesaiyi beraberinde getiriyordu 2004’te neredeyse ayda iki gün Sağlık Bakanlığı’yla birlikte çalışıyorduk.


Etiketler: insan hakları, yaşam, sağlık hakkı, tarihimizden
İstihdam