20/08/2024 | Yazar: Yıldız Tar

Tarihten Gizlenmeyenler’de Umut Güner’in tanıklığının son bölümündeyiz.

Umut Güner: “Ya Kaos’un kapısına kilit vuracaktık ya da başka bir aşamaya geçecektik” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Express Dergisi’nin 16-23 Nisan 1994 tarihli sayısında Kaos GL’nin ilk örgütlenme çağrısı yayımlandı. 20 Eylül 1994’te ilk sayısını yayınlayan Kaos GL Dergisi, bu sene 30.yaşını kutluyor. Bu kapsamda biz de 30 yıllık mücadeleye tanıklık edenlerin tanıklıklarını sizinle paylaşmaya karar verdik. 

Tarihten Gizlenmeyenler’de Umut Güner’in tanıklığının son bölümündeyiz.

2005’te dernekleşme sonrasında neler oldu?

2005 15 Aralık gibi de biz Kaos GL’yi profesyonel çalışanların istihdam ettiği bir derneğe dönüştürme kararını hayata geçirmiş olduk. Ama bu kararı da 2004’ün içinde hayat bize dayattı diyebiliriz. Çünkü artık elektrik faturasını ödeyemiyorduk, KKM’nin elektriği kesiliyordu, suyu kesiliyordu. İnterneti kesilmiyordu. İnterneti hatta şeye kadar 2013-2014’e kadar Özcan ödemeye devam etti. Onun dışındaki bir sürü şeyde zorlandığımız bir dönem olduğu için oturduk. Bu arada masanın etrafında oturup konuşacak insan kalmamıştı. Yani o dönem sadece Yasemin vardı. Oya Burcu iş nedeniyle uzaklaşmak zorunda kalmıştı.  Yasemin, ben, Semih, Ali Erol, arada sırada da Ali Ferhat uğruyordu. Yani toplam beş kişiydik. Yani bizim oturup konuşacak şeyimiz de yoktu. Böyle bir konuşma yapalım, böyle bir eğilim belirleyelim diyeceğimiz bir şey de yoktu. Hayat yani ya Kaos’un kapısına kilit vuracaktık ya şey yapacaktık, yeni bir aşamaya geçecektik.

Bu arada şey ilk projeden sonra şey tartışması çok yoğun olmuştu. İşte Kaos GL projeci mi olacak? Kaos GL proje mi yazacak? Ama mesela bu tartışmayı yaparken elektrik faturasını ödemekte zorlanıyorduk.

Dergiyi artık matbaa da basıyordu. Dört yüz TL’ye basıyordu bin kopyayı. Dergi abonelik ücreti yirmi 20 TL’deydi. Her iki ayda bir yirmi yeni abone bulduğumuzda ve o yirmi abone toplam senede yüz yirmi abone dergiyi desteklediğinde, düzenli abone olduğunda dergi çıkabildiği halde o parayı bulmakta sürekli zorlanıyorduk. Ben matbaaya dergiyi götürdüğümde nasıl ödeyeceğimiz, ne zaman ödeyeceğim cevabını vermeden dergiyi alıp Kaos GL’ye nasıl getiririmi dert ediyordum. O arada birileri de şey diyordu “Kaos GL proje mi yazsın, yazmasın mı? Neden yazsın, neden yazmasın”. 2005’in yarısı gibi bir dönemde işte Mart-Nisan gibi bir dönemde- O dönemde de Uçan Süpürge’den işte Uğur Yüksel’ler çalışıyordu. İşte Ege, Uğur, Didem gene Uçan Süpürge’den bir arkadaş, onlarla birlikte Kaos’u bu krizden nasıl kurtarabiliriz tartışmasıyla şey yaptık.

Dergi yayınlanmaya devam ediyordu?

Uğur aynı zamanda 2004’teki iki derginin yayına hazırlanmasından sorumlu oldu. İlk editörlük girişimleri oydu onun. O iki şey kapak, siyah-beyaz lezbiyen kapak ve şey trans erkek ve sevgilisinin olduğu varsayılan kapak. Çünkü mesela çok tartışma olmuştu. O tartışmalara da çok kısa gireyim. Lezbiyenlerden biri diğerine bakıyor, diğeri dışarıya bakıyor. Kaos GL böyle bir fotoğrafı nasıl kapağa taşır? Bu lezbiyenlerden biri açık ilişki yaşıyor, yaşamayı şey yapıyor, diğerine bakmıyor. Öbürü dışarıya bakıyor diye mailler aldığımız bir kapaktı. Hatta bir lezbiyen arkadaş o kapak için, o kapağı yırtıp evime öyle soktum, o kapağı dergiyle şey yapmadım eve sokmadım diye mail atmıştı bize. Diğer kapak için de lezbiyenliğin o olmadığı söyleniyor. Hiç kimse trans erkek o demiyordu. Bu translık da demiyordu. Şey böyle bu lezbiyenlik değil, Kaos GL bunu kapağına taşıyamaz tartışması yapı yordu. Biz de kendi adımıza o kapaklarla farklı lezbiyenlikler olduğunu çünkü o dönem mesela dönüp baktığımızda bir taraftan sürekli Kaos kendi içinde toplumsal cinsiyet eşitliğini nasıl sağlarız diyordu. Tartışmak istiyordu. Mesela onu yaptığı- İyi bir şey yaptığımızı zannediyorduk.  O iki kapak bizim için Kaos GL yayın kurulu için iyi iki kapaktı.  Çünkü Kaos’un kapaklarında hep erkekler vardı. İki sayı üst üste hiç- Bir de öyle bir kararla almıştık. İki sayı üst üste hiç lezbiyen kapağı olmamış. Toplasan üç tane kapak var 2004’e kadar. Biz en azından bu iki sayıyı üst üste lezbiyen kapağı yapalım diye çıktığımız yolda şey yaptık -ne denir- başımızı ağrıtan başka bir süreç yaşandı.

Kaos GL ücretli çalışanları da bu dönemde çalışmaya başladılar?

Kaos GL’de Semih, Ali Erol, İsmail, Özlem, Uğur, Ganimet ve ben 15 Aralık 2005 tarihinde Sağlık Bakanlığı’nın bize verdiği tarih üzerinden başladı. Sağlık Bakanlığı 15 Aralık’ta proje başlayacak demişti. Devlete, devlet verdiği sözü tutar.  Yalan söylemez, oyalamaz, kandırmaz diye. 10 Aralık’ta başlayacağını varsaydığı üzerine ben arkadaşlarımla 10 Aralık’ta mesaiye başladık ve 4 Nisan 2006’ya kadar o insanlar Kaos’ta hiç para almadan evlerinden getirdikleri hububatları, tarhanaları pişirerek, hatta o dönem şey Semih’le biz yeni eve çıkmıştık ama evde mesela tüp bitiyordu.  Kaos’ta yemek yiyip eve gittiğimiz bir dönemdi.  İlk beş ayı öyle geçirdik. 4 Nisan’da da şey proje resmen başlamış oldu.

İlk proje HIV-AIDS projesi bizim dışımızda Sağlık Bakanlığı bizi şeye çok zorladı İstanbul’da bir şey yapıyor olmamıza. Çünkü Lambdaİstanbul bu projeye dahil olmak istemedi. İKGV ilk önce yoktu. İKGV’nin Kadın Kapısı deneyimi çok önemli bir deneyim özellikle trans kadınlar ve seks işçileri üzerine. Bugün şey diye çok işte projeye çok karşı çıkan ama artık sesini de az duyduğumuz Demet Demir mesela uzun yıllar Kadın Kapısı’nda HIV-AIDS alanında projelerde çalıştı ve aktivizmi de aslında orda yükselttiler. İKGV çok sonradan HIV-AIDS projesi İstanbul’da yaptı. O dönem işte Ebru Demir’ler- Demet Demir’ler, Ebru’lar, neler hepsi şeydeydi, Lambdaİstanbul’da örgütlendikleri dönemde. Biz mecburen İstanbul’u da dahil eden bir proje yazdık. İstanbul ayağında da Bawer Lambda’nın belirlediği isim olarak projede çalıştı. İki sene sürdü proje.

Projenin kendi içinde de Kaos’ta şöyle bir tartışma oldu. Neden hep erkek istihdam ediyor? Çünkü bu insanlar şey diye- O gün geçtiği için rahatlıkla konuşabiliyorum. Hepsi HIV-AIDS projesinde saha çalışanı olarak istihdam edildi. Hamamda, parkta, sinemada eşcinsel erkeklere danışmanlık verecekler olarak. Doğal olarak hamamda, parkta, sinemada istihdam edilecek arkadaşlarımızın kadın olmasını beklemek çok gerçekçi değildi. İşte Gani de bu projede saha çalışanı olarak istihdam edildi. Gani daha sonra Barış Kaos’tan gene saha çalışanı olarak istihdam edildi. Çünkü projede belli bir yerden sonra hamam, sinema, park şeylerine ulaşabileceğimiz insan sayısı çok sınırlı ve azalmıştı. Bir taraftan internet çok yükseldiği için internet üzerinden danışmanlık çok ciddi artmıştı ve Kaos GL’nin HIV-AIDS alanında danışmanlıkları aslında 2006-2007’de şeyden internet danışmanlığından hat safhaya ulaştı ve oradan devam etti.

Proje tartışmaları nasıl ilerledi?

Ondan sonraki süreçte de Kaos’un karşısında şöyle bir ayrım vardı: Ben bütün tartışmaları çok faydalı görüyorum.  Kaos GL projeci bir örgüt mü tartışması Kaos aynı zamanda bunu LGBT hareket içerisinde proje üzerine bir Ankara’daki buluşmada şey oldu. Şu anda akademisyen bir arkadaşımız Şule sunum yapmıştı proje nedir, ne değildir diye.  Şule’nin harekete ve bize şöyle bir katkısı oldu. Projeciye getirilen eleştiriler nelerdir diye Kaos’a bir sunum yaptı ve o tartışmalarda en temel eleştiri şeydi, proje var, sivil toplum örgütü var; proje yok, sivil toplum örgütü yok. Proje var, insan var; proje var, insan yok; proje yok, insan yok. Ve proje bitince insan gidiyor ve o insanın deneyimi de gidiyor. Aslında biz Kaos’un o 2004’teki belirlediği çalışma alanlarını projelendirmek ve o çalışma alanlarındaki çalışacak insanları Kaos’ta uzmanlaşmalarına dönük bir karar aldık. Ve o karar doğrultusunda devam etti işte. Dergide çalışacak kişiler, HIV-AIDS projesinde çalışacak kişiler, etkinliklerden sorumlu kişiler olarak aslında o 2003’teki sempozyumun devamı, 2004’teki kurultayın devamı niteliğinde bir yapılanma süreci oldu ve ondan sonraki süreçte böyle devam etti.

Kaos GL’den kadın istihdamı üzerinden bir tartışma yaptığınızdan bahsettin ona geri dönebilir miyiz?

2006 aynı zamanda Kaos’un kendi içinde kadın toplantıları, kadın istihdamının en tartışıldığı bir dönem. Bu HIV-AIDS projesi şeyi çok tartışmayı körükledi. İşte Kaos’taki cinsiyetçi iş bölümü, kadınların dahiliyeti neyin nasıl tartışabiliriz diye. O tartışma sırasında da biz işte Nazik Işık, İlknur Üstün ve Zehra Tosun’la karşılaştık. Bu isimleri Yasemin önerdi bize. İlknur Üstün’ü sanırım Aksu Bora vermişti, önermişti. Kaos’un toplumsal cinsiyet analizini nasıl yapabiliriz diye bu arkadaşlarla Kaos’a örgütlü bir ilişki kurdular. O dönemde de o tartışmalar içerisinde Kaos’ta cinsiyetçi bir iş bölümü olduğunu söyleyen arkadaşların hepsi Kaos’tan ayrıldılar bu arkadaşlarla birlikte tartışalım derken. Aslında o tartışmanın şöyle bir şeyi olduğunu düşünüyorum. Kaos’un kurumsallaşma çabası ve Kaos’un kamusal bir örgüte ve bir alana dönüşme şeyi. Çünkü ayrılan arkadaşların hiçbiri Oya Burcu, Yasemin ya da Yeşim kadar açık eşcinsel-biseksüel kimlikleriyle Ankara’da kendi sivil toplum içerisinde ya da toplumsal muhalefet içerisinde de açık olmayan arkadaşlardı. Doğal olarak aslında tartıştığımız mesele şeymiş gibi geliyor, sadece Kaos proje yazsın mı yazmasın mı değil ya da Kaos cinsiyetçi mi değil mi değil. Aslında Kaos’un nasıl bir örgüte evrileceği tartışmasıymış. Ve keşke on senenin sonunda ya da on iki senenin on beş senenin sonunda şunu söyleyebilirim bir özeleştiri olarak. Keşke bunu fark etseydik o dönem de ona dönük önlemler alsaydık. Yani açık olmadan da insan yani bunu farklı şekillerde ifade ettiğimiz toplantılar oluyordu. Ama bunu her zaman herkese eşit oranda ulaştığını söylemek mümkün değil. Keşke o insanların Kaos ’tan kopmadan ve eleştiri zeminlerini sağlıklı bir şekilde devam ettirebildikleri bir şey ara örgütlenme alanı yaratabilseydik. Yani insanlar açık olmadan da Kaos’ta varolabilirler bilgisini herkese eşit oranda ulaştırabilseydik diye şey yapıyorum.

Homofobi Karşıtı Buluşma fikri nasıl doğdu?

Daha sonraki süreçte o 2005’le birlikte ilk defa işte biz neyi gündemleştirebiliriz tartışması bizde bizi Homofobi Karşıtı Buluşma’ya götürdü. Aslında Ali Erol 2004’te 2005’te 2006’da da hatta şey yaptı, böyle bastırdı. Onun bastırmasıyla Uluslararası Homofobi Karşıtı günü kutlamaya başladığımız bir süreç oldu.

Mültecilerle çalışmaya başlamanız da aynı tarihlere denk geliyor?

2005’te ne de Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’yle görüşmeler başladı. 2006’da ilk iyi niyet anlaşması imzalandı. Mesela iyi niyet anlaşması Kaos için çok ciddi bir tartışmayı beraberinde getirdi. Biz Birleşmiş Milletler Türkiye’de Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Türkiye’yle iyi niyet anlaşması imzalamalı mıyız, imzalamamalı mıyız? Çünkü orda karşımızda bir devlet var ve biz devletle mülteciler üzerinden masaya oturuyoruz. Bu masaya nasıl oturacağız diye. Oradaki temel derdimiz şuydu: Bir sadece mülteciler için masaya oturuyoruz ve mültecilerin refahı bizim için öncelikli. Bir de şeye çok güveniyorduk, diğer LGBT örgütlerine. Yani iyi niyet anlaşması bizi sınırlandırsa bile biz patlatmamız gereken bir mevzu olursa bu mevzuyu diğer örgütler vasıtasıyla patlatırız diye bir yerden hareketle o süreci de başlattık. Ve Kaos GL mültecilik çalışmalarında kendiliğinden gelen bir süreç olarak karşımıza çıktı.

Kaosgl.org? desem

kaosgl.org 2005 Aralık’ında gündemimize aldığımız bir siteydi. 2006’nın Eylül’ü gibi halen gündeme gelmedi. Orda mesela şey ama yani şimdi size çok şey geliyor. Şimdi insanlara çok şey eğlenceli gelebilir. Web sitesi nasıl yapılır üzerine üç tane uzmanla görüşmeye gidiyorduk. O dönem web sitesi tasarımı yapan bir arkadaşı çağırmıştım: “Ya gel bize bir anlat bu web sitesi nasıl bir şey, n’oluyor diye. O anlattı ve şey dedi iki gün içinde bir web sitesi yapılabilir.” Ve sonrasında süreç hızlandı.

Onun öncesinde kaosgl.org dediğimiz şey şöyle bir şeydi. Biz dergiyi çok seviyorduk. Ya dergiyi alıp bir kuruma gidip masaya bırakmak çok keyifliydi ve zaten şey gönüllülerin en fazla yaptığı şeylerden biri Ankara’da ne kadar çok sivil toplum örgütü var, ne kadar sendika var, o sendikanın ne kadar çok şubesi varsa- Ya mesela Eğitim-Sen’in beş şubesine Kaos GL dergisi elden bırakılıyordu. Bütün onların örgütlenmesini yapıyorduk. Dergi sadece yayın kurulunun yaptığı bir iş olarak değil, yayın kurulu dışında diğer insanların da böyle dahil olduğu bir süreçti. Web sitesini Özcan ilk yaptı bize. Dedi ki bu böyle dedi. Biz böyle haa, tamam dedik. Sonra bana şey demeye başladı biz renkli çıktılar alıp işte Dost Kitabevi, İmge Kitabevi, Orta Dünya Kafe gibi bir sürü yere şeyi, afişleri asıyorduk. Dedi ki ya bu afişteki bilgiyi bize gönder ya ben bunu şeye yazayım, web sitesine yazayım. Ya da işte bunun haberini dergiye yazıyorsunuz, işte dergide şey olmasın, dergiye kadar beklemeyelim.  Yazdığınız etkinlik haberini bana gönderin. Ben dernek sitesinde yayınlayayım. Ya Özcan boş ver onu, ne gerek var diyorduk. Sonra Özcan dayanamadı. Daha basit bir site yaptı. Bana oturdu, anlattı bunu böyle yapıyoruz, şunu şöyle yapıyoruz diye. Böyle şey ilk kasgl.org dediğimiz şeyin atası gene aslında ilk başta Lezbiyen ve Geylerin Sorunları ve Toplumsal Barış Sempozyumu. Çünkü onun sitesini yapmıştık. Sonra ha bu site iyi bir şeymiş deyip kaosgl.org’u güncelleyelim tartışması yapıldı ve herhalde benim kaosgl.org’a duyuru girmeye başladığım zaman 2004 sonu neydi.  Burada şunu yapıyoruz… Böyle ama şey gibi duyurular, Facebook statüsü paylaşıyorsun ya bugün işte şey Kaos GL’de Perşembe sohbeti açılmak: Açıl Susam Açıl. Saat 19’da KKB Kültür Merkezi’nde. Bu kadar bilginin paylaşıldığı bir siteydi. Haber sitesine dönem hikayesi aslında şey 2006’nın sonu 2007’de şey yaptı. O arada haber sitesine nasıl döner diye şey yaparken ilk sene 2007-2008 aslında şeydi böyle hatta 2009’a kadar… Ama 2008 hakkaniyetli olması açısında 2008’in sonuna kadar medyadaki haberi olduğu gibi alan, yapıştıran ve Kaos’un etkinliklerini duyuran ve Kaos GL dergisindeki yazıları geçmişe dönük yayınlayan bir siteydi. Bu arada şey şeyi eleştirmek lazım, Kaos GL dergisi kendisi medyadaki haberi böyle vermiyordu. Aslında o benim duyuru girmeyelim, önemsememe hali biraz daha şeyde devam etti. Sonra Ali’nin işte kaosgl.org’a eklemlenmesi, Barış Sulu’nun siteyi Ali’yle birlikte yapıyor olma hali ve Ali’nin haberleri yeniden yazmasıyla bugünkü kaosgl.org’un süreci başladı. Ya öbür türlü şey haberlerin aynısını yayınlayan ve şey gibi bir iddiası yoktu zaten o ilk yapılmaya başladığında, haberi dönüştürme, homofobi ve transfobiden arınmış haber yapma gibi bir iddiası yoktu. LGBT’lerin LGBT’lerle içerikli haberlere erişimini sağlamak gibi bir iddia vardı diyebiliriz en azından o dönem için. Ali’nin eklemlenmesiyle birlikte süreç Kaos GL haberciliğini dert etmeye başladı.

Kaos GL Muhabir Ağı fikri nasıl doğdu?

2007-2008, Kaos GL Muhabir Ağı’nın da ilk eğitimlerinin yapıldığı zamanlar. Orda da Kaos’la insanlar nasıl ilişkilenir sorusuna yanıt vermenin amaçlarından biri şeydi, Kaos’la ilişkilenebilecekleri en temel şey çünkü Kaos’un yaptığı en temel şey medya organizasyonu olması, dergi çıkarması ve web sitesini de dergiyi de besliyor olma hali. O süreç öyle devam etti. Türkiye’de alternatif medyayı desteklemek üzre 2008’de Türkiye’ye gelen Hollanda’dan bir bağımsız medya örgütü Türkiye’de destekleyecek internet medyacılığı, internet haberciliği yapan medya organizasyonu bulamadığı için Kaos’la çalışmak zorunda kalıyordu. Yani aslında Kaos’un yaptığı şeyler ya da hareket içerisinde hareketi de aşan, sivil toplum içerisinde ya da toplumsal muhalefet içerisinde meşruiyetini kazanmasını sağlayan birçok şey o alanda Türkiye’de yapılan ilk şeylere de imza atıyor olması. Ya mesela Kaos GL dergisi alternatif yayıncılık, bağımsız medya organı olarak İnsancıl ile birlikte en uzun süre çıkan dergi.

Benzer bir şekilde kaosgl.org da o süreçte ve o süreçte kaosgl.org’un destekleri, aynı zamanda kapasite geliştirme destekleri bir haber sitesine nasıl dönüştürebiliriz şeyi oldu. O çalışmada işte Barış, Emir, Oya Burcu, Semih, ben ne bizim evde örgütlendi ve devam etti sitenin tamamen yapılımı, yeni şeye siteye geçilmesi ve orda biz artık Kaos GL internet haberciliği yapıyor dedik.


Etiketler: insan hakları, yaşam, tarihimizden
İstihdam