08/10/2020 | Yazar: Ali Erol

Nefret söylemi üretme, yayma ve teşvik etmede iktidarın “yaygın medya organı” haline gelen Akit’in Eylül ayı homofobik nefret seyri…

Akit’in Eylül ayı nefret söylemi listesi Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Kaos GL, medya çalışmaları kapsamında, cinsiyetçi ve homofobik nefret söylemi üretme, yayma ve teşvik yayın organı Akit’in Eylül ayı listesini hazırladı.

Cinsiyetçi ve homofobik dezenformasyona ortak olan, üreten ve yayan Akit’in aylık nefret söylemi Eylül listesi, “LGBTİ+ toplumu ve kurumlarına doğrudan saldırı”, “Akit’in cinsiyetçi ve homofobik nefreti”, “Akit’in homofobik nefret siyaseti”, “Akit’in kültür-sanat ve medya siyaseti: Sansür ve nefrete teşvik!” ve “Akit yazarlarının homofobik nefret “köşe”leri” başlıklarından oluşuyor.

LGBTİ+ toplumu ve kurumlarına doğrudan saldırı

Akit, Eylül ayında da, “LGBT nedir?” başlığı altında yayınladığı bir nefret bülteniyle LGBTİ+ toplumuna yönelik manipülasyon, dezenformasyon ve provokasyonlarına devam etti.

Akit, LGBTİ+’lere ve kurumlarına doğrudan saldırıyor ve hedef gösteriyor: “Küresel şer odakları tarafından fonlanan LGBT’li sapıklar, kurdukları derneklerin yanında sosyal medya üzerinden Türk toplumunun ahlak yapısını yerle bir etmeye devam ediyor.”

“Peki LGBT sapıklığı nedir? LGBT nedir, LGBT açılımı nedir?” sorularının sorulduğu nefret bülteninde, “LGBT’li sapkınlar sosyal medya üzerinden aşağılık mesajlarla iğrenç ilişkilerine partner arıyor” deniliyor ve “cevap” olarak da cinsiyetçi ve homofobik nefret söylemleri sıralanıyor: “ahlaksızlığı sıradanlaştırmaya çalışan LGBT'li sapkınlar”, “Eşcinsel sapıklığı”, “sapkın LGBT’li oluşumlar”, “‘ibnelerin’ en büyük destekçileri arasında CHP ve HDP geliyor”, “onursuzluk yürüyüşüne CHP’li isimlerin yanında HDP’li sapkın severlerde yer alıyor”, “sapkınlar, dernek kılıfı adı altında sapkın düşüncelerini Türk toplumuna yaymaya çalışıyor”, “Eşcinsel sapkınların, sapıklıklarını yaptığı mecralar arasında sosyal medya geliyor”, “homolar, sosyal medya üzerinden aşağılık mesajlarla şeytana hizmet ediyor”, “Lut Kavminin yaptığı rezaletleri bir bir sergileyen sapkınlar”, “erkek erkeğe ilişkinin pazarlığını yapan rezil sapıklar”

Akit, bahaneye ne hacet ama bu kez de, “LGBTİ'li sapkınlar yasağı deldi” başlığı altında LGBTİ+ toplumunu “koronavirüs” üzerinden hedef gösterdi: “LGBTİ'li sapkınlar Taksim'de bir mekanda buluşarak koronavirüse karşı alınan tedbirleri çiğnedi… LGBTİ’li sapkınlar, maske ve sosyal mesafe kurallarını hiçe saydı. Şarkı eşliğinde dans eden sapkınlar, virüsün yayılmasına davetiye çıkardı.”

Hakkı Bilir imzalı, “TTB yönetimi Kandil üssü gibi” başlıklı haberiyle Akit, hükümetin ve siyasi ortağının hedefindeki Türk Tabipler Birliği’ni karalama haberinde LGBTİ+’leri de hedef göstermeyi ihmal etmiyor: “TTB yönetimi skandallara doymuyor. LGBTİ’li sapkınları savunan…”

İstanbul Sözleşmesi’ni savunan kadınlara hakaret edince AKP’li kadınlar tarafından dava edilen, kadınlara yönelik kullandığı “fahişe” söylemiyle aslında kadınları değil, LGBTİ+’leri kastettiğini belirtmesinin ardından “savunma yaparken, nefret söylemini pekiştirdiği” gerekçesiyle Gazeteciler Cemiyeti’nce de ihraç edilen yazarları Abdurrahman Dilipak’ın dava süreci Akit’in nefret haberlerine vesile oldu.

Faruk Arslan imzalı, “Çarpıtılan yazıya 104 sayfalık savunma” başlıklı Akit haberde, “eşcinsel sapkınlık” şeklindeki homofobik nefret ifadesi bir kez daha tekrar edilirken, Dilipak’ın dilekçesinde, “yazıda geçen “fahişe” ifadesiyle eşcinsellerin hedef alındığı”nın hatırlatıldığı aktarılıyor.

“AK Parti içindeki ‘AKP’lilere TGC sahip çıktı” başlıklı haber ile yazarı Dilipak’ın TGC’den ihraç edildiğini duyuran Akit, “Cinsel yönelim ve Cinsel Kimlik maddelerini ihlal” gerekçesini “rezalet karar” diye verdi. Ardından, “İstismarcılar TGC'nin 'Onur' listesinde” ve “TGC'nin FETÖ aşkı” başlıklı iki haberle Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ni karalama yayınına devam etti. İlk “haber”in link başlığında ise “…lgbtciliğe soyunan gazeteciler cemiyeti…” ifadesi fark ediliyor. Faruk Arslan imzalı ikinci Akit haberinde ise suç duyurusu ve ihraç gerekçesi cinsiyetçi ve homofobik nefrette ısrar sürdürülüyor: “İstanbul Sözleşmesi’ni ve eşcinsel sapkınlığı eleştiren yazarımız Abdurrahman Dilipak…”

Akit’in cinsiyetçi ve homofobik nefreti

Akit, kamuoyunda İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen ve imzacı devletlere “kadına karşı şiddeti önleme, şiddetten koruma, şiddet eylemlerini kovuşturma ve mağdur destek mekanizmaları oluşturma” yükümlülüğü getiren “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”ne yönelik karalama kampanyasını körüklemeye dönük haberlere Eylül ayında da devam etti.

2012 yılında ilk olarak Türkiye tarafından imzalanan ve 1 Ağustos 2014’ten beri yürürlükte olan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ne yönelik cinsiyetçi ve homofobik dezenformasyona ortak olan, üreten ve yayan Akit, “AK Parti'nin 'İstanbul Sözleşmesi' ile ilgili çalışmasında sona gelindi” başlıklı haberde, sözleşmede yer alan “cinsel yönelim” ifadesinin tepki çektiği söyleniyor ve “Türkiye’de normal görülmeyen cinsel ilişkiler” söylemiyle kodlanıyor. AKP’nin İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili yürüttüğü çalışmanın haberini Türkiye gazetesinden alan Akit’in, “sapkınlığı meşrulaştırması gerekçesiyle tartışma konusu olan İstanbul Sözleşmesi” ifadesi haricinde cinsiyetçi ve homofobik nefret söylemi üretmeye vakit bulamadığı anlaşılıyor.

“Mağazaya gidiyorum bir tane pantolon alacağım beni zorla ibne yapmaya çalışıyor mağaza” videosu ile hatırlanan Türkiye gazetesinden Süleyman Özışık’ın üretmeye devam ettiği anlaşılan homofobik nefrete, Akit, “İstanbul Sözleşmesi'nin kaldırılmasında geç kalınıyor! İlk rezalet patlak verdi” haberi ile aracılık ediyor. İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik manipülasyon, dezenformasyon ve provokasyonlarına devam eden Türkiye gazetesi yazarı, geçen ay da, gene yanlış bilgi ve çarpıtmayla, “İstanbul Sözleşmesi'nden sonra başlayan "Onur Yürüyüşleri"nin âdeta resmigeçit törenine dönüşmesi bir tesadüf mü?” diye sormuş, homofobik nefret söylemiyle kendi kendine cevap vermişti: “LGBT'liler sadece kendi içlerinde bir sapkınlık yaşamıyor. Bunun sonu erkek erkeğe, kadın kadına resmî nikâh istemeye kadar varacak. Bunun sonu evli iki erkeğin kimsesizler yurdundan evlat edinme isteğine kadar gidecek. Çünkü bugün sapkın dediğimiz kesimler cesaretini İstanbul Sözleşmesi'nden alıyor.” 

Türkiye gazetesi yazarının yayınladığı homofobik nefret videosunu “haber” diye alan Akit, “Gazeteci yazar Süleyman Özışık, Türkiye'de gerçekleştirilen ilk sapkın evliliğin görüntülerini paylaştı. Hükümete çağrıda bulunan Özışık, İstanbul Sözleşmesi adlı fesat projesinin toplumu zehirlediğini belirterek derhal yürürlükten kaldırılmasını istedi.” ifadeleriyle yaydı. Özışık’ın altı sene önceden paylaştığı ve homofobik nefretine bahane ettiği Ekin ile Emrullah’ın düğün töreninin ardından gey çifte ölüm tehditleri gelmişti: “Heteroseksist düzen peşlerini bırakmadı: Ekin ve Emrullah ölüm tehditleri alıyor” ve “Ekin ve Emrullah düğün sonrasını anlatıyor”

Akit, aracılık ettiği cinsiyetçi ve homofobik nefret söylemlerine ise gene bildik nakaratlarla katkıda bulundu: “İstanbul Sözleşmesi'nin meşrulaştırdığı eşcinsel sapkınlık”, “erkek erkeğe yapılan sapkın evlilik”, “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği adı altında eşcinsel sapkınlığın meşrulaştırılması”

Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ne yönelik cinsiyetçi ve homofobik dezenformasyona ortak olan, üreten ve yayan Akit, karalama kampanyasına Resul Ekrem Şahan imzalı “İstanbul Sözleşmesi toptan kaldırılsın” başlıklı haber ile devam ediyor: “Sözleşme her türlü cinsel sapma hareketini cinsel yönelim kavramı ile meşrulaştırmakta ve ahlaki,  toplumsal yaptırımlardan dahi muaf tutmaktadır.”

Akit’in homofobik nefret siyaseti

Akit’ten saldırıya uğrayan TİP Milletvekili Barış Atay’la ilgili “Kim bu Barış Atay?” başlıklı haber: “Barış Atay'ın travesti Çağla Akalın ile oynadığı 'köpek' adlı sinema filminde sapkın eşcinselllerin ilişkileri normalleştirilerek beyaz perdeye taşındı.”

Akit, “Yunanistan ile gerilim sonrası Doğu Perinçek’ten canlı yayında ilginç çıkış!” başlıklı haber ile nefret siyasetinde Vatan Partisi Genel Başkanı’yla ortaklaşıyor: “Perinçek Akdeniz’deki krizi eşcinsellikle bağlayarak, ‘Türkiye’ye bu toplum modeli dayatılıyor’ dedi… Eşcinsellik biyolojik olay değil, orada yönetenlerin modası. Almanya, Fransa, Hollanda, İngiltere bugün Batı’nın tanrıları eşcinsel.”

“Meral Akşener’in ilk mesajı sapkınları koruyan İstanbul Sözleşmesi oldu” başlıklı haberiyle Akit, Meral Akşener’in İyi Parti’ye yeniden başkan seçildiği 2’nci Olağan Kongresi’ni duyuruyor: “Meral Akşener, “İstanbul Sözleşmesi yaşatır” yazılı platformun önünde yaptığı konuşmasında, eşcinsel sapkınlığı meşrulaştıran ve yuvaları felakete sürükleyen Haçlı Batı ürünü İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıktı.”

Akit’in kültür-sanat ve medya siyaseti: Sansür ve nefrete teşvik!

Akit, “Wattpad” başlığı altında söz konusu sitede yayınlanan metinlerle ilgili “Müstehcen içeriklerin yer aldığı sadistliğin teşvik edildiği onlarca metin bu sitede yer alıyor.” ifadelerini kullanıyor sonra yetinmiyor üstüne her daim hazır “nefret kokteyli”ni boca ediyor: “Kimi metinde gençler tecavüze, tacize, sadistliğe, sapkınlığa, eşcinselliğe özendiriliyor… LGBT gibi sapkınlıklara destek veren Wattpad’te yer alan ahlaksız içerikler…”

Akit’ten “netflix” klişesi eksik olmasın: “Ahlaksız yayınlarıyla bilinen Netflix… Netflix dizilerinde eşcinsel sapıklık…” 

Akit'in “fuhuş eğitimi” diye çevirdiği üreme sağlığı ve cinsel eğitim dizisini Anadolu Ajansı (AA) güya sosyal medyayı kaynak gösterdiği homofobik nefretiyle “pedofili ve eşcinsellik” etiketli servis etmişti. Akit, AA’nın servi ettiği bu haberi, “Netflix'ten Suudi Arabistan itirafı! Kaşıkçıyı iptal edip pedofili ve eşcinselliği geçirdiler” başlığı ile aldı: “Netflix, Cemal Kaşıkçı cinayeti nedeniyle eleştirildiği bir programı Suudi Arabistan'da yayından kaldırma karşılığında, 'pedofili' ve 'eşcinsellik' içerikli diziler için bileti aldı.”

Anadolu Ajansı bülteni ile yetinmeyen Akit, aynı haberi bir kez daha tekrar etti: “Netflix’le prens için ahlâksız anlaşma! Suud’da fuhuş gösterisi başlıyor” Yakup Sarıçiçek imzalı Akit haberi, “ahlaksız yapımlarıyla toplumun ahlaki değerlerini dinamitleyen Netflix'in fuhuş filmleri” diye başlıyor ve cinsiyetçi ve homofobik nefret nakaratları ile devam ediyor: “fuhuş filmleri”, “eşcinsel içerikler ve ‘Sex Education’ (Fuhuş Eğitimi)”, “Netflix’in eşcinsellik programı ve fuhuş filmleri” 

Taha Emir Özdemir imzalı, “Yeniakit.com.tr Genel Yayın Yönetmeni İsmail Uğur…” başlıklı Akit haberinde, “Aliya İzzetbegoviç İyilik Ödülleri” töreninde konuşuyor: “Bu ödül töreni bir LGBTİ derneği tarafından düzenlenmiş olsaydı böyle cılız bir kalabalıkla gerçekleşmezdi. Emin olun binlerce insan salonu doldururdu. Maalesef, şeytanın izinden gidenlerin davulunun sesi daha yüksek çıkıyor… Sapkınlar internet platformlarından pislik akıtırken bizler de o mecraları iyilik aracı olarak kullanabiliriz.”

Akit yazarlarının homofobik nefret “köşe”leri

Nefret söylemi üretme, yayma ve teşvik etmede iktidarın “yaygın medya organı” halini almış olan Yeni Akit’ten köşe yazarı Abdurrahman Dilipak, İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik manipülasyon, dezenformasyon ve provokasyonlarında, memleketin milli sporlarından bedava LGBTİ+ sövgüsüyle yetinmeyip, Sözleşme’yi savunan kadınlara hakaret edince AKP’li kadınlar kendisi hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.

Akit köşe yazarı Dilipak hakkında ayrıca Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu, İstanbul Sözleşmesi’ni savunan kadınları fahişelikle suçlayan yazısı ve daha sonra bu yazıyı savunmak için yazdığı “İnanmamanız gerekmez mi idi?” başlıklı yazısı nedeniyle Onur Kurulunun görüş ve kararı doğrultusunda üyelikten çıkarılmasına karar verdi: “Dilipak’ın “İnanmamanız gerekmez mi idi” başlıklı yazısında “kadınlara yönelik daha önce kullandığı fahişe kelimesinin aslında kadınları değil, LGBT bireylere yönelik yazdığını ifade ettiği, savunma yaparken, nefret söylemini pekiştirdiği” görüldü.”

Gazeteciler Cemiyeti’nden ihraç edilen Akit köşe yazarı, TGC’nin mektubunu twitter hesabından duyururken, paylaşmasının ardından, yetinmeyerek, ihraç gerekçesi olan “savunma yaparken, nefret söylemini pekiştirdiği görüldü” açıklamasını, bir sonraki twitter paylaşımıyla haklı çıkartmaya devam etti. İhraç edilme gerekçesini gözden geçirmek yerine, Akit köşe yazarı, TGC ile eşcinselleri karalamaya ve suç örgütleriyle birlikte anmaya devam etti.

HaberTürk köşe yazarı Nagehan Alçı’ya, “DEAŞ’ın saldırı planı”yla ilgili, “Çok vahim saldırı planları ele geçirdik. İstanbul Taksim’deki LGBT derneklerine de saldırı planlıyorlarmış Nagehan Hanım. Taksim’in ortasındaki bu dernekleri hedef alacaklarmış. Bu planları yaparlarken çok geniş çaplı ve iyi düşünülmüş bir operasyon ile suçüstü yakaladık.” şeklinde konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu, Akit köşe yazarı göreve çağırıyor: “Gender pasaportumuza, kimlik kartlarımıza yazıldı. İçişleri Bakanı Soylu, soyumuza yönelik bu tehdit konusunda ne düşünüyor acaba? Diyanet İşleri fetva kurulu ne düşünüyor bu konuda acaba! Yoksa bu konularda nötr mü davranmalıyız! Türkiye’de herkesin kimliğinde o “birey” olarak tanımlanan kişinin “toplumsal cinsiyet” anlayışı ile “cinsel tercih ve/veya yönelimi” resmen kayıt altına alınıyor ve devlet bizi böyle tanımlıyor. Yazıktır, günahtır ya hu! Bunun sorumlusu kim, bunun vebalini kim yükleniyor?”

Dilipak, İstanbul Sözleşmesi’nden alıntıladığı “cinsel yönelim” ifadesini bir “tehdit” olarak göstermek için Ağustos ayında köşesine taşıdığı Kaos GL Derneğinin Türkçesini yayımladığı, Birleşmiş Milletler’in “Uluslararası İnsan Hakları Hukukunda Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği” konulu “Herkes Özgür ve Eşit Doğar” kitapçığını bu kez de, “Kadının adı mı dediniz?” başlıklı yazısı ile Sözleşme’ye yönelik cinsiyetçi ve homofobik nefretinin aracı olarak sunuyor.  

““Toplumsal Cinsiyet”, “Cinsel Yönelim” ve “Cinsiyet Kimliği”ni, “Uluslararası insan hakları sözleşmelerini anlamak için yayınlanan rehber kitapçıkta, bu 6 kelimelik, 3 kavram 61 sayfada açıklanıyor” diyen Dilipak, Kaos GL Derneği’nin çevirip yayımladığı BM kitapçığının “içindekiler” bölümünün başlıklarını bir kez daha köşesinde paylaştı: “BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nce yayınlanan rehber kitabta “Uluslararası İnsan Hakları Hukukunda ‘Cinsel Yönelim’ ve ‘Cinsiyet Kimliği’ni” tanımlamak üzere LGBT BİREYLERİNİN İNSAN HAKLARI’NIN KORUNMASINA DAİR DEVLETLERİN BEŞ TEMEL YASAL YÜKÜMLÜLÜĞÜ başlığı altında ele alınan konular şöyle: “1-Homofobik ve transfobik şiddetten korunması, 2- LGBT kişilere yönelik işkencenin ve zalimane, insanlık dışı ve onur kırıcı muamelenin önlenmesi, 3- Eşcinselliğin suç olmaktan çıkarılması, 4-Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine dayalı ayırımcılığın yasaklanması, 5- İfade özgürlüğü, örgütlenme ve barışçıl toplanma haklarına saygı gösterilmesi.”

“Köşe”leri ayrımcılık ve nefretle dolduran Akit’in Eylül ayı manipülasyon muhabbetlerinin tamamına buradan bakılabilir.

Muhafazakâr iktidarın mainstream’i…

Nefret söylemi üretme, yayma ve teşvik etmede iktidarın “yaygın medya organı” halini almış olan Akit’in aylık nefret söylemi listesi, LGBTİ+’lara (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans, İnterseks) yönelik ayrımcı dil, cinsiyetçi, transfobik ve homofobik nefret söylemleri içeren “haber” ve “köşe” yazılarının takibi ve kaydından oluşuyor.

Sosyal Psikolog Melek Göregenli, “nefret suçlarına yol açan ayrımcılığı oluşturan ve besleyen kalıp yargıların, önyargıların kısaca nefret söyleminin kurulmasında ve yaygınlaştırılmasında en etkili aracılardan biri” olarak medyayı değerlendirirken, ekliyor, “nefret söylemi iktidarda olanın ayrıcalığıdır, nefret suçuna teşvik de iktidarda olanın ayrıcalığıdır.”

Nefret söylemini doğrudan üreten, yayan, okurlarıyla takipçilerini teşvik eden muhafazakâr medya organlarından Akit, iktidarın yaygın medya organı olmasından kaynaklı rahatlıkla ayrımcı dil ve nefrette sınır tanımıyor.

En son savcılığın, “ifade özgürlüğü” bahanesiyle, LGBTİ+’lara yönelik nefretini görmezden gelmesinin getirdiği güvence ve iktidara yakınlığın sağladığı ayrıcalık ile homofobik hoyratlığını iyice arttıran Akit, “köşe” yazıları ve “haber” adı altında hazırladığı nefret bültenleriyle yayına devam ediyor.


Etiketler: medya
İstihdam