01/10/2021 | Yazar: Yıldız Tar
2019 ODTÜ Onur Yürüyüşü’nde gözaltına alınanlara açılan davanın bir sonraki duruşması 8 Ekim’de görülecek. Duruşma öncesinde iki yılı aşan dava sürecinde neler yaşandığını derledik.
ODTÜ’den 18 öğrenci ve bir akademisyenin 10 Mayıs 2019’da ODTÜ Onur Yürüyüşü’ne katıldıkları gerekçesiyle yargılandığı dava bitmek bilmiyor. İki yıldan uzun süredir LGBTİ+ aktivistleri Ankara Adliyesi’ni mesken tutmak zorunda kaldı.
Uzayan dava sürecinin bir sonraki duruşması Ankara 39. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 8 Ekim’de görülecek. Karar çıkıp çıkmayacağı ise belirsiz.
Peki yürüyüş gününden bugüne neler oldu? Öğrenciler hangi suçlamalarla yargılanıyor? Duruşmalarda neler yaşandı?
Yürüyüşe polisin saldırdığı 10 Mayıs 2019’dan bugüne neler olduğunu derledik.
10 Mayıs 2019: ODTÜ Onur Yürüyüşü’ne polis saldırdı
ODTÜ Rektörlüğü’nün çağrısı üzerine 10 Mayıs 2019’da üniversite kampüsüne giren polis, 9. ODTÜ LGBTİ+ Onur Yürüyüşüne biber gazı ve plastik mermi ile saldırdı. Yirmiden fazla öğrenci ve bir öğretim görevlisi gözaltına alındı ve gece geç saatlerde serbest bırakıldı.
Fotoğraf: ODTÜ Onur Yürüyüşü’nde gözaltına alınan öğrenciler serbest kaldıktan sonra. Yıldız Tar/Kaos GL
13 Mayıs’ta, öğrenciler artık üniversite üzerinde bir hükmü kalmadığını ifade etmek amacıyla rektör için sembolik bir veda töreni düzenledi. 14 Mayıs’ta ise, kampüste gerçekleşen polis şiddetini protesto etmek amacıyla üniversitede geniş katılımlı bir boykot başladı.
Öğrencilere ve öğretim görevlilerine saldıran polis hakkında ise şu ana kadar herhangi bir işlem yapılmadı.
TIKLAYIN: ODTÜ Onur Yürüyüşü’nde neler yaşandı?
KYK, ODTÜ Onur Yürüyüşü’ne katılan öğrencilerin kredi ve burslarını kesti
Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK), 10 Mayıs’taki ODTÜ LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nde gözaltına alınan öğrencilerin burs ve kredilerini yürüyüşten birkaç ay sonra kesti. KYK, Ankara İl Emniyet Müdürlüğü’nün yazısı üzerine gözaltına alınanların burs ve kredilerini kestiğini öğrencilere yolladığı mektupla bildirdi. KYK, burs ve kredilerini kestiği öğrencilerden “kurumlarına olan borçlarını” ödemelerini de talep etti.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Dilşat Canbaz, KaosGL.org’un gündeme getirdiği Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun ayrımcı tutumunu Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu’na sordu. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Parti Meclisi Üyesi ve İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil de, Ankara Emniyeti’nin öğrencileri fişleyerek üniversitelere ve Kredi Yurtlar Kurumu’na (KYK) hangi yetkiyle talimat verdiğini Gençlik ve Spor Bakanlığı’na ve İçişleri Bakanlığı’na sordu.
Ağustos 2019: ODTÜ Onur Yürüyüşü’nde gözaltına alınanlara dava açıldı
9. ODTÜ LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nde gözaltına alınan 18 öğrenci ve bir öğretim üyesi hakkında dava açıldı. Ankara 39. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan davada Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Onur Yürüyüşü’nde gözaltına alınan 19 kişinin toplantı ve gösteri yürüyüşlerine muhalefetten cezalandırılmasını talep etti. Savcılık iddianamede, polis şiddetiyle gözaltına alınan 19 kişinin 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefetten yargılanmasını talep etti.
İddianamede tüm gün öğrenci ve öğretim üyelerini hedef alan yoğun polis şiddeti ise, “orantılı olarak zor kullanılarak yakalandıkları” ifadeleriyle yer aldı. Savcılık iddianamede, “Tüm şüphelilerin katılmış oldukları suça konu kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşü sırasında görevliler tarafından kendilerine yapılan dağılma yönündeki ikazlara ve zor kullanmaya rağmen dağılmamakta ısrar ederek” ifadelerine de yer verdi. Savcılık, bir öğrencinin ayrıca “kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” ettiğini de iddia etti. Ankara 39. Asliye Ceza Mahkemesi iddianameyi değerlendirerek dava açılmasına karar verdi.
Öğrencilere ve öğretim görevlilerine saldıran polis hakkında ise şu ana kadar herhangi bir işlem yapılmadı.
ILGA Europe yıllık konferansı: ODTÜ’nün onuruna sahip çık!
Avrupa ve Asya’dan birçok örgütün buluştuğu ILGA-Europe yıllık konferansının gündemlerinden biri de 9. ODTÜ Onur Yürüyüşü'nde gözaltına alınan öğrencilere açılan dava oldu. 24 - 28 Ekim 2019 tarihleri arasında Prag'da düzenlenen konferansın Onur Yürüyüşü Atölyesi'nde gündeme gelen ODTÜ Onur Yürüyüşü davası kapsamında, ODTÜ’de LGBTİ+ hareketi ve Onur Yürüyüşü’ne yönelik saldırılar da konuşuldu. ODTÜ LGBTİ+ Dayanışması'ndan temsilcilerin katıldığı konferansta çok sayıda örgüt desteğini gösterdi ve #ODTÜnünOnurunaSahipÇık / #DefendMETUPride hashtaginin önünde bir fotoğraf çekilerek dayanışma vurgulandı.
Dava öncesi dört bir yandan dayanışma çağrıları
Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden (ODTÜ) 18 öğrenci ve bir akademisyenin, 10 Mayıs’ta kampüste düzenlenen LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’ne katılmaları gerekçe gösterilerek açılan ve 12 Kasım’da başlayacak olan dava için 62 kurum ve topluluk ortak basın metni yayınladı: “Bizler ODTÜ’den ve Türkiye’nin her yerinden özgürlüklerimizi koruma amacıyla hareket eden imzacı grup/topluluk/takım/sivil toplum kuruluşları/dernekler olarak dava açılan arkadaşlarımızın yanında olduğumuzu bildiriyoruz. Davanın takipçisi olacağımızı 12 Kasım 09:05’te arkadaşlarımızın yanında Ankara Adliyesi’nde olacağımızı ilan ediyor, herkesi arkadaşlarımızın uğradığı hukuksuz müdahaleye karşı durmaya, hepimizin özgürlüğünü savunmaya, ODTÜ’nün ve diğer üniversitelerinin özgürlük alanlarını korumaya, anayasal eylem hakkımızdan feragat etmeyeceğimizi bildirmeye davet ediyoruz.”
Ankara'daki LGBTİ+ yasaklarının sona ermesi ve 9. ODTÜ Onur Yürüyüşü öncesinde yürüyüşün yapılabilmesi için acil eylem düzenleyen Uluslararası Af Örgütü bu defa 9. ODTÜ Onur Yürüyüşü Davası için acil eylem başlattı.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden (ODTÜ) 18 öğrenci ve bir akademisyenin, 10 Mayıs’ta kampüste düzenlenen LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’ne katıldıkları iddiasıyla açılan ve 12 Kasım’da başlayacak olan dava için Af Örgütü “ifade özgürlüğü ve barışçıl toplanma haklarını kullandıkları için kimsenin yargılanmaması çağrısında bulun” dedi.
Rektörlük binasına 5 Kasım’da “Odtü’nün Onuruna Sahip Çık” yazısı yansıtıldı. LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’ne katılmaları gerekçesiyle 18 öğrenci ve 1 akademisyen için açılan ve 12 Kasım Salı günü görülecek davayı hatırlatmak ve hukuksuz müdahaleye karşı dayanışmayı güçlendirmek adına yansıtılan bu yazı ODTÜ LGBTİ+ Dayanışması’nın Instagram hesabından paylaşıldı.
Uluslararası insan hakları kuruluşları Civil Rights Defenders, FIDH, Front Line Defenders ve ILGA-Europe, haklarında dava açılan 19 LGBTİ+ hakları savunucusuna yönelik tüm suçlamaların kaldırılmasını talep eden bir açıklama yayımladı. Dört kurum adına yayınlanan bildiride “Hiç kimse barışçıl gösteri hakkını kullandığı için yargılanmamalıdır” denildi.
Adana Barosu Başkanı Av. Veli Küçük ise “Davanın takipçisi olacağımızı ilan ediyor, uğradıkları hukuksuz müdahaleye karşı durmaya, hepimizin özgürlüğünü savunmaya, ODTÜ’nün ve diğer üniversitelerinin özgürlük alanlarını korumaya, Anayasal hak olan gösteri, toplantı, yürüyüş ve eylem hakkının engellenemeyeceğini hatırlatırım” dedi.
Davanın hemen öncesinde Avrupa Pride Organizasyonları Birliği - European Pride Organisers Association (EPOA) hakim karşısına çıkan ODTÜ’lüler için açık bir mektup yayınladı. Organizasyonun başkanı Kristine Garina tarafından Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e hitaben imzalanan mektupta; Gül’e Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni onaylayan Avrupa Konseyi Üyesi bir ülke olduğu anımsatılıyor ve “Bir bölge mahkemesi tarafından alınan bir yasaklama kararı, Sözleşme’de yer alan hiçbir hakkı kısıtlayamaz” denildi.
12 Kasım 2019: İlk duruşma
Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden (ODTÜ) 18 öğrenci ve bir akademisyenin, 10 Mayıs’ta kampüste düzenlenen LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’ne katılmaları gerekçe gösterilerek açılan davanın ilk duruşması 12 Kasım 2019’da Ankara 39. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Fotoğraf: Yıldız Tar / Kaos GL
Polis dava öncesi adliye önünde basın açıklamasını engelledi. Öğrencileri, “Size üç dakika veriyorum, dağılmazsanız alırız” diyerek tehdit eden polise Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu tepki gösterdi. Polis, Tanrıkulu’na bağırarak, “Ne istersem yaparım” dedi.
TIKLAYIN - Polis, ODTÜ Onur Yürüyüşü davası basın açıklamasını engelledi!
Polisin engellemesi üzerine LGBTİ+ hak savunucuları adliye binasına geçti. Duruşma yarım saat gecikme ile başladı. Salon yeterli gelmediği için hak savunucuları salona sığmadı.
Duruşmayı CHP Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Sera Kadıgil ve HDP Milletvekili Murat Çepni’nin yanı sıra; Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu; Danimarka, İsveç ve Kanada büyükelçilikleri; Kaos GL Derneği ve Uluslararası Af Örgütü de takip etti.
Avukatlar, öğrencilerin barışçıl toplanma haklarını kullandıklarını belirtti ve iddianamenin esasa geçilmeden iadesini ve sanıkların beraatini talep etti. Talep reddedildi. Duruşma sırasında salonda bulunan sivil polisler avukatların talebi üzerine dışarı çıkarıldı. Dava, 12 Mart 2020 saat 09.00 tarihine ertelendi.
Öğrencilerin savunmaları: Hakkı ihlal edilenler yargılanıyor!
İlk duruşmada Melike İrem Balkan savunmasında, “Bizler ODTÜ'de her sene olduğu gibi bu sene de anayasal hakkımızı kullanarak barışçıl bir eylem ve yürüyüş düzenleyecekken rektörlük hocaların ve senatonun izni olmadan herhangi yasal bir sebep olmadan 9. ODTÜ Onur Yürüyüşü'nü yasakladı” dedi. Balkan, eylem başlamadan çimlerde oturan öğrenciler gözaltına alınmakla tehdit edildiğini hatırlatarak şöyle devam etti:
“ODTÜ öğrencileri olarak kampüsün her yerinde bulunma ve kendimizi ifade etme hakkımız var. Gözaltına alınmamın hiçbir yasal temeli yoktur. Onur Yürüyüşü, hayatının her alanında baskıya, şiddete ve nefrete maruz kalan insanların bir araya gelme, güçlü durma, dayanışma mücadelesinin bir parçasıdır. Baskılara boyun eğmeme, nefrete gülümseyerek karşılık vermektir. Türkiye’de biber gazı, plastik mermi ve orantısız güçle karşılaşan bizler, hala gururla ve korkusuzca sokağa çıkıp her gün yeniden ‘Alışın, gitmiyoruz!’ diyoruz. Bugün burada olduğum için, Onur Yürüyüşü'nde bulunduğum için mutluyum. Onur yürüyüşü yasaklanamaz!”
Ardından gözaltına alınan öğrencilerden Özgür Mehmet Gür, “Sözlerime bizi tanıtarak başlamak istiyorum. “Onursuz Homolar”, “Lut kavminin onursuz torunları”, “sapkın lgbtiler”, “şer odakları”, “iblisin uşakları”, “akılları bilime değil ibneliğe çalışanlar”. Nefret dolu medyalarda bir arama yaparsanız ODTÜ LGBTİ+ Dayanışması böyle anılıyor” dedi.
Gür savunmasına şöyle devam etti:
“Bizler Stonewall'dan Gezi'ye, Gezi'den ODTÜ'ye özgürlük, eşitlik, var olma mücadelesi veren; toplumsal cinsiyet kalıplarına sığmayan LGBTİ+larız. "Yasak ne ayol!" diyerek sokaklardayız. Tarih boyunca biz vardık, hep varız ve bizim istediğimiz sadece var olduğumuz için mahkeme karşısında bulunmamak. Ben bugün bu salona gelirken de onurumla yürüdüm. Bizim her yürüyüşümüz onur yürüyüşüdür! Bizler Onur Yürüyüşü'nü kaybettiğimiz canlarımız için düzenliyoruz. Bugün bizimle beraber yakılarak katledilen trans kadın Hande Kader ve beni yaşatmadılar diyerek intihar eden Eylül Cansın yargılanıyor. Çünkü Onur Yürüyüşü hepimizin isyanıdır.”
Öğrencilerine polis saldırısına tepki gösteren akademisyen ise savunmasında, öğrencilerinin can güvenliğini korumak için orada olduğunu belirtti, “ODTÜ'yü ODTÜ yapan öğrencileridir. Bugün burada haksız yere yargılanan ODTÜ öğrencileriyle birlikte olmaktan gurur duyuyorum” dedi.
Gözaltına alınan öğrencilerden Tankut Serttaş, “Nefrete karşı mücadele eden insanlar her zaman olmuştur. Bu mücadelenin simge etkinliklerinden biri olan Onur Yürüyüşü, LGBTİ+ varlığını, eşit yurttaşlık taleplerini vurgulayan, ayrımcılığa karşı bir yürüyüştür” diye belirtti. Başka bir öğrenci ise yürüyüşte yaşanan polis şiddetini şu ifadelerle gözler önüne serdi: “O gün gördüğüm darp sonrasında kolum 10 gün alçıda kaldı ve o süreçte derslerime yeterince çalışamadım. Ayrıca karakolda kolumun halini görmelerine rağmen buz ya da başka bir şey vermediler. Ben bu kadar mağdur edilmişken bana dava açılması hukuksuzdur.”
Öğrencilerin savunmalarının ardından avukatlar söz aldı ve “Hakkı ihlal edilenler bugün burada duruşma salonunda yargılanıyor, hak ihlal edenler için açılan bir dava bile yok. Bu, dava başlı başına ayrımcıdır. O gün uygulananlar başta gözaltına alınanların duvara dönük bekletilmesi işkencedir. İşkence yapanlar görüntülerden tespit edilip haklarında suç duyurusunda bulunulmalıdır. Bu olanlar sadece ifade özgürlüğünü ve toplanma hakkını kısıtlama değil doğrudan LGBTİ+ların var oluşuna kasıttır” dedi ve bütün müvekkillerin beraatini talep etti.
Ocak 2020: ODTÜ Onur Yürüyüşü, EPOA’ya katıldı
EuroPride (EPOA) ODTÜ LGBTİ+ Topluluğu'nu üyeleri arasına aldığını Twitter hesaplarından açıkladı. 9. Onur Yürüyüşü'nden dolayı karşılaştıkları yasal süreçte yanlarında olmaya devam edeceklerini, topluluğu aralarında görmekten onur duyduklarını belirttiler. EOPA Avrupa'nın yerel ve ulusal onur yürüyüşlerinin yürütücülerine destek olmak, üyelerine planlama, promosyon, networking ve beceri geliştirme alanlarında kolaylık sağlamak amaçlarıyla kurulmuş bir dernek. Şimdilik EOPA'nın üyeleri arasında Türkiye'den sadece ODTÜ Onur Yürüyüşü yer alıyor.
12 Mart 2020: İkinci duruşma
Davanın ikinci duruşması 12 Mart 2020’de Ankara 39. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmayı ABD, Almanya, Belçika, Hollanda, İspanya, Kanada ve Yeni Zelanda Büyükelçilikleri ile Uluslararası Af Örgütü ve Kaos GL Derneği izledi. Avukatlar, öncelikle derhal beraat kararı talep etti. Aksi taktirde yanlış hazırlanan bilirkişi raporunun yenilenmesi, Emniyet’ten istenen ve iletilmeyen montajsız görüntülerin tekrar istenmesini, görevli polislerin dinlenmesini ve duruşmaların daha geniş bir salonda yapılmasını talep etti. LGBTİ+ hak savunucularının toplantı ve gösteri yürüyüşlerine muhalefetten yargılandığı dava 10 Temmuz’a ertelendi.
Fotoğraf: Batuhan Avakado
Mahkeme; Ankara Emniyet Müdürlüğü’nden ham ve montajsız görüntülerin tekrar istenmesine, izlenmesine ve kolluk görevlilerinin ihtaratta bulunup bulunmadıkları, bunun ardından bekleyip beklemediklerinin tespiti için görüntülerin tamamının bilirkişi heyetine iletilmesine karar verdi. Görevli polislerin dinlenmesi talebinin bilirkişi raporundan sonra değerlendirileceğini belirterek polisler hakkında mahkemenin suç duyurusunda bulunması talebine ‘kendilerinin suç duyurusunda bulunabileceği’ yanıtını verdi.
Öğretim üyeleri polis şiddetini anlattı: Şiddet gören öğrencilerimiz yargılanıyor!
Duruşmada tanık öğretim üyeleri polis şiddetini de anlattı. Tanıklar arasında yer alan ODTÜ Kimya Bölümü’nden emekli öğretim üyesi İnci Gökmen yürüyüş günü yaşananlara ilişkin tanıklığını paylaştı:
“Kimya bölümündeydim. Sesler duydum dışarı çıktım. Genelde ODTÜ’de polis bölümlere kadar girmez. Her yerde polis gördüm. Bu hiç hoş bir şey değil. Üniversitede normal hayat sürüyor. Daha önceki senelerde polisle müzakereler yapılıyordu ancak bu yıl o bile mümkün olmadı. Sonuçta bu şiddetsiz bir yürüyüş. Eğer polis gelmemiş olsaydı öğrenciler şiddetsiz şekilde yürüyüşlerini yapıp dağılacaklardı. Kütüphaneye gaz sıkıldı, müthiş gaz yedik. Öğrencilerin gözaltına alındığını gördük. İnşaat Mühendisliği bölümü önünde sınavına girmek üzere olan bir öğrenci dövülerek gözaltına alındı. Bu tür şiddeti onaylamıyorum. Anayasa çerçevesinde bu tür toplantıları yapabilmeliler. Polis olmasa iki saatte bitecek bir olaydı. Her taraf gaza bulandı. Polis şiddetine tanık oldum ve bundan dolayı rahatsızım.
“Üniversiteler özgür düşüncenin ve bu tarz eylemlerin yapılabildiği yerler olmalı. Çocuklarımızdan niye korkuyoruz? Polis çocuklara evinize gidin diyordu ancak çocuklarımızın evi orası. Hiçbir öğrenciyi taşkınlık yaparken de görmedim. Üniversitelere polisin çağrılmasını ben anlamıyorum ve onaylamıyorum. Ortada bir şiddet yok. Geçmişte de bir şiddet olayı yaşanmadı. Üniversitede ülkenin geleceğini yetiştiriyoruz. Siz bu gençleri korkutursanız ileride hiçbir şeye sesleri çıkmaz. Gençlik susturulursa kim konuşacak? Üniversite sadece ders verilen yer değildir, toplumun sesi olmaktır aynı zamanda. Polisin üniversiteye çağrılmaması lazım. Gözümün önünde öğretim üyesini hırpalayarak gözaltına aldılar. Gaz onlarda, silahları var. Bana ‘İnci hoca hadi öğrencilerini topla’ diye laflar da ettiler. Öğrenciye ben nasıl ve neden hükmedeyim? Çocuk değil ki bunlar. Doğruyu, yanlışı kendileri bilir.”
ODTÜ Kimya Bölümü’nden emekli öğretim üyesi Ali Gökmen de kimya bölümünün önünde yaşananları anlattı. Tanık Ali Gökmen, 2019 Onur Yürüyüşü’nde polisin kampüs içerisinde olduğunu söyledi. Gökmen tanıklığını şöyle sürdürdü:
“Bu hareketin bir şiddet hareketi olmadığını, her yıl kutlandığını, dünya çapında kutlandığını polise de ifade etmeye çalıştım. Ancak polis bayağı kararlıydı. Öğrenciler kendi aralarında forum yapmak için amfide buluştuğunda dahi polis, ‘Hadi çıksınlar, dağılsınlar’ diye baskı yaptı. Bütününe baktığım zaman şöyle görüyorum olayı: Üniversitede öğretim üyeleri, öğrenciler ve çalışanlar bir bütün olarak davranıp bir kültür oluşturmuştuk. Şiddet olmadan öğrencilerin kendilerini ifade edebildiği bir ortam oluşturmayı başardık uzun yıllar boyunca. Ancak son yıllarda polisle bu durumu bozdular.”
ODTÜ Sosyoloji Bölümü’nden öğretim üyesi ve ODTÜ Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Topluluğu danışmanı Ayşe Saktanber ise tanıklığını şöyle aktardı:
“Polisin geleceğini duyunca hocalar olarak toplanmaya başladık. Öğrenciler barışçıl bir şekilde oturuyorlardı. İki sivil polis, öğrenciler otururken bir öğrencimizi kolundan tutup aldılar birdenbire. Bunlar çok barışçıl kuşaklar ve hiçbir şiddete başvurmuyorlar. Öğrencilere çok ciddi orantısız şiddet uygulandı. Çocuklar fiziksel şiddet gördüler. Kurtarabildiğimizi kurtarmaya çalıştık. Bu yaştan sonra koşturarak öğrencilerimizi kurtarmaya çalıştık. Öğrencilerimiz üçlü amfide iken polis neredeyse saldıracaktı. Panik atak geçiren öğrencilerimiz oldu. Hiçbir öğrencimiz tek bir kere dahi şiddete başvurmadı. Öğrencilerimiz şiddet gördü ve ben bu davayı anlayamıyorum. Öğrencilerimiz dururken, karşı da koymazken polis saldırdı.”
Felsefe Bölümü’nden öğretim üyesi Barış Parkan polis saldırısını şöyle aktardı:
“İhtar sesi filan duymadım. Polis çok hızlı ve öfkeli şekilde öğrencilere gazla saldırdı. Ardından öğrencileri polisin duvara dayadığını, sert bir şekilde üstlerini aradığını gördüm. Hatta bir öğrencimizin ayağına tekme attılar. Polise tepki gösterince bize ‘Siz de gidin burdan’ dediler. Daha fazla şiddet uygulamak için bizim gitmemizi istediler. Üçlü Amfi’ye gitme konusunda bir noktada anlaşma sağlandı ancak polis öğrencilerin el ele yürümesine dahi izin vermedi. Çocukları tartaklayarak götürdüler. Çocukların ayaklarını hedef alarak ateş ettiler. Çok öfkeli ve sert bir hava vardı.”
Hükümet’ten ODTÜ Onur Yürüyüşü yanıtı: “Rektörlük yasakladı, ayrımcı değiliz”
Türkiye Hükümeti, Birleşmiş Milletler (BM) bağımsız uzman ve özel raportörlerinin yazdığı 2019 ODTÜ LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’ne polis saldırısı, LGBTİ+ aktivistlerine açılan davalar ve Türkiye’deki LGBTİ+ haklarına ilişkin mektubuna yanıt verdi. Hükümet, 9 Nisan 2020’de verdiği yanıtta ODTÜ LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nün 2019 yılında Rektörlük tarafından yasaklandığını, Valilik ile ilgisi olmadığını, polisin Rektörlüğün talebiyle kampüse girdiğini söylerken; polis şiddeti, keyfî gözaltı ve yargılamayı inkar etti.
BM Cinsel Yönelim ve Cinsel Kimlik Temelli Şiddet ve Ayrımcılıkla Mücadele Bağımsız Uzmanı Victor Madrigal-Borloz, BM İfade Özgürlüğü Özel Raportörü David Kaye, BM Barışçıl Toplanma ve Örgütlenme Özgürlüğü Özel Raportörü Clément Nyaletsossi Voule, BM İnsan Hakları Savunucularının Durumu Özel Raportörü Michel Forst ve BM Terörle Mücadelede İnsan Haklarının Korunması Özel Raportörü Fionnuala Ní Aoláin ortak yazdıkları mektupta LGBTİ+ etkinlik yasaklarını eleştiriyor, ODTÜ LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’ne polis saldırısı, şiddet, keyfî gözaltı ve yargılama ile ayrımcılığa dikkat çekiyordu.
Avukatların direnişinde ODTÜ Onur Yürüyüşü’ne destek eylemi
Çoklu baroya karşı “Savunma Susturulamaz” direnişinde yargılanan ODTÜ LGBTİ+ Onur Yürüyüşü destek eylemi yapıldı: Hepimiz eşit olana kadar hiçbirimiz özgür değiliz.
2019 ODTÜ LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’ne polis saldırısı sonucu gözaltına alınanlara açılan açılan davanın üçüncü duruşması 10 Temmuz 2020’de görülecekti. Duruşmaya ilişkin davanın avukatları Kuğulupark’ta basın açıklaması yaparak, “LGBTİQ+ hakları insan haklarıdır” dedi. Açıklamaya ODTÜ LGBTİ+ Dayanışması’ndan öğrencilerin yanı sıra Kaos GL, Kırmızı Şemsiye, Ankara Barosu LGBTİQ+ Hakları Merkezi ve Toplumsal Hukuk’tan avukatlar ve Ankara Gökkuşağı Aile Derneği de katıldı. Savunma direnişindeki diğer avukatlar da eyleme alkış ve sloganlarla destek verdi. “Nerdesin aşkım”, “Susma haykır eşcinseller vardır”, “Susma haykır translar vardır” sloganlarının atıldığı eylemde gökkuşağı, trans ve biseksüel bayrakları, “Yasak ne ayol” ve “Translar Vardır” dövizleri taşındı.
Dava 10 Aralık’a ertelendi.
Mahkeme 9. ODTÜ Onur Yürüyüşü yasağını iptal etti
LGBTİ+ hak savunucularının yargılaması sürerken Ankara 7. İdare Mahkemesi 9. ODTÜ LGBTİ+ Onur Yürüyüşü yasağına ilişkin davada kararını verdi. Mahkeme, ODTÜ Rektörlüğü’nün 9. ODTÜ LGBTİ+ Onur Yürüyüşü yasağını iptal etti. Bu karar ile Ankara Valiliği’nin Kasım 2017’de OHAL Kanunu’na dayanarak ilan ettiği süresiz LGBTİ+ etkinlik yasağının sürdüğünü iddia ederek yürüyüşü yasaklayan Rektörlüğün kararını hukuka aykırı bulundu. ODTÜ LGBTİ+ Dayanışması'ndan temsilcilerin ODTÜ Rektörlüğü'ne karşı kazandığı davada sürecin yetki, sebep ve amaç gibi çeşitli unsurlarının da yanlış yürütüldüğünü savunan Dayanışma haklı bulundu.
10 Aralık İnsan Hakları Günü’nde duruşma
İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nin kabul edildiği gün olan 10 Aralık 1948'den bu yana 10 Aralık, Dünya İnsan Hakları günü olarak kutlanıyor. 2020’de bu günün başka bir anlamı daha vardı: ODTÜ LGBTİ+ Onur Yürüyüşü davasının 4. duruşması 10 Aralık 2020’de görüldü. Ankara 39. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada dava bir kez daha ertelendi. Duruşmanın karar duruşması olması bekleniyordu ancak savcının mütalaayı hazırlamaması sebebiyle dava 30 Nisan 2021 tarihine ertelendi. Duruşmayı İrlanda, ABD, İsveç, Danimarka, Finlandiya, Almanya, Belçika ve Hollanda elçiliklerinden temsilcilerin yanı sıra Uluslararası Af Örgütü de takip etti. Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil de duruşmayı takip edenler arasındaydı. Pandemi önlemleri gerekçesiyle salona kısıtlı sayıda izleyici alındı. Ünikuir bu durumu sosyal medya hesabından şöyle eleştirdi: “Uluslararası gözlemciler aylar öncesinden bildirilmişken, 18 sanık ve onlarca avukat varken normal salon dahi yeterli gelmiyorken büyük salon talebi reddedildi. Gözlemciler ve sanıklar nöbetleşe giriyorlar. Hukuksuzluğu gizlemeye çalışıyorlar!” Duruşmada Uluslararası Af Örgütü Kampanya ve İletişim Direktörü Tarık Beyhan da tanık olarak ifade verdi. ODTÜ rektörlüğünün hukuksuz yasağı nedeniyle defalarca rektörlükle iletişim kurmaya çalıştıklarını hatırlatan Beyhan, şöyle devam etti:
“Geldiğimizde ortam sakindi. Birkaç öğrenci çimlerde oturmuş bir şeyler hazırlıyordu. Polis gelip burada oturamazsınız dedi. Öğrenciler nedenini sordu. Neden belirtilmedi ama "peki" diyerek kalkıp başka yeşil alana geçtiler. Polis bu sefer oraya gelip hem yeşil alandakilere hem yakınındaki kafedekilere dağılmalarını söyledi. Ortada bir protesto falan da yoktu. Üniversitede öğrencilerin normalde yapacağı gibi oturuyorlardı. Kafedeki biri polise "neden" diye sordu polis bu kişiyi itti. Ardından bu kişi ayağa kalkınca tekmeledi. Ve ardından biber gazları plastik mermiler havada uçuştu. Öğrenciler yerlerde sürüklendi.”
Duruşma; avukatların beraat talebini yinelemesi, öğrencilerin gördüğü şiddeti hatırlatması ve yaşanan hukuksuzluklara dikkat çekmesi ile devam etti. Yargılanan öğrenciler de daha önceki duruşmalardaki beyanlarını yineledi. Savcının mütalaayı hazırlamaması sebebiyle dava 30 Nisan 2021 tarihine ertelendi.
Mütalaa hazırlandı: 12 öğrenci ve bir öğretim görevlisinin cezalandırılması talep edildi
Ankara 39. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 16 Temmuz 2021’de beşinci celsesi görülen duruşmada dava bir kez daha ertelendi. Yargılanan 18 öğrenci ve bir öğretim üyesinin savunmalarını hazırlaması için ertelenen davada, yargılanan iki öğrencinin yurtdışına çıkacağı için gelecek duruşmanın 15 Eylül’den önce görülmesi talebi dikkate alınmadı. Dava 8 Ekim’e ertelendi.
Savcılık mütalaasında beş öğrencinin beraati; 12 öğrenci ve bir öğretim görevlisinin ise “kanuna aykırı olan gösteri yürüyüşüne katıldıkları ve kolluk görevlilerince birçok uyarı ve zor kullanmaya rağmen dağılmadıkları” suçlamasıyla cezalandırılmaları talep edildi.
8 Ekim öncesi çağrı: Ay bi rahat ver, beraat ver!
ÜniKuir Derneği, 8 Ekim’de görülecek duruşma öncesi sosyal medyada “Ay bi rahat ver, beraat ver” diyerek duruşmaya çağırıyor:
“Biz çok sıkıldık. Yürüyüşlerimizi, bayraklarımızı, şarkılarımızı, sloganlarımızı tehdit görenlerden çok bunaldık.
“8 Ekim'de önce son kez, tekrar sesleniyoruz: AY Bİ RAHAT VERİN, AY BERAAT VERİN!
#aybirahatver
#ayberaatver”
Etiketler: insan hakları, nefret suçları, eğitim