09/10/2023 | Yazar: Gözde Demirbilek

2006’da Ankara’da trans kadınlara saldıran çeteden dört kişinin yargılandığı Eryaman-Esat davasında sanıklara toplam 62 yıl hapis cezası kararını Av. Evrim Demirtaş’a sorduk.

“Dönemin gazete küpürleri nefret suçlarını tariflerken aranan bütün unsurları karşılar nitelikte” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

2006’da Ankara’da trans kadınlara saldıran çeteden dört kişinin yargılandığı davanın on dördüncü duruşması 2 Ekim’de, saat 14:00’da, Ankara Adliyesi 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

TIKLAYIN – Eryaman-Esat Davası mütalaasında nefret suçuna ilişkin unsurlar yer alır mı?

LGBTİ+ ve insan hakları derneklerinden aktivistler, Hollanda Elçiliği ve Avrupa Birliği Delegasyonu’ndan gözlemciler ile Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Milletvekili Özgül Saki’nin de katıldığı duruşmada mahkeme kararı açıkladı. Savcının bir önceki duruşmada verdiği mütalaada belirttiği suçlara istinaden mahkeme heyeti yargılanan 4 sanık için yağma ve yağmaya teşebbüs suçlarından toplam 62 yıl hapis cezası verdi. Failler Yargıtay’ın kararı onaması durumunda hapse girecek.

“Önemli olan, tüm toplumun trans yaşamların kolayca ihlal edilmeyeceğini anlaması”

Eryaman-Esat davasında trans kadınların avukatlarından Evrim Demirtaş’a mahkeme kararının ayrıntılarını ve dava süreciyle ilgili görüşlerini sorduk.

Eryaman-Esat karar duruşması öncesinde ortaya konulan delillerin tartışılması açısından, mütalaanın içeriği insanlığa karşı suça ya da nefret suçuna ilişkin unsurların yer almasını umduğunuzu söylemiştiniz. Bu unsurlar mütaalada yer aldı mı?

Öncelikle nefret suçu ve insanlığa karşı suçların tanımına bakmak gerekir ki suç tespitinde, suçun manevi unsurlarını görebilelim. Nefret suçları İngiltere ve Çek Cumhuriyeti gibi ülkelerin ceza hukuku sistemlerinde bağımsız bir suç olarak düzenlenmişken, çoğu ülkede de  suçun artırıcı sebebi olarak düzenlenmiştir. En bilinen tanımıyla, nefret Suçu, “failin din, dil, ırk, etnik köken, engelli olma, cinsiyet ve cinsel yönelime dair sahip olduğu önyargı ile bu özelliklerden birine sahip olduğunu bildiği veya varsaydığı bir diğer kişiye karşı gerçekleştirdiği suç” şeklinde tanımlanmaktadır. Burada dikkat çekilmesi gereken şey bir suçun ceza kanunlarında var olması ve bu faili suça iten sebeplerin failin özelliğinden kaynaklanıyor olmasıdır. Kısaca faili suça iten saik, mağdur ya da mağdurların, tanımda da geçen özelliklerinden birini taşıyor olmasıdır. Fail kişiye zarar verme kastının yanında, mağdurun dahil olduğu gruba da gözdağı verir.

Eryaman-Esat davasında sanıklar, özel olarak translara yönelik yaygın toplumsal ayrımcılığa katılmak üzere bir araya gelmiştir. Birbirlerini tanımadıkları iddiasında olan sanıklar gerçekleşen saldırılarda tesadüfen bir araya gelemeyecek kadar ayrı yerlerde ikamet edip çalışmaktadırlar. Bunun gibi, aynı yöntemlerle saldırılarını gerçekleştirmektedirler. Sanıklar lehine olacağı düşünülerek savunma makamınca sunulan gazete küpürleri esasen nefret suçlarını tariflerken aranan bütün unsurları karşılar niteliktedir.

Sözde “kahraman” örgüt Eryaman’ı transeksüellerden “temizlediği” gibi, Ankara’nın tümünü “temizleyecektir”, toplumsal ahlak bu vesileyle tekemmül edecektir! Bunun gibi sadece translara hizmet veren bir kuaförün basılması, muhakeme konusunu basit yaralama olarak telakki etmeyi olanaksızlaştırmaktadır.

Ekonomik çıkarların yanında siyasal motivasyonların da dikkate alınması önemlidir. Şöyle ki, iddianamede ortaya konulan olaylar zinciri faillerin eylemlerinin insanlığa karşı suç olduğunu, TCK madde 77 ve 78 bağlamında ortaya koymak yeterlidir. İnsanlığa karşı suçu düzenleyen TCK m. 77/1 “yaralama fiillerinin siyasal, felsefi, ırki veya dini saiklerle toplumun bir kesimine karşı bir plan doğrultusunda sistemli olarak işlenmesi halinde insanlığa karşı suçun oluşacağını” düzenlemiştir.

2006 yılından itibaren Ankara’nın farklı bölgelerinde, yakalanamayan birçok kişi de dahil olmak üzere aynı kişilerce aynı araçlar kullanılmak suretiyle silahlı bir şekilde kasten öldürmeye teşebbüs, kasten nitelikli yaralama, nitelikli yağma, mala zarar, konut dokunulmazlığını ihlal, şantaj, tehdit suçları haksız ekonomik çıkar sağlamak amacıyla kurulmuş örgütün faaliyetleri kapsamında işlenmiştir.

Dolayısıyla, mütalanın içeriğinde nefret suçu ve insanlığa karşı suç unsurlarının yer almasını beklemek doğaldır.

Dört sanık için toplam 62 yıl hapis cezasının onanması bekleniyor, ceza hukuku göz önünde bulundurulduğunda bu 62 yıl ne anlama geliyor?

İşledikleri suçları düşününce yüksek ceza almaları beklenecek bir sonuçtur ancak tam anlamıyla gerçekler ortaya konmadan ve çok geç gelen bir sonuç olacağı da açıktır. Sanıklar uzun yıllar cezaevinde kalacaklar ancak önemli olan, trans yaşamlarının kolayca ihlal edilmeyeceğini tüm toplumun anlamasıdır.

Yargıtay’ın kararı onamaması durumunda dava sürecinin gidişatının nasıl olacağını öngörüyorsunuz? Zamanaşımı yeniden gündem olabilir mi?

Yağma suçu yönünden zamanaşımı riski devam ediyor. Yargıtay önüne gidecek olan dosyada eğer zamanaşımı dolarsa davanın düşmesine karar verilecektir. Yargıtay bozma kararı verir yeniden dava görülmeye başlarsa yine davanın zamanaşımından düşmesi söz konusu olacaktır.

Suç tarihi itibariyle 22 yıl 6 ay içinde dava bitmeli fakat zamanaşımına tam olarak ne kadar kaldığını, zamanaşımını durduran süreler ve zamanaşımını durduran sebeplere eklenecek durumlar mevcut.  

TIKLAYIN – Eryaman-Esat Davası’nda 4 sanığa 62 yıl hapis!


Etiketler: insan hakları, kadın, nefret suçları
İstihdam