26/04/2022 | Yazar: Yıldız Tar
Eskişehir Onur Yürüyüşü’nde gözaltına alınan herkes beraat etti: Beraat kararı yetmez, LGBTİ+’lara saldıran polis yargılanmalı!
30 Haziran 2021’de gerçekleştirilmek istenen 1. Eskişehir Onur Yürüyüşü’nde darp edilerek gözaltına alınan 14’ü LGBTİ+ hak savunucusu, ikisi gazeteci olmak üzere 16 kişinin yargılandığı davanın ikinci duruşması bugün (26 Nisan) görüldü.
Duruşmayı Kaos GL, 17 Mayıs, SPoD, ÜniKuir, MLSA, İnsan Hakları Derneği, Ankara Barosu LGBTİQ+ Hakları Merkezi, Eskişehir Barosu Ayrımcılıkla Mücadele Komisyonu, Yaşam Bellek Özgürlük Derneği, TİHV ve Eskişehir Okulu takip etti.
Mahkeme, avukatların büyük salon talebini reddetti. Duruşmayı takip etmek isteyen hak savunucuları ve avukatların bir kısmı salona alınmadı. Hakim, duruşma salonunun kilitlenmesini istedi, “Kilitleyin kapıyı, almıyoruz artık, yeter” dedi. Eskişehir Barosu Ayrımcılıkla Mücadele Komisyonu’nun katılma talebi de reddedildi.
Beraat kararı: Yargılamanın kendisi mağduriyet yarattı
Eskişehir 8. Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmada avukatlar bilirkişi raporuna itiraz etti. Av. Hasan Çayır, bilirkişi raporunda da yer alan görüntülerin mahkemede izlenmesini talep etti. Av. Çayır’ın talebi reddedildi.
Ardından Savcı mütalaasını açıkladı. Sanıkların ayrı ayrı beraatini talep etti. Avukatlar, mütalaaya ilişkin söz alarak beraatin yeterli olmadığını, kolluk kuvvetlerinin sanıklara orantısız ve keyfi güç kullandığını vurguladı, “Esas yargılanması gereken kolluk kuvvetleridir. Biz AİHM’e kadar gideceğiz bu konuda” dedi. Avukatlar ayrıca LGBTİ+ etkinliklerine getirilen idari yasakların hukuksuz olduğuna ilişkin çok sayıda karar olduğunu da hatırlattı. Haklarını kullandıkları için LGBTİ+'ların mağdur edildiğini, yargılamanın kendisinin mağduriyet olduğunu, haklarında disiplin cezaları ve burs kesilmesi gibi kararlar alındığına dikkat çeken avukatlar, "Beraat istemi bizde buruk bir sevinç yaratıyor çünkü müvekkillerimiz yoksullukla cezalandırıldı zaten" dedi.
Yargılanan gazeteciler, "Gazetecilik suç değildir" diye son savunmasını yaparken; öğrenciler ise bu süreçte yurttan atıldıklarını, burslarının kesildiğini, kolluk kuvvetlerinin LGBTİ+fobik şiddetiyle karşılaştıklarını vurguladı. Avukatlar ve sanıklar, polisler hakkında mahkemenin suç duyurusunda bulunmasını talep etti. Mahkeme, "Bireysel olarak suç duyurusunda bulunabilirsiniz" diyerek talebi reddetti.
Mahkeme, yargılanan herkesin beraatine karar verdi.
Bilirkişi raporuna giremeyen gerçekler
Av. Çayır, bilirkişi raporunda yer almayan gerçekleri yazılı olarak sunduğu beyanda şöyle sıraladı:
“Sadece soru soran şahısların sivil polis aracına bindirildikleri raporda yer almıyor. Kanuna aykırı olmamasına rağmen yürüyüşe katılmayacaklarını belitten, soru soran şahıslar büyük bir keyfiyetle polis aracına bindirildi. Başka bir görüntüde avukatların da şahısların üç kişi kaldığını ve korktuklarını belirtmelerine rağmen polis tacizi devam etmiş, anayasamızda ve uluslararası sözleşmelerde açıkça belirtilen en temel hak ve hürriyetlerden olan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı hukuksuzca engellemiştir.
Yine başka bir görüntüde elinde polis telsizi olan şahsın elindeki tüm dünyada kullanılan ve suç unsuru oluşturmayan flama için "sar onu sar sallaya sallaya gitme" diyerek şahsı taciz ettiği bilirkişi raporunda yer almıyor.
“Yürüyüş yapmadıklarını, arkadaşlarıyla birlikte kafeye gittiklerini söyleyen şahıslar adına polisler bir değerlendirme yaparak eylem yaptıklarını, arkadaşlarıyla birlikte yürümeye devam etmeleri halinde gözaltına alınacaklarını ifade etmiştir. Eylem dahi olmadığı belirtilmesine rağmen kamuya da açık bir alanda insanların birlikte yürümesi nasıl bir suç oluşturabilir anlamış değiliz.”
“Yargılanması gereken kolluk güçleridir”
Av. Hasan Çayır, sadece kimlik tespitinden ibaret bilirkişi raporunu kabul etmelerinin mümkün olmadığını belirterek, “Mahkemece Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suç olmayan bir yürüyüşle ilgili iddianamenin ne kadar yerinde olduğu hiç tartışılmamıştır. Mahkemece ilk duruşmada sadece ve sadece sanıkların yürüyüş yapıp yapmadığı orada bulunup bulunmadığı polise direnip direnmediği sorulmuştur. Bu durum ülkemizdeki hukuk güvenliği açısından acınası bir durumdur” dedi ve yazılı beyanına şöyle devam etti:
“İncelemenin kimlik tespiti açısından yapılmasının değil, yürüyüşün hukuka uygunluğu yönünden yapılmasını gerekmesine rağmen dosya kapsamında yargılanan 16 sanıktan sadece 12 kişi tespit edilebilmiş. Bu tespit duruşmalarda da ifade edildiği gibi polisin keyfi ve hukuka aykırı gözaltılarını kanıtlar nitelikte. Bilirkişi tarafından incelenen videoların birçoğu yürüyüş ya da eylemin değil avukatlar ve polis arasındaki hak mücadelesini gösteriyor. Bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere burada yargılanması gereken renkler değil, kanun ve yasaların onlara verdiği yetkiyi kendi keyfiyetlerince kullanan kolluk güçleridir. Fakat burada bu hususta hiçbir değerlendirme yapılmamıştır.”
“Yasaklara karşı sokaktayız, çarktayız, yürüyüşteyiz, direnişteyiz!”
Duruşma öncesi hak savunucuları basın açıklaması yaptı. Eskişehir Pride adına yapılan açıklama sırasında “Onur yürüyüşü yasaklanamaz”, “Nefrete inat yaşasın hayat” ve “Travestiyiz, buradayız, alışın, barışın gitmiyoruz” sloganları atıldı.
Açıklamada yasak kararının valilik sayfasında duyurulmaması eleştirildi ve “Asıl yargılanması gereken bizlere uygulanan şiddet, baskı ve fobidir” denildi.
Açıklamanın tam metni şöyle:
30 Haziran’da Eskişehir’de gerçekleştirdiğimiz 1. Eskişehir Onur Yürüyüşü’nde aralarında çocukların da bulunduğu 16 LGBTİ+ olarak gözaltına alındık. Gerekçe olarak gösterilen karar valilik sayfasından duyurulmadı. Kimseye duyurulmayan bu karar hakkımız olan yürüyüşü gerçekleştirmemize engel olamaz!
Bizleri yürütmeyen, burslarımızı kesen, yurttan atan nefretinize, fobinize inat varız ve var olmaya devam edeceğiz! Sizin koyduğunuz yasakları, LGBTİ+'lara yönelttiğiniz nefreti kabul etmiyor, mücadelemize devam ediyoruz!
İktidar tarafından sistematik olarak hedef gösterilen, her gün fobiye maruz bırakılan biz LGBTİ+’lar varlığımızı, haklarımızı haykırmak, ne olursa olsun ‘’buradayız’’ demek için bir araya geliyoruz. Dün Gezi'deydik, bugün Eskişehir sokaklarında direnişteyiz. Cezalarınızın, yasaklarınızın gücü ne geziyi ne bizi yıldırmaya yeter. Geziyi savunuyoruz! Sizlerin nefretinize, yasaklarınıza, fobinize inat bizler yaşadıkça mücadele etmeye devam edeceğiz, geziyi ve onur yürüyüşünü savunmaktan bir an olsun vazgeçmeyeceğiz! Bizleri engellemek için bir gecede çıkardığınız yasakları kabul etmiyoruz! Yargılanması gereken onur yürüyüşümüz değil. Asıl yargılanması gereken bizlere uygulanan şiddet, baskı ve fobidir!
Yasaklara karşı sokaktayız, çarktayız, yürüyüşteyiz, direnişteyiz!
Etiketler: insan hakları, nefret suçları