09/03/2021 | Yazar: Kaos GL

“Bu kelepçe bizim bileğimize değil de kadın katillerinin, nefret faillerinin bileğine takılsaydı belki bu 8 martı kaybettiğimiz kadın ve LGBTİ+'larla kutlayacaktık.”

Ev hapsi verilen Yıldız İdil Şen yaşadıklarını anlattı Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

İstanbul Kadıköy’deki “Büyük Kadın Buluşması”nın ardından polisin takip edip saldırdığı, işkenceyle gözaltına aldığı ve ardından ev hapsi verilen trans kadınlardan Yıldız İdil Şen yaşadıklarını sosyal medya hesabında anlattı.

Yıldız İdil Şen’in tweetlerinden derlediklerimize göre gün boyu yaşananlar şöyleydi:

“Herkese merhaba. Gözaltında yaşadıklarımızı anlatmadan önce tüm kadın+'ların ve lubunyaların 8 martını kutlamak istiyorum. Ötekileştirilmenin, şiddetin ve nefretin olmadığı eşitleneceğimiz nice günlere

“HDK LGBTİ+ olarak çağrısını günler öncesinden yaptığımız, öncülük ettiğimiz fakat imzasız ve bağımsız olan trans+ korteji olarak 06 mart günü yapılan "Büyük Kadın Buluşması" için Kadıköye geldik.

“Etkinlik öncesi 8MKP'ndan (8 Mart Kadın Platformu) arkadaşlar polisin alana "LGBTİ+ bayraklarını almayacağı"nı söylemesi üzerine bizler iktidarın 2015'ten beri yaptığı varoluşumuzun kriminalize etme çabasına karşı tüm renklerimiz ile rıhtımda kortejimizi oluşturduk.

“Etkinlik alanına gireceğimiz sırada sivil polisler pankart ve bayraklarımızı kapatmamızı aksi takdirde bizleri alana almayacağını söyledi. Bunun üzerine bayrak ve pankartlarımızda hiç bir suç teşkil etmediğini bunun keyfi olduğunu söyledik.

“Alana girmekte ve kriminalize çabalarını boşa düşürmekte ısrarcı olduğumuzu söyleyip alana geçmeye çalışırken polisler pankartımızı almaya ve korteji dağıtmaya çalıştı. O esnada orantısız güç kullanan polis beni ve meclis aktivisti arkadaşımız güneşi darp ederek pankartı çaldı.

“Arbede öncesi ve sonrası yanımıza gelen TİRF'ler bizi yalnız bırakmayarak asla yalnız yürümeyeceğimizi bir kez daha bize hatırlattı. Bizler yaşanan arbededen sonra tekrar bir araya gelerek alana doğru yürüdük ve "arama noktasından geçerek" alana girdik.

“Etkinlik planlandığı gibi devam etti. Basın metinleri okundu. Son olarak trans+ korteji özelinde varoluşumuza yönelik emniyetin saldırısını ve LGBTİ+ bayraklarını alana sokmamasının suç olduğunu belirterek bu saldırıyı teşhir ettik ve sahneyi terk ettik.

“Alana girdiğimizden beri keyfi bir şekilde takibe alındığımı sahneden indikten sonra tam olarak anladım. Olayın manipüle edilmemesi için metinlerin okunması ile trans+ korteji olarak alandan çıktık. 4 trans+ arkadaşım ile taksiye binmek için durağa yürüdük.

“Taksi durağına yürümek istediğimiz anda anlamsız bir şekilde tüm emniyet etrafımızı sardı ve taksiye binip alandan uzaklaşmak istememize rağmen taksinin önü kesildi ve şoförü tehdit edilerek korkutulmaya çalışıldı.

“Tüm bunlara rağmen taksiye binerek alandan uzaklaştık. Araç yaklaşık 2 km gittikten sonra bir ara sokakta önümüz kesildi, şoför indirildi ve 30 dk boyunca tüm camlar kapalı bir şekilde araçta hapsedildik. Ne cam açmamıza nede inmemize müsaade edildi.

“Arkadaşlarımızın yardıma gelmesine polis engel oldu. Arkadaşlarımız gözlerimiz önünde işkence edilerek gözaltına alındı. Takviye ekibin gelmesi ile taksinin etrafı kalkanlar ile çevrildi ilk önce yerde sürüklendik, darp edildik

“Yerde sürüklenerek gözaltı aracı önüne getirildiğimde erkek devletin 5-6 polis üstümdeydi. İkisi ayaklarımı ikisi elimi tutarken biri yüzümü önce kaldırıma vurdu ardından dakikalarca "kelepçe" yönetimi ile boğazımı sıkarak nefesimi kesmeye çalıştı.

“Nefesimin kesilmesi ile gözlerim karardı ve ardından polisler çok sıkı bir şekilde tersten plastik kelepçe takarak gözaltı aracına aldı. Gözaltı aracında kelepçemin sıkı olduğunu söylememe rağmen polis kelepçemi daha fazla sıkarak iktidarını benim üzerimde durmaya çalıştı

“Ben, Hejar, Rukan, Güneş, Agrin gözaltına alınıp rıhtımda bulunan iskele polis merkezine götürüldük. Bizden sonrda Eren, Sedef, Tuğçe ve Şener getirildi. Polis merkezinde dakikalarca keyfi bir şekilde kelepçeli bekletildik.

“Kelepçeler çözüldükten sonra kimlik tespiti İşlemleri başladı. karakolda bulunan translar olarak kadın polis, atanmış ismimizin söylenmemesi vb.bizi tetikleyen ve tramvatize eden durumları belirtmemiz ve olması gerekeni söylememize rağmen transfobik devlet şiddetine maruz kaldık.

“Hastane süreçlerinden sonra geceye doğru vatan emniyete getirildik. Vatan emniyette parmak izi işlemi sırasında kadın bir polis tarafından trans kadın arkadaşımızın fotoğrafı özel hayatı ihlal edilecek bir şekilde çekilip paylaşıldı. Varoluşumuz "alay" konusu edilmeye çalışıldı.

“Olayı farketmemizle fotoğrafı sildirdik. Şikayetçi olmak istediğimizi söylediğimizde ise tüm emniyet kadın polisi bizden kaçırmak için seferber oldu ve başarılı olgularda.

“Nezarethanede kaldığımız 24 saat boyunca vejeteryan yemeğe, hormon ilaçlarına ve gece avukatlarımızın getirdiği kıyafetlere keyfi bir şekilde erişimimiz engellendi. Sadece kıyafetler savcılığa çıkacağımız için daha sonrasında verildi.

“Savcılığa sevk edilmeden önce hastaneye gittik ve orada yapılmak istenen keyfi uygulamaları kabul etmediğimiz içim polis kimimizi ters kelepçe yaparak kimimizin kelepçesini sıkarak "devletin gücü"nü bizim üzerimizde göstermeye çalıştı.

“Hastaneden sonra savcılığa çıkarılmak için Anadolu Adalet Sarayına gerildik ve psikolojik şiddet burdada devam etti. Talep etmemize rağmen hormon ilaçları verilmedi. En temel hakkımız olan sağlık hakkımıza erişemedik.

“Biz adliye nezarethanesinde savcılığa çıkmayı beklerken savcı emniyette susma hakkımızı kullanmamıza rağmen ifadelerimizi almadan, bizi dinlemeden tutuklama talebiyle mahkemeye sevk etti.

“Mahkemeye çıkmadan önce pandemi koşullarında olmamıza rağmen dar bir koridorda onlarca avukat ile görüştürülmeye çalışıldık ve yine mahkemeye çıkana kadar en fazla 4 kişilik odada 9 kişi bekletildik. Hemde bu oda zifiri karanlık bir odaydı.

“Mahkemeye çıktıktan sonrada hakim herkese yurt dışı yasağı ile birlikte ben ve Güneşe ev hapsi geriye kalan herkese imza vererek tutulama talebini reddetti.

“Bu kelepçe bizim bileğimize değil de kadın katillerinin, nefret faillerinin bileğine takılsaydı belki bu 8 martı kaybettiğimiz kadın ve LGBTİ+'larla kutlayacaktık.

“Son olarak bu süreçte bizi asla yalnız bırakmayan avukatım @yildizkomasi'a ve tüm avukat arkadaşlara vekillerimiz @dilsatcanbaz ve @zuleyhagulum'e ve her daim gönlü bizimle olan, arayan, soran, herkese çok teşekkür ederim.

“Yaşasın Transfeminist Mücadelemiz! #AlısınGitmiyoruz”

Ne olmuştu?

Polis İstanbul Kadıköy’deki 6 Mart’ta düzenlenen “Büyük Kadın Buluşması”nda gün boyunca LGBTİ+ pankartları, trans ve gökkuşağı bayrakları ile şemsiyeleri alana almadı, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) LGBTİ+ Meclisi çağrısıyla oluşan Trans+ kortejine saldırdı, kortejdeki aktivistlerin kürsüdeki konuşmalarının ardından mikrofonu kapattırdı, eylemin ardından trans kadınları takip edip bindikleri taksiden indirerek gözaltına aldı, şiddete tepki gösterenleri de gözaltına aldı.

Bütün bunlar yaşanırken Kadıköy Kaymakamlığı ise açıklamasında, LGBTİ+’ların kontrol noktasından geçerek eyleme katılmak istemesini polis saldırısına gerekçe olarak gösterdi. Kaymakamlık, eylemden ayrılıp evine giden trans kadınlara polisin saldırmasını ise “yeniden mukavemet” olarak niteledi.

Gözaltına alınan 9 kişi önce Kadıköy İskele Polis Amirliği’ne götürüldü. Sağlık kontrollerinin ardından bu sefer İstanbul Vatan Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Gözaltına alınan COVID-19 testlerinin yapılması “unutulduğu” için tekrar hastaneye ve ardından yine Vatan Emniyet Müdürlüğü’ne getirildi.

Avukatların müvekkilleriyle görüşmesi engellendi. Avukatlar, saatlerce müvekkillerine ulaşamadı. Gözaltına alınanlar 7 Mart’ta adliyeye sevk edildi.

Savcılık ifade dahi almadan 9 kişiyi tutuklama talebiyle mahkemeye sevk etti. Kartal Anadolu Adliyesi 3. Sulh Ceza Hakimliği bugün gözaltına alınan herkesin beyanlarını SEGBİS üzerinden aldı. Gözaltına alınanlar sorguda, polisin işkence yaparak gözaltına aldığını, özellikle transların hedef alındığını, ayrımcılık yapıldığını anlattı.

Hakimlik, tutuklama talebini reddetti. Gözaltına alınan trans kadınlardan Yıldız İdil Şen ve Güneş’e birer ay süreyle ev hapsi kararı verdi. Gözaltına alınan herkese haftada iki gün imza tedbiri ve yurtdışına çıkış yasağı da getirildi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekilleri Züleyha Gülüm ve Dilşat Canbaz ile Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da gözaltına alınan aktivistlerle dayanışmak için adliyedeydi.


Etiketler: insan hakları, kadın, nefret suçları
İstihdam