04/05/2021 | Yazar: Kaos GL

Mülteci LGBTİ+’lara sorduk: Günün nasıl geçti? Onlar yanıtladı, Arapça ve Farsça’dan çevirdik ve sizlerle paylaşıyoruz. 13. hikaye: Bu Renksiz Dünyada Bir Mülteci Olursunuz

Mülteci LGBTİ+’lar günlerini anlatıyor: Bu Renksiz Dünyada Bir Mülteci Olursunuz Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Kaos GL Mülteci Hakları Programı LGBTİ+ mültecilerin ikamet ettikleri şehirlerde temel haklara, resmi organlara ve sosyal ağlara erişimlerinin kolaylaştırılmasını hedefleyen program, bu doğrultuda program bünyesinde çalışan avukat ve sosyal hizmet uzmanları aracılığıyla hukuki ve sosyal danışmanlık sağlıyor. Bütün bunların yanı sıra çeşitli konularda eğitimler ve sosyal etkinlikler düzenliyor.

Program, 2020 yılı boyunca Farsça ve Arapça konuşan LGBTİ+ mültecilerle bir araya geldi. Bu etkinliklerin bir bölümü çevrimiçi drama atölyeleriydi. Kaos GL Mülteci Hakları Programı, mülteci LGBTİ+’larla 23, 25 ve 27 Kasım tarihlerinde tiyatro ve performans sanatçısı Gökçe Yiğitel yürütücülüğünde dramanın bir alt kolu olan ‘Hikaye Anlatımı’ atölyeleri düzenledi. Atölyelere yedi şehirden mülteci LGBTİ+’lar katıldı ve hikayelerini anlattı.

“Her günümüz değerli ve anlatmaya değer” diyerek o hikayeleri KaosGL.org okurlarıyla paylaşıyoruz. 13. hikayeyle karşınızdayız…

***

Herkes “bir gün mutlaka güzel günler gelir” der. Bence bugün yine aynı gün. Ben, sen, kumsal ve yağmur ...

Bu sonbahar havasında bakışlarınızın sıcaklığı yüreğimin havasını bahar yapar, sizi olabildiğince zevkle hissetmek için ellerinizi sıkıca ellerimde tutuyorum, adımlarınızın yanında adımlara başlıyorum. Dalgalarla gurur duymak: bize sağlam bir şekilde birlikte olduğumuzu ve birbirimizden ayrıldığımızı söylemeye geliyor.

Bu güzel akşamda boğulmak ve sizi rüyalar dünyasına götürmek istiyorum, ne hukukun ne de erkeklerin kanunun olmadığı, tüm insanların aynı renkte tek düze olmasının alışkanlık olmadığı, aşıkların ve herkesin kalplerinin rengiyle rengarenk bir dünya yaratmak. Her rengin sadece aşk anlamına geldiği bir yerde, ne siyah keder ne beyaz barıştır. Zorbaların ve yağmacıların henüz herkesi kategorize etmediği bir dünya istiyorum. Bilgili insanlara saygı duymak yerine onlar bilinçlerinin farkına varmasın diye onların yükselmesine engel olan bir dünya istemiyorum. Herkesi beyaz, siyah, kadın, erkek, insan, hayvan olarak sınıflandırdılar. Aynı topraktan aynı yiyeceklerden ve aynı sudan beslenmiyor muyuz? Hepimiz canlı değil miyiz? Öyleyse neden gözlerimi açtığım andan itibaren bana istedikleri ismi, dini ve rengi empoze ettiler?

Tüm bu sözlerden vazgeçsem de, şöminenin yanında bir fincan kahveden vazgeçemem; Uykuya dalmanın en güzel hali, aşkın sıcaklığının zihinsel güvenliğimi sağladığı ve huzur içinde uykuya daldığım zamandır.

En kötü anım, uyandığınız ve tüm bunların tatlı bir rüya olduğunu ve dünyada boyamaya zorlandığınız gökkuşağı olduğunuzu ve en kötüsü tüm bu öz farkındalığı anladığınız andır. Çaresizlik içinde, bu renksiz dünyada bir mülteci olursunuz ve bu hükümdarlar hakkınızı bilse de bilmese de başka ve daha renkli bir dünyayı dört gözle bekliyorsunuz ...

Belki de uykunun uyuyan bir dünyaya uyanmaktan daha iyi olduğunu hayal ediyorum.

İyi geceler

Nesneler: Kahve fincanı

Fiil: uyumak

Vücut kısmı: gözler


Etiketler: insan hakları, kültür sanat, mülteci
İstihdam