05/05/2021 | Yazar: Kaos GL

Mülteci LGBTİ+’lara sorduk: Günün nasıl geçti? Onlar yanıtladı, Arapça ve Farsça’dan çevirdik ve sizlerle paylaşıyoruz. 14. hikaye Feri’den: Dikiyorum ve Tuhaf Hayallere Dalıyorum

Mülteci LGBTİ+’lar günlerini anlatıyor: Dikiyorum ve Tuhaf Hayallere Dalıyorum Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Kaos GL Mülteci Hakları Programı LGBTİ+ mültecilerin ikamet ettikleri şehirlerde temel haklara, resmi organlara ve sosyal ağlara erişimlerinin kolaylaştırılmasını hedefleyen program, bu doğrultuda program bünyesinde çalışan avukat ve sosyal hizmet uzmanları aracılığıyla hukuki ve sosyal danışmanlık sağlıyor. Bütün bunların yanı sıra çeşitli konularda eğitimler ve sosyal etkinlikler düzenliyor.

Program, 2020 yılı boyunca Farsça ve Arapça konuşan LGBTİ+ mültecilerle bir araya geldi. Bu etkinliklerin bir bölümü çevrimiçi drama atölyeleriydi. Kaos GL Mülteci Hakları Programı, mülteci LGBTİ+’larla 23, 25 ve 27 Kasım tarihlerinde tiyatro ve performans sanatçısı Gökçe Yiğitel yürütücülüğünde dramanın bir alt kolu olan ‘Hikaye Anlatımı’ atölyeleri düzenledi. Atölyelere yedi şehirden mülteci LGBTİ+’lar katıldı ve hikayelerini anlattı.

“Her günümüz değerli ve anlatmaya değer” diyerek o hikayeleri KaosGL.org okurlarıyla paylaşıyoruz. Feri’den 14. hikayeyle karşınızdayız…

***

Cep telefonunun olması da bazen iğrenç. Özellikle de sabahları uyandırma çanlarını çalarken. Şafak vakti, gökyüzü daha karanlık ve uyku da şirinken o kadar balyozla kafama çalıyor ki sonunda uyanmak zorunda kalıyorum. Ve okşamak için senin yüzüne uzattığım parmağı, keskin ve amansız sesini kesmek için telefonumun üzerine çekiyorum. Aynı parmakla birer birer çalışma kıyafetlerimi önüme çekip yarı uyanık, karanlıkta giyiyorum. Ümitsizce ve zorunluluk gereği dişlerimi fırçalayıp, yola koyuluyorum. Yavaş yavaş farklı ve temiz hava yüzüme, gözüme dokunuyor ve ben artık uyanıyorum. Uyandım ancak halen ümitsizim ve hayata devam etmeyi bir zorunluluk olarak görüyorum. İş, tekrarlayıp duran, tuhaf bir ortamda başlıyor. Dikiş makineleri vıj vıj çalışıyor. Kumaşlar küçük ve birbirinin peşinden gelen dikişlerle birbirine bağlanıyor ve bütün bu süreci benim elim yürütüyor. Dikiyorum ve kafamda tuhaf-tuhaf hayaller besliyorum. Saatler geçiyor. Artık ümit geri dönmüş ve hayatın geri kalanı isteyerek ve seçerek ilerliyor. Gülüş dudaklarımda yerini bulmuş ve ben eve dönebilmek için işin bitmesini bekliyorum. Eve geri dönüp hayallerimi anlatacağım, rüya gibi geleceği inşa edebilmek için kafamdaki planları anlatacağım. Ancak işim bitmek bilmiyor. O kadar uzun sürüyor ki zerre-zerre soluyorum. Güzel düşüncelerim dağılıyor, yorgunluk ve zorunluluk vücudumda ağırlık yapıyor. Eve vardığımda artık özgürlük, istem ve yaratıcılığın gücü ve sihrinden bana hiçbir şey kalmıyor. Dilin ve düşüncenin sessizliği ve suskunluğunda parmağım telefon ve senin sıcak tenin arasında gidip geliyor ve sonunda uyku gözlerime doluyor. Yılmış uyuyorum ve çökmüş kalkıyorum.

Nesneler: telefon, kıyafet, dikiş makinesi

Eylem: yaşamak

Beden parçası: parmak


Etiketler: insan hakları, kültür sanat, mülteci
İstihdam