20/10/2020 | Yazar: Oğulcan Yediveren

Hayatımda romantik ilişki kurduğum biri varsa ikinci kişiye de romantik bir çekim duyduğumda birinci kişiye duyduğum çekim gitmiyor. Sadece onun yanına başka bir sevgi daha kurulmaya başlıyor.

“Romantik ilişki hayatın merkezindedir algısı var” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Önce biricikseksüeli tanıyarak başlamak istiyorum. Bana kısaca kendini tanıtır mısın? Neler yaparsın? Bir de kendini hangi kimliklerle tanımlarsın?

Ben biricikseksüel'in çizimlerini, sloganlarını, lakırdılarını yazıp bir araya getiren kişiyim. Anonim kaldığım için ismimi, yaşımı vermeyeceğim. Non-binary trans açılıyorum son birkaç yıldır. Bunun dışında panseksüelim. Gri aseksüel olduğuma dair güçlü hislerim var kendi içimde, deneyimlerim. Başka tanımlayacak bir şey kaldı mı? Cinsiyetim kettle.

Aşk senin için ne demek?

Aşk nasıl bir şey? Bir kere çok karmaşık ve öznel duygulardan ilerleyen bir şey. Herkes için aynı şekilde tezahür ettiğini düşünmüyorum. Televizyonda, sinema filmlerinde ve masallarda gördüğümüz gibi bir şey olmadığını, bir karşılık almak için verilen bir durum olmadığını düşünüyorum. Birini sevmek, bizden çıkan öznel bir duygu. Karşı tarafın ne hissettiğinden bağımsız bir his olduğunu düşünüyorum aşkın. “Aşk ve diğer bütün ilişkilenme biçimleri hayata karşı birlikte örgütlenmektir” gibi mottom var. Yani var oluş kafa karıştıran bir şey ve zor. Yalnız kalmak da bu var oluş krizlerine iyi gelmiyor. Çevremizdeki kişilerle, canlılarla- insan olmak zorunda da değil- hayata karşı birlikte örgütleniyoruz. Bu var oluş krizine karşı ya da yaşamı anlamlı kılmak için bir… Tam öyle de değil. Biraz karmaşık havada kalan bir şey aşk ama daha çok bir karşılık beklemeden karşı tarafın özgürlüğüne duyduğun saygı ve onun var oluşunu desteklemek, alan açmak onun var oluşuna, sevmek. Böyle bir şey benim için.

Peki aile senin için ne demek? Burada öznel bir tanımlama yapabilirsin. Klasik anlamıyla cevaplamak yapmak zorunda değilsin.

Öncelikle içine doğduğum aile Türkiye ortalamasına göre fena bir aile değildi. En azından kimse beni öldürmeye falan kalkmadı fikrim veya yönelimim yüzünden ama genel olarak aile kavramının evrensel bazda böyle küçük devlet parçacıkları olduğunu düşünüyorum. Böyle devletin minik uygulamalı grupları gibi oluyor, bir anne ve baba tarafından yönetilen. Çocuklarını aile nasıl istiyorsa ona göre yetiştirdiği, biçtiği, yonttuğu bir kurum. Biraz faşist bir kurum. Ama genişlemiş anlamıyla da içine doğduğumuz aile benim ailemdir deyip devam etmiyoruz. Bazıları bunu reddedip kendi ailelerini kuruyorlar. Kuir ortamlarda daha çok olan bir şey.

Var mı senin öyle, şuna ailem derdim dediğin? Öyle ilişkilenmelerin var mı?

Ya aile kelimesinden ben çok hoşlanmadığım için bu benim ailem gibi bir şey demedim veya o benim annem gibi bir şey de demedim. Buna karşı olduğumdan değil ben kendimi rahat hissetmediğim için. Onun için böyle bir ailem veya annem yok ama zaten hayata karşı birlikte örgütlendiğim bir sürü kişi var, aileden beklediğim şeyi veren bana.

Peki ilişki senin için ne demek? Nasıl ilişkilenmelerin ve ilişkilenmemelerin var? Bir ilişkin yoksa olmasını ister miydin mesela?

Genel anlamıyla ilişkilenmek dediğimiz şey herkesle yaşadığımız bir şey. Senle de... Senle de demeyeyim. Platonik arkadaşlarımla da yaşadığım şey bir ilişki, romantik ilişkilerim de ilişki, cinsel çekim duyduklarım da ilişki, ayrı ayrı ilişkilenmeler. Sanırım sorunun içerisinde daha çok romantik ilişkilenmeler nasıl bir şey diye düşünüyoruz. Romantik ilişki hayatın merkezindeki şeydir ve en önemlisi odur, onu bulursun, sonra dostların veya diğer cinsel partnerlerin bunun etrafına kurulurmuş gibi bir algı var. Bu bende son birkaç yıldır değişti. Dostlarımı da en az romantik ilişkilerim kadar önemli tutmaya çalışıyorum hayatımda.

Bu değişiklik nasıl bir etki yarattı hayatında?

Bir kere kesinlikle kendimi daha güvende hissediyorum çünkü daha önceden deneyimlediğimde romantik partnerin önemi kısmında zaten daha böyle tekeşli düşünen biriydim. O yüzden bir kişinin üzerine bu kadar beklenti yüklemek veya benim ona karşı bu kadar beklentimin olmasının stresi ortadan kalkmış oldu. Yani ilişkilenmeler arasındaki hiyerarşiyi kaldırınca kendimi tam olarak var oluş krizimde daha güvende hissetmeye başladım. Bir kişiye bu kadar çok yüklemek ve ondan bu kadar çok şey beklemek. Kaldı ki çoğunluğunu karşılıyorsa bile yarın bir gün öldüğü zaman bu sefer daha büyük bir yalnızlığın veya çaresizliğin veya büyük bir yasın içine düşecekmişim gibi hissediyorum. Böyle deyince biraz yedeklemek gibi duyuluyor. Aslında öyle değil. Diğer ilişkilenmelerimin de ne kadar önemli ve kıymetli olduğunu fark ettim.

Peki son dönemde non binary trans olarak açıldığını, panseksüel olduğunu, yer yer gri aseksüel olarak açıldığını söyledin. Bunlar senin romantik ve cinsel ilişkilerinde sana olumsuz etki veya partnerinle çatışma yaratan şeyler oldular mı?

Tabi. Panseksüellik çok korkutucu geliyor çünkü monoseksüel bir kalıpta düşünüyorlar. Tek bir şeyi sevmeliymişim, iki veya daha fazla cinsiyeti algılayabildiğimde bu ilişkilendiğim kişiyi tehdit ediyormuş gibi hissediyorlar. Yani bir gün onları biri için terk edeceğimi, güvenilmez olduğumu, çocuk yapmak istediğim için böyle yollara başvurduğumu, böyle duyumlar böyle fobiler gelmişti üzerime. Böyle düşünebiliyorlar. Aseksüellikte de farklı şeyler oluyor. Mesela aseksüelim dediğim zaman beni hiç seks yapmayan seksten çok uzak duran biri gibi düşünüyorlar. Böyle değil. Ben sadece cinsel çekimi her seferinde hissetmiyorum ama sevişiyorum da aynı zamanda. Bu olmadan da bunu yapıyorum çünkü eğlenceli tarafları da var. Kişiye cinsel bir çekim duymadan da yaşayabileceğim birçok şey var. Sonra bunları yaşarken kişi böyle delüzyonlara falan kapılıyor işte aseksüeldi ama şu an açtım ben onu. Topluma kazandırdım. Böyle bir algıyla daha şevkle sevişenini de gördüm veya tam aksi böyle bir şey dediğimde bana hamle yapmaktan geri duranları da gördüm. Nasıl olsa karşılık vermeyecek gibi algılayanları da gördüm. 

Şeyi soracaktım, çokeşlilik tekeşliliğe nasıl bakıyorsun diye ama bunu zaten çizimlerinden ve yazdıklarında biraz biliyoruz. Çokeşli deneyimin oldu sanırım geçmişte de. Çokeşli deneyiminden etrafındaki insanlar haberdar mıydı, yani ailen olabilir, arkadaşların olabilir ya da diğer partnerlerin?

Çok uzun bir süre kapalı tekeşli bir ilişki yaşadım. Bu ilişki bittikten sonra kendimi çok aşklı ve çokeşli tanımlamaya başladım.

Söyler miydin partnerlerine mesela atıyorum tinder'dan biriyle eşleştin ve date'e çıktın onunla. Sevgilin olduğunu biliyorlar mıydı?

Her zaman sevgilim olmadı zaten. Ben kendimi çok aşklı tanımlasam bile her zaman hayatımda iki üç kişi vardı ve onlarla ilişkileniyordum, bir yandan da kolilerim vardı gibi değil. Daha böyle kısa dönemlerde partnerlerim oldu. Partnerim olduğu zamanlarda karşı tarafı bilgilendirme konusu açıkçası biraz doğal akışında gitti. Onlar bir şey sorarsa söyledim veya onun bunu anlayabileceğini sezdiğim zaman kendimi açmakta rahat hissettim çünkü böyle bir şey söyleyince de karşı taraftan şey gelebiliyor: “Sevgilini aldatırsın o zaman beni de aldatırsın” veya “Hmm sevgilini aldatıyorsun galiba ben kazanıyorum şu an”. “Sevgilini istemiyorsun beni istiyorsun” gibi yine delüzyonlara giden önyargılarla karşılaştım. İnsanlara çokeşliliği “birbirinin alanına saygı duyuyorsun, birbirinin özgürlüğünü yüceltiyorsun, ona alan açıyorsun” diye anlatıp anlatıp kırk dakika konuşup “hmm gavatsın yani” cevabını aldığım da oldu. Evet gavatım yani. Ayrıca gavatlığı da seviyorum. Aileme de söyledim çok aşklı olduğumu ve genellikle ciddiye alınmadım bu konuda.

İlişkini mi ciddiye almadılar?

Benim ilişkilenmelerimi genel olarak. Eğer çokluysa bu tek kişiye bağlanmıyorsam onlara o kadar da önem vermiyordur gibi bir algıyla yaklaşıldı. Aile içinde de şeyi gördüm. Kardeşimle aynı zamanda partnerlerimizden ayrılmıştık ve birbirimizle konuşuyorduk, dertleşiyorduk. Kardeşim benim derdimi dinlemiyordu. “Ama sen zaten böyle birisin, o kadar da değer vermiyorsun ki aşklarına” gibi bir cevap verip beni dinlemediği olmuştu. Üzücüydü yani ilişkilenmelerimin ailem tarafından de böyle küçümsenmesi.

Daha önce tekeşli bir ilişkim oldu dedin. O zaman belki bu sorulara da yanıt verebilirsin. Hiç aldattın mı veya aldatıldın mı?

Aldatma failiyim tekeşlilik dönemimden. Üzülerek söylüyorum bunu.

Anlatabilir misin peki uygun gördüğün kadarını?

Tabi. Gençliğimin baharındaydım ve kapalı ilişkinin artık dördüncü beşinci yılının başıydı ve farklı deneyimler de istiyordum hayatımda doğal olarak. Ama o dönem içinde bulunduğumuz ortamda çok aşklılık tanımını ben de bilmiyordum veya zaten büyük sözler verilmiş bir ilişkinin içerisindeydim. Kaçacak bir alanım yokmuş gibi hissediyordum. Partnerime ben başkaları ile seks yapmak istiyorum diye açılamadım. Bu yüzden bir süre aldatma faili oldum.

Açılamamaya iten sebepler neydi? Mesela şey dedin, o dönem çokeşliliğin ne olduğunu kavram olarak bilmediğim ya da bunu konuşmanın böyle bir ilişki biçiminin var olabileceğini bilmediğim zamanlardı gibi bir şey söyledin. Buna benzer başka faktörler de var mıydı? Mesela kaybetmekten mi korktun?

Evet. En başta söylediğim şey vardı ya bir ilişkiye adanma ve çok fazla şey bekleme durumu. Bu adanma hali ilişkiyi kaybetmemeyi çok önemli bir hale getiriyor. O ilişki senin çok hayatının merkezine girmiş ve senin için çok önemli bir yerde ve bunu böyle cinsel iştahın yüzünden bitirmek veya onu riske atmak beni o dönem çok korkutmuştu. Aslında dürüst olup en başından açılsam daha sağlıklı bir süreç ilerleyecekti kesinlikle ama beni geri tutan şeyler oldu, konuyu tam bilmemem bu konudaki etiğe tam alışık olmamam gibi. O yüzden etik dışı davranıp fail olduğum oldu. Şunu da eklemek istiyorum o kişiyle hala görüşüyorum. Hayatımın hala çok önemli bir konumunda.

Yakaladı mı aldattığını?

Yok yakalanmadım ama ayrıldıktan sonra söylemiştim aldattım ben seni diye. Tam gençlik zamanlarım. Hiçbir konuşma nasıl yapılır bilmediğim zamanlar.

Peki, şu an çokeşli yaşayabilen biri olarak o deneyimin üzerine oturup düşündüğünde, o deneyimin sende kafa açıcı bir tarafı oldu mu, “hmm demek ki birden fazla partnerle birlikte olabilirim ve partnerime olan sevgim azalmaz” gibi?

Kesinlikle oldu. Deneyimledikçe bunu daha çok anladım. Hayatımda romantik ilişki kurduğum biri varsa ikinci kişiye de romantik bir çekim duyduğumda birinci kişiye duyduğum çekim gitmiyor. Sadece onun yanına başka bir sevgi daha kurulmaya başlıyor. Biz her şeyden bir tane vardır gibi düşünmeye meyilli olduğumuz için ve ona verirsem ondan gider veya başka biri gelirse bana verdiği sevgi azalır gibi geliyor. Böyle düşünüyordum ama böyle olmadığını gördüm deneyimledikçe. Hatta bana alan açması halihazırda o birinci partnerime daha fazla sevgi duymamı sağladı çünkü görüyorum ki o zaten bana alan açan ve beni seven biri.

Peki hiç böyle çok yoğun kıskançlık hissettiğin oldu mu?

Nasıl olmasın?

Var mı aklına gelen bir örnek?

Çok spesifik bir örnek yok ama zaman içerisinde bu duyguyla nasıl başa çıktığımı belki anlatabilirim.

Olur.

İlk başta kıskançlığı yaşamayı kendime yakıştıramamıştım. Özellikle çok aşklılık pratiklerini okuyup öğrenmeye başladıkça bu olumsuz duygu bende olamaz, yaşamamalıyım bunu, aptal mısın sen diye kendi kendime yükleniyordum ama aslında çok doğal bir duygu çünkü bir tık böyle bu da sosyal bir kurgu gibi geliyor bana, kıskançlık duygusu. Yani öğrendiğimiz bir duygu aslında. İmrenebiliriz, doğalımızda bu var, gördüğümüz güzel bir şeyi kendimiz için de istemek. Ama başkalarının başına gelen güzelliklerden çok da rahatsız olmamalıyız bence. Bunu kapitalizm biraz bize öğretmiş. O senden daha değerli ve senden daha fazlasına sahipse senden daha iyi durumdadır. Sen daha azına sahipsen daha kötü durumdasındır.

Rekabet de yaratıyor.

Evet. Rekabetten gelen bir duygu olduğunu düşünüyorum. Başlarda uzun süre deneyimledim bu duyguyu. Başa çıkma yöntemi olarak da oturup meditasyon yaptım. Şiir yazdığım bir dönem vardı.

Nasıl bir etkisi oldu sende bunları yapmanın? Şiir yazman ya da bir şey çizmen sana ne yaptı da kıskançlık duygusunu aşmış oldun?

Kıskançlık duygusunu deneyimlerken bir döngü var insanı içine çeken, kısır bir döngü. O düşünce biçimini değiştirmedikçe veya sakinleştirmedikçe yeni bir düşünce şeklini ortaya atmadıkça bu kıskançlığı deneyimliyorsun. Şunu kabullenmeyi sağlıyor bu tip aktiviteler: partnerim biriyle birlikte ama bu benimle ilgili bir şey değil, benden bir şey götürmüyor veya beni eksiltmiyor. Düşünceyi buna evirtme aşamasında şiir yazmak, yemek yapmak, resim çizmek gibi aktiviteler faydalı oldu. Ötekinde değerim azalıyor gibi bir kısır döngünün içerisinde düşünüyorsun. O aktiviteyi yaparken aslında hayır böyle bir şey yok, benden bir şey eksilmiyor diyebiliyorsun.

Çok haklısın. Sorularım bu kadardı. Ağzına sağlık. Güzel bir sohbetti.

Benim için de öyleydi.

Dosyadaki diğer yazılar

Tekeşliliğin biyolojik açıklamalarının insan yaşamı ve düşüncesine etkisi- I

Tekeşliliğin biyolojik açıklamalarının insan yaşamı ve düşüncesine etkisi - II

“Aşk benim için tutkuyla sarıldığım her şey demek”


Etiketler: yaşam, cinsellik
İstihdam