01/02/2023 | Yazar: Ali Erol

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı konuşmasında sözü gene “LGBT”ye getirdi.

Cumhurbaşkanı: “Bizim LGBT ile ne ilgimiz ne de alakamız var” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada sözü gene “LGBT”ye getirdi.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda, “karışık tipler” ifadesini kullanırken, “Bizim LGBT ile ne ilgimiz ne de alakamız var” diye konuştu.

Anadolu Ajansı,  Cumhurbaşkanı’nın, “Bizim LGBT ile ne ilgimiz ne de alakamız var” sözünü “ara başlık” yaparken; AKP’nin resmi twitter hesabından paylaşılan “Genel Başkanımız ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın TBMM Grup Toplantımızda öne çıkan açıklamaları” haberinde ise “LGBT” ve “aile”ye ilişkin kısma yer verilmedi.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı’nın, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmanın “LGBT” bölümü, T.C. Cumhurbaşkanlığı sitesinde, “Aile Kurumunu Sapkın Akımlardan Koruyacak Anayasa Değişikliği Teklifimizi, Meclisimizin Takdirine Sunduk” ara başlığıyla yayınlandı: “Kadınlarımızın hak ve özgürlüklerini güvenceye alma yanında toplumun taşıyıcı sütunu olan aile kurumunu sapkın akımlardan koruyacak anayasa değişikliği teklifimizi, Cumhur İttifakı olarak Meclisimizin takdirine sunduk.”

“Altılı masaya soruyorum: Biz kutsal saydığımız aile kurumunu Anayasa teminatı altında parlamentoya sunduk ve aile kurumunu, kutsiyeti içinde parlamentoya getirirken ey bu altılı masanın içinde olanlar çıkın da açıkça, mertçe LGBT’yi kimler savunuyor kimler savunmuyor, bunu da söyleyin. Bizim LGBT ile ne ilgimiz ne de alakamız var. Çünkü biz aileyi kutsamışız, onu kutlu bir kurum olarak sayıyoruz. Bu kutlu kuruma herhangi bir sağdan soldan karışık tiplerin yürümesini kabullenmiyoruz. Ailelerimiz, tarihinden bugüne o kutsiyeti içinde hep gelmiş ve bu anlayışla da bugünlere, inşallah yarınlara da yürüyecek.”

“Sapkın akımlar, karışık tipler”

Yeni Şafak, “Bizim LGBT’yle İşimiz Yok” paylaşımı yaparken, devam etti: “Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin grup toplantısında Altılı Masa'ya LGBT tepkisi gösterdi: “Ey altılı masanın içinde olanlar çıkın da açıkça, mertçe LGBT'yi kimler savunuyor, kimler savunmuyor bunu da söyleyin”, “Bizim LGBT ile alakamız yok, çünkü biz aileyi savunuyoruz.”

HÜDAPAR’ın yayın organı İLKHA ise servisini, “Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan "cinsi sapkınları" savunanlara tepki” söylemiyle yaptı.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda “LGBT”ye ilişkin sarf ettiği sözleri, Evrensel gazetesi, “Erdoğan yine LGBTİ'leri hedef aldı: “Sapkın akımlar, karışık tipler…”” başlığıyla gördü.

“Erdoğan'dan Altılı Masa'ya 'Mutabakat Metni' tepkisi” başlığı altında, Halk TV, “LGBTİQ+’ı hedef aldı” ara başlığı attı.

LGBTİ+ yurttaşları hedef alan “sapkın” söyleminin seyri

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, TBMM çatısı altında yaptığı konuşmada, LGBTİ+ yurttaşları hedef alan “sapkın akımlar” söylemi Ekim, Kasım, Aralık ve Ocak aylarında şöyle seyretti...

Erdoğan, Ekim ayında, gene partisinin TBMM Grup Toplantısında, CHP’nin başörtüsü teklifine tepkiyle başladığı konuşmasına “aile” ile devam etmiş, hayalinin, “yeni, sivil, özgürlükçü anayasaya” olduğunu söylerken eklemişti: “Kadının ve erkeğin birlikteliğinden oluşan aile kurumumuzu da güçlendirerek geleceğimize güvenle bakmamızı sağlayacak ilave değişiklikler de yapalım.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ekim ayında, partisinin, “AK Parti "Türkiye Yüzyılı" Tanıtım Toplantısı”ndaki konuşmasında “sapkın” ifadesini kullandı ve “aile kurumumuzu sapkın akımların tehdidinden koruyacak bir anayasa değişikliği” sözlerini yineledi. Erdoğan, LGBTİ+’ları hedef alan “sapkın akımlar” söylemini, Ekim ayı boyunca, Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde, Prag'da düzenlenen Avrupa Siyasi Topluluğu toplantısının ardından yurda dönüşü sırasında uçakta, Malatya Sivil Toplum Kuruluşları ve Sektör Temsilcileri Buluşması'nda, İlçe Müftüleri İstişare Toplantısı’nda, Kadın ve Demokrasi Derneğince (KADEM) düzenlenen “5. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi”nde yaptığı konuşmalarda tekrar etti.

Hak hukuk hürriyet ve eşitlik talepleri tanınmayan LGBTİ+ yurttaşlar Kasım ayında da Cumhurbaşkanı’nın hedefindeydi. Erdoğan, “sapkın akımlar” ifadesini kullanmaya devam ederken, LGBTİ+ için “dayatma” ve “tehdit” ifadelerini sarf etti: “Küresel bir dikta aracı halini alan LGBT dayatması da hem aile kurumunu, hem de İslami değerleri zayıflatmayı amaçlayan bir tehdittir.”

Cumhurbaşkanı, Ekim ve Kasım aylarında sürdürdüğü “sapkın akımlar” söylemini, Aralık ayında, “Kadın Emeği” konuşmasında tekrar etti: “Ülkemizde kadınların, gençlerin, çocukların sorunlarıyla ilgilenenlerin asıl üzerinde durmaları ve çözüm aramaları gereken mesele, evlatlarımızı topyekûn tehdit eden sapkın akımlardır. LGBT denilen olay, bizim kitabımızda yok. Fakat CHP’nin kitabında var mı? Var. Diğer yavru muhalefetin kitabında var mı? Var. Onlarla beraber yürüyorlar mı? Yürüyorlar.”

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ocak ayında, gene partisinin TBMM Grup Toplantısı ile İstanbul'da Şule Yüksel Şenler Vakfı Hizmet Binası Açılış Programı'nda konuştu: “İnsan fıtratına aykırı sapkınlık virüsü... Şimdi çok açık, net bir şey söylüyorum, siz ortağınızla birlikte malum LGBT'cilerle beraber yürüyebilirsiniz, bizim onlarla da işimiz yok. Çünkü aile kurumunu çok sağlam zemine oturtmanın adresi AK Parti, Cumhur İttifakı. Yola da böyle yürüyoruz, yürüyeceğiz.”

LGBTİ+ toplumu hak hukuk hürriyet istiyor!

Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks (LGBTİ+) yurttaşlar, cinsiyet, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığına karşı ne istiyor...

Anayasa’nın 10. Maddesi, İş Kanunu'nun 5. Maddesi, Türk Ceza Kanunu'nun 122. Maddesi, T.C. Anayasası’nın hak ve özgürlükler maddesi, Eşitliği sağlayan ve Ayrımcılığı engelleyen bu maddelerin özneleri “herkes” ve “kimse” olarak geçer ama söz konusu “herkes” Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliğini kapsamaz…

LGBTİ+’lar sırf cinsel yönelimleri ve cinsiyet kimliklerinden dolayı hayatın her alanında dışlanıyorlar, baskı görüyorlar, eşit katılımları engelleniyor, yasal güvenceden yoksun bırakılıyorlar, yaşam hakkı ihlalleri nefret cinayetlerine kadar varıyor…

Haliyle tüm bu süreç mevcut yasalar karşısında maruz kaldıkları ayrımcılıkları tetikliyor, suç değil ama LGBTİ+’lar ayrımcılığa ve şiddete maruz kalıyor, çalışma hayatında cinsel yönelim ayrımcılığı devam ediyor, LGBTİ+’ların yaşam hakları korunmuyor; failler cezasız kalıyor, “genel ahlak” ile LGBTİ+’ların cezalandırılması devam ediyor, transfobik suçlular “haksız tahrik” bahanesiyle kollanıyor, TSK hâlâ eşcinselliği “hastalık” olarak görüyor…

LGBTİ+’ların hak ve özgürlük talepleri “toplum hazır değil” siyasi yalanı ile inkâr edilirken süreci hatırlayalım: LGBTİ+ hakları Türkiye’nin AB’ye girebilmesi için önüne konan kısa ve orta vadeli hedefleri gösteren Katılım Ortaklığı Belgesi ile başlıyor. Başbakan Bülent Ecevit’in 2001’de kabul ettiği programı AKP Hükümeti devralıyor. Türkiye’nin ilk ödevi çalışma hayatında cinsel yönelim ayrımcılığını ortadan kaldırmak! “İşgücü ve sosyal konular” başlığı altında “cinsel yönelim” temelli ayrımcılığın 2004’e kadar kaldırılması bekleniyor. Türkiye en azından çalışma hayatında cinsel yönelim temelli ayrımcılığı yasaklayan bu kriteri gündemine bile almıyor. Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) AB müktesebatına uygun değiştirilmesi süreci başlıyor. Adalet Alt Komisyonu, “ayrımcılık” ana maddesine “cinsel yönelim” eklenmesinde ortaklaşıyor. TBMM öncesi aşamada AKP Hükümeti Cemil Çiçek ile itiraz edip çıkarttırıyor. Başbakan Erdoğan, 2014’te, “Demokratikleşme Paketi” ve TCK’da “nefret” saikli değişikliği açıklıyor. TCK’nın ayrımcılığı düzenleyen 122. Maddesi “Nefret ve Ayrımcılık” adını alıyor; Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği’ne gene yer verilmiyor. TCK’nın ardından “yeni anayasa” tartışmaları başlıyor; “kanun önünde” herkes “eşit” olsa da cinsel yönelimleri ve cinsiyet kimliklerinden ötürü ayrımcılıklara maruz kalan LGBTİ+’lar eşitliğe dahil edilmiyor…

LGBTİ+’ların insan hakkı ihlallerine daha fazla maruz kalmamaları için yerine getirilmesi gerekli adımlar çok açık: T.C. Anayasası’nın “Kanun Önünde Eşitlik” başlıklı 10. Maddesi’ndeki ayırım gözetilmeyecek zeminler arasına “cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği” ifadeleri eklenmeli. Aynı şekilde cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığını yasaklayan ifade Anayasa’ya açıkça kaydedilmeli. TCK’nın “Nefret ve Ayrımcılık” başlıklı 122. Maddesi’nde ayırım gözetilmeyecek zeminler arasına “cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği” ifadeleri eklenmeli. Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurumu, “Eşitlik İlkesi ve Ayrımcılık Yasağı”na “cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği” ifadeleri eklenmeli. İnsan Hakları Kurumu ve Kamu Denetçiliği Kurumu görev ve yükümlülük alanlarına giren her türlü insan hakkı, demokrasi ve hukuk ihlallerini cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli yaklaşımı gözeterek ele alınmalı. Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu Tasarısı’nın ayırımcılık yasağını düzenleyen bölümünde "cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği" ifadeleri eklenmeli. Nefret Suçları ile ilgili mevzuat çalışmasında LGBTİ+’lara yönelik nefret suçlarına karşı gerekli cezai önlemler alınmalı; “ağır tahrik” indirimlerinin nefret suçları sonrası uygulanamayacağına dair düzenleme yasada yapılmalı…

T.C. Anayasası, Türk Ceza Kanunu, Medeni Kanun, Kabahatler Kanunu gibi kanunlar ile çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarında uygulanan yönetmeliklere dâhil olan “genel ahlak”, “kamu ahlakı”, “müstehcenlik”, “iffetsizlik” ve “yüz kızartıcı suçlar” gibi muğlâk ifadeler mevzuattan çıkarılmalı ya da LGBTİ+’ların aleyhine yorumlanamayacak şekilde yeniden düzenlenmeli. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne EK 12. Protokol’ü T.C. Hükümeti onaylamalı. Türkiye, kurucu olduğu Avrupa Konseyi'nin, 2010 yılında yayınladığı Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Ayrımcılığıyla Mücadele bakanlar Kurulu Tavsiye Kararına tam uyum için gereken tüm yasal ve politik adımları derhal yerine getirmeli. LGBTİ+’ların maruz kaldıkları nefret suçları, ayrımcılık, polis şiddeti gibi hak ihlalleri sonrası soruşturma ve kovuşturma evresinde mağdurların mağduriyetlerini artıran kolluk kuvvetlerinin ve adli birimlerin ayırımcı ve/veya önyargılı tutumlarını bertaraf edecek önlemler alınmalı. TSK’nın Sağlık Yeteneği Yönetmeliği’nde eşcinsellik ya da transseksüelliğin “ileri derecede psikoseksüel bozukluk” olarak nitelendirilmesinin ve askerlikten muaf tutulma sürecinde eşcinsel, biseksüel ya da trans vatandaşların maruz kaldıkları onur ve haysiyet kırıcı uygulamalar bertaraf edilmeli. Eşcinselliği “gayri tabii mukarenet” şeklinde damgalayarak cezalandıran, cezalandırmakla kalmayıp söz konusu suçlama ile eşcinsel subayları çalışma hayatında cinsel yönelim ayrımcılığına maruz bırakarak işten atılmasını düzenleyen Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu değişmeli ve eşcinsellik suç olmaktan çıkartılmalı.

Hükümet çalışma hayatında cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığını düzenlemeli. İş duyurularında, işe alımda, iş ilişkisinin devamında ve işe son verme süreçlerinde LGBTİ+ çalışanlara yönelik ayrımcılığı yasaklayan düzenlemeler yapılmalı. İş Kanunu’nda “cinsiyet” eşitliğinin ardından “cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği” de kayda geçirilerek LGBTİ+ çalışanlar güvence altına alınmalı. Eğitim, istihdam ve sağlık kamu ve özel kurum ve kuruluşları ile hizmetlere erişim alanlarında LGBTİ+’ların yaşadıkları hak ihlallerini bertaraf edecek toplumsal ve kurumsal eğitim programları devletin pozitif yükümlülüğü olarak uygulanmalı ve takip edilmeli…

Cinsel Yönelim ve Toplumsal Cinsiyet Hakkında BM Deklarasyonu, BM Genel Kurulu, 18 Aralık 2008- Cinsel yönelimi ve cinsiyet kimliği her ne olursa olsun insan haklarının her insan varlığına yönelik eşit şekilde uygulanmasını gerektiren herkese eşit davranılması ilkesini yeniden onayladığını hatırlayalım ve ekleyelim: LGBTİ+ hakları temel insan haklarıdır!


Etiketler: insan hakları, medya, nefret suçları, siyaset
2024