01/02/2023 | Yazar: Ali Erol

Yeni yılın ilk ayından LGBTİ+ karşıtı nefret söylemi seyrini “anayasa değişikliği”, “nefret siyaseti” ve “nefret medyası” başlıklarıyla izledik

Homofobik nefret söyleminin Ocak ayı seyri Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Çizim: Aslı Alpar / Kaos GL

LGBTİ+ karşıtı nefret söylemini 2023 yılının ilk ayı Ocak boyunca “anayasa değişikliği”, “nefret siyaseti” ve “nefret medyası” başlıkları altında izledik.

Homofobik ve Transfobik Nefret Söyleminin Ocak Ayı İnternet Seyrine sosyal medya ve internet ortamlarına yansımış ayrımcı nefret ifadeleri ile doğrudan üreten, yayan ve teşvik eden medya organlarından LGBTİ+’lara yönelik cinsiyetçi, transfobik ve homofobik nefret söylemlerini derledik.

Medya çalışmaları kapsamında sosyal medya mecrası ile internet medyasını izleyen Kaos GL, internet yayıncılığında dikkat çeken, sosyal medya ortamlarında öne çıkan Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks (LGBTİ+) odaklı homofobik ve transfobik nefret söylemi üreten ve yayan haberler ile mesajların takibini yaparak kaydını tutuyor. Cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve cinsiyet ifadesi ile LGBTİ+ varoluşlara yönelik ayrımcı yaklaşım, nefret söylemi üreten, yayan, teşvik eden, savunan ya da haklı gösteren ifadeler içeren haber ve yorumları aylık dosyalarla raporluyor.

TBMM Anayasa Komisyonu’ndan LGBTİ+’lara “iç düşman” ithamı

Anayasal güvenceyle kurulmuş LGBTİ+ derneklerine “iç düşman” (1, 2) muamelesi çeken muhafazakâr medyanın nefret dili TBMM tutanaklarında kayda girdi. AKP ve ortaklarının ayrımcı anayasa değişikliği teklifinin görüşüldüğü TBMM Anayasa Komisyonu toplantısında, AKP’li Eyüp Özsoy, “Türkiye Cumhuriyeti’nin düşmanları” arasında “LGBT gibi oluşumlar”ı da saydı. AKP ve MHP’li siyasetçilerle birlikte kamu kurum temsilcilerinin ardından LGBTİ+ düşmanı gongo’lar da Anayasa Komisyonu’nda sıraya girdi.

AKP’li “muhafazakâr devrimci” Eyüp Özsoy: “İnsan hakları, demokrasi, özgürlükler ve milletimizin birliği ve beraberliği... Tabii, ben, bir hukukçu değilim. O sebeple, Anayasa değişiklik teklifimizi teknik açıdan değerlendirecek değilim” diyerek konuşmaya başlayan AKP İstanbul Milletvekili Eyüp Özsoy, “Ülkemize 28 Şubatları tekrar yaşatmak isteyenlere, aile yapımızı bozmaya çalışanlara ve  tüm bunlara destek verenlere asla müsade etmeyeceğiz” sözlerinin ardından devam etti: “AK PARTİ iktidarımız temel hak ve özgürlükleri öncelediği gibi her zaman “aile” kavramını da öncelikli görmüş ve bu kutsal yapının korunmasıyla ilgili de adımlar atmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin düşmanları ülkemizi fiziki olarak yıkmayı defalarca denemiş fakat başarılı olamamışlardır. Son olarak da 15 Temmuzda bunun mümkün olmadığına kanaat getirmişlerdir. Yine, Türkiye düşmanları ekonomik olarak da defalarca saldırıda bulunmuşlar, 2018 yılında yaptıkları saldırıda o dönemdeki Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Berat Albayrak’ın üstün gayretleriyle bertaraf edilmiş ve ekonomik olarak da Türkiye'nin yıkılamayacağı anlaşılmıştır. O sebepledir ki artık LGBT gibi oluşumlarla toplumumuzun ahlaki yapısı ve aile kurumu hedef alınmaya başlamıştır.” Kendilerini “muhafazakâr devrimci” olarak tanıtan AKP’li Özsoy, “Türk aile yapısı bir erkek ve bir kadından ve bu aile birliğiyle oluşan çocuklardan meydana gelir, aksini iddia etmek bu ülkenin millî ve manevi değerlerine ne kadar uzak olunduğunun göstergesidir” sözlerinin ardından, “insan hakları, demokrasi, özgürlükler” gibi ifadelerle kolajlanmış konuşmasına devam etti: “Bu yapıyı bozmaya, tahrip etmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Şu iyi bilinsin ki bizler muhafazakâr devrimciler olarak aile yapımızın bozulmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun gölge sinde, her şeyin öncesinde ve ötesinde bu topraklarda yaşayan ve yaşama borcunu ödemek isteyen her insanın ve kuruluşun ülkemizin önünü açacak insan hakları, demokrasi, özgürlükler ve milletimizin birliği ve beraberliği konusunda yapacağı çok şey olduğunu düşünüyorum.”

AKP Genel Başkan Yardımcısı ve İnsan Hakları Başkanı: “LGBT lobisi...” AKP Genel Başkan Yardımcısı, İnsan Hakları Başkanı ve Konya Milletvekili Dr. Leyla Şahin Usta’yı, “lgbt sapkınları, lgbt paçavrası” sözlerinden, “Aile kurumunu korumak hepimizin görevi. LGBT sapkınlığına karşı ailenin yanında olmak için Haydi Konya, hep birlikte ailecek Büyük Aile Yürüyüşü’ne!” çağrısından hatırlayalım. AKP Genel Başkan Yardımcısı ve İnsan Hakları Başkanı bu kez de TBMM Anayasa Komisyonu’nda, LGBTİ+’lardan “lobi” ve “dayatma” olarak bahsediyor: “Ailenin korunması meselesine gelince, tabiiki birtakım lobi faaliyetleri var bu konuda... LGBT lobilerinin bize dayatmalarıyla bu işi, bu ülkeyi yönetmek değil, tam ters ine bu ülkenin millî ve manevi değerlerine bağlı kalarak ve onlara dayanarak bu ülkenin kendi insanının, kendi medeniyetimizin, kültürümüzün bize bıraktığı emanetlere bağlı kalarak biz ailemizi de kadınları da koruma gücüne sahibiz.” AKP İnsan Hakları Başkanı, “çoğulcu demokrasi”yi önemserken, son olarak, Uluslararası Holokost’u Anma Günü vesilesiyle, twetter’da, “Irkçılığa, ayrımcılığa karşı dik duruşumuzu sürdüreceğiz” paylaşımı yapmayı da ihmal etmedi.

MHP Anayasa Komisyonu Üyesi: “Sapkınlık, bozulma, anormal, Lut kavmi, toplumsal sorun...” TBMM Anayasa Komisyonunda, “başörtüsü ve ailenin korunmasına ilişkin anayasa değişikliği”ne ilişkin Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin görüşmelerinde, MHP Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Anayasa Komisyonu Üyesi Feti Yıldız konuşuyor: “Sapkınlık, bozulma, anormal, Lut kavmi, toplumsal sorun... LBGT -adını bile söyleyemiyoruz- bu sapkın akımın lobileri...” MHP İstanbul Milletvekili Feti Yıldız, Batı’nın, kadının kadınla, erkeğin erkekle yaşamasını “aile” diye tanımlamaya, her türlü sapkınlığı, farklı cinsel yönelimleri ve farklı tercihlere saygı gösterilmesini, insan onuruna saygıyla eş değer görmeye başladığını söyledi. “Kendi cinsine karşı cinsel davranışların normal görülmesini isteyenlerin sıklıkla duyulmaya başlandığını” söyleyen Yıldız, devam ediyor: “Bu bozulmaya, bu sapkınlığa karşı çıkan tüm itirazları etkisiz kılmak için de her türlü tertibin yapıldığına müsaade edildiğini görüyoruz. Batı, ilahi doğal özden kopmuş durumda.” “Gey ve lezbiyen kiliselerinin kurulduğunu” söyleyen Yıldız, gene devam ediyor: “Lut kavminin sapkınlığının postmodern versiyonunu bugün ülkemize ihraç etmek istiyorlar ve maalesef bazı belediyelerimiz bunlara yaptıkları yardımlarla, cesaretlendirmeyle hatta bir siyasi partimizin genel başkanının özendirmesiyle öyle bir yere geldik ki bu, artık toplumsal bir sorun haline gelmeye başladı. Bunun için buna karşı çok ciddi mücadele vermek zorundayız. Milletimizin mahremiyetini, ailesini, cinsiyetini ve nesillerini bozmaya kimsenin gücü yetmeyecek.” MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, nefret nakaratlarını bir de Türkgün’e tekrar ediyor: “Aile’nin korunması kanununa karşı çıkanlara eşcinsel evliliği ve Lut kavminin artıklarının savunabileceği sözleriyle karşılık verdi.” “MHP ve AK Parti milletvekillerinin tamamının imzasıyla anayasanın 41. maddesinde değişiklik yapılarak aile ve evlilik kurumuna karşı yapılan her türlü tehlike, tehdit ve saldırılarla sapkın akımların dayatmalarına karşı korunması amaçlanmıştır. Şimdi buna kıyamet koparıyorlar. Koparanlar belli.” “Şimdi buna kıyamet koparıyorlar. Koparanlar belli. Yani kadınla kadının, erkekle erkeğin evliliğini ancak Lut kavminin bugünkü savunucuları isteyebilir. Buna niye karşı çıkıyorsun... Muhalefetin ailenin korunması ile ilgili savruldukları yeri de burada söylemek istemem. Lut Kavmini savunur duruma düşerler. Bu kadar söyleyeyim.”

Kamu Başdenitçisi’nden komisyona katkı: “Tedbir alınmazsa LGBT tsunami gibi geliyor” “Hak arama kurumu” olduklarını söyleyen Kamu Denetçiliği Kurumu Başdenetçisi Avukat Şeref Malkoç, “T.C. Anayasası’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”ni görüşmek üzere toplanan TBMM Anayasa Komisyonu’nun toplantısına katkı sunuyor: “İki ay önce biz Kamu Denetçiliği Kurumu olarak Avrupa projesi çerçevesinde 50’ye ya kın arkadaşımızı değişik zamanlarda Avrupa’daki ombudsmanlık veya Venedik Komisyonu veya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gibi kurumlara gönderdik. Biz de kapanış ziyaretini yaptığımızda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesiyle görüştük, Avrupa Parlamentosu ve 3 komisyonuyla görüştük, Türkiye'nin Avrupa Birliği ilerleme raporunu yazan komisyonun başkanı ve üyeleriyle görüştük; istisnasız, tümünde hak ve özgürlükleri sayarken LGBT konusunda ısrarla durdular ve bu konuda da bunu bir proje olarak -biz de bir hak arama kurumu olduğumuz için- ısrarla vurguladılar. Yine bize gelen şikâyetler kapsamında veyahut da görüştüğümüz anlamda, Zeki Hoca ifade etti, bu olay bir tsunami gibi geliyor. Eğer Aile Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Diyanet (1, 2) İşleri teşkilatı veya sivil toplum örgütleri bu manada -sadece itiraz etmekle ilgili değil- gerçekten sosyal faaliyetlerde bulunmazlarsa veyahut da buna ilişkin tedbirler almazlarsa bu bir tsunami gibi geliyor. Bir müddet sonra belki de hiç dönülmeyecek bir noktaya gelecek.”

İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’ndan Anayasa Komisyonu’na katkı: “Özellikle bu LGBT konusunda infiale şahidiz” “Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine dayalı ayrımcılık üzerine çalışmayı; herkesin kanunlar önünde eşit olduğuna ilişkin Anayasanın 10. Maddesi ile Türkiye’nin ayrımcılığı yasaklayan normlar içeren uluslararası ve bölgesel sözleşmelere taraf olmasına rağmen kategorik olarak reddeden; LGBTİ+’lar veya yasal temsilcileri tarafından yapılan başvuruları kategorik olarak yok sayan” Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) da Anayasa Komisyonu’ndaydı. T.C. Anayasası'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin ele alındığı TBMM Anayasa Komisyonu toplantısına katıldıklarını paylaşan Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) adına kurul üyesi Avukat Zennure Ber’den komisyona katkı: “Az önce Kamu Denetçisi Kurumu Başkanımızın ifade ettiği, yine Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu Başkanımızın ifade ettiği şekliyle buralarda ailelerin bir infialine şahit olduğumuzu da ben ifade etmek isterim. Öğretmenlerimiz, eğitim sendikası başkanlarımız, muhtarlarımız, anneler, bu anlamda, özellikle bu LGBT konusunda infial içerisindeler ve bizden çözüm beklemekteler.”

Hukukçu stk’dan Anayasa Komisyonu’na katkı: LGBTİ+’lara eşit yurttaşlık hakkı tanınmasın! TBMM Anayasa Komisyonu'nda, “başörtüsü ve aile birliği ile ilgili Anayasa değişikliği” teklifinin görüşmelerine davet edilen Hukukçu Kadınlar Derneği (HUKAD) Başkanı Figen Şaştım’ın komisyona katkısı, LGBTİ+’ların eşit yurttaşlık hakkını inkâr oldu: “Tüm dünyada insanlık adına, ailenin temellerinin dinamitlendiği, aile müessesesinin zarar gördüğü dikkate alındığında, LGBT hareketinin bu konuda örgütlenerek Türkiye'de de bilinçli anlamda eşcinselliğin yalnızca kişiye özel bir mahremiyet alanı olmaktan çıkarılıp, bunun propaganda aracına dönüştürüldüğü ve eşcinsel evliliklerin teşvik edilip kadın erkek değil, kadın ile kadının, erkek ile erkeğin teşvik edildiği evlilik düşünüldüğünde ailenin korunması açısından da 41'nci maddedeki düzenlemenin de mutlaka yapılması gerektiğini düşünüyorum.”

Transfobik “aile” gongosu, cinsiyet geçiş sürecini tamamlamış kadın ve erkeklerin mevcut evlilik haklarının geri alınmasını öneriyor: AKP Tokat Milletvekili Yusuf Beyazıt’ın başkanlık ettiği Anayasa Komisyonu oturumlarına, nefret gongolarından Birleşik Aile Platformu, “evlilik birliğinin cinsiyetini doğumla biyolojik olarak kazanmış kadın ve erkeğin evlenmesiyle kurulabileceği” teklifini sunmak için davet edildi: “Bizim 41'inci maddeyle ilgili somut önerimiz şu şekildedir: ‘Madde 41 – Aile Türk toplumunun temelidir. Evlilik birliği ancak cinsiyetini doğumla biyolojik olarak kazanmış kadın ve erkeğin evlenmesiyle kurulabilir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile çocuklar başta olmak üzere tüm aile bireylerinin korunması, sağlıklı nesillerin devamı, aile kurumunu tehdit eden yönelimlerin önlenmesi için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.’ Bu somut önerimizin ana esasları şunlardan oluşmaktadır: Mevcut değişiklik önerisinde yer alan ‘kadın’ ve ‘erkek’ ibarelerinin cinsiyet değiştirerek kadın veya erkek kimliğini almış kişilerin evlenmelerine izin vermemesini teminen ‘doğumla biyolojik olarak kazanılmış cinsiyet’ şeklinde yer alması teklif edilmiştir. ‘Aile’ kavramı içerisinde ‘ana ve çocuğun öncelikle korunması’ ifadesi yerine yalnızca çocuğun öncelendiği, aile içerisinde ana ve babanın eşdeğerde olacağı bir anayasal düzenleme teklif edilmiştir. Doğal aile modeli içindeki üreme koşullarını yok eden sağlıksız birlikteliklerin önlenmesi, ayrıca doğum oranlarının düşüşüyle ülke nüfusunun yaşlanma eğilimine girmesi sebebiyle mevcut metinde geçen ‘aile planlaması’ yerine daha kuş atıcı ve isabetli bir ibare olarak ‘sağlıklı nesillerin devamı’ ifadesinin tercih edilmesi teklif edilmiştir. Mevcut değişiklik önerisinde doğal aile modeline yönelik tehditler ve bunların önlenmesine yönelik bir hükmün bulunmamasından dolayı gerekli teşkilatın kurulması ve tedbirlerin alınması teklif edilmiştir.”

Sendikal gongo Memur-Sen TBMM Anayasa Komisyonu’nda: “Sapkın ideolojiler, özgürlük ve eşitlik güzellemeleri...” LGBTİ+ düşmanı nefret mitinglerinin yerellerde örgütleyicilerinden kamu sendikası Memur-Sen, “fıtrata uygun yasal ve anayasal düzenlemeler yapılmalıdır” söylemini, Memur-Sen Kadınlar Komisyonu Başkanı Sıdıka Aydın aracılığıyla, TBMM Anayasa Komisyonu’na taşıdı: “Birtakım sapkın ideolojilerin, özgürlük ve eşitlik güzellemeleriyle üretilen ve yayılan cinsiyetsizleştirme politikaları nedeniyle insanlığın büyük bir yıkımla karşı karşıya olduğunu görmekteyiz. Kadın-erkek gerçekliğini yok sayan bu cinsiyetsizleştirme politikaları, alenen insana ve aile kurumuna saldırı niteliği taşımaktadır. Kadını annelikten, erkeği babalıktan soyutlayan bu anlayışın tek amacı vardır, o da aile birliğini yıkmaktır. Birçok yabancı menşei fonların desteklediği, gençlerimizi ve geleceğimizi karartmaya dönük bu yaklaşımların toplumumuzca normal karşılanmaması için, devletimizle birlikte hepimizin üzerine düşen görevler var.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “İnsan fıtratına aykırı sapkınlık virüsü...”

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuşurken sözü gene “LGBT”ye getirdi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in Anayasa değişikliği teklifi konusunda yaptığı açıklamalara değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Aile bizim kutsalımız. Güçlü aileler, güçlü fertlerden ortaya çıkar. Güçlü ailelerden de güçlü millet oluşur. Şimdi çok açık, net bir şey söylüyorum, siz ortağınızla birlikte malum LGBT'cilerle beraber yürüyebilirsiniz, onlarla beraber adım atabilirsiniz, bizim onlarla da işimiz yok. Çünkü aile kurumunu çok sağlam zemine oturtmanın adresi AK Parti, Cumhur İttifakı. Yola da böyle yürüyoruz, yürüyeceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul'da Şule Yüksel Şenler Vakfı Hizmet Binası Açılış Programı'nda konuşuyor: “İnsan fıtratına aykırı sapkınlık virüsü...”

“Teklifimizle; kadınlarımızın haklarını güçlendirme yanında aile kurumunu küresel odakların desteği ile palazlanan ve giderek pervasızlaşan sapkın akımların saldırılarından da korumayı amaçlıyoruz. Özgürlük kılıfı altında, toplumunun taşıyıcı sütunu olan aile müessesinin yok edilmesine asla rıza göstermeyeceğiz. İnsan fıtratına aykırı sapkınlık virüsünün millet varlığımızı daha fazla zehirlemesinin önüne set çekmek istiyoruz.”

Aile Bakanı: “Eşcinsel vatandaşlarımız da bizim vatandaşımız ama kamusallaşmamaları şartıyla...”

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Ankara 75. Yılı Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi’nde basın kuruluşlarının Ankara temsilcilerinden gelen soruları yanıtlıyor:

“Türkiye’de özellikle gençler veya aile değerlerine yönelik bir takım hassasiyetler, çalışmalar maalesef uzun zaman yaşam tarzına müdahale tepkisi ile karşılaştı. Eşcinsel vatandaşlarımız bizim vatandaşlarımız. Haklarını korumak ayrı bir konu. Bu devletin sorumluluğu ve bundan taviz veremezsiniz. Ama öbür taraftan eşcinselliği normalleştirmek, eşcinselliği kamusal alanda hiçbir problem değilmiş gibi kabul edilmesini sağlamayı bizden hiç kimse beklemesin. İkisi birbirinden ayrı şeyler. Dünyada keskin bir LGBT propagandası yürütülüyor. Bunun arkasında büyük bir ekonomik desteğin olduğu, lobi desteğini yürütüldüğü biliniyor. Biz sadece kendi inanç değerlerimiz çerçevesinde değil, öbür taraftan insani değerleri çerçevesinde de eşcinselliğin normalleştirilmesine, yayılmasını göz yumamayız.”

Bakan Yanık’ın, “Eşcinselliği kamusal alanda problem değilmiş gibi kabul etmeyi kimse beklemesin” sözleri, kadın ve LGBTİ+ örgütlerinin ortak açıklamasıyla “nefret söylemi” olarak kayda geçirildi: “Bakan Yanık’ın LGBTİ+’larla ilgili sözleri açık bir nefret söylemidir. LGBTİ+’ların varoluşlarına müdahale edilmediğini iddia ederek LGBTİ+ propagandası ile mücadele edildiğini söylemek bir manipülasyon ve kamuoyunda nefreti yaygınlaştırma çabasıdır.”

Aile Bakanı, daha önce de, CEDAW toplantısında, LGBTİ+ haklarına ilişkin soruları “ve benzeri” ile geçiştirmişti: “Hayatın hangi alanında ise eğer bir ayrımcılık içeren bir davranış biçimi varsa Anayasaya aykırılık teşkil eder ve kişilerin bunu tazmin etme hakkı vardır. Buna LGBTli bireyler de dahil olmak üzere böyledir.”

Homofobik nefret siyasetinin Ocak gündemi

LGBTİ+’yı “yerli ve millî” görmeyen Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ayrımcı söylemini, Ocak ayında, İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy devraldı:

“Yabancı STK’lar, bu coğrafyanın mağdur edilmiş mazlum insanlarına dokunmak, sorunların çözümüne katkıda bulunmak istiyorlarsa birlikte çalışmaya varız. Ama raporlarıyla akıl vermelerine ihtiyacımız yok. Değerlerimize düşmanlık etmelerine izin veremeyiz... Göçü yönetiyoruz... yabancı sivil toplum kuruluşunun yaptığı bir tanecik briket ev olsaydı. Maalesef bugüne kadar böyle bir şey görmedik. Onun yerine bütün enerjisini Türkiye'deki seçimlere odaklayan, LGBT meselesine odaklayan...”

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi de olan AKP Çorum Milletvekili Erol Kavuncu, yeni yılı da homofobik nefret söylemiyle açtı: “İstanbul Sözleşmesi... Sapıklığın yasal güvencesi...”

AKP Çorum Milletvekili Erol Kavuncu, İstanbul Sözleşmesi ile ilgili alınan yargı kararını değerlendiriyor: “Danıştay'ın kararıyla 'küresel' düzeyde propagandası yapılan, desteklenen, teşvik edilen sapıklığın yasal güvencesi ortadan kaldırılmıştır.”

MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'i iktisat kongresi üzerinden topa tutmuş: “LGBTİ'lerle, KHK'lılarla, PKK'lılarla, HADEP'lilerle, azınlık vakıflarıyla, Rum dernekleriyle, bilmem neyle ne saçmalıyorsun! Bunun kontrol edilmesi lazım. LGBTİ'lileri toplayıp iktisat kongresine temel oluşturacakmış. Sen LGBTİ'lilerle kilisede buluşup Türkiye'nin geleceğine nasıl bir taş, tuğla koyacaksın. Çok şey söyleyeceğim ama söyleyemiyorum. Ben bunun hesabını her platformda soracağım. Pagos'çu Tunç Soyer'in başka amaca matuf çalışmalar yaptığına yüzde 100 kanaat getirdim.”

LGBTİ+ düşmanı nefret grupları Yalova’da: “Yalova Üniversitesi’nde eğitim gören öğrencilerden oluşan Yalova Öğrencileri Dayanışma isimli grubun gerçekleştirmek istediği Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi İslami İlimler Fakültesi öğrencileri tarafından basın açıklaması ile protesto edildi... Toplumsal cinsiyet eşitliği, toplumsal bir sapıklık projesi... LGBT ve onun yan ürünü tüm fikirler, Toplumu sömürmek adına buldukları yeni bir ahlakı dayatma yöntemidir... Burası Yalova, sapkınlığa geçit yok...” (1, 2)

Hizb-ut Tahrir'in dergisi Köklü Değişim’den Ankara’da nefret bildirisi: “İnançsızlığı ve sapkınlığı yayan, ateizm, deizm, feminizm ve benzeri esaslı kuruluş, dernekler yasaklanmalı. Cinsiyet eşitliği, LGBTİ ve benzeri ifsat edici münkerlere karşı topyekün bir mücadele başlatılmalı.”

LGBTİ+ karşıtı nefret mitinglerinde nöbetleşen şehirlerde karşımıza çıkan, kendini aynı zamanda TİHEK Türkiye İnsan Hakları Kurumu İstişare Komisyonu Üyesi olarak tanıtan Türkiye Aile Meclisi ve Adalet Platformu başkanı Adem Çevik, bu kez de, “Devletin Dini İslam Olsun” pankartıyla Diyarbakır’da sahnedeydi: “Yasalar İslama uygun yapılsın... Aile Meclisi Başkanı Çevik: Aileyi ifsat eden kuruluşlar kapatılsın, yasalar kaldırılsın... Feminist eşcinsel terör örgütleri (1, 2, 3) kapatılsın. Bunlar ailemizi ifsat ediyor... Diyanetimizi ifsat yasalarından korumak için aileyi yıkan toplumsal cinsiyet eşitliği ve adaleti maskesiyle SEDAV sözleşmesi, dünya sağlık örgütünün dayatmasıyla meşrulaştırılan eşcinselliğin kaldırılıp yerine İslam'a uygun yasaların yapılmasını istiyoruz.”

Urfa Balıklıgöl Devlet Hastanesi, gökkuşağının da yer aldığı çocuk astronotlu uzay resmini, Yeniden Refah Partisi’nin talebiyle hastane duvarından kaldırdı.

İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis üyesi AKP’liler bu kez de belediye dergisinin kapak fotoğrafındaki kişinin kıyafetinde yakaladıkları gökkuşağına takıldılar. İBB'nin üç ayda bir yayınladığı derginin kapağında yer alan fotoğraftaki kişinin kıyafetinde görülen ince bir “gökkuşağı” şeridi, İBB Meclisi Ocak Ayı Toplantısında gündem oldu.

Hükümet medyası: Homofobik nefret söyleminin hem aracısı hem üreticisi

LGBTİ+’lara karşı nefret siyasetini sahiplenen hükümet yanlısı medya, homofobik nefret söyleminin hem aracısı hem doğrudan üreticisi olmaya yeni yılın ilk ayında da devam etti.

Kamu temsilcilerinin ayrımcılık yasağı ve eşitlik ilkesini gözetmeyip LGBTİ+ yurttaşlara yönelik ayrımcı bir dille sarf ettikleri nefret söylemi ile gongo’ların kurumsal ayrımcılık ve nefret suçlarına çağrıya varan eylem ve söylemleri hükümet yanlısı medya aracılığıyla yayılmaya devam ediyor.

LGBTİ+ toplumu ve kurumlarını düşmanlaştıran, manipülasyon, dezenformasyon ve provokasyonlarıyla hak savunucularına, LGBTİ+’lara ve örgütlerine saldıran, nefret söylemini doğrudan üreten, yayan, okurlarıyla takipçilerini teşvik eden hükümet yanlısı ve muhafazakâr medyanın aracı olduğu homofobik nefret siyaseti 2023’ün Ocak ayında şöyle seyretti…

Yeni Şafak: “Erzurum Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Fevzi Polat: "Bugün tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çok büyük bir tehlike var. Küresel emperyalizm, İslam dünyasını LGBT gibi aile değerlerini yok etmek üzere çok kirli, çok çirkef planlarıyla bozmaya çalışıyor.”

Yeni Şafak: “Cumhurbaşkanı Erdoğan: Özgürlük adı altında aile müessesesinin yok edilmesine asla müsaade etmeyeceğiz.”

Yeni Şafak: “Özgürlük anlayışı adı altında dayatılan cinsiyetsizleştirme söylemiyle mücadele eden Dünya Çocuk ve Aile Koruma Platformu, Bağlanma ve Travma Terapisi Eğitimi'ne ev sahipliği yapacak.”

Yeni Şafak: “LGBT ittifakı: 6'lı Masa ve HDP sapkınlık üzerinde mutabakata vardı... HDP Eş Genel Başkanı Sancar, “Bütün halkların, inançların, kimliklerin, kültürlerin, cinsel yönelimlerin adayını arıyoruz” dedi... Kılıçdaroğlu, eşcinseller için yasal düzenleme vaat ediyor... İYİ Parti ABD’deki LGBT yürüyüşüne temsilci göndermişti.”

Takvim: “HDP 6'lı masaya Cumhurbaşkanı adayı eşgalini verdi: LGBT, eşcinsel adayı arıyoruz”

Milat Gazetesi: “Prof. Dr. Bedri Gencer... Asıl çocuk istismarı yapıp kurumsallaştıranlar; LGBT ve İstanbul Sözleşmesi savunucularıdır. Yurtdışından fonlanıp son dönemlerde daha çok bilenen gayrimüslim azgın azınlık, ülkenin çoğunluğu olan Müslümanlara kafa tutuyor.”

Akit’in Ocak ayı nefret nakaratları: “Ekrem'in metrolarında sapkınlar için destek çağrısı!”, “Sözcülüğünü yine Cumhuriyet yaptı! İbneler kaos çıkaracakmış! Hadi oradan”, “iBB’den sapkın LGBT propagandası! Bu kez başı çok ağrıyacak”, “Söz-Müzik: Sezen Aksu! Eşcinsel sapkınlık rezil kliple yayında”, “Homoya ‘evet’ örtüye ‘hayır’”, “Başörtüsü çözümüne "sapkınlık" şartı... Muhalefetin kirli oyunu ortaya çıktı”

Kaos GL’den aylık nefret söylemi takibi

Kaos GL, sosyal medya ortamları ile internet yayıncılığında cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve cinsiyet ifadesi ile LGBTİ+ varoluşlara yönelik ayrımcı yaklaşım, homofobik ve transfobik söylem içeren haber ve gelişmeleri takibe alıyor.

Böylece Kaos GL, internet yayıncılığında dikkat çeken, sosyal medya ortamlarında öne çıkan Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks (LGBTİ+) odaklı homofobik ve transfobik nefret söylemi üreten ve yayan haberler ile mesajların aylık takibini ve irdelemesel kaydını tutuyor.

Ayrımcı, ırkçı, homofobik, transfobik unsurlar taşıyan ifadelere nefret söylemi denilmektedir. Bir gruba ya da o gruba üyeliği nedeniyle bir kişiye yönelik düşmanlıktan kaynaklanan ve o gruba yönelik düşmanlığı gösteren veya cesaretlendiren ifade biçimleridir. Nefret söylemi, nefret suçuna teşvik ya da eşlik edebileceği için, bu iki kavram birbiriyle bağlantılıdır.

Nefret söylemi, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tavsiye kararında, “nefret biçimlerini yayan, teşvik eden, savunan ya da haklı gösteren her tür ifade biçimi” olarak tanımlanıyor: “Cinsel yönelim veya cinsiyet kimliği temelli ayrımcılık Avrupa Konseyi standartlarıyla bağdaşmaz.”

“Nefret söyleminin genellikle toplumda azınlık durumunda olan gruplara yönelik gerçekleştiği düşünüldüğünde, yaygınlaşması sonucunda zaten genellikle görünmez olan bu gruplar çoğunluk grupların bu tarz yaklaşımları ile muhatap olmamak adına daha da fazla oranda görünmez hale gelmektedirler. Nefret söylemine yönelik devlet tarafından aktif bir karşı koyuş ortaya konulamadığı durumda ve ifade özgürlüğü adına bu tür ifadeler koruma gördüğünde, bu durum devletin hoşgörüsüzlüğe ve nefrete karşı azınlık grupların korunması yerine bu tür görüşlerin yayılmasını tercih ettiği anlamına gelecektir.”

Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks (LGBTİ+) terimleri ile tanımlarını, LGBTİ+’lara yönelik ayrımcılık ideolojileri ve anlamlarını, insan hakları ve ayrımcılıkla ilgili terimler ve tanımlarını ve daha fazlasını, Kaos GL Derneğince yayınlanmış “LGBTİ Hakkında Sıkça Sorulan Sorular ve Cevapları” kitapçığında bulabilirsiniz.

Not: Bu dizide, internet ortamı ile sosyal medyadan yapılan alıntıların yazım hatalarına dokunulmuyor; olduğu gibi alınıyor.


Etiketler: insan hakları, medya, nefret suçları
nefret