19/11/2021 | Yazar: Yıldız Tar

Hafta boyunca farklı mecralarda yayınlanan yazıları okuduk ve sizler için seçtik. Haftasonunda ne okusam diyenlere ilaç niyetine beş yazı!

Editörün seçimi – 19 Kasım 2021 Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Giovanni’nin Odası: James Baldwin’in 50’li yıllardaki klasik romanı çağımızın eşcinsel erkeklerine ne öğretebilir? – Kaos GL / Juno Dawson, çev.: Özde Çakmak

65 yıl sonra, Baldwin'in 1956 tarihli romanının cinsellik, aşk, utanç, toplumsal cinsiyet hakkında söyleyeceği hala çok şey var, diye yazıyor Juno Dawson. Özde Çakmak, Juno Dawson’ın Attitude’da yayınlanan metnini KaosGL.org için çevirdi:

“Baldwin son yıllarda Akademi Ödülü’ne aday olan Remember This House (Bu Evi Hatırla) adlı yayımlanmamış son eserine dayalı Ben Senin Zencin Değilim (I am Not Your Negro) adlı belgesel film sayesinde gündeme geldi. Giovanni’nin Odası’nın belirli bir yılda geçmemesi onun güncel kalmasını sağlıyor. Romanın cinsellik, aşk, utanç, toplumsal cinsiyet ve kimlik konusunda hala anlatacak çok şeyi var.”

Yazıya ulaşmak için tıklayın.

Ölüm, Yas ve Keşkeler Üzerine – Velvele / Bawer Murmur

Bawer Murmur, annesinin kaybı ve yas üzerine yazdı:

“İstanbul’a döneceğimiz son gece kavga çıktı. Dayılar, teyzeler, yengeler… saatler süren tartışmalar. Kolonyayla ovulan bilekler, şakaklara yapılan masajlar… Ağzım açık, utanarak izledim herkesi. Annemin cenazesini saçma sapan bir şeye dönüştürmelerine hayretle baktım. Memlekette geçen o bir haftayı tek kelimeyle anlatmam gerekirse “haksızlık” derim. Hayatımda uğradığım ve sindirmekte zorlandığım haksızlıklardan biri, listede en tepelerde ve kocaman. Ailenin utanç kaynağı, istenmeyen ibnesine reva gördükleri her şeyin özeti. O haftada hissettiğim o haksızlık duygusuyla beş yıl geçti. Beş yıldır o cenaze haftası biri bana sarılsa, nasılsın dese, benle ağlasa nasıl olurdu diye merak ederek geçiriyorum. Bu kadar basit ve insani bir şeyi benden esirgeyen herkese hala çok kırgın ve kızgınım. Acıma erişmeme mani oldukları için. Beni yok saydıkları için.”

Yazıya ulaşmak için tıklayın.

"TERF" kelimesi neden emekli edilmeli? – Pembe Hayat / Arya Zencefil

Arya Zencefil, Pembe Hayat’ın internet sitesine yazdığı yazıda transfobi ve feminizme değiniyor, feminizmde neden transfobiye yer olmadığını anlatıyor:

“Bir başka insanın beden mahremiyetinin inkarı ve cis-normatif makul bedenler dışında olan vücutların haklarına karışmak, özellikle de devlet tarafından aynı baskıya uğrayan kadınlarca nasıl da normal kabul edilmektedir? Bu duruş bir başka çelişki yaratmıştır. Bir insanın gireceği tuvalette, onu tacizci ve tecavüzcü diye resmetmek, herhangi bir suçu olmayan masum insanları dışlamak, hepsini aynı kefeye koymak ayrımcılığın en isabetli örneklerinden birisidir. Amaç, güvenlik sağlamak ise, neden transların güvenliği umursanmıyor? Transların huzurlu ve de tacizden uzak olan alanlarda bulunmaya neden hakkı yoktur ve Özellikle erkek olmayan transların beden mahremiyeti, bütünlüğü, haysiyeti ve akıl sağlığı neden önemli değildir?”

Yazıya ulaşmak için tıklayın.

LGBTİ+ çalışanların ayrımcılık deneyimleri: Hoyratlık, hükümetin tutumuna göre artıyor – Duvar / Nergis Kalkan

Nergis Kalkan, Kaos GL’den Murat Köylü ve Defne Güzel’le istihdamda LGBTİ+’ların durumu raporlarını konuştu:

“Kamuda çalışan personelin hükümetin giderek şiddetlenen LGBTİ+ düşmanlığı ile ilişkili olduğunu düşündürüyor. Ne de olsa kamu çalışanları için 'patron' hükümet ve hükümetin tutumuna göre kişiler daha hoyrat davranıyor. Belki yaranmak için, belki yükselmek için, belki de taraflarını belli etmek için bunu yapıyorlar. Bu çok hazin bir durum tabii, çünkü insan haklarını tesis etmek birinci derecede devletin, yani hükümetlerin ve kamu yetkililerinin yükümlülüğünde ama durum öyle ki özel sektör kamudan daha az toksik bir ortam sağlayabiliyor. Durum bir insan hakları krizi aslında…”

Söyleşiye ulaşmak için tıklayın.

homofobi, transfobi, bifobi – Feminist Bellek / Evun Sevgi Okumuş

Feminist Bellek’in yeni yazısında Evun Sevgi Okumuş; homofobi, transfobi ve bifobiyi anlatıyor:

“Eşcinsellik, biseksüellik ve transseksüellik gibi cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerine karşı olumsuz duygular, tutumlar, korku veya iğrenme hissetme ve şiddete varan davranış biçimleri heteroseksüel matrise uymayan kişilere yönelik fobik yaklaşımlara işaret eder. Bu geniş tanıma bakarak, homofobi eşcinsellere ilişkin olumsuz duygu, tutum ve zaman zaman şiddet içeren davranışları anlatırken, bifobi biseksüellere yöneltilen, transfobi ise translara yöneltilen benzer olumsuz duygu ve tavırların nedeni olan önyargı ve nefretin ifadesi olarak tanımlanabilir. Homofobi, bifobi ve transfobi terimleri, bedenlere ikili cinsiyet biçimini dayatan ve arzuyu heteroseksüelleştiren matrisin duygulanımsal ve pratik sonuçlarına işaret ettikleri için bir kavram seti olarak ele alınsa da her bir terimin işaret ettiği nefret biçimi özgün motivasyonlar barındırır. Bu bakımdan homofobi, bifobi ve transfobi birbirine indirgenemez dinamiklere dayanır.”

Yazıya ulaşmak için tıklayın.


Etiketler: kültür sanat, yaşam
2024