29/10/2021 | Yazar: Yıldız Tar

Hafta boyunca farklı mecralarda yayınlanan yazıları okuduk ve sizler için seçtik. Haftasonunda ne okusam diyenlere ilaç niyetine altı yazı!

Editörün seçimi – 29 Ekim 2021 Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Judith Butler: Neden ‘Toplumsal Cinsiyet’ Fikri Tüm Dünyada Tepkilere Neden Oluyor? – Velvele / Çev.: Bawer Murmur

Judith Butler’ın Guardian’da sansürlenen söyleşisindeki görüşlerini açtığı yazısını Bawer Murmur Velvele için çevirdi:

“Faşist bir eğilim olarak, cinsiyet karşıtı hareket, otoriterliğin sürekli güçlenen biçimlerini desteklemektedir. Taktikleri, devlet güçlerini üniversite bölümlerine müdahale etmeye, sanat ve televizyon programlarını sansürlemeye, transları yasal haklarından mahrum etmeye, LGBTQİ+’ları kamusal alanlardan yasaklamaya, doğum kontrol özgürlüğünün altını boşaltmaya, kadınlara, çocuklara ve LGBTQİ+’lara yönelik şiddete karşı mücadeleyi baltalamaya teşvik ediyor.  Bu hareket şeytani güç addedilen ve baskı altına alınmaları veya dışlanmaları tehdit altındaki ulusal düzenin yeniden inşa edilmesi için elzem olan göçmenler de dahil olmak üzere kadınlara, çocuklara ve LGBTQİ+’lara şiddet tehdidini savuruyor.

“Bu nedenle, “cinsiyet eleştirisi” yapan feministlerin trans, ikili olmayan ve genderqueer insanları hedef alma konusunda gerici güçlerle ittifak kurmasını anlamlandırmak imkansız. Şimdi hepimiz gerçekten eleştirel olalım, çünkü bu hareketin hedeflerinden herhangi birinin birbirine düşman olmasının zamanı değil. Zaman anti-faşist dayanışma zamanı.”

Yazıya ulaşmak için tıklayın.

bedenimle aramda ne var? – KaosGL.org / Gözde Demirbilek

Gözde Demirbilek, KaosGL.org’ta başladığı “bedenimle aramda ne var?” serisinde eski yeni demeden bütün defterleri bir bir açıyor:

“ben maskülenliğin ve feminenliğin, erkeklik ve kadınlığa denk olmadığını bildiğim kadar ilişkili yorumlandığını deneyimlediğimi düşünüyorum. üçüncü ihtimalde cinsiyeti, düşündüğüm, ifade ettiğim ve algılandığım biçimiyle bedenimi ortaya koyduğum ve yorumlandığımı hissettiğim haliyle yaşamanın nasıl olduğunu bu yazımda anlatmaya çalıştım. umarım okuması zor bir paylaşım kolajı olmamıştır sizin için. buraya kadar geldiyseniz kendime dair hayli şey paylaşmış oldum, okuduğunuz için teşekkür ederim.”

Yazı dizisine ulaşmak için tıklayın.

Mamut Art Project 2021’de öne çıkan 10 sanatçı – Argonotlar / Ozan Ünlükoç

Ozan Ünlükoç, bu yıl kırk üç sanatçıyı bir araya getiren Mamut Art Project’ten on sanatçıyı daha yakından tanımak için çalışmalarını kendilerinden dinledi:

“Çocuk resimlerindeki özgürlük, günlük ve anlık yaşanan olaylar ve konular, dijital dünya içerisindeki görsel bombardıman, yaşamın zıtlıkları, çeşitliliği, her gün yok olan dünya üretimlerimizin ilham kaynakları. Genel anlamda resimlerimizdeki figürler cinsiyetsiz mekanlar bir peyzaja dayalı. Zamansız, bir dünya içinde kendi hikayelerimizi yazıyoruz. Mamut Art Project sergisinde yer alan işlerimiz bu anlamda anlatmak istediğimiz hikayeleri en iyi temsil eden öncüler. Her Şey Büyüdükçe Giderek Kendine Benziyor serisinden bütünlük felsefesi ile düşlediğimiz, herkesi eşit mesafede izleyerek gülümseyen karakterimiz ve Anonim Masallardan Mitolojik Gerçeklere serisinde yeni bir yaratılış destanına ait olan karakter cinsiyetsiz eşit var olarak aynı galakside farklı dünyaları temsil ediyorlar.”

Söyleşiye ulaşmak için tıklayın.

Kuir direnişin aracı olarak makyaj üzerine – KaosGL.org / Rae Nudson, Çev.: Özde Çakmak

Özde Çakmak, Rae Nudson’ın “On Makeup As a Tool for Queer Resistance” başlıklı yazısını KaosGL.org için Türkçeleştirdi:

“1969 yılında Stonewall’daki polis karşıtı ayaklanmalara yol açan yıllarda, makyaj hem hukuki yaptırımın hedefi hem de toplumsal cinsiyetlendirilmiş dış görünüşü kısıtlayan yasalara karşı bir başkaldırı yöntemi haline geldi. Daha önce mevcut olan bir New York City yasasına göre “maske takan, alışılmadık veya sıradışı kıyafetler giyerek ya da yüzünde değişiklik yaparak herhangi bir şekilde gizlenen” kişiler ya da izin verilen maskeli balolar ve geçit törenleri dışında maskeli ya da kılık değiştirmiş kişilerle bir araya gelenler kanuna aykırı sayılıyordu. 1846 yılında çıkan bu yasayla toprak kiralayan çiftçilerin zaman zaman yetkililerden saklanmak için kılık değiştirerek toprak sahiplerini protesto etmelerinin engellenmesi amaçlanmıştı. On yıllar sonrasındaki pratikte ise; polis yasanın uygulanmasına dair bir tüzükten faydalanarak LGBTQ’lere ve onlara hizmet eden işletmelere yönelik ayrımcılık yapmanın bir yolu olarak “cinsiyetlerine uygun” üç parçadan az kıyafet giyen kişileri hedef aldı. Polis bu yasaları heteroseksüel cisgender toplumu sağlamlaştıracak şekilde uygulayarak uyum sağlamayan kişileri hedef alıyordu.”

Yazıya ulaşmak için tıklayın.

İptal kültürü mü, sansür mü, düşünce özgürlüğüne saldırı mı? Cevap: Hiçbiri – Susma / Pınar Üzeltüzenci

Pınar Üzeltüzenci bir tür boykot yöntemi olarak ortaya çıkan ‘iptal kültürü’ (‘cancel culture’ ) ve ifade özgürlüğü-sansür ve ‘cancellama’ üçgeninin sınırları üzerine yazdı:

“Transfobik fikirleri dolayısıyla hedef tahtası olduğunu iddia eden yazar J.K. Rowling hâlâ kitap yazıyor, kitapları film oluyor, “cancel ediliyorum” dedikçe daha çok platformda söz alıyor. Woody Allen ve Roman Polanski cinsel taciz suçlamalarına rağmen film yapmayı ve her daim zamanının ünlü ve önemli isimleriyle çalışmayı sürdürüyor. Partnerlerine şiddet uyguladıkları ortaya çıkan oyuncu Ozan Güven ve Ahmet Kural meslek hayatlarına olduğu gibi devam edebiliyorlar. Halbuki ifşaları yapan ya da konuyu tartışmaya açan kişiler her daim “woke,” “şımarık,” “bencil,” “yalancı,” “vatan haini,” “terörist” gibi ithamlarla damgalanıyorlar.”

Yazıya ulaşmak için tıklayın.

İnterseks ve yaşlanma ya da travma ile yaşlanmak – KaosGL.org / Belgin Günay

Belgin Günay, 26 Ekim İnterseks Farkındalık Günü’nden 8 Kasım İnterseks Dayanışma Günü'ne giderken travma ile yaşlanmayı kaleme aldı:

“İnterseks ve yaşlanma dendiğinde benim ilk aklıma gelen şey “travma ile yaşlanan birey”. Bir çoğu rıza dışı tıbbi uygulamalar, çocuk istismarı, dışlanma, yalanlar ve utanç ile büyütülme gibi travmalar yaşayan interseks bireyler, hayata çoğu zaman geriden katılıyor. Diğer insanların çok daha genç yaşlarda yaşadığı gelişmeler ya da aşamalar interseks bireyler için geç geliyor ya da hiç yaşanmıyor. Bir birey olarak kendini inşa etme şansına erişimi daha kısıtlı olan interseksler hem toplumsal hem ruhsal konumları itibariyle kendilerini hala çocuk gibi hissederken birdenbire yaşlanmanın getirdiği değişimlerle karşı karşıya kalıyor.”

Yazıya ulaşmak için tıklayın.


Etiketler: kültür sanat, yaşam
İstihdam