06/11/2023 | Yazar: Ali Erol

LGBTİ+ düşmanı nefret “köşe”leri Ekim ayında Akşam, Kayseri Ekspres, Maraş Gündem, Ankara Hertaraf, Aydın Manşet ve Akit yazarlarından geldi.

Gazetelerin 2023 Ekim ayı homofobik nefret köşeleri Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Akademisyen Akşam yazarı güya “Filistin meselesi” konuştuğu köşesine “LGBT dayatması” nakaratıyla başlıyor, “fedofili” iftirasıyla devam ediyor...

Akşam’ın akademisyen erkek yazarı, kadınları karalarken “yeni Anayasa”dan ne anladığını da açık ediyor...

Kayseri Ekspres yazarı “ilahiyatçı bir düşünür olarak” mülki idareye mevzuattan kopyala-yapıştır yasaklama talimatı veriyor...

Matematik öğretmeniymiş, ne eksiğim var köşe de yazayım bari demiş, çakmış formülü Maraş Gündem yazarı: “LGBT = Cinsel Sapkınlık”

Ankara Hertaraf yazarı, önyargısı oranında nefret fantezisiyle LGBTİ+’lara ettiği hakarette, attığı iftirada sınır tanımıyor...

Aydın Manşet’in genç yazarı, “LGBT sorunu” diyor, “Türkiye'nin başındaki bela” diye ekliyor, “kimse bana insan haklarından bahsetmesin” diye de baştan uyarıyor...

Akit yazarlarından muhalefet karalama bahaneli bıktırıcı hep aynı homofobik nakaratlar...

LGBTİ+ toplumuna, kurumlarına ve kişilere karşı cinsiyetçi ve homofobik dezenformasyona ortak olan, doğrudan üreten, yayan ve teşvik eden muhafazakâr ve hükümet yanlısı medya organlarından 2023 Ekim ayı nefret köşelerini Akşam, Kayseri Ekspres, Maraş Gündem, Ankara Hertaraf, Aydın Manşet ve Yeni Akit yazarlarından derledik.

Homofobik nefret söylemiyle bendini aşıp “köşe”lerine sığmayan, LGBTİ+’ları ve kurumlarını düşmanlaştırarak hedef gösteren gazete yazılarını okuyoruz...

Akademisyen Akşam yazarı güya “Filistin meselesi” konuştuğu köşesine “LGBT dayatması” nakaratıyla başlıyor, “pedofili” iftirasıyla devam ediyor

Akşam gazetesi yazarı Taceddin Kutay, “1984 sineması, peçeteciler, istikamet alametleri” başlıklı köşe yazısına “LGBT dayatması” nakaratıyla başlıyor.

LGBTİ+’ların varoluş hakları ile eşit yurttaşlık taleplerini “dayatma” olarak yaftalamanın rahatlığıyla devam eden Akşam yazarı, Türk-Alman Üniversitesi öğretim üyesi de olduğu halde, nefret siyasetinin karalama kampanyasının diliyle, “eşcinsellikten pedofiliye kadar geniş bir skalayı zihnimizde normalleştirmeye çalışıyor” iftirası atmakta sakınca görmüyor.

Akademisyen Akşam yazarı, kamusal alanın hak hukuk ve hürriyetlerinde LGBTİ+’larla eşitlenmeye yanaşmazken, “herhangi bir şiddet eylemi, kışkırtma vb içinde” olmadığını söyleyebiliyor.

Onur Ayı Haziran’da yılda bir kerelik LGBTİ+ onur yürüyüşlerini selamlayan “Avrupa'nın sokakları”ndan şikâyet eden akademisyen Akşam yazarı, “Cesaret edebilen "ben bu dayatmaya karşıyım" diyebilsin bakalım” diye dert yanıyor. Tabii ki en temel Anayasal hakları kapsamında Türkiye sokaklarında yürüyemeyen LGBTİ+’ların ifade ve gösteri haklarına yönelik yıllardır süren yasakları bir siyaset bilimci olarak anmıyor bile.

Akademisyen Akşam yazarı Kutay nihayet aktüel sadede geliyor: “Şimdi o LGBTT sembollerinin olduğu binaların, araçların, bayrak direklerinin üstünde İsrail bayrakları yer alıyor.”

Akademisyen Akşam yazarı, güya “Filistin meselesi” konuşuyor: Eğer PKK, FETÖ, LGBT, ırkçılar, tengriciler, Karabağ'da Ermeniciler, Ortadoğu'da İrancılar ve İsrailciler, Ege'de Yunan savunucuları, topluca sizin pozisyonunuzu eleştiriyor, size hakaret ediyorsa çok doğru yoldasınızdır.”

Akşam yazarı Taceddin Kutay’ı, geçen seneki köşe (1, 2) yazılarından ve sosyal medyadan hatırlayalım: “Eşcinsellik sapkınlıktır”.

Akşam’ın akademisyen erkek yazarı, kadınları karalarken “yeni Anayasa”dan ne anladığını da açık ediyor

Akşam gazetesinden köşe yazarı Tarkan Zengin, “Anayasada başörtüsü güvencesine karşı ittifak” başlıklı yazısında, “Kadınlara yönelik olarak ayrımcılığının en önemli uygulama alanlarından biri başörtüsü yasağıdır” diye başlıyor.

Akşam yazarı Zengin, “eğitimde, çalışma hayatında ve siyasette uygulanan başörtüsü yasağı”nın, “Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kararlı tutumu ve kadınların medeni mücadelesi sayesinde” kaldırıldığını söylüyor ve ekliyor: “Ülkemiz büyük bir ayıptan ve kadınlara yönelik ayrımcılıktan kurtuldu.”

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi öğretim görevlisi ve çalışma hayatı uzmanı bir akademisyen de olan Akşam yazarı, “kadınlara yönelik ayrımcılıktan” bahsederken, köşe yazısının başlığı gereği hiç uzatmadan “konu”yu, “CHP, Yeşil Sol/HDP, EMEP ve TİP üyesi kadın milletvekilleri” üzerinden “LGBT gibi sapkın akımlar”a getiriyor: “...kadın milletvekilleri TBMM'de yaptıkları ortak basın açıklamasında başörtüsüyle ilgili anayasa değişikliğine karşı olduklarını açıkladılar. Bir kadın platformunu TBMM'de ağırlayan kadın milletvekilleri anayasada aile kurumu ve başörtüsü düzenlemesine karşı çıkarken LGBT gibi sapkın akımları savundular.”

Akşam’ın akademisyen de olan köşe yazarı, başörtülü kadınların da bulunduğu kadın platformunu karalamak için “sapkın evlilikler” nefret nakaratını kullanırken, TBMM’nde açıklama yapan o kadın platformunun bahsettiği LGBTİ+’ların insan hakları ve o haklara karşı nefret suçları tehdidi ne ola ki deme gereği bile duymadığı gibi kadın platformu üyesi kadınların “başörtüsü yasağı”nı savundukları yalanı atıyor: “İlginçtir kadın haklarını savundukları söyleyenler Anayasa'da başörtüsüne güvence getirecek düzenlemeye karşı olduklarını söylüyorlar. Sapkın akımlara bile özgürlükçü! yaklaşanlar söz konusu başörtüsü olunca yasakçı oluyorlar. Sapkın akımları bile destekleyecek durumdalar ancak başörtüsüne yine tahammülsüzler.”

Akşam’ın akademisyen erkek köşe yazarı, “başörtüsü yasağı savunucuları” manipülasyonuyla kadınları karalamaya devam ederken, “yeni anayasa”dan anladığını da açık ediyor: “Kadın haklarını savunduklarını iddia ederken bile başörtüsü yasağını savunuyorlar. Sapkın akımları savunurken başörtüsüne özgürlük getirilmesine karşı olduklarını söylüyorlar. Kadın hakları, özgürlük, çağdaşlık konusunda mangalda kül bırakmayan bu kesimlerin başörtüsüne özgürlük gündeme geldiğinde bir anda yasakçı olmaları yaman çelişkidir. Dillerinden hiç düşürmedikleri kadın hakları ve kadınlara özgürlük cümleleri başörtüsü söz konusu olduğunda birden 'karşıyız'a dönüşüyor. Özgürlük maskesi altında sapkın akımları destekleyerek aile kurumunu çökertmeye çalışıyorlar. Bu ittifaka karşı verilecek en iyi cevap başörtüsünü güvence altına alacak ve aile kurumu sapkın akımlardan koruyacak yeni bir anayasa yapmaktır.”

Kayseri Ekspres yazarı “ilahiyatçı bir düşünür olarak” mülki idareye mevzuattan kopyala-yapıştır yasaklama talimatı veriyor

Kayseri Gündem gazetesi, “LGBT propagandası ve meşrulaştırılması”, “LGBT+ ve cinsiyetsizlik propagandası”, “Ahlakın ve dinin izin vermediği; bu tür etkinlikler”, “LGBT gibi sapkın bir yapı” nakaratlarıyla sanatçı Ayta Sözeri’ni hedef almıştı. Gazetecilik adı altında cinsiyetçi-transfobik doğrudan ayrımcılık çağrısıyla sanatçının çalışma hakkını engelletmek isteyen yerel basın organı, “Yayınımız Üzerine LGBT Konseri İptal Edildi” paylaşımıyla, Kayseri'deki konserin “iptal” edildiğini duyurmuştu.

Eski Millî Gazete yazarlarından Furkan Yılmaz Altınöz, bu kez karşımıza Kayseri yerel absın köşelerinde çıkıyor. “İlahiyatçı-Yazar” olarak tanıtılan Altınöz’ün, “Sanatçı Veya Konserler Adına Aileyi Yok Etmek” başlıklı köşe yazısı, Kayseri yerel basınından, Kayseri Ekpsres Haber ve Kayseri Anahaber sayfalarında yayınlandı.

Ses sanatçısı Ayta Sözeri’nin Kayseri konserinin, “ailenin imhasına yönelik operasyon” olduğu Kayseri Ekspres’in ilahiyatçı-yazarının gözünden kaçmıyor: “Bu operasyonların en masumane rolü “sanat/sanatçı” adına oynanmaktadır. Yine aileyi imha/yok etme eylemleri konserler üzerinden toplumsallaştırma ve normalleştirme çabaları tüm hızıyla sürdürülmektedir.”

Kayseri Ekspres köşe yazarı, “Bir kadın ve erkekten oluşan aile olmazsa birey olmaz” diyor, “Aileye yönelik tüm olumsuz girişimler durdurulmalıdır. Unvanları ne olursa olsun geleceğimizin imhasına izin verilmemelidir” buyuruyor ve uzatmadan doğrudan, “Kayseri, ailenin kutsallığını dolaylı olarak hiçe sayan bir konser felsefesine ve onu icra edene ev sahipliği yapacak” uyarısıyla, “Ayta Sözeri diye birisi”ni hedef gösteriyor: “Ayata Sözeri kim? Sosyal medyada “Ayta Sözeri erkek mi?” diye sorulan biri. 20'li yaşlarında cinsiyet değiştiren. Kendisini transseksüel olarak tanımlayan ve konunun aktivisti olduğunu söyleyen biri.”

Köşe yazarı Altınöz, hızını alamıyor, mülki idareye mevzuattan kopyala-yapıştır yol gösteriyor, “İlahiyatçı bir düşünür olarak” saydırıyor: “İlahiyatçı bir düşünür olarak benim zemmim filedir faile değil. Bu tür etkinlikler sanatçı kimliği ve konserleri adına bir yaşam felsefesi sunmaktadır. Ahlak, din, aile, sosyoloji ve ontolojiyi hiçe sayan yaşam tarzını meşrulaştırmaktadır. Bu nedenle Ahlakın ve dinin izin vermediği; bu tür etkinlikler iptal edilmelidir. Bu konuda yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Şehri yönetenler genel sağlık ve asayişi tehdit eden ve milli güvenlik meselesi haline gelen, bu tür girişimleri durdurmalıdır. İptal etmelidir.”

Matematik öğretmeniymiş, köşe de yazayım demiş, çakmış formülü Maraş Gündem yazarı: “LGBT = Cinsel Sapkınlık”

Matematik öğretmeniymiş, ne eksiğim var köşe de yazayım bari demiş, çakmış formülü: “LGBT = Cinsel Sapkınlık”

Ekim ayının başında Meridyen Haber, Kamudan Net Haber, Maraş Bölge yayınlamış, Ekim ayının sonunda ise Son-An gazetesi yayınlamış. “Bilimsel bakış” diyeni de var, “Eğitimci Yazar” diyeni de, sadece “Köşe yazarı” diyeni de...

Matematik öğretmeni köşe yazarı Dr. Meryem Çıldır, kendinden pek emin, “Dünyada her kültürde lamı cimi olmayacak tek şey cinsel sapkınlık, yani eşcinselliktir” diyor, “Kesin hükümler, kesin duvarlar, kesin setler ve kesin olarak Allah'ın (C.C.) hükmü var” diyor, sonra bir daha, “Bu iş düpedüz sapıklık!” diye ekliyor.

“Eşcinsellik, Lût kavminin helakine sebep olan büyük günahlardandır” diyor, “livata olarak tabir edilen homoseksüellik (eşcinsellik)” diye ekliyor, ayet hadis sayıyor, Pompei Vezüv sıralıyor, “siz bakmayın sanatçı kisvesi altında şarlatanlık yapanlara, sapıklara çaktırmadan yeşil ışık yakanlara” diyerekten kaçar mı benden diyor, “Eşcinsel Sapıklık Asla Özgürlük Olamaz” diye tekrar ediyor, “bu öyle bir bela, öyle şirret bir şeydir ki eşcinsellik komple helak olmak demektir” diye de tekerleme gibi devam ediyor...

“Eşcinsel sapıklık”, “cinsel sapıklık” nakaratlarını tekrar tekrar tekrarlıyor sonra duracağı yeri de bilmiyor sanki çıldırmış gibi kopyala-yapıştır “LGBT’nin altında yatan asıl neden çocuk yaşlardaki tecavüz olaylarıdır” diyerekten boyundan büyük cümleler sarf ediyor, devletini göreve çağırıyor.

Hızını alamayan köşe yazarı, “eşcinselliğe ‘özgürlük’ demek apaçık İslam dininden çıkmak demektir” buyuruyor, “Hollanda serbest bırakmış bize ne? Hollanda kim oluyor ki?” diye efeleniyor, hazır yeri gelmişken “islamofobi” kelimesini de cümle içinde kullanıyor: “Bize düşen görev, Hollanda halkını İslam’a davet etmek... Daveti kabul etmiyorlarsa da küfür içinde boğulup en sonunda cehenneme giderler. Gayri Müslim dediğimiz insanların Müslüman olmadıkça yeri cehennemdir. Hollanda dahil, aklı başında hiçbir kimse gerçekten akli melekeleri doğru düzgün çalışıyorsa eşcinsel sapıklığı istemez. Fakat işin çaktırmama kısmında eşcinsel sapıklığın altında İslam düşmanlığı yer alıyor, yani islamafobik faaliyetler…”

Matematik öğretmeni köşe yazarı Çıldır’ın, “LGBT = Cinsel Sapkınlık” başlıklı yazısının sonu bir türlü gelmiyor, okurlarının ikna olacağından emin olamadığından olsa gerek hep aynı nakaratları sıralıyor, “cahil toplumların yaptığı gibi” yapmayalım diye uyarmayı da ihmal etmiyor, nihayet komploya bağlayıp bitirecek diye bekliyorsun ama en son hayvanlarla devam ediyordu: “Eşcinselliğe özgürlük akımını başlatan sapık akıl (üst akıl) yavaş yavaş, adım adım ve çaktırmadan toplumların ve en nihayetinde de insanlığın sonunu getirmeyi amaçlıyor ve planlıyor, bu çok net bir şekilde ortada…”

Ankara Hertaraf yazarı, önyargısı oranında nefret fantezisiyle LGBTİ+’lara ettiği hakarette, attığı iftirada sınır tanımıyor

Ankara yerelinden internet gazetesi Hertaraf köşe yazarlarından Ayten Durmuş, “Kıyamet Çeşitleri” başlığı altında, “sapkınlık” diye saydıra saydıra “LGBTİ+”ya kadar sayıyor.

“Hz. Lut örneğinde ‘cinsel sapkınlık kıyameti’/ soyun belirsizleşmesi, namusun korunmaması” ara başlığının ardından Hertaraf yazarı Ayten Durmuş, “LGBTİ+”ya geçiyor ve hiç uzatmadan önyargısı oranında nefret fantezisiyle ayrımcı dili zaten geçelim nefret saçmakta sakınca görmediğinden LGBTİ+’lara ettiği hakarette, attığı iftirada sınır da tanımıyor: “LGBTİ+: Bugün itibariyle dünyadaki tüm sapkınlar LGBTİ+ (lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel ve interseks) adlarıyla tanımlanmaktadır. Zinayı, ensest ilişkiyi, bebek ve çocuklarla ilişkiyi, başka canlılar ve nesnelerle ilişkiyi doğallaştırmayı, ‘özgürlük’ adı altında yaygınlaştırmaya çalışmakta ve dünyanın farklı mahfillerinden bunların yapılandığı kurumlara ciddi bir para desteği verilmektedir. Dünya üzerinde yeni olmayan bu sapkınlıklar, Lut kavminin helak nedeni olmuştur.”

Aydın Manşet yazarı, “LGBT sorunu” diyor, “Türkiye'nin başındaki bela” diye ekliyor, “kimse bana insan haklarından bahsetmesin” diye de baştan uyarıyor

Aydın Manşet yazarı Sezercan Makas, “Türkiye’nin Başındaki LGBT Sorunu” gibi koca bir başlık atmış köşe yazısına.

Aydın yerelinden Manşet yazarı Makas, “duygu ve düşünceler”ini paylaşacakmış, “bir insanın cinsel eğilimi umrunda değil”miş, edeceği laflarda sorumluluktan kurtulmak için de baştan bahaneyi de biliyor, yazısı, “LGBT isimli oluşuma yönelik”miş yoksa “bireysel olarak kimseyi hedef almamakta”ymış...

“Bu LGBT”, yazarın, “ta lise zamanları”ndan “dikkatini çeken bir konu”ymuş: “O dönemlerde okuduğum bir yazıda Türkiye için ne kadar zararlı olduğu anlatılıyordu. Bu tarz 'anarşik' yapılanmaların, ülke için gelecekte ciddi sorunlar doğuracağı kaydediliyordu. O nedendir mi bilmem mutlaka gözlemledim bu tarz örgütleri.”

Köşe yazarı, “tabloyu görmek için çok derin analizlere ihtiyaç yok” diyor, genç de bir yazar ama “ahlaki boyutu bir kenara dursun” demeyi öğrenmiş, üstelik de gazeteciymiş ama aktüel siyaseti de takip etmiyor anlaşılan: “Bu yapının Türkiye'de en büyük destekçisinin HDP olduğunu düşündüğümüzde bile çoğu şey gün yüzüne çıkmıyor mu? Hele ki bir eylem olmasın, hemen orada beliriveriyorlar.”

Gazeteci köşe yazarı, “bu yapı” demeye devam ediyor, “Ezildiğini ifade ederek üste çıkıyor, vatandaşın beynini bulandırmaya çalışıyorlar” diyor, LGBTİ+’ların en temel hak hukuk hürriyet aramalarından yakınıyor, altında “siyaset” arıyor: “Bırakın ülkemizi sanki dünyadan ezilmeyen bir grup varmış gibi! Dikkatli izleyin ve analiz edin, biraz halkın sinir uçlarına değecek bir durum olduğunda nasıl bir tavır izliyorlar. Neredeler, ne yapıyorlar? Bu oluşumun siyasi olduğu zaten tartışılmaz bir gerçek.”

“Sonuç” mu, “sonuş olarak” n’olacak, gazeteci köşe yazarı kendi şehrindeki yerel LGBTİ+ örgütlenmesiyle görüşüp dertlerinin ne olduğunu, hak hukuk ne hürriyeti istediklerini sorup da ne diye “siyaset”e karışsın, kopyala-yapıştır kolayı varken: “Türkiye'nin başındaki bu beladan kurtulması gerekmektedir... örgütlenme... sokak çığırtkanlığı... bir araya gelip ülke için tehlike saçtıkları... Kimse bana insan haklarından bahsetmesin...”

Akit yazarlarından hep aynı nakarat

Akit’in köşe yazarı, aynı zamanda Yeni Akit Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu, “Ekrem’in gözü dönmüş!” başlığı altında, bıktırıcı muhalefet karalama bahaneli homofobik nakaratlarını tekrar ediyor: “2019 mahalli seçimleri öncesinde Eyüp Sultan Camii’nde Yasin suresini okuyup, seçim sonrasında gaylere şirinlik yapanlar değil de, kim inancı istismar ediyor. Gaylere sadece şirinlik değil.. “Toplumu eşcinsel evliliklere hazırlıyoruz” sözleri ile, devletin kurallarını da değiştirmeye kalkışan, Ekrem İmamoğlu değil mi? Eyüp Sultan Camii’ne çok yakın bir mesafedeki Feshane’de eşcinsel sergi düzenleten Ekrem İmamoğlu değil de, inancı istismar eden kim? Ama Ekrem bu.. Feshane’de eşcinsel görselleri sergiletir..”

Akit yazarı İdris Günaydın, “İSRAİL Gazze’de bir hastane bombalamıış!!” başlığı altında “Filistin” için “fıkra” anlatıyor: “İsrail medeni dünyanın mensubudur. Yapmaz! İsrail Kemalistlere yakındır, laiklere yakındır, LGBT’ye yakındır, Batıya yakındır... İnanmayan Kemalist, laik, Batıcı, hümanist, Komünist, LGBT’ci, Siyonist... Kısacası Ehli Küfr...”

Not: Bu dizide, köşe yazılarından yapılan alıntıların yazım hatalarına dokunulmuyor; olduğu gibi alınıyor.


Etiketler: medya, nefret suçları
2024