01/11/2023 | Yazar: Ali Erol

AK Parti, Gelecek Partisi, Yeniden Refah Partisi ve Vatan Partisi’nin nefret siyaseti LGBTİ+ yurttaşları hedef almayı Ekim ayında da sürdürdü.

Homofobik nefret söyleminin 2023 Ekim seyri Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, LGBTİ+ yurttaşlara yönelik ayrımcı söylemini Eylül ayının ardından Ekim ayında da sürdürdü: “Biz LGBT tanımıyoruz.”

Eskinin AKP’li Başbakanı, şimdinin Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun “sivil ve özgürlükçü Anayasa”dan anladığı: “LGBT meselesi ve uyuşturucu meselesi...”

AKP Kadın Kolları Başkanı Ayşe Keşir’in “Anayasa düzenlemesi”nden anladığı: “Anayasa’da aile kurumuna yönelik düzenleme çalışmasına LGBT penceresinden bakarak zihninizde kurduğunuz sefil kurgularınız...”

Yeniden Refah Partisi’nden (YRP) nefret siyaseti: “LGBT sapkınlığına dur diyelim!”, “Bu tür derneklerin kapatılması gerekir.”

LGBTİ+’ların anayasal eşitlik taleplerini “propaganda” söylemiyle yaftalayan Vatan Partisi’nden “kanun” önerisi: “LGBT propagandasını yasaklamak yetmez, LGBT örgütlenmesi de yasaklanmalıdır. LGBT dernekleri derhal kapatılmalıdır!”

Selçuk Üniversitesi Rektörü, Konya STK Platformu’nun “aile” toplantısında konuşuyor: “zararlı akımlar”, “cinsel sapıklık”, “cinsel özgürlük naraları”, “aile kurumuna kapsayıcılık kisvesi altında saldırı”

Hükümet temsilcilerinin dilinden düşmeyen “LGBT” söylemi, Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in de her ay gündeminde: “LGBT'den tutun ailenin korunmasına kadar...”

LGBTİ+’lara karşı nefret siyasetini sahiplenen hükümet medyası, homofobik nefret söyleminin hem aracısı hem doğrudan üreticisi olmayı Ekim ayında da sürdürdü.

Homofobik ve Transfobik Nefret Söyleminin 2023 Ekim Ayı İnternet Seyrine sosyal medya ve internet ortamlarına yansımış ayrımcı nefret ifadeleri ile doğrudan üreten, yayan ve teşvik eden medya organlarından LGBTİ+’lara yönelik cinsiyetçi, transfobik ve homofobik nefret söylemlerini derledik.

Medya çalışmaları kapsamında sosyal medya mecrası ile internet medyasını izleyen Kaos GL, internet yayıncılığında dikkat çeken, sosyal medya ortamlarında öne çıkan Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks (LGBTİ+) odaklı homofobik ve transfobik nefret söylemi üreten ve yayan haberler ile mesajların takibini yaparak kaydını tutuyor. Cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve cinsiyet ifadesi ile LGBTİ+ varoluşlara yönelik ayrımcı yaklaşım, nefret söylemi üreten, yayan, teşvik eden, savunan ya da haklı gösteren ifadeler içeren haber ve yorumları aylık dosyalarla raporluyor.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı: “Biz LGBT tanımıyoruz”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, LGBTİ+ yurttaşlara yönelik ayrımcı söylemini Eylül ayının ardından Ekim ayında da sürdürdü.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, partisinin 4. Olağanüstü Büyük Kongresi'nde geçerli 1399 oyun tamamını alarak “AK Parti Genel Başkanlığı”na yeniden seçildi.

AKP’nin Ankara’daki kongre konuşmasında “sapkın akımlar” söylemini tekrar eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhuriyeti gerçek demokrasiyle kucaklaştıracak sivil, özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasayı inşallah ülkemize kazandıracağız” sözlerine, “LGBT tanımıyoruz” diyerek devam etti: “Siyasi, sosyal, bireysel sapkın akımları destekleyerek millî bünyemizi, aile kurumumuzu, değerlerimizi yıkmayı hedef alan sinsi faaliyetlerin kökünü kurutacağız. Biz LGBT tanımıyoruz. Kim LGBT'yi tanıyorsa onlar beraber yürüsün. Cumhur İttifakı olarak da tanımıyoruz ve biz bu noktada aile kurumunu sağlam tutan, aile kurumuna sağlam olarak sarılan bir yapının mensuplarıyız.”

Erdoğan’ın AKP kongresinde sarf ettiği “sapkın akımlar” söylemi, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı sosyal medya hesabından tekrar paylaşıldı. 

Eskinin AKP’li Başbakanı, şimdinin Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, partisinin Bursa 2. Olağan Kongresinden, AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın “sivil ve özgürlükçü Anayasa” çağrısına yetişti: “Erdoğan'a tavsiyem şudur. Aileyi korumak için ne yapacaksanız yanınızdayız. LGBT meselesi ve uyuşturucu meselesi bu ülkedeki en önemli unsurlardır...”

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından Ankara’da düzenlenen 8. Aile Şûrası’nda yaptığı konuşmada da seçim sürecinde yaptığı gibi gene “sapkınlar” söylemiyle LGBTİ+’ları hedef aldı: “Tüm seçim kampanyasında da ifade ettiğim gibi Cumhur İttifakı'nda LGBT diye bir anlayış yoktur. Varsın LGBT, illet ittifakının malzemesi olsun, tepe tepe kullansınlar ama bizde bu yok. Niye? Çünkü bizde aile, kutsal bir yapı ve bu kutlu bir yapıyı biz lekeleyemeyiz. Buna da müsaade etmeyiz, edemeyiz.” (1, 2)

“Meselenin daha vahim tarafı, bunun kişisel bir yaşam biçimi tercihinden ziyade küresel bir dayatma hâline dönüşmesidir. En küçük eleştirilerin dahi susturulduğu, itiraz edenlere adeta hayat hakkı tanınmadığı, insan fıtratını ve ailevi değerleri savunmanın imkânsız hâle geldiği, tepki gösterenlerin, ekonomik, siyasi ve diplomatik olarak baskılandığı, hâsılı bir avuç azgın azınlığın milyarlarca insanı esir almaya çalıştığı küresel bir zorbalıkla karşı karşıyayız. Sadece kadın erkek arasındaki ilişkileri değil, çocuklarımızı da hedef alan saldırılar karşısında, aileyi, dolayısıyla insanı korumak bizim görevimizdir. Buradan bir kez daha ilan etmek isterim ki, Türkiye ve Türk milleti küresel cinsiyetsizleştirme dayatmalarına kesinlikle boyun eğmeyecektir. Evlatlarımızı bu sapkınların eline bırakmayacağız. Aile yapımızın dinamitlenmesine izin vermeyeceğiz.”

Anadolu Ajansı (AA), Cumhurbaşkanı’nın “Aile Şûrası” konuşmasını, “En büyük tehdit, cinsiyetsizleştirme politikalarıdır” ara başlığı altında, “evrensel insan hakları ve hukuka dayalı aynı zamanda etik gazetecilik prensibiyle ayrımcılığa ışık tutmak” ve “ayrımcılığa uğrayan herkesin sesi olma misyonuyla” açtığı “Ayrımcılık Hattı” hesabından paylaştı.

Türkiye Gazetesi ise Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın, “millî ve manevi değerlerin taşıyıcısı olan ailenin her türlü zararlı eğilimden korunması için birçok çalışma” yürüteceğini yazdı. “Sapkın akımlara karşı etkin savaş” başlığı altında, “Üç bakanlık sosyal medyadaki tehditleri bitirecek” servisi geçen Türkiye Gazetesi, İçişleri Bakanlığı, Millî Savunma Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nı sayıyor ve devam ediyor: “Sosyal medyada Türkiye’nin güvenliğini tehdit eden terör örgütleriyle ve LGBT gibi sapkın akımlarla etkin mücadele edilebilmesi için ortak mücadele başlatıldı.”

Homofobik nefret siyasetinin Ekim seyri

Hükümetin, “sil baştan Medeni Yasa, sil baştan Anayasa yazma girişimleri”ne karşı TBMM’yi ziyaret eden, “yeni anayasa” adı altında LGBTİ+’ların hedef gösterilmesini gündemleştiren Eşitlik İçin Kadın (EŞİK) Platformu, “Yeni Anayasa gündeminin bir parçası olmayın, bu oyunu bozun, müzakere dahi etmeyin” çağrısı yaptı.

AKP Kadın Kolları (1, 2) Başkanı ve Düzce Milletvekili Ayşe Keşir, EŞİK Platformu’nun Meclis’te yaptığı çağrıya karşı cinsiyetçi ve homofobik paylaşımda bulundu: “Kadın hakları hiçbir ideolojinin aparatı değildir, olamaz... Anayasa’da aile kurumuna yönelik düzenleme çalışmasına LGBT penceresinden bakarak zihninizde kurduğunuz sefil kurgularınızla sizi baş başa bırakıyorum. Bizim tek gayemiz kadın, erkek, çocuk, yaşlı vb. tüm bireylerini hem tek tek hem de kurum olarak aileyi korumak, güçlendirmek.”

EŞİK Platformu üyesi ve Duvar köşe yazarı Berrin Sönmez, AKP Kadın Kolları Başkanı Ayşe Keşir’in siyaset seyrini ele aldığı “Ayşe Keşir neden EŞİK karşıtı açıklama yaptı?” başlıklı köşe yazısında, Keşir’in, “Anayasa’da aile kurumuna yönelik düzenleme çalışmasına LGBT penceresinden bakarak zihninizde kurduğunuz sefil kurgularınızla sizi baş başa bırakıyorum” sözlerini değerlendirdi: “Böyle buyurmuş sayın vekil. Sefil kurgu olan eşitsiz toplumsal cinsiyet politikası, eşitlik ise insani olan demek gerekiyor. Kurgulanmış toplumsal cinsiyet rollerini, iktidarın sosyal mühendislik politikası haline getirmesi, tüm insanların doğuştan eşit haklara sahip olduğu gerçeğini değiştirmez. Sadece bu politikayı benimseyenleri kölelik düzenini savunan insanlara dönüştürür. Bin yıllardır var olan LGBTİ+ realitesini görmezden gelme yönündeki faşizan tutum, kölelik/cariyelik düzenini canlandırmaktan başka bir emele hizmet etmez. LGBTİ+ karşıtı siyasi söylemin, evlilik yasağı gibi ifadelerle Anayasaya girmesi, heteroseksüel olmayanları şiddetin açık hedefi haline getirir ve yasalar mağdurları, cinsiyet temelli şiddete karşı korumaz olur. Uygulamada mevcut durum da aşağı yukarı böyle olsa bile Anayasada yer alması, insan haklarından soyutlanmış kölelerin varlığını ilan anlamına gelecektir. Ve bunları da yerli-milli adıyla ataerkil din yorumlarına dayandırıyorlar ya sormak istiyorum: Allah’ın insan olarak yarattığını insan haklarından soyutlamak sizin ne haddinize? Derdiniz din ise buyurun buradan cevap verin.”

Seçim vaadi Anayasal güvenceyle kurulmuş LGBTİ+ derneklerini kapatma sözü olan Yeniden Refah Partisi (YRP) nefret siyasetini Eylül ayının ardından Ekim ayında da sürdürdü. Milli Nizam isimli internet sitesi ise “Sapkınların sesi Kaos GL” nefret nakaratını tekrar etti.

Yeniden Refah Partisi, sosyal medya hesabından, “Genel Başkan Yardımcımız Muhammed Fatih Müjdeci: “LGBT Sapkınlığına Dur Diyelim!”” paylaşımı yaptı. Genel Yayın Yönetmenliğini YRP Genel Başkanı Fatih Erbakan’ın Basın Danışmanı da olan Şerif Varol’un yaptığı Milli Nizam isimli internet sitesi, Müjdeci’nin, “LGBT sapkınlığına dur diyelim!” nefret çağrısını, ateşe verilip yakılan gökkuşağı bayrağı görseli eşliğinde, “Yeniden Refahlı Müjdeci'den kamuoyuna çağrı!” paylaşımıyla tekrar etti. Akit ise YRP’nin “LGBT sapkınlığı” nefret nakaratına, “Yeniden Refah Partisi'nden LGBT sapkınlığına karşı yasa sözü!” başlığıyla ortak oldu.

YRP Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, parti merkezinde, “Hükümeti ve cumhurbaşkanımızı LGBT dernekleriyle ilgili taahhütlerini yerine getirmeye davet ediyoruz” diye konuştu: “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini LGBT dernekleriyle ilgili konularda topluma yönelik taahhütlerini ve cumhurbaşkanımızın seçim öncesi toplumsal sözleşme ya da vaat sayılabilecek öneri ve yaklaşımlarını uygulamaya, yerine getirmeye, harekete geçmeye davet ediyoruz.” Akit’ten tekrar: “Yeniden Refah Partisi'nden LGBT sapkınlığıyla mücadelede kararlılık mesajı!”

YRP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Doğan Bekin, “Anayasa Değişikliği Teklifi Millet İttifakını Yeniden Birleştiriyor” başlıklığı altında TBMM’de basın açıklaması yapıyor ve Akit’e konuşuyor: “Genel Başkanımız Fatih Erbakan da defaatle açıklama yaptı. Bu tür sapkınlıkların kesinlikle karşısındayız. Bu tür derneklerin kapatılması gerekir. Bu tür sapkınlıklar tamamen aile ve toplumsal birliğimizi dinamitlemeye yönelik girişimlerdir. Batıda çökmüş olan aile ve toplum yapısının bize kokuşmuş sapkınlıklar yoluyla dayatılmaya çalışılıyor. Bu tür sapkınlıklarının özgürlükle uzaktan yakından hiçbir ilgisi yoktur ve sapkınlığın da özgürlüğü olmaz.”

LGBTİ+’ların varoluş hakları ile anayasal eşitlik taleplerini “propaganda” söylemiyle yaftalayan nefret siyasetin temsilcilerinden Vatan Partisi, “LGBT propagandasını yasaklamak yetmez, LGBT örgütlenmesi de yasaklanmalıdır. LGBT dernekleri derhal kapatılmalıdır! Rusya, Macaristan gibi ülkeler yasakladı sıra bizde...” nakaratlarıyla tekrar ettiği kurumsal ayrımcılık ve nefret suçu çağrısını, Ekim ayında, “LGBT kanun teklifi” olarak yeniden ilan etti: “Vatan Partisi'nden kanun önerisi: LGBT propaganda ve örgütlenmesine son”

Vatan Partisi’nin TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’a sunacağı “LGBT propaganda ve örgütlenmesini ceza yaptırımına bağlayan kanun önerisi”ni Doğu Perinçek açıkladı: “Kanunun adında LGBT kavramının tercih edilmeme nedeni, yeni yeni cinsel kimlikler türetilmesidir. Böylece LGBT harfleri yetersiz hale getirilmektedir. Bu nedenle “Doğal Olmayan Cinsel Kimlikler ve İlişkiler” kavramı kullanılmıştır.”

Aydınlık gazetesinin “LGBT dayatmasını durduracak kanun önerisi” başlığıyla duyurduğu, Vatan Partisi’nin, “LGBT dayatmasına karşı Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne ceza yaptırımı öngören kanun önerisi”ni, Yeni Şafak, “LGBT propagandasına ceza önerisi” başlığıyla paylaştı: “Toplum sağlığı açısından gerekli”, “LGBT ile kadın özgürlüğü arasında hiçbir bağ yok”. Perinçek’e, Akit’ten alkış, “Muhalefet Doğu Perinçek kadar olamadı! LGBT dayatmasına karşı harekete geçti” başlığıyla geldi.

Kaos GL Youtube kanalının “Büyük Hayat Buluşması”na katılan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e karşı nefret siyasetinden eksik kalmayan Vatan Partisi İzmir İl Başkanı, “LGBT şube müdürlüğünü derhal kapatın... amacı adında açıkça belirtilen Kaos GL örgütü” söylemini bu kez de yerel seçimler öncesi adaylık vesilesiyle tekrar etti: “Biliyorsunuz, İzmir’de LGBT örgütü için bir şube müdürlüğü kurdular. Kim bu LGBT? ‘Geliyoruz, çocuklarınız için geliyoruz.’ diye yürüyenler. Bazılarının adı bile meymenetsiz: ‘Kaos’! Bu müdürlük derhal kapatılacak. Yerine de büyük sorunumuz, uyuşturucuyla mücadele gelecek.”

TBMM Anayasa Komisyonuna “uzman” diye davet edilen, Yeni Şafak’ın da “uzman”larından olan ürolog Zeki Bayraktar, bu kez de, İlim Yayma Cemiyeti Kayseri Şubesi’nin konuğu oldu. Kayseri Melikgazi Belediyesi konferans salonunda yapılan “Çocukta ve Ergende Cinsiyet Kimliği” konulu konferansta, yerel medyanın aktardığına göre, “Eşcinsellik kavramı ve karşı koyma, gençleri ve çocukları bu durumdan korumanın yolları” konuşuldu.

LGBTİ+’ların var olma ve hayat hakkını hedef alan ve “ailenin korunması” adı altında düzenlenen LGBTİ+ düşmanı nefret yürüyüşlerin Konya ayağından hatırlayacağımız Konya Sivil Toplum Kuruluşları (STK) Platformu, Ekim ayında, Antalya’da “Dijital Çağda Aile” toplantısı yaptı. Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Metin Aksoy, “21.Yüzyılda Aileyi Yeniden Tanımlamak/Düşünmek” başlıklı konuşmasında, “evrensel zararlı akımlar aileyi hedef almış durumda… Her türlü cinsel sapıklık teşvik edilirken geleneksel aile yapısı yok edilmeye çalışılıyor” sözlerini sarf etti.

Selçuk Üniversitesi Rektörü, “aile kurumuna kapsayıcılık kisvesi altında saldırıların yapıldığını” öne sürerken, sadede gelerek “zararlı akımlar” ve “cinsel sapıklık” söyleminden kastına açıklık getiriyor: “Her ne hikmetse sayısı dahi bilinemeyen türlü türlü cinsel yönelimleri makbul sayan ve kucaklayan bu zihniyet, kocanın çalıştığı, annenin ev hanımı olduğu çocuklu aileleri ise ataerkil zihniyetin uzantıları olarak görmekte ve kapsama alanı dışında bırakmaktadır. 60’larda cinsel özgürlük naraları ile başlayan bir sürecin neticesi olan bu hareket, sosyal adalet zırhının arkasına saklanarak zorbalık ve had bilmezlik yapmaktan da geri durmamaktadır. Nitekim 1973’lerle birlikte başlayan ve dünyanın birçok noktasında kabul ettirilmeye çalışılan ve Uluslararası Psikologlar Derneğinin ilk defa dile getirmiş olduğu bu yönelimler maalesef sınır tanımayan bir zihniyet halinde birçok yeri tehdit ettiği gibi ülkemizi de tehdit etmektedir.”

Selçuk Üniversitesi Rektörü Aksoy, İstanbul Sözleşmesi’nin feshiyle yetinmeyip, 6284 Sayılı Kanun’u, “Türk aile yapısını tehdit eden en önemli tehditkar unsur” söylemiyle dezenforme etmeye geçmeden önce araya en son Yeni Şafak tarafından yayınlan transfobik komplodan kopyala-yapıştır kolaj katıyor: “Bugün bazı batı ülkelerinin velilerin haberi dahi olmadan ilkokul çocuklarının cinsiyetlerini değiştirmek üzere, ilaç kullandırma noktasında dahi gelmiş bulunmaktadır. İçinde bulunduğumuz çağda artık yalnız değerler değil, aile gibi en temel kurum dahi tehdit altındadır. Kapsayıcılık adına eşitliğe aykırı uygulamalar içerisine giren, farklı etnik, dini ve cinsel yönelim gruplarına kotalar koymaya başlayan batının bu tutumunu ne eşitlik ne liyakat ne de hakkaniyet ile bağdaşmayacaktır.”

Konya Sivil Toplum Kuruluşları Platformu Başkanı Adem Ceylan ise Konya’da yaptıkları LGBTİ+ düşmanı nefret yürüyüşünü andı; “LGBT lobisi” nakaratı ile “Siyonist çete” ifadelerini birlikte kullandı.

“Küresel çete”, “İsrail” derken kendi kurduğu komployu “LGBT” nefret nakaratlarıyla taçlandıran bir diğer isim de Gaziantep Üniversitesi’nden Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu’ndan geldi. “Öğretim Üyesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler uzmanı” yazarın homofobik nefret siyasetinin servisine Indepentent Türkçe aracılık etti: “Küresel Çete, BOP ve Ukrayna-Rusya savaşı başta olmak üzere III. Dünya Savaşı için, Tanrı'yı kıyamete zorluyorlar... Uyuşturucu ve LGBT'yi neden destekliyorlar? Kadın ve erkekten oluşan insanı fıtratını neden bozuyorlar ki, kadını erkek, erkeği kadın yapıyorlar? Kısaca bu sapıklar, şeytanın yolundan giderek Kur'an-ı Kerim'i okuyup tersini yapıyorlar. Çünkü bunlar şeytan liderliğinde Batı çetesidir. Bu bir Hak ve Batı savaşıdır. Ve Batı batmaya mahkûmdur. Azimle ve sabırla direnelim. Çünkü direnmesek de biz onların sapkın dinine girmediğimiz için bizi zaten kabul etmezler ve öldürmeye devam edecekler.”

Hükümet temsilcilerinin dilinden düşmeyen “LGBT” söylemi, Eylül ayının ardından Ekim ayında da, Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in gündeminde. Bakan Tekin, “LGBT'den tutun ailenin korunmasına kadar”, Erzurum Atatürk Üniversitesinin 2023-2024 Akademik Yılı Açılış Töreni’nde konuşuyor: “Sayın Cumhurbaşkanı'mızın 'dünya 5'ten büyüktür' mottosuna ilave olarak, gelin dünyada bize sunulan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'ni tutun, bütün uluslararası metinleri Müslümanların, dünya mazlumlarının, Doğu toplumlarının haklarını savunabilecek şekilde, bizim toplumsal değerlerimizi savunabilecek şekilde, LGBT'den tutun ailenin korunmasına kadar, bizim toplumsal değerlerimizin de bir insan hakkı olduğunu, o metinlere dercettirmek için hep beraber bambaşka bir mücadelenin başlaması gerekiyor. Bunu yapacak olan kişiler de üniversitelerdeki akademisyenler. Ben dolayısıyla rektörümüzden, üniversitemizden, akademisyenlerimizden, bu metinlerle ilgili dünya çapında bir akademik, entelektüel bir girişimde bulunulmasını arzu ediyorum.”

Homofobik nefret medyası: LGBTİ+ düşmanlığının hem aracısı hem üreticisi

LGBTİ+’lara karşı nefret siyasetini sahiplenen hükümet yanlısı medya, homofobik nefret söyleminin hem aracısı hem doğrudan üreticisi olmayı Ekim ayında da sürdürdü.

Muhafazakâr merkez medyadan Yeni Şafak gazetesinin, LGBTİ+ karşıtı karalama kampanyasıyla doğrudan Kaos GL Derneği’ni hedef aldığı (1, 2) dezenformasyon yayınlarını, hükümet yanlısı medya organları, LGBTİ+ derneklerinin Anayasal haklar kapsamında Dernekler Kanunu’na göre kurulduklarını bildikleri halde, Türkiye’nin de dahil olduğu AB ve BM fonlarından söz konusu Dernekler Kanunu çerçevesinde LGBTİ+ derneklerinin de yararlanmasını, gene aynı Dernekler Kanunu kapsamında İçişleri Bakanlığı’nın bilgisi ve denetimine tabi olduğunu görmezden gelip, kamuoyunu yanıltmaya ve LGBTİ+ kurumlarını kopyala-yapıştır hedef göstermeye devam ediyor: “Türkiye’de adında ve amacında LGBT kavramı geçen kayıtlı 29 dernek bulunuyor. Bu derneklerden 22’si dışarıdan fonlanıyor. Müslümanlar, LGBT'nin tüm derneklerinin kapatılması hususunda çağrı yaptığı halde, devlet, fonlanan bu derneklere hala sessiz!”

LGBTİ+ düşmanı nefret siyasetinin hem aracısı hem doğrudan üreticisi olan hükümet medyasından Yeni Şafak, Ağustos boyunca transların sağlığa erişim hakkıyla hekimleri hedef almıştı. Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, Yeni Şafak’ın hekimleri karalayan yayınının gerçeklerle bağdaşmadığını yazmıştı. Yeni Şafak, Ekim ayında, karalama kampanyasıyla dezenformasyon yayınının “çabuk unutuldu”ğundan yakındı: “LGBT odaklı tıbbi müdahaleler cezasız kaldı. Korkunç olaylar aynı hızla unutuldu. Müslümanlara saldırabilmek için fırsat gördükleri her olayı değerlendiren sözde STK’lar da çocukların cinsiyetini kanunsuzca değiştiren doktorlar için sessiz...” Yeni Şafak, hekimlere yönelik karalama ve dezenformasyona devam etti: ““Soruşturma açıldı", "İnceleme başlatıldı" açıklamalarından bir sonuç çıkmadı.”

Yeni Şafak, eşcinselliğin “onarım terapisi” ile “tedavi” edilebilir bir “hastalık” olduğunu​ savunan homofobik ekolün önde gelen isimlerinden Joseph Nicolosi propagandası yapıyor: “LGBT'lileri tedavi eden Psikiyatrist Anna Erdoğan anlattı...” Yeni Şafak, “‘Eşcinsellik doğuştan değil sonradan ortaya çıkan bir hastalık’” şarlatanlığına aracılık ediyor: “LGBT'lileri tedavi eden Psikiyatrist Anna Erdoğan, eşcinsel olduğunu iddia eden ve iyileşmek isteyen danışanlarını İzmir’deki özel kliniğinde tedavi ediyor.”

Belçika Başbakanı, “Cinsel eğitim yıllardır halk sağlığı sistemimizin temel direklerinden biri olmuştur. Bu eğitim aynı zamanda çocukların ve gençlerin fiziksel bütünlükleri ve hakları konusunda bilinçlenmelerini de sağlamaktadır” dese de, Yeni Şafak’ı ikna edememişti; Yeni Şafak bu kez de, Papa bilmez, Papa’nın dinini de ben bilirim diyor: “'Eşcinsellik suç değildir' diyen Papa ve Vatikan'a kardinallerden manifesto: Büyük bir günahı kutsamayacağız... Papa'nın kadınlar ve LGBT'lilerle ilgili verdiği karar, herhangi bir değişikliğin bölünmeye yol açabileceği konusunda uyarıda bulunan muhafazakarları sarstı.”

Yeni Şafak, homofobik nefret fantezisinde sınırları aşınca, LGBTİ+’lara “pedofili” iftirası atmakta sakınca görmüyor: “Kanadalı bir baba, pedofili hastalıklı 'gökkuşağı mafyalarına' hadlerini bildirdi.”

Ankara Barosu tarafından Haziran ayında duyurulan insan hakları etkinliğine karşı Ankara Barosu önünde sergilenen “LGBT ideolojisi”, “LGBT dayatması çocuk istismarı”, “LGBT propagandası” gibi homofobik nefret nakaratlarını sarf eden Vatan Partili Meltem Ayvalı’nın, Baro tarafından, Çocuk Hakları Merkezi Başkan Yardımcılığı görevinden alınıp, Çocuk Hakları ve Kadın Hakları Merkezi üyeliğinden çıkarılması Aydınlık ve Yeni Şafak sosyal medyasınca duyuruluyor: “LGBT dayatması... LGBT sapkınlığı... Sapkınlığa karşı çıktı Ankara Barosu görevden aldı”

Sabah gazetesinden Tuba Kalçık, daha önce, ayrımcılık suçuna gerekçe olarak “ahlak” bahanesi gösteren RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in ayrımcı diline aracılık etmişti. Bu kez de, gene daha önce Akit’e analizlerde bulunan Özdemir Erdoğan’a mikrofon tutmuş: “Usta sanatçı Özdemir Erdoğan, LGBT dayatması, FETÖ ve yeni projeleri hakkında Günaydın’a özel açıklamalar yaptı”

12 Eylül öncesinde devletin resmî ideolojisi herkese her ifadeye “anarşi” yaftasını yapıştırırdı, 12 Eylül askeri darbesinin ardından “anarşi” nakaratı terk edilirken, '80'lerle birlikte sadece Türkiye’de değil küresel ölçekte siyasi iktidarlar “terör” nakaratını dolaşıma soktular. Hükümet temsilcilerinden en son AKP’li Hamza Dağ, LGBTİ+ yurttaşların eşitlik mücadelesini “sosyal terörizm” söylemiyle yaftaladı. Eskilerde kalan Özdemir Erdoğan ise nefret siyasetinin homofobik seyrini takip etmiyor olsa gerek “anarşi” yaftasıyla, Sabah gazetesinden Tuba Kalçık’ın tuttuğu mikrofona, “LGBT artık bir anarşi şekli” diyor: “Eşcinselliği kullanmak bence emperyalizmin bir oyunudur. Bizi yıkmak için, aile hayatımızı ve toplumu yozlaştırmak için LGBT faaliyet gösteriyor... LGBT bir anarşi haline geldi. 'Ne var ki, isteyen istediği gibi yaşasın' ya da 'Eşcinseller de çocuk sahibi olsun' diyorlar. Böyle bir şey olabilir mi? Uluslararası büyük bir tehlikedir LGBT.”

Sabah gazetesinin aracılık ettiği kurumsal ayrımcılık ve nefret suçu çağrısına AHaber, “Usta sanatçı Özdemir Erdoğan LGBT tehlikesine dikkat çekti: Artık bir anarşi şekli” başlığıyla ortak olurken; Akit, “Özdemir Erdoğan: Değerlerimizi yok etmeye çalışan LGBT anarşi haline geldi” başlığını tercih etti. Konu gündem kişi kurum fark etmeden Akit’in nefret siyasetinin nakaratları hep aynı: “LGBT’li sapıklar... LGBT sapkınlığı...” Dilipak da, eski gazetesinin nefret nakaratına aracılık etmesin mi: “Rezalette son nokta! CHP'li İBB, Süleymaniye Camii külliyesini LGBT'li sapıklara kiraladı!”

Akit, Cumhuriyet Bayramı’nı, “‘Cumhuriyet Yürüyüşü’nde LGBT rezaleti” başlığıyla kutladı: “Mersin’in Tarsus ilçesinde bulunan bütün anaokulları öğrencilerinin katıldığı “Cumhuriyet Yürüyüşü”nde LGBT rezaleti yaşandı. Yürüyüşte çocuklara eşcinsel sapkınların bayraklarının yanısıra LGBT renkleriyle süslenmiş balon uçuruldu.”

Akit’in eski yazarı Abdurrahman Dilipak, “AK Parti il teşkilatlarının hakkında açtıkları dava” sürerken, “LGBTİ+” yerine “fuhşiyat çetesi ve türevleri” söylemine (1, 2, 3) devam  ediyor: “...halkla iletişimde, LGBT+ tanımının kullanılmaması, bunun yerine Kur’anı Kerimde Hz. Lut ile ilgili ayetlerde geçen Fahşa, Fuhşiyat, Fahişelik gibi kelimelerin kullanılmasının uygun olacağı... Zira, LGBT+ İngilizce “Fuhşiyat” kapsamındaki fiiller olup, bu fiillere sözleşme ile “onur” payesi verilmiş ve “dezavantajlı bir topluluk” olarak tanımlanarak “Pozitif ayırımcılık şartı” getirilmiştir. Doğrudan LGBT+’ye karşı ifadeler NEFRET SÖYLEMİ kabul edilerek cezalandırılma riski taşıdığından, bunun yerine HALKIN ANLAYACAĞI ve aynı zamanda DİN HÜRRİYETİ kapsamında savunma yapabileceğimiz düşünülerek...”

Anadolu Ajansı (AA) Ortadoğu Haberleri Müdürü, “İsrail’in, Gazze Şeridi'ne yönelik planladığı “kara harekâtından son gelişmeler”i AA’ya farklı, AHaber’e farklı aktardı. AA Ortadoğu Haberleri Müdürü Boyraz’ın yeniden gönderdiği AHaber paylaşımında, “Yüzlerce Tank İşgale Mi Hazırlanıyor?” videosu, “Türk muhabirlerin yayın yaptığını gören İşgalci İsrail askeri, tankın üzerine çıkarak kameraya karşı LGBT renkleri ile birleştirilmiş İsrail bayrağı açtı” ifadesiyle servis edildi.

AHaber’in, “İşgalci İsrail askeri LGBT renkleri ile birleştirilmiş İsrail bayrağı açtı” servisine gelen tepkilerden biri, “Bu haberi yapanlar hiç utanmıyor mu yahu?” diye sordu ve söz konusu bayrağın, “Dürzi Devleti” bayrağı olduğunu paylaştı. Sosyal medyada AHaber servisine gelen bir tepki, “İnanılmaz bir dezenformasyon artık bu” şeklinde oldu.

AHaber’in servisine tepki gösteren sosyal medya kullanıcıları arasında, “İsrailli Durzilerin bayrağını LGBT bayrağı sanacak kadar cahil, savaşın ortasında LGBT düşmanlığı yapacak kadar adi, yaptıkları rezilliği haber diye sunacak kadar ahlaksızlar..” ve “LGBTİ bayrağı zannedilen ve muhabir tarafından da bu şekilde aktarılan bayrak, İsrail - Dürzi bayrağının bir araya getirilmiş hali” paylaşımları yapan gazetecilerin olduğu görüldü. Sosyal medyada, bir başka isim, “A Haber Çok Cahil... İsrail bayrağı ile birleştirilmiş Dürzi bayrağını LGBT bayrağı sanıyor. Dürziler Arap kökenli bir halk ve İsrail'i destekliyorlar. İsrail ordusunda Dürzi Arap komutanlar var. İsrail parlamentosunda Filistinli 20 dolayında Arap milletvekili var. A Haber muhabirlerinin bunlardan haberinin olmadığını biliyorum” dese de, homofobik nefret siyasetinin hem aracısı hem doğrudan üreticisi olan hükümet medyasının “cahil” olmadığı, bilakis LGBTİ+ karşıtı manipülasyon ve dezenformasyonun uzmanı olduğu çok açık: “Sınırda bekleyen tankların üstüne çıkan bir işgalci İsrail askerinin LGBT terörünü simgeleyen bir bayrağı taşıması ise A Haber canlı yayınında saniye saniye görüntülendi.” 

DijitalGaste isimli internet sitesi, AHaber’in homofobik manipülasyonunu, “A Haber'den trajikomik yayın! İsrail askerinin LGBT bayrağı salladığını söylediler” başlığıyla okusa da, Akit, Aydınlık ve Sabah “mesaj”ı almıştı: “İşgalcilerin LGBT pozu”, “İsrail askerinden LGBT bayraklı poz”, “İsrail ordusu içindeki topçu askerler LGBT bayrağı açtı Lut kavminin çocukları”

Kayseri Gündem gazetesi, Cumhurbaşkanı, Kayseri Valisi, Kayseri Belediye Başkanı ve Kayseri AKP İl Başkanı sosyal medya hesaplarını etiketlediği “'LGBT Konseri İptal Edilmelidir'” başlıklı paylaşımıyla, “Sanat ve sanatçılık adı altında, toplumu, gençliği ve geleceği ifsat etme projesi LGBT+ propagandalarından birisi olan Ayta Sözeri konserine vatandaşlardan büyük tepki geliyor” çağrısı yaptı. “LGBT propagandası ve meşrulaştırılması”, “LGBT+ ve cinsiyetsizlik propagandası”, “Ahlakın ve dinin izin vermediği; bu tür etkinlikler”, “LGBT gibi sapkın bir yapı” nakaratlarıyla sanatçı Ayta Sözeri’ni hedef alan Kayseri Gündem gazetesi, gazetecilik adı altında doğrudan ayrımcılık talep etti. Cinsiyetçi-transfobik doğrudan ayrımcılık çağrısıyla sanatçı Ayta Sözeri’nin çalışma hakkını engelletmek isteyen yerel basın, daha önce Konya’daki (1, 2) engellemenin ardından, “Yayınımız Üzerine LGBT Konseri İptal Edildi” paylaşımıyla, Kayseri'deki konserin “iptal” edildiğini duyurdu: “LGBT+ ve cinsiyetsizlik propagandası ile tanınan Ayta Sözeri’nin 18 Ekim’de Erciyes Kültür Merkezi’nde vereceği konser, yayınlarımız üzerine iptal edilerek ileri bir tarihe ertelendi.”

Antalya yerel basınından Alanya Ajans’ın aktardığı bir “sahne yasağı” haberi de Alanya’dan geldi: “Alanya’da ’Transseksüel’ gösteri engellendi”. Alanya Güneşi, “Kahpe Feleknaz ile doğaçlama varyete” isimli, “içeriğinde transseksüel şov barındırdığı iddia edilen iki perdelik müzikli interaktif gösteri”nin, “Alanya Sevdalıları Derneği ALSEV'in devreye girmesiyle Alanya Belediyesi tarafından engellendi”ğini duyurdu. Alanya yerel basını, Alanya Sevdalıları Derneği (ALSEV) Başkanı Kemal Yetgin tarafından sarf edilen ayrımcı dil ve nefret ifadelerine bülten olarak yer verdi: “sözde eğlence adı altında, dünyada gençlerimizi ahlaksızlaştırmaya yönelik, cinsiyetsizleştirme vb. ağzımıza bile almak istemediğimiz faaliyetler”, “sapık fikirleri meşrulaştırma ve normalleştirme çabaları”, “şer odakları”, “sapık fikirlerin günlük hayatın bir parçası gibi eğlence olarak gösterilmesi”, “iğrenç organizasyon”, “sapıklık”, “sapkın fikirler”, “eğlence adı altında ahlaksızlık”

Kaos GL’den aylık nefret söylemi takibi

Kaos GL, sosyal medya ortamları ile internet yayıncılığında cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve cinsiyet ifadesi ile LGBTİ+ varoluşlara yönelik ayrımcı yaklaşım, homofobik ve transfobik söylem içeren haber ve gelişmeleri takibe alıyor.

Böylece Kaos GL, internet yayıncılığında dikkat çeken, sosyal medya ortamlarında öne çıkan Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks (LGBTİ+) odaklı homofobik ve transfobik nefret söylemi üreten ve yayan haberler ile mesajların aylık takibini ve irdelemesel kaydını tutuyor.

Ayrımcı, ırkçı, homofobik, transfobik unsurlar taşıyan ifadelere nefret söylemi denilmektedir. Bir gruba ya da o gruba üyeliği nedeniyle bir kişiye yönelik düşmanlıktan kaynaklanan ve o gruba yönelik düşmanlığı gösteren veya cesaretlendiren ifade biçimleridir. Nefret söylemi, nefret suçuna teşvik ya da eşlik edebileceği için, bu iki kavram birbiriyle bağlantılıdır.

Nefret söylemi, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tavsiye kararında, “nefret biçimlerini yayan, teşvik eden, savunan ya da haklı gösteren her tür ifade biçimi” olarak tanımlanıyor: “Cinsel yönelim veya cinsiyet kimliği temelli ayrımcılık Avrupa Konseyi standartlarıyla bağdaşmaz.”

“Nefret söyleminin genellikle toplumda azınlık durumunda olan gruplara yönelik gerçekleştiği düşünüldüğünde, yaygınlaşması sonucunda zaten genellikle görünmez olan bu gruplar çoğunluk grupların bu tarz yaklaşımları ile muhatap olmamak adına daha da fazla oranda görünmez hale gelmektedirler. Nefret söylemine yönelik devlet tarafından aktif bir karşı koyuş ortaya konulamadığı durumda ve ifade özgürlüğü adına bu tür ifadeler koruma gördüğünde, bu durum devletin hoşgörüsüzlüğe ve nefrete karşı azınlık grupların korunması yerine bu tür görüşlerin yayılmasını tercih ettiği anlamına gelecektir.”

Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks (LGBTİ+) terimleri ile tanımlarını, LGBTİ+’lara yönelik ayrımcılık ideolojileri ve anlamlarını, insan hakları ve ayrımcılıkla ilgili terimler ve tanımlarını ve daha fazlasını, Kaos GL Derneğince yayınlanmış “LGBTİ Hakkında Sıkça Sorulan Sorular ve Cevapları” kitapçığında bulabilirsiniz.

Not: Bu dizide, internet ortamı ile sosyal medyadan yapılan alıntıların yazım hatalarına dokunulmuyor; olduğu gibi alınıyor.


Etiketler: insan hakları, medya, nefret suçları, siyaset
İstihdam