10/10/2023 | Yazar: Ali Erol

LGBTİ+ düşmanı nefret “köşe”leri Eylül ayında Star, Akit, Haber Vakti ve Yeni Şafak yazarlarından geldi.

Gazetelerin 2023 Eylül ayı homofobik nefret köşeleri Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Star yazarı Halime Kökce, “hoşgörü”yle yetinmeyip eşitlik isteyen LGBTİ+ yurttaşlara “dayatma” diyor...

Star yazarı Fadime Özkan, “LGBT terör halini almıştır, önü alınmalıdır” buyuruyor...

Genel yayın Yönetmeni de olan Star yazarı Nuh Albayrak’ın nakaratları, muhafazakâr medyanın komplocu köşelerinden kopyala-yapıştır gibi...

Saraçhane’ye “LGBT taşlamaya” çağıran Star yazarı Mustafa Sabri Beşer, sonrasında kaleme aldığı köşe yazılarında mitingden hiç bahsetmiyor...

Star’ın “konuk yazar”ı AKP Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, LGBTİ+ yurttaşların eşitlik mücadelesini “sosyal terörizm” söylemiyle yaftalıyor...

Akit yazarları, “sapkın” kesmeyince “LGBT terörü” diyor, “topyekun bir savaş açılması gereklidir” diyerek “devlet-millet el ele” çağrısı yapıyor...

Habervakti’nin akademisyen köşe yazarı, “LGBT - Lanetli Grupları Bitirme Talimatı” veriyor...

Yeni Şafak yazarı, “eşcinselliği normalleştirmek” diyor, “komplo teorilerine gerek yok LGBT lobisi tüm dünyada dört koldan faaliyette” diye devam ediyor...

Homoları helakla halletme yarışına giren yerel basın köşelerinden LGBTİ+’ların eşit yurttaşlık hakkını tanımak hak getire: Helakla hallolmuyorsa kopyala-yapıştır “LGBT terörü” nakaratıyla “acilen anayasal düzeyde” yasak çağrısı...

LGBTİ+ toplumuna, kurumlarına ve kişilere karşı cinsiyetçi ve homofobik dezenformasyona ortak olan, doğrudan üreten, yayan ve teşvik eden muhafazakâr ve hükümet yanlısı medya organlarından 2023 Eylül ayı nefret köşelerini Star, Yeni Akit, Haber Vakti, Yeni Şafak ve yerel basın (Yozgat Çamlık, Malatya Sonsöz, Yeni Sakarya, MuğlaTürk) yazarlarından derledik.

Homofobik nefret söylemiyle bendini aşıp “köşe”lerine sığmayan, LGBTİ+’ları ve kurumlarını düşmanlaştırarak hedef gösteren gazete yazılarını okuyoruz...

Star yazarı Halime Kökce, “hoşgörü”yle yetinmeyip eşitlik isteyen LGBTİ+ yurttaşlara “dayatma” diyor

Star yazarı Halime Kökce, “Tecrübe konuşuyor” başlığı altında, Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı televizyondan izliyor ve aldığı notları paylaşıyor: ““Küresel dayatmalar karşısında dostlarımızı ailenin korunmasına hassasiyet göstermeye davet ediyorum” dedi. LGBT ideolojisinin her alanda bir dayatmaya dönüştüğü günümüzde, dünyanın dikkatini bu tehlikeye Erdoğan'dan başkası da çekemezdi zaten.”

Star köşe yazarı Kökce, ““LGBT+” Bu işin sonu nereye varacak?” diye soruyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın BM Genel Kurulu’nda yaptığı “aile” konulu konuşmasından hareketle “dayatma” nakaratını tekrar ediyor: “Bu işi ciddiye almak ve toplumsal muhalefeti yükseltmek gerekiyor. LGBT+ tüm dünyada sistematik olarak ve hızlı bir şekilde kendini dayatıyor, kendi dilini kuruyor ve karşı çıkan herkesi fişliyor. LGBT+ konusuna nasıl baktığın iş başvurularında bile bir kriter haline gelmek üzere.”

İnsanların iş-ekmek kapısı çalışma hayatında bile ayrımcılığı savunmaya itiraz edilmesinden yakınan Star yazarı, “cinsiyetsizlik ideolojisi” ve “dayatma” nakaratlarının manipülasyonuyla “hoşgörülme”yle yetinmeyip hayatın her alanında hak hukuk hürriyet eşitliği isteyen LGBTİ+ hak mücadelesinden dert yanıyor.

Gene “dayatma”, bir kez daha “LGBT+ ideolojisi” nakaratlarından medet uman Star yazarı, onur yürüyüşlerinde sosyal medyada gökkuşağı paylaşanlara laf ediyor, feminizme, queer teori ile arana mesafe koy diye akıl veriyor, “LGBT+ eğitimi ana sınıfına kadar indi” ara başlığı altında nihayet küresel komployu deşifre ediyor: “Yani istedikleri şey, eşit çalışma ortamları, dışlanmamak, hoş görülmek, evlenebilmek falan değil. Kadın ve erkek kategorisi ve bu iki cins üzerine kurulu aile ve toplum yapısını tümden dinamitleyen, normal olarak addettiğimiz ne varsa hepsine savaş açılmış aslını sorarsanız.” Dön geri başa: “Büyük Aile Buluşması... LGBT dayatması...”

Star yazarı Halime Kökce’yi, demokrasiden ne anladığını ortaya koyduğu, “Laikliğin teminatı olarak eşcinsellik” başlıklı yazısıyla hatırlayalım: “İnsanlığı tehdit eder boyutlara gelen ve o nispette de meşruiyet elde etmeye çalışan eşcinsellik savunuculuğu bizim ülkemizde, bir de bunların üstüne, laikliğin teminatı sayılıyor handiyse. Eşcinselliği normalleştirmenin ve bir kimlik siyaseti haline getirmenin dahası din ve vicdan hürriyeti gibi temel bir hakkın diyeti olarak Müslümanlara dayatmanın tohumları 28 Şubat günlerinde atılmıştı aslında. Başörtülülerin haklarını savunan liberal sol cenahın demokratlık testiydi bu bize. Bugün artık ailenin ve nesebin korunması gibi en temel gereklilikleri tehlikeye atacak boyutlara ulaşmış durumda.”

Star yazarı Fadime Özkan, “LGBT terör halini almıştır, önü alınmalıdır” buyuruyor

Star yazarı Fadime Özkan, “Müslüm Baba'nın “Yakarsa bu dünyayı garipler yakar” dediği gibi bizde ondan uyarlayarak “Kurtarırsa bu dünyayı Erdoğan kurtarır” diyebiliriz” diyor ve hemen ardından “LGBT Dayatmasına BM Kürsüsünden Müdahale” ara başlığıyla devam ediyor: “aileye yönelen büyük saldırı... dayatılan cinsiyetsizleştirme kampanyaları... “Büyük Aile Buluşması”... küresel dayatma... lobiciler...”

Star yazarı Özkan, “Erdoğan'ın BM'de dediği gibi; LGBT terör halini almıştır, önü alınmalıdır” demeden önce, “toplumun her kesiminden destek” gördüğünü söylediği “Büyük Aile” organizasyonunu tanımlıyor: “Hakikaten sağcı-solcu, dindar-ateist-nihilist, sağcı-solcu-ulusalcı çok geniş bir koalisyon yaradılış kanunlarına, fıtrata, çocuklarımızın bedenlerine zihinlerine ruhlarına müdahale etmeye, sızmaya, istismar etmeğe, iğdiş etmeye kalkan bu şeytani örgütlenmeye karşı el ele, omuz omuza.”

Star yazarı Fadime Özkan’ı elinde “neşter” ile hatırlayalım: “Star “köşe” yazarı Fadime Özkan’a göre, “Ankara Barosu hem cahil, hem provakötör”! Gerisi gelsin: “eşcinselliği yüceltmek”, “sapkınlık”, “cahil”, “hadsiz”, “çakallık”, “azgınlar”… Meğer Star “köşe” yazarı, “Kendisini LGBT olarak tarif eden insanların yatak odalarını merak etmiyor”muş! Gerisi gelsin: Lakin, “Bunu herkese duyurmaya çalışmaları çok ayıp, Bir insanın kendini yatak odası kimliğiyle tanıtması son derece zavallıca, O yüzden de mahrem alanda yaptıklarını sokaklarda orada burada sergilemelerine, sapkınlıklarını “onur” diye pazarlamalarına izin verilmemelidir.” Star “köşe” yazarı Fadime Özkan’ın “hoşgörüsü” bu kadar! Ardından “Meslek odalarına neşter şart” diye devam ediyor: “LGBT azgınlığı ve saldırganlığı.”

Star yazarı Nuh Albayrak’ın nakaratları, muhafazakâr medyanın komplocu köşelerinden kopyala-yapıştır gibi

Star yazarı Nuh Albayrak, “Küresel insanlık düşmanları ve “kölesel” elemanları!” başlıklı köşe yazısına, kafiyeyi mafiyeyi bir yana bırakıp baştan “helak”la dalıyor: “Lut kavminin helak edilmesine sebep olan sapıklık, bugün "LGBT" şeklindeki harf kalabalığıyla topluma pazarlanmaktadır!”

Aynı zamanda Genel Yayın Yönetmeni de olan Albayrak, gazetesinin Ankara temsilcisi köşe yazarı Fadime Özkan gibi, LGBTİ+'lara kamusalda görünmeyin, hak ve hürriyetlerinizi talep etmeyin hele bir de anayasal eşit vatandaşlık diye siyasete bulaşmayın ayarı çeken siyasetin diliyle “kapalı kapılar ardından” ne diye ortalığa çıktınız diyor: “Oysa eskiden bu ahlaksızlığı kapalı kapılar ardında işleyenler bile, toplumda böyle bir ithamla karşılaşmaktan çekinirlerdi! Günümüzde ise bu sapıklık, neredeyse bir itibar vesilesi haline getirildi! Siyasetçilerden sanatçılara kadar birçok tanınmış isim, bu sapıklığa; açıkça destek vermektedir!”

LGBTİ+’ların eşit yurttaşlık hakkını inkâr yetmeyince yaftalayan, hedef gösteren, kriminalize eden hükümet yanlısı ve muhafazakâr medyanın muhalefete yönelik karalama kampanyasının nefret diliyle devam eden Star yazarı, araya, “Cumhurbaşkanlığına talip olan Kılıçdaroğlu”nu da (1, 2) katıyor: ““LGBT aile yapısını bozmaz” diyebilmektedir!”

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu olduğu Avrupa Konseyi’nin, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığıyla mücadele kararı ile üyesi olduğu Birleşmiş Milletler’in, cinsel yönelimi ve cinsiyet kimliği her ne olursa olsun insan haklarının her insan varlığına yönelik eşit şekilde uygulanmasını gerektiren herkese eşit davranılması ilkesini bilmezden gelen Star yazarı, devam ediyor: “Daha şaşırtıcı olanı ise, dünyanın en büyük şirketleri; hatta devletleri, bütün gücüyle, bu pisliği herkese bulaştırmak için didinmektedir!”

“LGBT Ahmaklarını Bakın Kim Kullanıyor!” ara başlığı atan Star yazarı Albayrak, “Tapınak Şövalyeleri” diye saymaya başlıyor, araya “Yahudi banker”, “İngiliz sinsiliği” gibi analizler atıyor, ardından sözü Türkiye’nin üye olmak için aday olduğu AB’ye bağlıyor: “AB'nin temelini Fabianlar atmış, bütün dünyayı siyasî, ekonomik ve askerî bakımdan kontrolü amaçlayan BM, İMF ve NATO'yu bu zihniyet kurmuştu! Chatham House ve onun ABD versiyonu olan Council on Foreign Relations'ı bunlar yönetmekte, önemli görevlendirmelerde mutlaka CFR referansı aranmaktadır.”

Aynı zamanda Genel Yayın Yönetmeni de olan Star yazarı Nuh Albayrak’ın köşe yazısının devam nakaratları başta Abdurrahman Dilipak olmak üzere muhafazakâr medyanın komplocu köşelerinden kopyala-yapıştır gibi. Hâliyle, “Asıl i....lik çok farklı!..” ara başlığındaki seviyesine takılmanın bir manası olmasa gerek..

Saraçhane’ye “LGBT taşlamaya” çağıran Star yazarı, sonrasında kaleme aldığı köşe yazılarında mitingden hiç bahsetmedi

Toplumsal cinsiyet tanımam diyen, “dayatma” yetmeyince de “sapıklıktır saçmalıktır” diye saydıran Star köşe yazarı Mustafa Sabri Beşer, LGBTİ+’ları sosyal ve kamusal hayattan kovmayı hedef alan “Büyük Aile Buluşması”na katılmaları için “Filenin Sultanları'nı Saraçhane'ye davet” ediyor...

Star yazarı, “Filenin Sultanları”nı ikna etmek için “LGBT sapkınlığı... LGBT sapkınlığı... LGBT propaganda ve dayatması...” nakaratlarını tekrar ediyor: “Aileyi yok etmek, mümkünse ortadan kaldırmak için yapılan saldırılar merkeze LGBT alınarak; şovmenler, şarkıcılar, ne idüğü belirsiz gazeteciler eliyle zirveye ulaşmış durumda. Bu sapkınlıklarla dünyada olduğu gibi ülkemizde de mücadele ediliyor. Bu mücadele süreklilik ve katılım gerektiren bir mücadele...”

“Haydi, ikinci taşı atmaya…” başlığı altında Star yazarı, “Büyük Aile Buluşması”nın kincisine davet ediyor: “LGBT ve onun sapkın destekçileri yıllardır "onur yürüyüşü" adı altında onursuzluk gösterisi yapmaktan geri durmadılar. Bunu yapmaktaki amaçları sapkınlıklarını bu sayede normalleştirmeye çalışmaktır. Yoksa yaptıklarının onurla uzaktan yakından alakası yok... Pazar günü Saraçhane'de yapılacak bu büyük buluşmayla şeytanın oyuncağı haline gelmiş LGBT ve sapkın destekçilerine ikinci taş atılmış olacak inşallah.”

Star köşe yazarı, mitin öncesi, “Onursuzların onur yürüyüşünde çıkardıkları gürültü kadar sesli bir karşılık veremeyeceksek kusura bakmayın ama hiç kimse şikâyetçi olmasın!” derken, sonrasında kaleme aldığı köşe yazılarında mitingden hiç bahsetmedi...

Star’ın “konuk yazar”ı, LGBTİ+ yurttaşların eşitlik mücadelesini “sosyal terörizm” söylemiyle yaftalıyor

AKP Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, LGBTİ+’ların var olma hakkını tanımayan, sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasal hayata eşit katılım taleplerine karşı kurumsal ayrımcılık ve nefret suçu çağrısıyla örgütlenen “aile” mitinginin ardından Star’a yazdı.

Hükümet medyasından Star’ın “Açık Görüş” sayfasına “konuk yazar” olan AKP Genel Başkan Yardımcısı, “sosyal terörizm” başlıklı yazısına “dayatma” nakaratıyla başlıyor, “sosyal terörizm LGBTİ” nakaratıyla devam ediyor.

AKP Genel Başkan Yardımcısı, “geleneksel aile anlayışımızla hiçbir şekilde bağdaşmayan ve birden fazla toplumsal tehdit ve tehlikeyi taşıyan bir akım” olarak damgaladığı LGBTİ+ hareketle, “devletimiz” diyor, “mücadelede kararlılık gösteriyor” ama yetmez diyor, toplumu da göreve çağırıyor: “Aynı zamanda bu sadece devletin değil, tüm vatandaşlarımızın ortaklaşa hareketini talep eden bir durum olarak ortaya çıkıyor.”

AKP’li Dağ’ın, Anayasal güvenceyle kurulmuş LGBTİ+ derneklerine “iç düşman” muamelesi çeken muhafazakâr medya köşelerini hatırlatan diliyle devam ettiği “köşe yazısı” dosyasının tamamı işte burada...

Akit yazarları, “sapkın” kesmeyince “LGBT terörü” diyor, “topyekun bir savaş açılması gereklidir” diyerek “devlet-millet el ele” çağrısı yapıyor

Nefret söylemi üretme, yayma ve teşvik etmede iktidarın yaygın medya organı halini almış olan Akit’in köşe yazarları LGBTİ+ düşmanlığında “sapkın” söylemi kesmeyince “LGBT terörü” nakaratına geçti.

Nisan ayında yazmaya başlayan, sosyal medya hesabını da Nisan ayı başında açan “Selma Savcı” isimli (1, 2) Yeni Akit yazarı, “Velev ki öyleler o zaman bizde böyleyiz! LGBT dayatması, susmayacağız!” diyor: “bu tür ahlaksız oluşumların sokaklarımıza kadar inmesi ve toplumumuzu ifsada yönelik bu tür hamlelerin önü mutlaka kesilmelidir... ‘Velev ki’ cümleleriyle başlayan o ahlaksız söylemleriyle toplumumuzun temellerine dinamit koymak isteyen bu LGBT provokatörleri için devlet ve millet el ele vermelidir... Siz bakmayın onların ciyaklamalarına, onların biz eşitlik istiyoruz naralarına ve de en önemlisi biz her şeyimizi özgürce yaşarız deyip ahlaksızlıklarını herkesin gözü önünde yaşama arzularına… Bunların hepsi de onların gelecek nesiller adına inşa etmek istedikleri ve toplumu tamamen yerle bir etme operasyonuyla kendi yaşam alanlarını oluşturma gayretlerine topyekun bir savaş açılması gereklidir.”

Akit yazarı Hüseyin Öztürk, “Aile merkezli bir milletiz” diyor ve devam ediyor: “Lgbt sapkınlarının, destekleyicilerinin ve devamındaki tüm oluşumların, küresel organizasyonların işi olduğu aşikârdır... Amerika’nın ve AB ülkelerinin düşmanlıklarından asla vazgeçmediklerini ve nasıl çirkefleştiklerini raporlarında görmekteyiz.”

Sanki yaptığı nefret haberlerinde yeterince cinsiyetçi ve homofobik söylem saçmıyormuş gibi “köşe” (1, 2) yazarlığına da başlayan Akit’ten Taha Emre Özdemir, “Büyük Aile Platformu” diyor, “küresel LGBT lobisine karşı tek ses” diyor, devam ediyor: LGBT bataklığına düşmüş gençlerimizi tedavilerini sağlayarak yeniden topluma kazandırmalıyız. Küresel LGBT lobisinin ülkemizde yürüttüğü faaliyetlerine ise "dur" denmeli. Devlet LGBT lobisinin ülkemizdeki tüm propoganda araçlarını yasaklamalı.”

“Ortada LGBT bataklığına düşmüş ve kurtulmak isteyen gençler için hiçbir nefret söylemi bulunmuyor” diyor ve devam ediyor Akit yazarı: “Tunç Soyer'in eşinden, dostundan, seçmenlerinden, Türk toplumundan utanmayarak yayınına katıldığı Yıldız Tar isimli sapkın, Kaos GL adlı derneğin üyesi.. Kaos GL ise Büyük Aile Platformu'nun "faaliyetleri yasaklansın" diye çağrıda bulunduğu küresel LGBT lobisinin ta kendisi.. Yeniden Refah Partisi ile HÜDA PAR'ın da içinde bulunduğu bu atmosferde Avrupa'dan fonlanan LGBT'li sapkınların faaliyetlerinin yasaklanmasının tam zamanı.. Zafer Partisi'nin ırkçı trollerine yönelik başlatılan operasyon, Türk toplumunu aileyle çökertmeye çalışan bu sapıklara karşı da hayli hayli başlatılabilir...”

Akit yazarlarından Zekeriya Say, Akit’te kırk kere tekrar ettiği yetmemiş, “Sapkınların çatı kuruluşu KAOS GL” nakaratını kopyala-yapıştır bir kez de “Haber7Yazarı” olarak Haber7 isimli sitede tekrar ediyor.

Habervakti’nin akademisyen köşe yazarı, “LGBT - Lanetli Grupları Bitirme Talimatı” veriyor

Haber Vakti yazarı Doç. Dr. Ahmet Kavlak, Iğdır Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden akademisyen olarak, “Lanetli grupları bitirme talimatı” başlıklı köşe yazısında, “LGBT”nin açılımını yapıyor: “Lanetli Grupları Bitirme Talimatı (LGBT)”

Haber Vakti, akademisyen yazarının “köşe yazısı” ile yetinmiyor, bir de köşe yazısının “haber”ini yapıyor: “Doç. Dr. Ahmet Kavlak, Kur'an-ı Kerim'deki kıssalarda her asra bakan yönler olduğunu, bazı kıssalarınsa bilhassa bu asra baktığını belirtti. Kavlak bu kıssalardan birinin ise asrımızın belalarından eşcinsel sapkınlığa karşı İlahi emirleri içeren 'Hz. Lut aleyhisselam' kıssası olduğunu söyledi...”

““Eşcinsel” değil “lanetli sapık” veya “cinsel sapık”, “eşcinsellik” değil “lanetli cinsel sapkınlık” veya “cinsel sapkınlık”. “Lezbiyen değil” “lanetli sapık kadın”. “Gay” değil, “lanetli erkek” veya “lanetli sapık erkek”...” denmeli diyor Iğdır Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden akademisyen köşe yazarı. Demekle kalmıyor Haber Vakti yazarı, “Lanetli grupları bitirme talimatı” veriyor okurlarına: “Bu lanetli gruplara ve onları destekleyen lanetli beyinlere karşı Hz. Lut aleyhisselamın yanında olduğumuz mesajını vermek zorundayız...”

Abdurrahman Dilipak, nefret söylemi üretme, yayma ve teşvik etmede iktidarın “yaygın medya organı” halini almış olan Yeni Akit’in yazarıyken, “AK Parti içindeki AKP’liler” olarak yaftaladığı başta AKP’li kadınlar kendisi hakkında 81 ilde suç duyurusunda bulununca memleketin milli sporlarından LGBTİ+'ye sövmeye sığınmıştı. Nefret nakaratlarını komployla harmanlarken, hep aynı cinsiyetçi ve homofobik söylemle tekrar ettiği yazılarıyla LGBTİ+ ve kadın karşıtlığına devam eden eski Akit köşe yazarı Abdurrahman Dilipak hakkında dava açılmıştı: ““AKP’nin Papatyaları” başlıklı yazım sebebi ile K. Çekmece 2. Asliye Ceza Mahkemesinde sanık olarak yargılanacağım.”

Dilipak, suçunu biliyor, “LGBT+’a karşı ayırımcılık yaparak toplumda nefrete sebeb olduğum için” ama sanık Dilipak, son savunmasında, “fahişeler ve türevleri kelimesini LGBTİ+'lar için kullanıyorum” demeye de devam ediyor.

Yeni Şafak yazarı, “eşcinselliği normalleştirmek” diyor, “komplo teorilerine gerek yok LGBT lobisi tüm dünyada dört koldan faaliyette” diye devam ediyor

Yeni Şafak yazarı Ersin Çelik, internet Yazı İşleri Müdürü de olduğu gazetesi Yeni Şafak’ın Ağustos ayında hekim akademisyenlere yönelik örgütlediği karalama kampanyasını köşe yazılarıyla sürdürmüş, Faruk Bildirici ise transların sağlığa erişim hakkıyla hekimleri hedef alan Yeni Şafak yazarının yayıncılığını “homofobik gazetecilik” olarak tespit etmişti.

Yeni Şafak internet servisi müdürü, İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi’nden akademisyenlere yönelik karalama ve dezenformasyona devam ettiği köşe yazılarını Eylül ayında da sürdürdü.

“‘Merdiven altında’ neler oluyor?” başlıklı yazısında, “LGBT lobileri” nakaratını tekrarlarken, Belçika Başbakanı, “cinsel eğitim yıllardır halk sağlığı sistemimizin temel direklerinden biri olmuştur” dese de, Yeni Şafak yazarı, “Dibin dibi ve çocuklar!” başlığı altında, okurlarına, “Avrupa Birliği’nin ev sahibi olan Belçika’da” diyor, devam edip, “cinsel eğitim programına göre, 9 yaşındaki çocuklara sınıflarda porno izletecekler” demekte beis görmedi: “Bu yüzden, 17 Eylül Pazar günü İstanbul’da ikincisini yapacağımız ‘Büyük Aile Yürüyüşü’nün en temel nedeni eşcinsel yaşamın çocuklara dayatılmasının önüne geçmek.”

Yeni Şafak yazarı, “‘Oyuna’ gelmemek!” başlıklı köşe yazısında, “Eşcinselliği normalleştirmek”, “anormal yaşam biçimini gençlere dayatan LGBT lobisi” nakaratlarını tekrarla devam ediyor: “Böyle bir lobi var mı peki? Olmadığını kimse iddia edemez. Varlığını ispat etmek için komplo teorilerine falan da gerek yok. LGBT lobisi tüm dünyada dört bir koldan faaliyet yürütüyor... Konusu, öznesi LGBT dayatması olan bu kaçıncı yazım saymadım. Bundan sonra daha kaç yazı yazacağımı da bilmiyorum. Bu lobinin en çok korkutan ve etkileyen faaliyetleri ise dayatmanın direkt çocukları hedef almış olması... Cumhurbaşkanı Erdoğan LGBT dayatmasına karşı net tavır alınacağını sık sık vurguluyor. Yeni dönemde yasal düzenlemeler olmasını bekliyoruz. Çünkü yürütülen çalışmalar var.”

“LGBT aktivisti bilirkişi: Çapa soruşturmasının üzeri mi kapatılıyor?” başlığı altında, Yeni Şafak yazarı, hekimleri hedef alan karalama kampanyasına geri dönüyor: “Dosyaya, ‘soruşturma bilirkişisi olarak’ Hacettepe Üniversitesi’nden Koray Başar’ın atandığı söyleniyor. Koray Başar ismi dünden beri konuya hassas tüm çevrelerde tartışma konusu oldu. Onlarca doktordan mesaj aldım. Çünkü Başar, tıp camiasında hayli agresif ve taraflı bir LGBT aktivisti olarak biliniyor. Bu olayın ortaya çıkmasından sonra, Başar’ın başkanlığını yaptığı Türkiye Psikiyatri Derneği’nin kuruldaki akademisyenleri destekleyen açıklama yaptığını da hatırlatayım... LGBT yapılanması Kaos GL’nin seminerlerine konuk olup “gelişim sürecinde cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ve aileye açılma” başlıklı sunum yapan...”

Yerel basından Eylül ayı nefret köşeleri

Yerel basından LGBTİ+’ları düşmanlaştıran köşeleri Yozgat Çamlık, Malatya Sonsöz, Yeni Sakarya, MuğlaTürk yazarlarından derledik.

Yozgat Çamlık gazetesinden Ahmet Sargın’ı, “eşcinsel hakları, eşcinsel dernekleri, eşcinsel evlilikler gibi bu sapkınlığın” diye saydırmasından, “fuhuş”tan giren “homoseksüellik”ten çıkan ve bildiği bütün nakaratları sıralamasından hatırlayalım. Yerel basın yazarı Sargın, “dün tepki gören, alay edilen ve hatta taşlanan sapkın ilişkiler”den “toplumun ahlaken ayıpladığı ve hakir gördüğü bir konu” arasında salınırken, “İnsan Gibi Yaşamak Varken Neyin Nesidir Bu?” diye yakınmaya devam ediyor. Yazar, cinsel yönelimleri, “LGBT”nin açılımını ve eşitlik taleplerini ve de “heteroseksist ayrımcılık”ın ne olduğunu biliyor ama “insan fıtratına aykırı ve insani açıdan da asla tasvip edilmeyen bir davranış” demekten vazgeçmiyor. “İslama göre ise Kur'an'da eşcinsellik açıkça lanetlenmiş, Lut Kavmi işlediği bu tür günahlardan dolayı helak edilmiştir” diyor, yetmez diye “Frengi, klamidya, bel soğukluğu gibi bakteriyel enfeksiyonlar, Hepatit, HIV eşcinsel bireyler arasında daha sık görülmektedir” diye ekliyor ama “İnsanca, onurlu ve şereflice yaşamak” dediği kendi cinsel yöneliminden kadın ver erkek okurlarını da yanlış bilgilendirmekte sakınca görmüyor. 

Malatya Sonsöz yazarı Fatma Doğanay, “Vezüv Verelim Abime!” diyor, “Çok uzatmadan paldır küldür dalmak istiyorum” diye başladığı köşe yazısında deprem meprem derken sözü, “Malatya Büyükşehir Belediye Meclisi’ne, Milli(!) Voleybolcu Melissa Vargas'a hemşehrilik beratı verilmesi için teklif”e getiriyor: “Malatyalı kardeşlerim! Bir eşcinselle hemşehri olmayı hazmedecek misiniz? Lût Kavmi’nde sadece o sapkınlıkları yapanlar değil gece namazına kalkıp da o rezalete ses çıkarmayanlar da helak oldu. Bilin istedim! Evliyaların, ulemaların yattığı Malatya, isminin bir eşcinselle aynı cümlede geçmesinden rahatsız olmayacak mı? Ey bu sapkınlığa sessiz kalan, verilen teklif için el kaldıracak ve imzalayacak olanlar! Sizleri Allah’ın Sodom-Gomore, Pompei, halklarına ne yaptığını hatırlamaya ve bu rezalete son vermeye davet ediyorum.”

Yeni Sakarya yazarı İbrahim Selamet’in nesi eksik, kopyala-yapıştır nakaratlarla da olsa “LGBT propagandası yasaklanmalıdır” başlıklı bir köşe yazısı o da döşemesin mi: ““Cinsel tercih” adı altında bırakın insanı, hayvanların dahi işlemediği bir melaneti, demokratik özgürlük yaftasıyla normalmiş gibi “algı dayatması” yöneten LGBT sapkınlarının ataları, putperest ve inkârcı “Sodom ve Gomore” halkıydı. Hz. Lût’un (as) uyardığı kavmin helak olma sebebi “eşcinsel” olmalarıydı... Türkiye, Batı’nın dayattığı “gayri ahlaki” tüm kanunları parçalayıp çöpe atmalıdır. Her türlü LGBT propagandası acilen anayasal düzeyde yasaklanmalıdır. Cumhur İttifakı’na oy veren seçmenlerin beklentisi budur.”

“MuğlaTürk Haber yazarı n’apsın, “saygın bir kişi olabilmek” için “pembe etek” mi giysin” ile “Dünya Sağlık Örgütü, Fethiye sahiline uzanmış “hem de pırıl pırıl” gökkuşağının keyfini çıkartan MuğlaTürk Haber yazarından daha mı iyi bilecek”ten hatırlayacağımız, MuğlaTürk, FethiyeTürk de olur, köşe yazarı Akın Tezel, “Besmeleyi Unuttuk”, diyor, “iklim krizi” değil, “esas sorunumuz nüfus azalması” diye devam ediyor: “İnsanlık korkunç bir hızla yok olmaya doğru gidiyor... İşte bizim bu konuya kafa yormamız gerekirken yine okyanus ötesindeki malum kişiler bizi bu gerçekleri tartışıp, çözüm yolları bulmaktan uzak tutmak için kürsel ısınma palavrasını icat etmişler. Bununla da yetinmeyip insanlığı ortadan kaldırmak için LGBT terörünü oraya salmışlar... Şimdi bir de LGBT çıktı başımıza küresel terör çetesi elindeki medya gücü ile bunu dayatıyor. Küresel çetenin esas amacı herkesi LGBT yapıp insanlığı ortadan kaldırmak olarak görülüyor...”

Not: Bu dizide, köşe yazılarından yapılan alıntıların yazım hatalarına dokunulmuyor; olduğu gibi alınıyor.


Etiketler: medya, nefret suçları
2024