06/04/2022 | Yazar: Ali Erol

Mart ayında LGBTİ+’lar için gökkuşağı “köşe”leri Gerçek Gündem, Halktv, Hukuki Haber, Cumhuriyet, Eskişehir Anadolu yazarlarından geldi.

LGBTİ+’lar için Mart ayı gökkuşağı “köşe”leri Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Gökkuşağının hakkını veren, LGBTİ+’lara (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans, İnterseks) selamı esirgemeyen, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığı yapmayan, en azından homofobik ve transfobik nefret söylemlerinden medet ummayan 2022 Mart ayı pozitif “köşe”leri Gerçek Gündem, Halktv, Hukuki Haber, Cumhuriyet, Eskişehir Anadolu yazarlarından derledik.

Gerçek Gündem, Melda Onur: “Eğer bir dünya devleti olunacaksa bu alandaki insan hakkı da hazmedilmeli”

Melda Onur, Gerçek Gündem’de, “Mutabakatta ne var ne yok?” başlıklı köşe yazısında, 6 siyasi partinin ortaklaşıp başkanlarının imzaladığı Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem için Mutabakat Metni’ndeki “cinsel yönelim” eksikliğini yazdı.

“Kadın Hakları için ayrı bir başlık açılmış. Özellikle eşitliğe vurgu yapılmış. Ancak, örneğin 2010'daki Anayasa değişikliğinin belki de tek anlamlı maddesi olan pozitif ayrımcılık, yani eşitlik sağlanana dek açığın kapatılması yönünde vurgu yok. "İstanbul Sözleşmesi" gibi hayati bir konu ise "uluslararası sözleşmeler etkili şekilde uygulanacaktır" ifadesi içine sıkıştırılmış. Öte yandan cinsel yönelim mutabakat metninde bulunmuyor. Üst metin olarak cinsiyet geçmekle birlikte, bunun cinsel yönelimi kapsamadığını biliyoruz. Yani uluslararası kabulde bu böyle, biz demiyoruz. Cinsel yönelim konusunda CHP'nin bir dönem demokratik ve özgürlükçü yaklaşımı oldu, ancak uzun süredir pek konu edilmiyor. Burada en büyük direncin Saadet Partisi olduğu aşikar. Eğer bir dünya devleti olunacak ise bu alandaki insan hakkı da hazmedilmeli.”

Halktv, İsmail Saymaz: “Aynı polisler Onur Haftası'nda eşcinselleri coplarken mesele yoktu da çarşaflıyı döverken mi var?”

Halktv yazarı İsmail Saymaz, “Adana'da, Furkan Vakfı üyelerine yönelik acımasız polis şiddetine dair” “Helal cop” başlıklı köşe yazısında, “polis, izinsiz gösteriyi dağıtır gibi değil... Düşman ordusuna dalar gibi vuruyor” ifadesini kullanırken devam ediyor:

“Şimdi kimi iktidar yanlıları, türbanlı polisin çarşaflı kadını coplaması karşısında kalbi titreyerek, "Böyle mi olacaktı?" diye soruyor. Ya ne olacaktı? Aynı polisler 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde başı açık hemcinslerini, Onur Haftası'nda eşcinselleri coplarken mesele yoktu da çarşaflıyı döverken mi var?”

Halktv yazarı, “Bu savunma bile İslamcıların imtiyaz istediğini gösteriyor” diyor ve devam ediyor: “Türban ve sakalın ayrımcılık gerekçesi olmaktan çıkarılması, bir özgürlük mücadelesi alanıdır. Sonuçta türban serbestisi, kamusal alanda dini davranışlara yönelik sınırlamaların kaldırılmasına yönelikti. "Önemsiz" demiyorum. Ayrımcılıkların giderilmesi bakımından gereklidir de. Yalnızca o kadar. Fakat türban takmak ve sakal bırakmak, özgürlük ve demokrasinin sembolü olamaz. Hatta bunlara getirilen serbestinin toplumu özgürleştirmek ve devleti demokratikleştirmek gibi bir amacı da yoktur, sonucu da… Dolayısıyla türbanlı milletvekilleri var diye ne Türkiye dünden daha demokratik... Ne de başı bağlı diye polis, düne göre insan haklarına daha saygılı. Bugünün dünden farkı polis devletinin demokratik devletle yer değiştirmesi değildir. Polis devletinin türban takmasıdır. Her bir ürün ve hizmetin helali var da... Copun neden olmasın ki?”

Hukuki Haber, Av. Tuğçe Dağ: “Uluslararası hukuk istihdam alanında LGBTİ+’lara ayrımcılığa taviz vermez!”

Hukuki Haber sitesi yazarı Av. Tuğçe Dağ, “İş Hayatında LGBTQ+ Bireyler ve Ayrımcılık Yasağı” başlıklı yazısında, “cinsel kimliği veya cinsel yönelimi sebebiyle iş hayatında ayrımcılığa uğrayan LGBTQ+ bireyler”i ele aldı.

Av. Tuğçe Dağ, yazısının, “Türk Hukuk Sisteminde Ayrımcılık Yasağı ve LGBTQ+ Bireyler için Düzenlemeler” başlıklı ilk bölümünde, 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 5. Maddesi’nde, iş hayatında LGBTQ+ bireylerin maruz kaldığı ayrımcılıkların açık bir şekilde düzenlenmediğini belirtirken, Anayasa 10. Madde ve ücrette eşitliğin düzenlendiği Anayasa 55. Maddeye dayanan Eşitlik ilkesini hatırlatıyor: “İş kanununda cinsel yönelim ve cinsel kimliğe dair bir kavramın ve ona ilişkin bir maddenin eksikliği pratikte 5. Maddede düzenlenen eşit davranma borcuna dayanılmasına sebep olmaktadır.”

Hukuki Haber yazarı, “4857 Sayılı İş Kanunu 5. Maddeye cinsel yönelim ve cinsel kimlik ibarelerin eklenmesi ile istihdam alanında ayrımcılığa maruz kalan LGBTQ+ bireylerin haklarını aramaları günümüz koşullarına göre daha kolaylaşacaktır” diye yazarken, mevcut İş Kanunu’nda yer alan boşlukların, “ve benzeri ayrımcılık” kavramının içinin doldurulması ile LGBTQ+ bireylerin yaşadığı hak ihlallerinin önüne geçilmeye çalışıldığını ekliyor.

Devletlerin cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğe dayanan ayrımcılıklara karşı etkili koruma sağlama yükümlülüğünün açık bir şekilde gözler önüne serildiği “Uluslararası Hukuk Kuralları Çerçevesinde LGBTQ+ Bireylerin Ayrımcılık Yasağı” kapsamında “istihdam alanında yapılan ayrımlara taviz verilmediğini” örneklerle aktaran Av. Dağ, “Cinsel Yönelim ve Cinsel Kimliği sebebiyle ayrımcılığa maruz kalan işçi nasıl bir yol izlemelidir?” sorusuna verdiği cevaplarla yazısını tamamlıyor.

Cumhuriyet, Emre Kongar: “Cinsiyet ve cinsel yönelim ayrımcılığına karşıyım”

Cumhuriyet yazarı Emre Kongar, “Kadına yönelik şiddet ve cinayetlerde iyi hal indirimi rezaleti” başlıklı köşe yazısında, “Sevgili okurlarım, ben bütün insanların eşitliğinden ve özgürlüğünden yanayım” diye yazarken, ekledi: “Irk ve milliyet ayrımcılığına karşıyım. Din ve mezhep ayrımcılığına karşıyım. Cinsiyet ve cinsel yönelim ayrımcılığına karşıyım.”

“Ama ne yazık ki bütün bu ayrımcılıklar, yüzyıllar boyunca, toplumların “Mukaddes Değerleri” olarak insanların adeta genlerine kazılmıştır” diyen Cumhuriyet yazarı, devam etti: “Bütün savaşlar esas olarak menfaat uğruna yapılmış olmakla birlikte hepsi, ya din ve mezhep ya da ırk ve milliyet adına kamufle edilmişler, yoksul kitleler, egemen yöneticilerin çıkarları uğruna ölüme gönderilmişlerdir. İnsanları yerleşik kültüre geçiren Tarım Devrimi’nden itibaren, bütün toplumsal ilişkiler de erkek egemenliği üzerine kurulmuştur.”

Kadını ezen kültürün yargıdaki yansımalarına ilişkin örnekler sıralayan Kongar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Kadına şiddetle mücadelede yeni reform paketini, en kısa sürede TBMM’nin gündemine getireceğiz” açıklamasıyla, Adalet Bakanı Bozdağ’ın, yeni reform paketiyle ilgili olarak “Vicdanları rahatsız edecek bir iyi hal indirimine rastlamayacağız” sözüne karşılık İstanbul Sözleşmesi’ni hatırlatıyor: “Bugüne kadar açıklanan pek çok sözde reform paketine rağmen bütün haksızlık ve hukuksuzlukların, (bırakın önlenmelerini) artarak devam ettiği ülkemizde... Anayasa’ya aykırı bir biçimde tek imza ile gece yarısı “İstanbul Sözleşmesi”nden çıktığını ilan eden Erdoğan/AKP iktidarının bu söylemleri ne kadar inandırıcıdır bilemiyorum.”

Eskişehir Anadolu, Kerem Akyıl: “Gelelim LGBTİ renklerine…”

Eskişehir Anadolu gazetesi köşe yazarı Kerem Akyıl, “Odunpazarı'nın renkli parkı” başlığı altında, AKP Merkez İlçe teşkilatının kurucularından Bülent Kara’nın, sosyal medya paylaşımıyla, “Yediler Mevkiindeki çocuk parklarının LGBTİ renklerine boyandığını belirterek Odunpazarı yetkililerine seslenmesi”ne karşı yazdı:

“Gelelim LGBTİ renklerine. Bu kişiler son zamanlarda gök kuşağı renklerini kendi sembolleri olarak kullanıyor. Buyursunlar kullansınlar. Onlar gök kuşağı renklerini kullanıyor diye, trafik ışıklarını yasaklayacak değiliz. Kaldı ki çocuklar rengarenk şeyleri severler ve bütün dünyada çocuk parkları, çocuk oyuncakları ve çocuk kıyafetleri renkli yapılır. Hatta çocuklar ilgi duyduğu için şekerler bile renkli üretilir. Sadece çocukların dikkatini çekmek için de değil. Rengi herkes kullanır. Mesela Bülent Kara gibi mimarlar mekan algısı yaratmada rengi sıklıkla kullanılır. Benim gibi gazeteciler sayfalarında renk kullanırlar ki, okuyucu rahat etsin. Siyasi partiler – AK Parti de dâhil – seçim zamanı rengarenk afişler, balonlar asar, seçmenlerinden destek isterler. Hepsinden ilginci ise söz konusu parkın 2017'den beri yerinde duruyor olması ve aynı renklere sahip olması. Üzerinden 5 sene geçmiş. Eleştirmek şimdi mi akıllara gelmiş? Belki de süreç içerisinde renkleri farklı bir bakış açısıyla değerlendirmeye başlamışlardır. Bilemeyeceğim artık... Odunpazarı yetkililerini çocuk parklarını kapkara renklerle donatmadıkları için tebrik ederiz. Yanlız küçük bir eleştirimiz de var. Oyun alanlarındaki bazı renkler hafif de olsa solmaya başlamış. O renklerin üzerinden yeniden geçmek lazım ki çocuklarımız kuşlar gibi cıvıdasınlar. Şen kahkahaları eksik olmasın. Bahtları rengarenk olsun. Allah çocuklarımızı ruh sağlığı yerinde olmayanlardan saklasın...”

***

LGBTİ+’lara selamı esirgemeyen, en azından homofobik nefret söyleminden medet ummayan “köşe”leri okumaya devam edeceğiz: “Hep kahır, hep kahır, hep kahır, hep kahır” nereye kadar…


Etiketler: insan hakları, medya
İstihdam