07/01/2022 | Yazar: Yıldız Tar

Hafta boyunca farklı mecralarda yayınlanan yazıları okuduk ve sizler için seçtik. Haftasonunda ne okusam diyenlere ilaç niyetine beş yazı!

Editörün seçimi – 7 Ocak 2022 Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Arabesk; saçları zorla uzatılmış kız çocukları, saçları zorla kazıtılmış erkek çocuklarıdır – T24 / Jilet Sebahat

Jilet Sebahat, T24’e "Coğrafya kaderdir" sözünü anımsatarak bu coğrafyada ortak kaderi paylaştığı insanların acısının, isyanının ufak bir tanıklığını yazdı:

“Benim hayatımda arabesk, bir tavırdır. Derdini dolaylı anlatmaz. Direkt anlatır; isyanı da, sevgiyi de, acıyı da, mutluluğu da. Bireyseldir. Sosyal eşitsizliğe uğramış, ötekileştirilmiş, ayrımcılığa uğramış bireyleri bir araya toplayıp eşitler. Ortak bir çığlığa dönüşür. Tavır olarak acıyla yüzleşir. Vazgeçmez. Yakasını bırakmaz hayatın. Mahallenin dışlanmış 'orospusu', kafasına taş yemiş 'ibnesi', zorla evlendirilmiş ablası, balkonlara serilen kanlı çarşafı, saçları zorla uzatılmış kız çocukları, saçları zorla kazıtılmış erkek çocuklarıdır.”

Yazıya ulaşmak için tıklayın.

Herkesin Şamar Oğlanı Trans Erkekler – Velvele / Birtan Yaruk

Birtan Yaruk, Velvele’deki yazısında “Şamar oğlanına çevirdiniz, ne yapsa yaranır size bu trans erkekler?” diyor:

“Kimse kusura bakmasın trans erkeklik sizin sandığınız şey değil. Ben cis erkekler gibi ayrıcalıklı ve ben merkezci büyütülmedim. Ben bir erkektim ve 20 yılı aşkın süre erkek olmama karşın ailem ve beni tanıyan mahalleli erkek olarak görmemişken, erkekliğin hiç bir ayrıcalığını tatmamışken kimse bana ve hiçbir trans erkeğe kalkıp “sen erkeksin feminizmden uzak dur, sen erkeksin cinsiyetçisin” kalıplarıyla gelmesin. Bu eleştiriden muaf tutulma talebi değil. Öyle anlaşılmasın. Elbette ki birbirimizi eleştirelim ancak yapıcı bir yerden, yaralarımızı, deneyimlerimizi görerek yapalım. Basmakalıp sözler ve yargılardan öte bir yerden kuralım eleştiri dilini. Mesela geçiş sonrası süreçte disforiyle cebelleşen trans erkeklerin neler hissedebileceklerini hesaba katın. Nasıl ki kendi bedenleriniz hakkında konuşulmasını istemiyorsunuz, bizim bedenlerimize de kendinizinki gibi saygı duyun. Yıllarca kadın düşmanlığına, cinsiyet rollerinin getirdiği yüklere, baskılara maruz kalmış trans erkeklerin feminizme ait olmadıkları, feminist alanlarda yerlerinin olmadığına dair ezberiniz üzerine yeniden düşünün lütfen. Bizim feminizmin öznesi olduğumuz inkar edilemez bir gerçek. Bunu tartışmak ve kapı bekçiliğine soyunmak da bir o kadar abes ve incitici. Trans erkekler feminizm öznesidir ve öznesi olarak kalacaktır. Feminist mücadelede hepimize yer var. Yan yana durmak hepimizi özgürleştirecek bir deneyim olmaya devam edecek.”

Yazıya ulaşmak için tıklayın.

Muhafazakarlığın ve neoliberalizmin kıskacında bir cinsel sağlık hakkı olarak PrEP – Kaos GL / Tankut Atuk

Tankut Atuk’un Pozitif Alan dizisinde bu hafta PrEP var:

“Sağlık Bakanlığı ilk adımı özel sektörden bekleyedursun, ilaç firmaları ilk adımı bakanlıktan ve sivil toplumdan, sivil toplum da bakanlıktan ve ilaç firmalarından bekler. ‘Elimiz kolumuz’ bağlı der Gilead ve PrEP’in güncel siyasi ortamda doğrudan cinsellik (hem de günah olan cinsten) olarak kodlanmasını bir bahane olarak kullanır. Kendi ekonomik çıkarlarına da ters düşen bir biçimde PrEP’in patentini elinde tutan bir ilaç devi Türkiye’de politik ve toplumsal tepkiden çekindiği için burada pazara girmeyi reddeder. Belki de Türkiye’de PrEP’in hem siyasi hem de ekonomik sebeplerle büyük bir piyasa vaat etmediğini düşünür Gilead, kim bilir. Amerika’da en başta yılda 24.000 dolar gibi bir masraf karşılığında erişilebilen PrEP Türkiye’de ilaç fiyatlarının üst limitlerinin bakanlık tarafından belirleniyor oluşu sebebiyle belki de aynı kârı asla sağlamayacaktır. O durumda da Gilead’ın perspektifinden bakıldığında ne PrEP için uğraştığına değer, ne de bu süreçte bakanlıkla olan ilişkilerini riske atıp hali hazırda sahip olduğu pazarı kaybetmeye. Küresel alanda çok büyük eleştiriler alan bir ilaç firması için PrEP hiçbir zaman cinsel sağlık hakkıyla ilgili olmadı zaten. Kârın vaat edilmediği yerde insan sağlığının da bir değeri yok ne yazık ki.”

Yazıya ulaşmak için tıklayın.

Memlekete Demokrasi, Bana Aşk – ÜniKuir / Şebin

ÜniKuir’den Şebin LGBTİ+'ların, ÜniKuir'in ve kendisinin 2021'ini yazdı:

“2021 senesine Boğaziçi Üniversitesine atanan kayyum haberiyle girdik. Lubunyalar her zaman olduğu gibi bütün ferasetiyle ilk hedef olacaklarının bilinciyle seslerini ilk andan en yüksek çıkaranlar oldu. Gerçekten de Şubat ayında seneler boyu yüzlerce lubunyanın emeğiyle ilmek ilmek bugüne gelmiş olan BÜLGBTİA+’nın kapatıldığına şahit olduk. Ama ne kapatılma!!! Öyle sessiz sedasız olmadı, Cumhurbaşkanlığı yaptı bu kapanmanın duyurusunu. E herhalde lubunya, şanındandır… Lubunya tüzüklerle yönetmeliklerle mi var oldu, on yıllardır rektörlüklerin tanımasıyla mı örgütlendi ki bu kapatma işi oradaki lubunyaların sonu olsun. Aksine daha da büyüdü, daha da güçlendi, sesini daha da yüksek çıkardı BÜLGBTİ+. Herhalde aşko, biliyosun…”

Yazıya ulaşmak için tıklayın.

Lubunya, akademide barınamıyor mu? – Kaos GL / Yasemin Bahar

Yasemin Bahar’ın Perşembe yazıları başladı:

“Bana öyle geliyor ki LGBTİ+’lar akademide en kolay ‘ilginç’ bir araştırma konusu olarak barınıyor. Natrans, endoseks, allo ve hetero (kısaca cishet) araştırmacıların “Bana oradan 3 trans, 2 lezbiyen lazım” beklentisi ile yürüttükleri araştırmalar, genellikle bizim hak ihlallerimizi ortaya koymak veya esenliğimizi arttırmak gibi bir sonuca da varmıyor. Dolayısıyla bizi nesneleştirdiği ile kalıyor. Karşımıza çıkan öğrenen-öğreten ikililiğinin herhangi bir yerinde özne olarak barınmak pek de kolay olmuyor.”

Yazıya ulaşmak için tıklayın.


Etiketler: insan hakları, kadın, medya, kültür sanat, yaşam
nefret