25/05/2025 | Yazar: Alican E
Alican E. hazırladı: “Yasakların, ihlallerin, nefret söylemlerinin gürültüsünü, öğrenci direnişinin sesi bastırıyor.”

Tıklayın-Geçen hafta: Kaos haftalık gündem
Şiddet tehdidine rağmen kampüslerin Onur Ayı tam gaz devam ediyor
Geçtiğimiz hafta Galatasaray Üniversitesinin Onur Haftası ve Bilkent Onur Yürüyüşü ile erken gelen Onur Ayı, kampüslerde dolu dizgin devam ediyor.
Hacettepe Üniversitesinde bir ilk yaşandı: Film gösterimi, atölye, piknik ve ödül töreni etkinlikleri ile gullüm ve dayanışma dolu Onur Haftası geride kaldı. Son dönemde, dinci grupların LGBTİ+’ları hedef gösteren bildiri ve imza kampanyasına rağmen, ilk iki günü sorunsuz geçen Hacettepe Onur Haftası son gün polis engeliyle karşılaştı.
Hacettepeli lubunyalar, 22 Mayıs’taki kampüsün ilk Onur Yürüyüşünü gerçekleştirmek için bir araya gelmeden önce stadyuma dev bir pankart astı. Basın açıklaması için kütüphane önünde buluşan öğrencilerin önüne özel güvenlik birimi (ÖGB) ve polisler barikat kurdu. Basın açıklamasını okuyan öğrenciler, kampüste yürüyüş gerçekleştirmek istedi ancak yapılan müzakereler sonuçsuz kaldı. Katılımcıların güvenliğini riske atmak istemeyen Komite, yürüyüşü iptal etti.
Kampüste Onur Ayı heyecanı yaşanan üniversiteler arasında Özyeğin ve Yıldız Teknik vardı. Özyeğin LGBTIQ+ Kulübu, 22 Mayıs’ta Pride Pikniği düzenlerken aynı gün Kuir Yıldız’ın iki hafta sürecek Onur Haftası, Drag Race Gösterimi ile açıldı.
Öte yandan, geçen hafta düzenledikleri etkinliklerle yılın ilk Onur Haftasını gerçekleştiren Galatasaray Üniversitesi öğrenci kulübü Lion Queer, maruz kaldıkları Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve rektörlük baskına ilişkin ifşa metni yayınladı. Haftanın son etkinliği olarak kampüste düzenlenecek “Kuir Düğün” eğlencesinin, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezine (CİMER) şikayet edildiği ortaya çıktı. Şikayet üzerine okul yönetimi, YÖK’ten “etkinliğin yasaklandığına” dair bir yazının kendilerine ulaştığını belirterek etkinliğin yapılmasına engel oldu.
Tıklayın-Nisan’da LGBTİ+’lara hak ihlalleri: LGBTİ+’ları koruyacak mekanizmalar nerede?
Uluslararası Aile Forumu adıyla, dünya genelinde LGBTİ+ nefretini örgütlemek için bir araya geldiler
2025’i “Aile Yılı” ilan ederek LGBTİ+ ve kadın düşmanı politikalarında vites artıran hükümetten yeni bir adım daha: Uluslararası Aile Forumu.
"Küreselleşen Dünyada Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi" temasıyla iki gün boyunca uluslararası düzeyde nefreti örgütlemek için yürütülen devlet destekli etkinliklerin ilk gününde Macaristan Kültür ve İnovasyon Bakanı Balázs Hankó, ülkesindeki LGBTİ+ karşıtı yasa ile övündü, “Aile Yılı” ilan eden Türkiye’yle yaptıkları işbirliğinden memnun olduklarını söyledi.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş da farklı ülkelerden bakanları, politika yapıcıları ve akademisyenleri topladıkları forumda LGBTİ+’ları hedef aldı. “Aile kurumunu tehdit eden cinsiyetsizleştirme gibi küresel ideolojik akımlar hızla yaygınlaşıyor” iddiasında bulunan Bakan, LGBTİ+ düşmanlığı için işbirliği çağrısında bulundu.
Uluslararası Aile Forumu’nun ikinci gününde nefret mesaisi devralan isim ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan oldu. Erdoğan yarım saatlik konuşmasında LGBTİ+’ları defalarca hedef aldı. 2026-2035 “Aile ve Nüfus On Yılı” ilan ederek LGBTİ+ düşmanlığı için işbirliği çağrısında bulundu. “Cinsiyetsizleştirme” ve “LGBT belası” ifadeleriyle LGBTİ+’ları hedef alan Erdoğan, LGBTİ+’lar ve çocuk istismarını bir tuttu:
“Bir başka acı verici gerçek ise şudur: Cinsiyetsizleştirme projeleriyle insan fıtratını inkâr edenler, çocuklarımızın bedenlerine geri dönüşü olmayan tıbbi müdahalelerde bulunarak aslında masum çocuklara da zarar vermektedir. Bu istismarı kesinlikle seyredemeyiz.”
İspanya Başbakanı, İstanbul’da konuştu: “Eşcinsel birliktelikleri kanunsuz bir şey gibi göstermek için harekete geçtiler”
Devlet liderleri ve hükümet temsilcilerinin nefreti örgütlemek için iki gün boyunca çalıştığı Uluslararası Aile Forumu’ndan bir gün sonra Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı, Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) ev sahipliğinde gerçekleşti. 81 ülkeden 89 partinin üyeliğine sahip Sosyalist Enternasyonal’in İstanbul zirvesinde konuşan İspanya Başbakanı Pedro Sánchez, iktidar politikalarına karşı çıkan grupların zulme uğradığını ve izole edildiğini söyleyerek dayanışma mesajı verdi:
"Kadınların haklarını ellerinden almak, eşcinsel birliktelikleri kanunsuz bir şey gibi göstermek için harekete geçtiler. Bu, bizim değerlerimizin tam karşısında. Demokrasiye, adalete inanıyoruz. Daha iyi bir geleceğe giden tek yolun çoğunluğun bu konuda göstereceği irade olması gerektiğini biliyoruz."
Buluşmanın dikkat çekici anlarından biri de İspanya Başbakanın, diğer katılımcılarla birlikte “İmamoğlu’na Özgürlük” yazılı dövizle poz vermesi oldu.
Esat-Eryaman davası: Mahkeme, 82 yıl hapis cezasını tekrarladı ancak tutuklama yok
Yıllardır mahkemeler arasında gelip giden Esat-Eryaman davasında sanıklara verilen hapis cezası, Yargıtay tarafından 2023’te görülen duruşmada sanık avukatları hazır bulunmadığı için bozulmuştu.19 yıldır süren adalet mücadelesinde, iptal kararının ardından ikinci duruşma 22 Mayıs’ta görüldü. Kaos GL’den Oğulcan Özgenç’in takip ettiği duruşmada, savcı sanıkların cezalandırılmasına ilişkin mütalaasını tekrarladı. Sanık avukatları ise mütalaaya itiraz ederek dosyada ve bilirkişi raporunda çelişki olduğunu ileri sürdü, tutuksuz yargılama talep etti. Duruşma sonunda mahkeme heyeti, 2 Ekim 2023’te verilen kararı tekrar ederek sanıkların her biri için yağma ve yağmaya teşebbüs suçlarından adli kontrol ve yurtdışı yasağıyla beraber 82 yıl hapis cezası verdi.
Yargıtay tarafından hüküm kesinleşmediği için sanıklar hala tutuklu değil. Sanıklar, Yargıtay’ın kararı onaması durumunda hapse girecek. Davada zaman aşımı riski devam ediyor.
Boğaziçi Üniversitesi, “Türkiye’nin İlk Aile Üniversitesi” programını başlattığını duyurdu
13 Mayıs’ta İslam Araştırmaları Kulübü'nün (BİSAK) davetiyle konuşmacı olarak Boğaziçi Üniversitesine gelen din adamı Nureddin Yıldız, öğrencilerin protestosuyla karşılaşmıştı. Çocuk istismarı ve kadına yönelik şiddete yönlendirici sözleri ile tanınan Yıldız’ın etkinliğinin gerçekleşmesi için özel güvenlikler barikat kurmuş; kampüse polis girmiş ve öğrencilere işkence uygulayarak ters kelepçe ile gözaltına almıştı.
Gözaltına alınan öğrencilerden altısı tutuklanırken, biri 16 Mayıs’ta tahliye edildi.
Kadın ve çocuk haklarını savunan beş öğrencisi hapisteyken, Boğaziçi Üniversitesi “Türkiye’nin İlk Aile Üniversitesi” olmakla övündü. Üniversiteden gelen açıklama, projenin amacını şöyle tarif ediyor: “Anneler, babalar, çocuklar ve büyükanneler ile büyükbabaları aynı çatı altında buluşturan Aile Üniversitesi’nde; iletişim, empati, problem çözme, dijital okuryazarlık, sağlıklı yaşam ve benzeri pek çok başlıkta haftalık eğitimler düzenlenecek.”
Cumhurbaşkanlığı desteği alan program, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Başakşehir Belediyesi işbirliğiyle gerçekleşecek. Programın açılış etkinliğinde, “onarım terapisi” denen işkenceyi savunması ile bilinen Prof. Dr. Nevzat Tarhan da konuşma yaptı.
Lezbiyen çiftlere “eşit ebeveynlik” hakkı tanınmasına ilişkin İtalya’dan olumlu adım
İtalya’da Anayasa Mahkemesi, lezbiyen ebeveynlerin ikisinin de anne sıfatıyla resmi olarak tanınması yönünde hüküm verdi. 22 Mayıs’ta çıkan karara göre, yurt dışında üremeye yardımcı sağlık hizmeti alan İtalya’da çocuklarını dünyaya getiren kadın çiftlerin, ikinci ebeveynin biyolojik anne olup olmadığına bakılmaksızın, yasal olarak tanınacak. Mevcut düzenlemenin anayasanın eşitlik ve kişisel kimlik ilkelerini ihlal ettiğini söyleyen karar, çocuğun her iki ebeveyninden de bakım, eğitim ve duygusal bağ hakkını ihlal ettiğini ortaya koydu.
Mahkeme kararı, tüp bebek sürecini yurtdışında başlatan kadın çiftlerin, çocuklarının yasal ebeveynleri olarak görülmesine izin verse de İtalya'daki LGBTİ+ çiftler veya bekar kadınlar bu haktan yararlanamıyor. Sivil birliktelikler, 2016 yılında İtalya'da yasal hale gelmiş olsa da, aynı cinsiyetten çiftler tıbbi destekli üremeye erişemiyor.
LGBTİ+’ları damgalayan kan bağışı politikasına Yüksek Mahkeme’den itiraz
Hindistan Yüksek Mahkemesi, Merkez Hükümetinin uzmanlara danışmasını ve LGBTİ+’ları "yüksek riskli" kan bağışçıları olarak nitelendiren ve bilimsel kanıtlardan ziyade varsayımlara dayanan politikaları yeniden değerlendirmesine hükmetti.
Washington Blade’in haberine göre davanın iki hakimi, "Transların hepsini riskli olarak yaftalayacak ve onları damgalayacak mıyız?" diyerek trans karşıtı kan bağışı politikasını eleştirdi.
LGBTİ+’lara yönelik kısıtlamalar, Hindistan Sağlık ve Aile Refahı Bakanlığı'na bağlı Ulusal Kan Nakli Hizmetleri'nin 11 Ekim 2017 tarihinde yayınladığı kılavuzuna dayanıyor. Yönetmelik, transları, erkeklerle seks yapan erkekleri, kadın seks işçilerini, damar içi uyuşturucu kullananları ve birden fazla cinsel partneri olanları HIV, Hepatit B veya C risklerini gerekçe göstererek kan bağışı yapmaya uygun olmayan kişiler olarak sınıflandırıyor.
Rusya’da “LGBT propagandası” yaptığı iddia edilen Apple’a para cezası
Rusya mahkemesi, ABD'li teknoloji devi Apple'a dört ayrı idari davada 10,5 milyon ruble (130.483 dolar) para cezası verdi. Apple'ın mahkemedeki temsilcisi duruşmaların kamuoyuna kapalı yapılmasını talep etti; bu durum, her bir davanın tam olarak neyle ilgili olduğunun ve neden açıldığının kamuoyunca bilinmediği anlamına geliyor. Hükümete yakın kaynaklar, Apple'ın gökkuşağı renklerindeki duvar kağıdının dava konusu olabileceğini söylemişti.
Apple’ın ceza almasına neden olan kanun, “geleneksel olmayan” ifadesiyle damgalanan cinsel ilişkilerin, cinsiyet uyumlama operasyonlarının ve çocuksuz ailenin çevrimiçi yollarla teşvik edilmesini cezalandırıyor. Kasım 2023’te çıkan Yüksek Mahkeme kararından beri, “aşırılıkçı” addedilen LGBTİ+ hareketine yönelik davalar açılmaya devam ediyor. Suç örgütü üyesi muamelesi gören LGBTİ+’ların, Rusya’da etkinlik düzenlemesi bile yasak.
Eurovision birincisi JJ, bayrak yasağına takıldı
Bu yıl İsviçre'nin Basel kentinde düzenlenen Eurovision'un en tartışmalı gündemlerinden biri Avrupa Yayın Birliği'nin (EBU) yarışmanın bayrak politikasını değiştirmesiydi.
Söz konusu karar, seyircilerin etkinliklerde istedikleri bayrağı açmasına izin verirken; yarışmacıların ve ekiplerinin, temsil ettikleri ülkenin bayrağı dışındaki herhangi bir bayrak taşımasını yasakladı. Yasak, sahnede Filistin’e destek için bayrak açılamayacağı anlamına geldiği gibi LGBTİ+ sanatçıları da kimliklerini temsil eden sembollerden vazgeçmeye zorluyor.
Eurovision 2025’in kazananı, Avusturya temsilcisi JJ, söz konusu yasağı karşı gelmeye çalıştığını ancak engellendiğini açıkladı. JJ, "Seyircilerin gökkuşağı bayrağı getirebilmesi beni memnun etse de; finalde, içeri gizlice bayrak sokmaya çalıştım. Ama beni yakaladılar" dedi.
Eurovision'u üç yıldır LGBTİ+ bir sanatçı kazanıyor. Geçen yılın kazananı, non-binary şarkıcı Nemo bu yıl gelen yasağa “Avrupa'daki en kuir şey olarak tanınıp sonra da 'Onur bayraklarına izin vermiyoruz' diyemezsiniz!” ifadesiyle tepki göstermişti.
Etiketler: insan hakları, kadın, medya, kültür sanat, yaşam, nefret suçları, eğitim, aile, siyaset, dünyadan, yıldız tar için gazetecilik için, kaoshaftalıkgündem