31/10/2022 | Yazar: Ali Erol

LGBTİ+ yürüyüşlerinin 2016’dan beri yasaklandığı Başkent’te, “Sapkınlık normalleştirilemez, Aile saldırı altında” sloganıyla homofobik nefret yürüyüşü yapıldı.

LGBTİ+’ların yürümesi yasak, LGBTİ+ düşmanı nefret yürüyüşü serbest Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

“Sapkınlık normalleştirilemez, Ailen saldırı altında” sloganıyla “Ankara Sivil Toplum Platformu” adına çağrısı yapılan nefret yürüyüşü, LGBTİ+ yürüyüşlerinin 2016’dan bu yana yasaklandığı Başkent Ankara’da yapıldı.

“Aile”nin tehdit altında olduğunu söyleyen “Ankara Sivil Toplum Platformu”nun (ASTP) organize ettiği yürüyüş, 30 Ekim Pazar günü Hacı Bayram Veli camii önünden başladı. “Hacı Bayram Camiinden Melike Hatun Camiine” gerçekleştirileceği duyurulan yürüyüş, “Ulus Atatürk Heykeli” olarak da bilinen Ulus Heykel Meydanı’nda son buldu.

“Aileme Dokunma”, “Aile kutsaldır, kutsalına sahip çık” ve “Dur De, Dur De! Sapkınlığa Dur De!” sloganlarının atıldığı yürüyüşte, “Sapkınlık dayatmasına hayır” pankartı ile “Sapkınlık normalleştirilemez, Ailen saldırı altında, LGBT’ye hayır”, “LGBT propaganda ve dayatmasına Dur de”, “Aile toplumun temeldir”, “Sapkın küresel çetelere hayır”, “Cinsiyetsiz toplum projesine dur de” dövizleri taşındı. Yürüyüşte dövizlerin İngilizcesi de yer alırken, “Çağdaşlık diyenler Lut kavminin izinde” ve “Sapıklığın propagandası yasaklansın” pankartları da açıldı.

lgbti-larin-yurumesi-yasak-lgbti-dusmani-nefret-yuruyusu-serbest-1

“Ankara Sivil Toplum Platformu”nun sivil üyelerinden “sapkınlık” söylemi

Hafta sonu Ankara’da yapılan yürüyüşe katılan “Ankara Sivil Toplum Platformu”nun sivil üyelerinden sosyal medyaya yansıyan “sapkınlık” söylemleri şöyle seyretti…

“Bugün 500'e yakın STK'nın katılımı ile Ankara'da tarihi bir yürüyüş gerçekleştirildi. Ankara STK Platformu koordinasyonunda yapılan etkinlikte yüzlerce vatandaşımızla yürüdük. Aile ve insanlığın iffetine kasteden operasyonlar lanetlendi. Kirli LGBT şebekesi bu ülkede tutunamayacak”

“Aile Kutsaldır, Kutsalına Sahip Çık! Bugün Ankara Sivil Toplum Kuruluşları

Platformu olarak binlerce Ankaralı hemşehrimizle Yürüyüş akabinde Basın Açıklaması gerçekleştirdik. Sapkınlığa karşı duruşumuzu yineledik ve sesimizi yükselttik.”

“ASTP( Ankara Sivil Toplum Platformu) olarak 30 Ekim LGBT karşıtı yürüyüş toplantılarının ikincisini Yeni Dünya Vakıf şube merkezinde çok kıymetli vakıf ve dernek başkanlarımızla  gerçekleştirdik”, “Aileyi korumak için harekete geçtik!”, “Ankara sapkınlığa dur dedi!”, “Ankara'da nesli ifsad eden akımlara karşı yürüyüş düzenlendi”, ““İçinizde iyiliği emreden, kötülükten nehyeden bir topluluk bulunsun." ayetinin muhatabı Müminler olarak aile müessesesini muhafaza etmek üzere LGBT karşıtı yürüyüş için Ankara Ulus Meydanındayız.”, “Sapkınlığa Sessiz Kalmadık!”, “Bugün Ankara'daki sivil toplum kuruluşları olarak ailemizi ve neslimi korumak adına protesto yürüyüşü,imza kampanyası ve basın açıklaması yaptık Elhamdülillah.Devlet-i Aliyye Ocakları Teşkilatı olarak bu ehemmiyetli hadisede yerimizi aldık.”

İstanbul Sözleşmesi’ni hedef alan “Ankara Sivil Toplum Platformu” Başkanı ise HÜDAPAR’ın yayın organının aktardığına göre, “aileyi ve nesli tehdit eden sapkınlıkların son bulması için” yetkililere çağrıda bulundu: “İstanbul Sözleşmesi'nin amacını kadına yönelik şiddeti önleme olarak kabul edenlere, İstanbul Sözleşmesi ilerleyen süreç içerisinde LGBT lobisini güçlendirmeye ve cinsiyetsizliği normalleştirmeye, aile yapımızı yıkmaya, kültür ve medeniyet değerlerimizi yok etmeye, Lut kavminin dönemini yeniden çıkarmaya yönelik, içinde bin bir türlü hainlikleri barındıran çok tehlikeli küresel bir yıkım projesi olduğu anlaşılmıştır.”

Tertip komitesi adına yapılan konuşmalarda, “Sapkınlık dayatması milli güvenlik meselesidir” söylemi de tekrar edildi: “Terör örgütlerinin elindeki evlatlarımızı geri kazanmak için ailelerle birlikte çabalayan devletimiz, bu sapkın ideolojilere kendini kaptırmış vatandaşları için de üzerine düşen sorumluluğunu yerine getirmek zorundadır.”

LGBTİ+’ların eşit yurttaşlık haklarına karşı “aile” bahaneli nefret kampanyası

LGBTİ+’ların eşit yurttaşlık haklarına karşı “aile” buluşması adı altında Eylül ayında İstanbul’da başlayan mitingle memleket gündemine gelen homofobik nefret kampanyası bir senedir sürüyor.

LGBTİ+’ların var olma ve hayat hakkını hedef alan İstanbul Saraçhane’de düzenlenen “Büyük Aile Buluşması” mitingine varan nefret kampanyası süreci, Yesevi Alperenler Derneği’nin “SapkınlığaDurDe” etiketi altında “LGBT Faaliyetlerinin durdurulması ve yasaklanması” hedefiyle 2021’in Eylül ayında ilan edildi.

İstanbul Saraçhane’de Eylül ayında düzenlenen “LGBTİ karşıtı Büyük Aile Buluşması”nın çağrısı, Alperen Ocakları İstanbul İl Başkanıyken homofobik ve transfobik nefret söylemleriyle 2016 İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü ve Trans Onur Yürüyüşü’nü tehdit etmekten yargılanan ve ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ suçundan ceza alan Kürşat Mican’ın başkanı olduğu Yesevi Alperenler Ocağı’nın oluşturduğu Fikirde Birlik ve Mücadele Platformu tarafından yapıldı.

İstanbul ve Ankara’da, LGBTİ+ sivil toplum örgütleri tarafından gerçekleştirilen etkinlikler ve yürüyüşler, “toplumsal hassasiyet ve duyarlılıklar”, “kamu güvenliği”, “genel sağlık ve ahlakın korunması” ve “başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması” gerekçeleriyle 2015’ten beri saldırıya uğrayıp 2016’dan itibaren yasaklanırken, Ankara Sivil Toplum Platformu (ASTP), geçtiğimiz Temmuz ayında Ankara Onur Yürüyüşü yapmak isteyen LGBTİ+’lara yönelik saldırıları, “Ankara'da Onurlu Müslüman gençler onursuz yürüyüşü protesto ediyor” paylaşımıyla savunmuştu.

“Ankara Sivil Toplum Platformu”nun, “Sapkınlık normalleştirilemez, Ailen saldırı altında, Harekete geç” çağrısı, sosyal medyada, “AdaletPlatformu” (1, 2, 3) ve “TürkAileOcağı” (1) hesapları tarafından yapılıyor. “Cinsi Sapkınlıklara” karşı Ankara'da yapılacak “Büyük Aile Yürüyüşü”ne çağrıda bulunan “Türkiye Aile Meclisi” isimli yapı, “Sapkınlığın merkezi olan dernekler kapatılmalı” söylemiyle sistematik olarak kurumsal ayrımcılık ve nefret suçu çağrısı yapıyor.

LGBTİ+’ların var olma ve hayat hakkını hedef alan ve “ailenin korunması” adı altında düzenlenen yürüyüşler, İstanbul’un ardından daha önce Urfa ve Konya’da yapıldı. Ankara yürüyüşünün çağrısını yapan “Ankara Sivil Toplum Platformu” (ASTP) Başkanı Mustafa Kır, “cinsi sapkınlıklara” karşı ifadesiyle duyurdu. Kır, daha önce de, gene Hacı Bayram Camii avlusunda, “cinsi sapıklık ve sapkınlık akımlarına karşı toplumu uyarıyoruz” konuşması yapmıştı.

“Aile Birliğimiz Saldırı Altında yürüyüşü” için Memur-Sen’i ziyaret ettiğini duyuran Ankara Sivil Toplum Platformu, yürüyüş hazırlık sürecinde ayrıca, Kamu Baş Denetçisi Şeref Malkoç’u da ziyaret etti.

Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türkiye Aile Meclisi Genel Başkanvekili Adnan Küçük, Ankara’nın ardından, “LGBT sapkınlıklarına dayatmalarına karşı” yürüyüşlerin İzmir (6 Kasım), Gaziantep (13 Kasım), Kayseri (19 Kasım) ve Diyarbakır (20 Kasım) ile devam edeceğini duyurdu.

İzmir Valiliği twitter hesabından, “Valimiz Sayın Yavuz Selim Köşger, İzmir Büyük Aile Platformu bileşenlerinin ziyaretini makamında kabul etti” paylaşımı yapıldı. Aydınlık, “İzmir Büyük Aile Platformu” Sözcüsü’nün, Cumhuriyet Kadınları Derneği Genel Başkan Yardımcısı Av. Nuriye Kadan olduğunu aktardı.

Anayasa hukukçusu akademisyen kurumsal ayrımcılık çağrısı yapıyor!

Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Adnan Küçük, Başkent Ankara’da yaptıkları yürüyüşe, “LGBT sapkınlıklarına karşı Türk toplumunun temelini teşkil eden aile kurumuna sıkı bir şekilde sahip çıkmak maksadıyla” çağrıda bulundu.

Akademisyen hukukçu Adnan Küçük, “küresel güçler”in, ““cinsel yönelim”, “eşcinsel evlilik”, “toplumsal cinsiyet”, “cinsiyetsiz nesil” vb. kavramları kullanarak aile kurumunu” yıkmak için yoğun çabalar sarf ettiğini söylüyor.

Türkiye Cumhuriyeti’nin birine katılmak için resmi aday olduğu, diğerinin kurucu üyesi bulunduğu iki Avrupa kurumu da Anayasa hukukçusu akademisyenin hedefinde yer alıyor: “Kendilerini, çağdaşlık, medeniyet, insancıllık, insan hakları, demokrasi, hürriyet vb. süslü, göz kamaştırıcı, akılları esir alıcı kavramları tekellerine alan Avrupa Birliği (AB) ve Avrupa Konseyi gibi güçlü bölgesel uluslararası kuruluşlarla, Amerika gibi diğer gelişmiş ülkeler, “cinsel yönelim”, “eşcinsel evlilik”, “toplumsal cinsiyet”, “cinsiyetsiz nesil” gibi kavramları, Batının “çağdaş müşterek değerleri” şeklinde pazarlıyorlar. Hatta bütün bunları, pazarlamakla yetinmiyorlar, dünya genelinde diğer ülkelere bir nevi dayatıyorlar da.”

Anayasa hukukçusu akademisyen devam ediyor: ““Avrupa’nın müşterek değerleri” şeklinde ifade edilen “cinsel yönelim”, “eşcinsel evlilik”, “toplumsal cinsiyet”, “cinsiyetsiz nesil” gibi kavramlarla geleneksel aile yapısının tamamen tahrip edilmesini amaçlayan LGBT eğilimli sapkın güçler, Batılı devletleri tamamen esir almış durumdadır.”

Akademisyen hukukçu Küçük, “sapkın LGBT fikirleri” gibi nefret nakaratıyla devam ederken, “Aileye yönelik ciddi manada aşınmalar ve tahribatlar, Türkiye’de de yaşanmaktadır” diyor ve sözü, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a bırakıyor: “Hayatî bir diğer konu olan ‘sapkın akımların dayatmalarına karşı ailenin korunmasını’ da ekleyerek bir anayasa değişikliği teklifinin hazırlığına başladık”.

“LGBT Eğilimli Güçlerin Aileye Yönelik Yıkıcı Hedefleri” ile devam eden Anayasa Hukuku akademisyeni Adnan Küçük, “AB ve Avrupa Konseyi organları, üye devletler için İstanbul Sözleşmesinde temelleri olan eşcinsel evliliklerle alakalı eğitimlerin verilmesi konusunda üyelere yönelik yoğun baskılamalar yapıyorlar” diyor ve ardından “LGBT eğilimindekilerin en büyük saldırısı, ensest ilişkilere ilişkin yasaklardır” gibi artık karalamayı da aşan, LGBTİ+ düşmanlığında sınır tanımayan bir nefret cümlesi kurmakta sakınca görmüyor: “LGBT’cilerin temel maksadı, bu konuda tam serbesti sağlayarak, aile kurumuna bir öldürücü ve yıkıcı darbe daha vurmaktır.”

Tahmin edileceği gibi gerisini, “Aileye yönelik tahribatlarda, zinanın suç olmaktan çıkarılmasının da büyük etkilerinin olduğu” kanaatiyle getiren Küçük, “Aile için en tahripkâr hukukî düzenlemelerden biri de, 6284 Sayılı (Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun) Kanundur” diye ekliyor.

Anayasa Hukuku akademisyeni ve de Türkiye Aile Meclisi Başkanvekili de olan Adnan Küçük’ün, “Sapkınlık Normalleştirilemez, Ailen Tehlike Altında!” yürüyüşü öncesi, “Ailen, neslin ve devletin tehlike altındadır!” başlığıyla hazırladığı “çağrı” metni, Hür Havadis Haber ve Akasyam isimli sitelerde yayınlandı.

Hukukçu akademisyen: “LGBT’li sapkınlarla mücadele, fikri sahada da yapılmalı”

Akademisyen Adnan Küçük’ü, “İstanbul Sözleşmesi’nin küresel ölçekli bir proje olduğunu” söylediği sözlerinden hatırlayalım: “Sözleşmenin amacı, meşru aile kurumunu zayıflatarak her türlü sapkın ilişkiyi meşrulaştırmaktır. LGBTİ+ eğilimlilerin temel fikirlerinin, küresel ölçekte çağdaşlığı, medeniyeti temsil ettiği vurgulanarak, bunun ilericiliği sembolize eden kültürel değerler olduğu yönünde baskın propagandalar yapılarak, bütün ülkelere yayılması amaçlanıyor. Eşcinsel evliliklerden diğer her türlü sapkın ilişkilerin meşrulaştırılması temel amacı teşkil ediyor.”

“LGBT’li sapkınlarla mücadele, fikri sahada da yapılmalı… LGBT örgütünün hayat tarzı ve görüşlerinin temelini, dini değerleri mutlak olarak reddeden seküler felsefenin oluşturduğuna dikkat çeken Dr. Adnan Küçük… Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Adnan Küçük” ile devam edelim: “LGBT’ci görüşlerin ve hayat tarzlarının kaynağını dini temelli manevi boşluk teşkil etmektedir… Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Konseyi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Avrupa Birliği (AB) gibi uluslararası ve uluslarüstü örgütler ve kuruluşlar da, LGBT örgütlerinin düşünce ve hayat tarzının korunması yönünde bütün imkânları kullanıyorlar, bu yönde karşı konulması çok güç şekilde baskı oluşturuyorlar… Bazı muhafazakâr görünümlü, hatta muhafazakâr olduğunu düşünen kişiler de, hayat tarzı olarak benimsemese de, bir hak olarak bu kesimlere destek verebilmektedirler... Türkiye’nin üyesi olmak için bütün enerjisini harcadığı AB, LGBT örgütlerinin fikir ve hayat tarzını bir hak olarak dayatıyor… Üyesi olduğumuz Avrupa Konseyi ve Konseyin yargı mercii olan ve üyeleri açısından bağlayıcı nitelikte kararlar veren AİHM, LGBT örgütlerinin görüş ve hayat tarzını mutlak koruyucu yönde tutum almaktadırlar… AİHM, LGBT örgütlerinin aleyhine yapılan bütün uygulamaları, istisnasız bir şekilde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine (AİHS) aykırı bulmaktadır… Tekrar söyleyeyim, hükümetin fiziki olarak yasaklayıcı önlemleri, tek başına toplumda kalıcı ve sürekli bir sonuçlar sağlamayacağı gibi, AİHM, Avrupa Konseyi ve AB gibi kuruluşlar da, bu yöndeki çabaları akim bırakabileceklerdir… LGBT, Türkiye’de de, aile yapımızı hedef alıyor. Temel maksat, toplumsal hayatımızın temelini teşkil eden ailenin yerine, her türlü aile dışı ilişkilerin ikame edilmesidir… Temel amaç, LGBT fikriyatı ve seküler hayat tarzı temelinde, bireylerin ilk eğitim kurumu olan ailenin tahrip edilmesi, dini hassasiyetli bireyler yerine, seküler hayat tarzını esas alan nesillerin yetiştirilmesidir…”


Etiketler: insan hakları, medya, nefret suçları, aile, siyaset
nefret