05/05/2021 | Yazar: Ali Erol
Nisan ayının homofobik nefret “köşe”leri Yeni Şafak, Akşam, Milat, Yazargazetesi ve Akit yazarlarından...
LGBTİ+’ları düşmanlaştırıp hedef gösteren gazete “köşe”lerinin manipülasyon, dezenformasyon ve de nefret saçmada “konu” ve “gündem”leri fark etmiyor…
Homofobik nefret söylemiyle bendini aşıp “köşe”lerine sığmayan, “nefret kokteyli” ile “terör kokteyli”ni harmanlayan gazete yazılarını okumaya devam ediyoruz. Nisan ayının cinsiyetçi ve homofobik nefret “köşe”lerini Yeni Şafak, Akşam, Milat, Akit, yazarlarından seçtik.
Yeni Şafak, Tamer Korkmaz: Küfür, hakaret ve nefretin yanına kâr kalacağını bilmenin rahatlığıyla salla dolsun “köşe”ler
Konusu, gündemi fark etmez, manipülasyon, dezenformasyon ve de nefret saçmada “LGBTİ lobisi” diye kurguladıkları komplo ve “sapkınlar” söylemiyle birbirleriyle yarışırken LGBTİ+’ları düşmanlaştırıp hedef gösteren “köşe”lerden Yeni Şafak yazarı Tamer Korkmaz (1, 2, 3, 4), Nisan ayında da “Sapkınların hamisi” ile devam ediyor.
Küfür, hakaret ve nefret suçunun yanına kâr kalacağını bilmenin rahatlığıyla “köşe”sini dolduran Yeni Şafak yazarı, güya ABD’yi eleştirme adı altında, düşmanlaştırdığı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı LGBTİ+’lar ile siyasi muhalefet temsilcilerine sallamaya ve saydırmayı sürdürüyor: “Cumhuriyet “Hezeyan” Partisi, tüm hücreleri ile LGBTİ destekçisidir. Parti yönetimi, teşkilatı, İstanbul ve İzmir’deki CHP’li belediyeler; LGBTİ’li sapkınların hamisi konumundalar… Söz konusu sapkınlığın daha ziyade yaygınlaşması için “büyük gayret” sarf ediyorlar!”
Kahvehane okey masalarındaki siyasi sohbetlerde dönen laflar herhâlde Yeni Şafak yazarının “köşe”sinde sıralayıp saçtığı laflardan daha anlamlıdır: “Tunç Soyer, LGBTİ paçavrasıyla poz vermişti. Bir süre sonra, Kılıçdaroğlu’nun da aynı pozu verdiğini görürsek hiç mi hiç şaşırmayacağız. LGBTİ’lilere de “Arkadaşlar” diye seslenmesi pek yakındır! Kılıçdaroğlu’nun Başkanı Joe Biden, bir LGBTİ Sevicidir. Amerikan tarihindeki ilk eşcinsel bakanı atayan Mendebur Biden’dır.”
“Gladyonun düdük makarnası” başlıklı “köşe”si ile devam ediyor Yeni Şafak yazarı: “Ekranlarda LGBTİ’ye verdiği destek ile “bütün dikkatleri üzerine çeken” Mister Kılıçdaroğlu, LGBTİ’nin fahri üyesi yapıldı! İşbu ibretlik üyelik, LGBTİ’nin “Ankara Sözcüsü” tarafından duyuruldu! LGBTİ’li grup, CHP’nin Başına teşekkür etti ve “sevgi gösterisinde” bulundu! Türkiye’deki Baronsal Gladyo’nun Kaşar Etki Ajanı, ünlü “hazcı” Ertuğrul Özbaydın; epeydir LGBTİ’nin fahri üyesi gibi çalışıyor. LGBTİ’ye öyle gayretli bir destek atıyor ki… LGBTİ’liler, Mister Kemal’e fahri üyelik veriyorsa; Mister Özbaydın’ı Genel Başkan yapsalar azdır!”
Yeni Şafak yazarı Tamer Korkmaz’ın küfür ve homofobik nefret nakaratlarını hatırlayalım: “LGBTİ lobisi”, “aşağılık”, “LGBTİ lobisinin Laikçi Faşist refleksi”, “Batıcı-Laikçi Kafa”, “LGBTİ’nin paçavrası”, “LGBTİ Lobisi’nin Siyasi Ayağı”, “sapkınlar”, “Eşcinselliği özendirmek”, “LGBT sapkınlığı”, “birleşik sapıklar”, “Gay’ler, lezbiyenler, travestiler vesaire hepsi Amerikan Birleşik Sapıklar Devleti’nin Vazifeli Çocuklarıdır”, “Boğaziçi’nde sahne alan LGBT üyeleri Türkiye’deki Derin Baronsal Gladyo’nun Kurşun Leşkerleridir”
Akşam, Hikmet Genç: “Kimler?.. Lezbiyenler, Gay'ler, biseksüeller, travestiler, i'ler..vs,”
Yeni Şafak köşe yazarı Tamer Korkmaz’ın ardından aldı homofobik nefret nakarat sazını eline Akşam gazetesinden Hikmet Genç, “Fahrî Lgbti üyesi siyasetçi?!..” başlıklı “köşe” yazısıyla: “Türk aile yapısını bozmuyormuş efendim... Kimler?.. Lezbiyenler, Gay'ler, biseksüeller, travestiler, i'ler..vs,”
Daha önce de, “Eşcinsel lobicilik midir, Lğbt midir her ne ise, inancımla kültürümle ayrışıyorum bu güruhtan” derken, “LGBT”nin “G”sini aklı sıra “yumuşağından” yazarak, şimdi de, “i’ler..vs”, “İb...'ler” diyerek ayrımcı dili ile cinsiyetçi ve homofobik nefretinin söylemini işaret eden Akşam köşe yazarı (1, 2), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu karalamaktan gözü kararınca Anayasa’yı tanımıyor, medeni haklar ise hak getire: “Israrla söylüyor; "Bozmaz, niye bozsun ki, ne alakası var!.." Türk aile yapısında bunların yeri yok diye biliyoruz biz. Müslüman Türk toplumunda bu işleri meşrulaştırmaya, yaygınlaştırmaya çalışmak sapkınlıktır. Çünkü ahlaki çöküntü ve toplumsal çözülmeye sebeptir.”
Gene daha önce, “terör kokteyli”ne “LGBT”yi de katanlar korosuna katılan Akşam “köşe” yazarı, nefret nakaratlarına devam ediyor: “Kılıçdaroğlu'na göre gayet doğal bi'şeymiş... "Lgbti, Türk aile yapısını bozmaz" diyor... İşte CHP'nin geldiği nokta burası. Çağdaş, laik, aydınlanmacı, ilerlemeci derken, oldular LGBTİ'ci!.. Bunlar bu ülkenin sadece güvenlik sorunu değil, aynı zamanda ahlaki sorunu...”
Milat’ın kadın yazarı, “siyasi analisti” ve “hukukçu”sundan nefret ortaklığı: “Sözleşmenin amacı LGBT sapkınlığı”
Kendisini “gazeteci-yazar” olarak tanıtan Milat gazetesinden Özlem Doğan, Mart ayındaki “LGBT Terörü” manşetinin ardından Nisan ayında da, “Tek dertleri LGBT'yi meşrulaştırmak” dosyasıyla devam etti.
“Türk toplumunun aile yapısını bozmak isteyen LGBT’nin kadına şiddeti kullanarak sahip çıktığı İstanbul Sözleşmesi” ile “LGBT ilişkisi” ile devam eden Milat yazarı, “Siyasi Analist Dr. Ali Demirdas ve Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Adnan Küçük”ün, “Sözleşmeyle LGBT sapkınlığı topluma zorla empoze edilmeye çalışılıyor” analizine aracılık ediyor.
Milat yazarı Özlem Doğan’ın “siyasi analisti Dr. Ali Demirdas”, İstanbul Sözleşmesi’nin kadına yönelik cinsel içerikli şiddet ve tecavüzde artışa yol açtığını söylüyor ama Milat yazarı tabii ki peki, ilk imzacı olan Türkiye Hükümeti, “kadına karşı şiddeti önleme, şiddetten koruma, şiddet eylemlerini kovuşturma ve mağdur destek mekanizmaları oluşturma” yükümlülüğünü yerine getirmek için ne yapmış diye tabii ki sormuyor.
Milat yazarı Özlem Doğan’ın “siyasi analisti Dr. Ali Demirdas” nihayet sadede geliyor: “Türk toplum ve aile yapısınca tabu olarak kabul edilen eşcinsellik, biseksüellik, translık gibi kavramların eğitim sistemi dâhil olmak üzere hayatın birçok kısmına zorla empoze edilmeye çalışılıyor. Bu cinsel tercihlere haiz vatandaşların toplumdaki varlıkları zaten kabul edilmiştir. Fakat sözleşmeyle Türk toplumunun kültür ve değerlerini yıkmak amacıyla ortaya atılmıştır.”
Milat yazarı, “Sözleşmenin amacı bambaşka” ara başlığı atıyor, “deşifre” ise “Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Adnan Küçük”ten geliyor: “Sözleşmenin amacı, meşru aile kurumunu zayıflatarak her türlü sapkın ilişkiyi meşrulaştırmaktır. LGBTİ+ eğilimlilerin temel fikirlerinin, küresel ölçekte çağdaşlığı, medeniyeti temsil ettiği vurgulanarak, bunun ilericiliği sembolize eden kültürel değerler olduğu yönünde baskın propagandalar yapılarak, bütün ülkelere yayılması amaçlanıyor. Eşcinsel evliliklerden diğer her türlü sapkın ilişkilerin meşrulaştırılması temel amacı teşkil ediyor.”
Yazargazetesi, Asiye Türkan: “LGBT, “fıtrat”, “sapkınlık”, “hayasızlık” haliyle nihayet “helak”…”
Milat yazarı Asiye Türkan (1, 2, 3, 4), daha önceki Milat köşelerinde, günahlarının bedelini “LGBT”den çıkarır, homoseksüelden helaka bağlarken nihayet “LGBT lobileri”ne karşı “aileyi ve geleceğini” savunma gayesiyle hep aynı nefret nakaratlarını tekrar ederdi.
Asiye Türkan’ın son olarak, Yazargazetesi sitesindeki “Başka Bir Aile Mümkün Mü?” başlıklı köşe yazısından, Ankara Gökkuşağı Aileleri Derneği’nin Nisan ayında düzenlediği “Başka Aileler Vardır” çalıştayını izlediği anlaşılıyor.
Asiye Türkan, Gökkuşağı Aileleri Derneği’nin çalıştayından ne anladığını baştan belli ediyor; “Hayatta iki şeyin şakası yoktur. Biri evlilik diğeri de inanç.” diyor ve sonra, kendi sorduğu “…mümkün mü?” sorusunu gene kendi cevaplıyor: “Helak olan Lut (a.s.)’ın kavminin eyleminin meşrulaştırılması için programlar organize edilmesi ne kadar da üzücü...”
“Ramazan öncesi Ankara Gökkuşağı Aileleri Derneği ve TED üniversitesi ile ortaklaşa yaptığı iki gün süren, kendi alanlarında uzman ve homoseksuel çocukları olan ailelerin hayat tecrübelerinin de içinde olduğu “BAŞKA AİLELER VAR” çalıştayına katıldım. Oldukça ilgi ile sonuna kadar dinledim. Modernizmin her şeyi yerinden ettiği gibi aile kavramının da içinin boşalttığına tekrar şahit oldum.”
Asiye Türkan, yazısının sonunda, “Geleceğimizi tehdit eden bu söylemlerin meşrulaşmasının altında yatan sebep nedir?” sorusunu sormaya devam ettiğine göre, “şahit oldum” dediklerinin de zaten kendi önyargılarından ibaret olduğu anlaşılıyor: “Gök kuşağı simgesini kullanan LGBT, fıtrata aykırı olarak karşı cinse duyulması gereken ilgiyi kendi cinsine vermesi, her iki cinsiyetle beraberlik yaparak biseksüel olması, ya da seçimini yapmadığı vücudunu değiştirerek, karşı cins gibi hareket ederek aile oluşumuna engel olan bir yapı oluşturmaktadır.”
Gerisi gelsin cinsiyetçi ve homofobik nefret nakaratları; “fıtrat”, “sapkınlık”, “hayasızlık” haliyle nihayet “helak”…
Akit yazarlarından homofobik nefret “köşe”leri
Nefret söylemi üretme, yayma ve teşvik etmede iktidarın “yaygın medya organı” halini almış olan Akit’ten köşe yazarı, aynı zamanda Yeni Akit Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu, Nisan ayı açılışını İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu karalamasıyla haliyle gene homofobik nefret nakaratlarıyla açıyor: ““Toplumu eşcinsel evliliklere hazırlamalıyız” diyen bir adam.. Kur’an-ı Kerim’in yasakladığı eşcinsel ilişkilere destek veren bir adam.. Kur’an-ı Kerim’in el yazmasını alarak acaba ne yapmak istiyor? Bir kavmin toptan helakına sebep olan eşcinsellik gibi bir ahlaksızlığın peşinden gidip.. ahlaksızlığı meşrulaştırmaya çalıştıktan sonra..”
Akit yazarı Karahasanoğlu, İmamoğlu karalamasının ardından değişmez listesinden bir diğer siyasetçi olan İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e geçiyor: “LGBTİ’lerin, Meral ablaya ziyaretinde Yavuz da var mıydı? Eşcinselliğin, gayliği ile, lezbiyenliği ile, homoseksüelliği ile, ahlaksız ilişkilerin her türlüsü ile meşru olmasını isteyen LGBTİ’ler…”
Akit köşe yazarı, cinsiyetçi ve homofobik nefret nakaratları ile süslediği, bezdirici tekrarlarıyla sündürdükçe sündürdüğü köşe yazılarında olduğu gibi güya “Milliyetçi bir partinin, bu eşcinsellerle ne işi olabilir? Bu eşcinseller niye bize teşekkür ediyorlar ki? Biz, dindar muhafazakar bir parti miyiz? Yoksa eşcinsellerin desteklediği bir parti mi?” sorularını saydırırken haliyle cevapları gene İyi Parti için manipülasyon, LGBTİ+’lar için karalama olarak geliyor.
“LGBTİ’lilere destek çıkan Meral Akşener’e, eşcinseller bir teşekkür ziyaretinde bulunmaz mı? Meral abla, “Kadın şiddetini önlüyordu” dese de.. Şiddet gören kadınlar değil.. Eşcinseller gelmiş, Meral ablaya, teşekkür ziyaretine.. Sadece bu bile, sözleşmenin ne olduğunu, kimi koruduğunu, neyi amaçladığını ortaya koyuyor.”
İlk imzacı Türkiye tarafından tek taraflı feshedilmiş İstanbul Sözleşmesi’ni de aradan çıkartan Yeni Akit Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu, telaffuz etmeyi pek sevdiği anlaşılan “nonoş” ifadesini, İyi Parti’ye güya akıl verme vesilesiyle tam dört kere kullanıyor.
Akit yazarı, İstanbul Sözleşmesi manipülasyonuna bir kez de Nisan’ın sonunda dönüyor: “İstanbul Sözleşmesi, kadın cinayetlerini önler” diyerek sokaklarda gezinen feministler.. İstanbul Sözleşmesi’nin aslında kadına şiddeti önlemediğini, tam aksine artırdığını gözlerden kaçırmak ve eşcinsellere açılan alanı gizlemek isteyen bir avuç LGBTİ’liler..”
Akit’ten köşe yazarı, aynı zamanda Yeni Akit Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu, “Kılıçdaroğlu LGBTİ’yi ne sanıyor?” başlıklı köşe yazısında, kendi sorduğu soruya gene kendi “ne cevap verse beğenirsiniz”: “Acaba Kemal bey, LGBTİ’yi ne sanıyor? Lüleburgaz Gençliğini Birleştirme Teşkilatı' mı sanıyor? Ne demek, LGBTİ? L’nin açılımı, 'Lüleburgaz' değil.. Ya ne? 'Lezbiyen' demek. Yani, kadın kadına ilişki.. Kadın kadına ilişkiden, aile oluşturabilir misiniz? Hani ailenin çatısı konumundaki anne-baba ikilisini, kendinizce oluşturduğunuzu sanırsınız da... Çocuk nasıl olacak? İki kadın bir araya gelince, çocuk olur mu? Olmaz. O zaman, aile nasıl olacaksınız? LGBTİ’deki G’nin açılımı ne? 'Gay...' Üçüncü harf ne? B.. Yani “Biseksüel..” Erkeğe de, kadına da ilgili.. Eeee? Karşı cinste karar kılsa, zaten adı biseksüel olmaz. Geçelim “dördüncü harf”e.. Dördüncü harf de, “T”. Açılımı ne? Travesti.. Onda da, çocuk diye bir dert yok.. Sonuncuda belki çocuk konusunda bir ümit var ama.. LGBTİ’deki son harf olan “İ”nin açılımı, “interseks” ve bunun da anlamı, “hem erkek hem de kadın gibi davranan” ama..”
Akit köşe yazarı, cinsiyetçi ve homofobik söylemin sakız gibi sündüre çiğneye çürütünce geri başa dönüyor ve nihayet ağzındaki geleneksel “ibne” baklasını çıkartıyor: “Gerçekten merak ediyorum, Kemal Bey acaba, LGBTİ’yi, “Lüleburgaz Gençliğini Birleştirme Teşkilatı” mı sanıyor? Sondaki “İ” ne diye, soruyor musunuz? Onu da artık, LGBTİ’lerin hepsine takılan bir sıfat var.. O sıfatla, ortalıkta dolaşanlar cevap versin..”
Muhalefet karalama bahaneli homofobik nefret nakarat sazını Akit yazarı Ali Karahasanoğlu’nun dilinden bir diğer Akit yazarı Zekeriya Say alıyor: “Fahri üyelik” yetmez, “Onursal Başkan” yapsınlar!
Homofobik nefret söylemleri yanlarına kâr kaldığından, Akit yazarı, cinsiyetçi ve homofobik nefret nakaratlarını saydırıyor: “eşcinsel sapkınlar”, “LGBTİ sapkınları”, “sapkınların hamiliği”, “sapkınlar”, “LGBTİ sapkınlar”
Akit yazarı, “Kemal Bey’in, eşcinselliğin meşrulaştırılması için harcadığı çabayı hatırlayınca, insanı; bırakın “fahri üye”liği, “onursal genel başkan” ilan etmediklerine şükredesi geliyor” geyiğine gelene kadar muhalefet partisi genel başkanını aşağılama gayesiyle köşesini gene LGBTİ+ kurumlarının siyaset hakkını karalayarak ve LGBTİ+’ların kent hakkını inkâr ederek dolduruyor:
“2012 yılında ise Kemal Bey’in kapıları ardına kadar eşcinsellere açılmıştı. LGBT Derneği’nden trans Kemal Ördek ile Kaos GL Derneği’nden Hayriye Kara’yı kabul eden Kılıçdaroğlu, sapkınları Gazi Meclis’te ağırlayan ilk parti lideri oldu. Kemal Bey’in kabulleri yüzünden Meclis yolgeçen hanı olmuş, LGBTİ’lerin ziyaretleri sıklaşmıştı.”
“2014 seçimlerinde, “LGBT’lilerin CHP’den belediye meclisi üyeliğine aday olmalarını sağladı. Genel Başkanlarının eşcinselliğe verdiği değeri gören CHP’liler artık sıkı birer LGBTİ savunucusu olup, polis TOMA’sına bile tırmanırken, Kılıçdaroğlu olayı bir adım ileriye taşıdı. Ciddi ciddi oturup, lezbiyenlerle “Dürüstlük Taahhütnamesi” bile imzaladı.”
“KAOS GL tarafından hazırlanan ‘Fon Rehberi’nde, CHP’li Beşiktaş, Kadıköy ve Şişli Belediyeleri, eşcinsellere en çok destek veren belediyeler arasında yer alıyor. CHP’li Tunç Soyer, Müslüman Türk milletinin baş belası olan LGBTİ derneklerinin düzenlediği sapkın organizasyona ev sahipliği yapıp, İzmir Büyükşehir Belediyesi binasının taşıyıcı kolonlarını “Gökkuşağı” renklerine boyarken… Mütedeyyin insanların oylarıyla İBB koltuğuna oturan CHP’li Ekrem İmamoğlu ise işi gücü bıraktı, LGBTİ sapkınlığına kurumsal düzeyde resmiyet kazandırmaya çalışıyor.”
Akit’ten Dilipak’ın her gün ama her gün kopyala yapıştır doldur “köşe”leri…
Her gün ama her gün “köşe” dolduran Akit yazarlarından Abdurrahman Dilipak, cinsiyetçi ve homofobik nefret söylemini komployla harmanlarken, hep aynı nakaratla araya LGBTİ+’ları da kattığı yazılarına Nisan ayında da devam etti.
LGBTİ+ yurttaşların anayasal haklarını kullanmak istemelerinden ne anladığını, “Evet insanlar azar oldu, bu iş azar azar oldu! Bu işler olurken, azarlayan olmadı” sözleriyle anlatan Akit yazarı Dilipak’ın insan haklarını tanımayan, ayrımcı, cinsiyetçi, transfobik ve homofobik nefret nakaratlarından komployla karışık Nisan seçkisi…
“Öte yandan, GREVIO raporlarına bakarsanız LGBT’den FETÖ’ye, HDP’ye kadar destek mesajları var.” (1)
“Ne yani, İstanbul sözleşmesine dayalı yasa yaptınız diye din görevlileri için LGBT’lilere pozitif ayırımcılık mı uygulayacaksınız. Bir din görevlisi “Toplumsal cinsiyet” bağlamında erkekken kadın, kadınken erkek olsa aile hayatını eşcinsel olarak sürdürebilecek mi, ya da erkek “artık kadın oldum” dese, imamlıktan alıp, kız Kur’an kursuna mı tayin edeceksiniz! Yasada var diye, siyaset bu yönde bir irade ortaya koydu sen de bunu böyle yapacaksın diyebilir misiniz. Bakın bazı işler ucu açık olarak bırakılırsa bu işler yol olur ve nerede duracağı belli olmaz. Yarın AİHM gider, karar alır gelir.” (2)
“Mesela LGBTIQ+ deyin, bundan kimse rahatsız olmaz, ama bunların Türkçe karşılığını söylerseniz, ayıp, edepsizce söylenen sözler olarak anlaşılır. Hem de LGBTIQ+’ya “toplumsal cinsiyet” adı altında, “deneyim, yönelim, tercih”leri konusunda pozitif ayırımcılık yapılmasını savunanlar tarafından.” (3)
“Kendinizle evlenmek ister misiniz. Cinsiyetiniz fark etmez, sizin için eş cinsiniz ya da karşı cinsinizden yeni bir BİREY klonlanabilir. Klonoid bir partner, artık eş yok. Bu yöntemle, annenizle, babanızla da partner olabilirsiniz. “Kendinden bir partner” “Ensest’den de öte bir sapıklık” diyebilirsiniz. Tabii bu tercih meselesi. DİN’den, AHLAK ve GELENEK’ten bağımsız BİREY’ler için sorun olmasa gerek. Kendinizden bir hücre alacağız, ondan sizi klonlayacağız. Ona dişilik yükleyeceğiz. Neden olmasın ki. Son derece bilimsel. Çağdaş. Modern. Yani bu işi LGBTQI ile de ifade etmek mümkün değil. Zaten zamane İLAH ve RAB’lik iddiasında bulunanlar bunu da düşünerek (+)’ı eklemişler.” (4)
Benzer içerikler
Etiketler: medya