31/03/2021 | Yazar: Ali Erol
İstanbul Sözleşmesi’nin feshine karşı çıkan TÜSİAD’ın anmadığı “LGBT”, Anadolu Aslanları İşadamları’nın ağzında nefret söylemine dönüşüyor
Cumhurbaşkanlığı kararıyla Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinin ardından gelen açıklamalara iş dünyası da dahil oldu.
LGBTİ+’ların hak ve eşitlik mücadelesini hedef gösteren, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığını meşrulaştıran cinsiyetçi ve homofobik (1, 2, 3, 4) nefret söylemi, İstanbul Sözleşmesi feshedildiği halde kesilmedi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme “gerekçe”si olarak ilan ettiği “eşcinsellik”, Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) Başkanı Orhan Aydın’ın ağzında küfür ve nefret söylemine dönüştü.
ASKON Başkanı Aydın’ın, “LGBT gibi sapkınlıklar” tabiriyle sarf ettiği ayrımcı dil ve homofobik nefret söylemine Anadolu Ajansı aracılık etti.
Cumhurbaşkanına “İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmemiz dolayısıyla” teşekkürlerini sunan Anadolu Aslanları İşadamları Derneği Başkanı, homofobik nefret söyleminin ardından “kadınlar bizlere Allah'ın birer emanetleridir” söylemiyle devam ediyor: “Öteden beri bu sözleşmenin aysberg gibi içerisinde aile yapımızı dinamitleyen ve LGBT gibi sapkınlıkların önünü açan maddeleri olduğunu belirtmekteydik. Sağ olsunlar milletimizin sağduyusuna her zaman olduğu gibi kulak vererek bu garabetten ülkemizi çektiler. Ülkemiz kanunları, kadına şiddet konusunda her türlü yaptırımı zaten içermektedir. Ayrıca, yüce kitabımız Kur'an'da da belirtildiği üzere kadınlar bizlere Allah'ın birer emanetleridir. Bu yüce emir başımızın tacı olmalı ve bu emir doğrultusunda kadınlara ilişkin bakış açıları değiştirilmelidir.”
Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Orhan Aydın, daha önce de, gene Anadolu Ajansı aracılığıyla, “LGBT virüsü” söyleminde bulunmuş, “iş dünyası”nı “LGBT virüsü”ne karşı “hassasiyet” göstermeye davet etmişti.
TÜSİAD, sözleşmenin feshine karşı ama “cinsel yönelim”i ağzına almıyor
İş dünyasından TÜSİAD’ın, “İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi kadına yönelik her türlü şiddeti besleyen çarpık zihniyeti cesaretlendirir” ifadesiyle yaptığı açıklamada ise Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın fesih gerekçesi olarak duyurduğu “eşcinsellik” anılmadı.
Sözleşmenin “Temel Haklar, Eşitlik ve Ayrımcılık Yasağı” başlıklı 4. maddesi ile cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığı yapılamayacağı net bir şekilde belirtilirken, TÜSİAD, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine karşı çıktığı açıklamasında, “cinsel yönelim” ve “cinsiyet kimliği”ni anma gereği duymadı: “İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik her türlü şiddetle mücadele için vardır. İstanbul Sözleşmesi, kim olursa olsun şiddet mağdurunu korumak için vardır. “Ama”sız,“fakat”sız şiddete karşı durmak için vardır.”
2012 yılında ilk olarak Türkiye tarafından imzalanan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi) 1 Ağustos 2014’te yürürlüğe girdi.
20 Mart’ta Resmi Gazete’de yayınlanan kararla feshedilen Sözleşme, imzacı devletlere, kadına karşı şiddeti önleme, şiddetten koruma, şiddet eylemlerini kovuşturma ve mağdur destek mekanizmaları oluşturma yükümlülükleri getiriyor.
Ankara Barosu, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine dair kararın iptali istemiyle Danıştay’da dava açtı.
Etiketler: insan hakları, kadın, nefret suçları, çalışma hayatı