17/11/2023 | Yazar: Yıldız Tar

Şu an yaşanan bir çatışma ya da savaş değil, İsrail’in işgal ve soykırımı. Bir bölgedeki elektrik, su, interneti kesti. Saldırganlığına karşı her türlü eleştirel sözü gerçek dışı bir şekilde “anti-Semitizm” diye yaftalayarak meşruluk kazanmaya çalışıyor. Bir yandan da yakın zamanda işgal edilen alanda gökkuşağı bayrağı açan bir İsrail askeri ve İsrail devletinin resmi hesabından bu fotoğrafı paylaştığını gördük. Belli ki meşruiyet aracında LGBTİ+’lara sözde özgürlük sağlamasını daha sık kullanacak. Söz konusu soykırımsa, ne kahve içmemizin ne de orijinal sandığımız fikirlerimizin pek bir önemi yok.

Mesele Starbucks da değil, Türkiye’deki İslamcılar da Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Sa Bahattin’in KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazısını hayal kırıklığıyla okudum. Hayal kırıklığımın sebebi; İsrail’in Filistin’i işgali başladığından beri özellikle bazı LGBTİ+’larda yükselişe geçtiğini gördüğüm İsrail’i laik devlet, Gazze’yi “dinci terörist yuvası” sanma yanılgısını aşan bir tür umursamazlık ve dünyanın herhangi bir yerinde olup biteni kendinden, kendi hayatını etkilediği kısmından ibaret görmesiydi.

Yazıda iki fahiş hata okuru yanıltıyor. Bunlardan ilki, tüm olayları Hamas’ın bir müzik festivalini basmasına bağlaması. Uzun yıllardır devam eden bir işgal, işgalci bir devlet varken sadece son yaşananlara bakarak büyük çıkarımlar yapmak, hâlâ insanlar öldürülürken en hafif deyimle büyük bir apolitizm örneği. Ki, tam olarak ne yaşandığını bilmediğimiz, sıklıkla İsrail yanlısı medyanın önümüze attıkları dışında gerçeğe ulaşma imkanımızın olmadığı bir durumda; bu tutum istesek de istemesek de bizi işgalci bir devletin katliamlarını aklayacak pozisyona sürükleyebilir.

Yazıdaki bir diğer mesele ise Starbucks’ta kahve içmek üzerinden yazarın geliştirdiği tuhaf hat. Herhangi bir şirketi savunacak, o şirketten alışveriş yapmayı politik bir eylem olarak görecek duruşu anlamakta gerçekten zorlanıyorum. Hele hele yakın zamanda o şirkette büyük bir iş bırakma eylemi yapılacakken. Türkiye’deki İslamcıların Starbucks basmasında bir tür fırsatçı dayatma olduğu aşikar. Ancak dünya, gerçekten de kendimizden ibaret değil. Bu dayatmayı eleştirmek ya da sosyal medyada gördüğümüz o görüntülerle dalga geçmek de eyvallah. Ancak yazıda bunu aşan bir şekilde, tuhaf, haddini ve boyunu aşan cümlelerle bencillik propagandası yapılıyor.

Bir yandan da Gazi Üniversitesi’nde yaşadığı süreçteki zorbalıkla, Starbucks meselesini bir tutmak üzücü. Çünkü yöntemleri dahi benzemiyor ancak benzese bile, yöntem her şey değildir. O yöntemin arkasındaki fikrin haklılığına bakmak gerekir. Yazar da bana kalırsa o yöntemin arkasındaki fikre dair kafası karışık olduğundan ne diyeceğini tam olarak kestirememiş.

Yazıya dair daha fazla yorum yapmaya gerek yok. Çünkü, bir yandan da tuhaf, eklektik, kendisiyle çelişen bir yazı. Ancak, gösterdiği bir tür LGBTİ+ aktivizmi biçimi var ki onun üzerine daha fazla konuşmamız gerekiyor. O da, sonsuz ve sınırsız iyilik halini her şeyin ve herkesin üstünde tutan bir tür benmerkezcilik. Evet, bu ülkede LGBTİ+ olmak çok zor, evet rahatça oturabileceğin bir yer bulmak çok zor, evet küçük bir şehirde İslamcı zulmünden kaçabileceğin alanlar bulmak bir nimet. Ancak, buradan bir tür mağduriyet ihtimali devşirip bu mağduriyete karşı “her gün gidiyorum” demenin kendisi ister istemez, “Bi de bayıl istersen Feriha” cümlesini hatırlatıyor.

Yazıyı bir kenara bırakarak İsrail’in gözlerimizin önünde gerçekleştirdiği soykırımdan bahsetmek gerek. Belli ki, kavramları yerli yerine oturtmadığımızda kişisel endişelerimizi politik söz sanıp savruluyoruz.

Şu an yaşanan bir çatışma ya da savaş değil, İsrail’in işgal ve soykırımı. Bir bölgedeki elektrik, su, interneti kesti. Saldırganlığına karşı her türlü eleştirel sözü gerçek dışı bir şekilde “anti-Semitizm” diye yaftalayarak meşruluk kazanmaya çalışıyor. Bir yandan da yakın zamanda işgal edilen alanda gökkuşağı bayrağı açan bir İsrail askeri ve İsrail devletinin resmi hesabından bu fotoğrafı paylaştığını gördük. Belli ki meşruiyet aracında LGBTİ+’lara sözde özgürlük sağlamasını daha sık kullanacak. Söz konusu soykırımsa, ne kahve içmemizin ne de orijinal sandığımız fikirlerimizin pek bir önemi yok.

İsrail, dine dayalı yönetilen bir devlet. LGBTİ+’lara özgürlük sağlaması da bir mitten ibaret. Onur Yürüyüşleri’nde insanların bıçaklandığını ne kadar çabuk unuttuk? Ve sağlasa bile bu durum bir soykırımı meşrulaştırmak için sebep olabilir mi?

Daha önce Yeni Yaşam gazetesindeki köşe yazarlarından bu gerçekleri görmeyen, üçüncü yol adı altında tarafsızlık çağrısı yapan yazıları okuduğumda da benzer bir hisse kapılmıştım. Türkiye’deki İslamcı zulmü bizleri öyle korkutmuş ki, dünyayı kendimizden ibaret görmenin ötesine geçmekte zorlanıyoruz. Bu konuda zihnimizi berraklaştıracak bilgi ve bakış açıları ise Türkiye ve dünyadaki LGBTİ+ hareketinin İsrail işgaline karşı açıklama ve tutumlarında saklı. Bu tepki yazısını o açıklamaları hatırlatarak sonlandırmak istiyorum. Çünkü bazı konularda bizim kişisel fikirlerimizin hiçbir önemi yok. Aslolan kolektif eylem ve irade…

*İsrail’in Filistin halkına açtığı savaşın durdurulması için Kaos GL Derneği, 17 Mayıs Derneği, Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği, Kadının İnsan Hakları ve Yeni Çözümler Derneği, Lambdaistanbul LGBTİ+ Dayanışma Derneği ortak açıklama yayımladı:

“Biliyoruz ki İsrail yıllardır uluslararası alanda bölgedeki kadın ve LGBTİ+ haklarının savunucusu görüntüsü altında Filistin halkına yönelik şiddeti ve soykırımı meşrulaştırmaya çalışıyor. İşgal sebebiyle yıllardır başta kadınlar ve LGBTİ+'lar olmak üzere Filistin halkı en temel haklarına ve demokrasiye erişemiyor. 7 Ekim'den beri sürdürülen abluka ve saldırılar ise tüm insanlığın gözü önünde gerçekleşiyor, insan hakları savunucusu olduğunu iddia eden bazı ülkeler ise, soykırımı ve işgali olumlayan bir tavır takınıyor.”

*Lavender LGBTİQ+, Eğitim Fakültesi’ne bayrak asarak “Rojava’dan Filistin’e ezilen halkların mücadelesi mücadelemizdir” dedi.

*Aralarında Sosyal Politika Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği’nin (SPoD) olduğu 57 demokratik kurum, sendika, platform, meslek örgütü, siyasi parti ve sendikacı, aktivist, emekçi, sanatçı, yazar, önceki dönem milletvekili ve bakan, bilim insanı, hukukçu, siyasetçi, hak savunucusu 202 kişi, Gazze’de savaşa ve soykırıma son verilmesi, işgalin durdurulmasını isteyerek Filistin’e özgürlük, ülkede ve bölgede adil ve kalıcı barış çağrısı yaptı:

“Savaşın ve yıkımın nedeni Filistin topraklarındaki İsrail’in yayılmacılığı ve işgalidir. Filistin halkının direnme hakkı meşrudur.  İsrail ve Filistin halklarının eşit haklarına sahip olarak kaderlerini tayin edecekleri barışçıl bir çözüm yaratılmadan savaş ve şiddeti önlemenin hiçbir yolu yoktur.”

* Birleşik Krallık’ta LGBTİ+ aktivistleri Londra metro ve otobüs reklamlarını hackledi. Dyke Group, reklam panolarında “Queering the Map” uygulamasından görüntüler paylaştı.

Dünyanın dört bir tarafından LGBTİ+’ların anı ve hikayelerini anlattığı Queering the Map projesi, İsrail’in Gazze’ye saldırılarının ardından Filistinli LGBTİ+’ların yaşadıklarını anlattıkları bir platforma dönüşmüştü.

Uygulamadan ekran görüntüleri alan aktivistler, metro ve otobüsün reklam servisini hackleyerek, dayanışma mesajı paylaştı:

“Queer toplumu Filistinli kardeşlerimizin yanındadır.

Hepimiz özgürlüğü, güvenliği ve aidiyeti hak ediyoruz

İsrail ordusunun işgalinin sona erdirilmesi ve İngiliz finansmanına ve silahlandırmasına son verilmesi çağrısında bulunuyoruz.

Hepimiz özgür olana kadar, hiçbirimiz özgür değiliz.”

Posterlerde paylaşılan mesajlar arasında şunlar yer alıyor:

“Seni ve beni hep güneşin altında, el ele, özgürce otururken hayal ettim. Gidebilseydik gideceğimiz tüm yerleri konuşurduk. Ama sen artık yoksun. Üzerimize yağan bombaların seni benden alacağını bilseydim, bunu dünyaya seve seve anlatırdım.”

“Seni her şeyden çok seviyordum. Korkak olduğum için özür dilerim.”

* ÜniKuir Derneği, Gazze’ye İsrail saldırısına ilişkin açıklama yayınladı. “Filistin’de devam eden soykırım ve Türkiye kamuoyundan LGBTİ+ sivil toplumuna yönelik eleştirilere dair” başlığıyla yayınlanan açıklamada dernek, “Dünyanın gözü önünde işlenen bir soykırımı meşrulaştırmak amacıyla tüm dünyada LGBTİ+’ların muhafazakâr baskılara karşın uzun yıllar süren mücadeleler sonucu elde ettikleri ve demokrasinin olmazsa olmazı kıldıkları kazanımların üzerine çökülmesini reddediyoruz” dedi.

* Batı Asya ve Kuzey Afrika bölgesindeki LGBTİQ+ örgütleri, aktivistler ve topluluk üyeleri İsrail’in Gazze’ye saldırılarını kınayan ortak bir açıklama yayınladı. Türkiye’den HEVİ LGBTİ+ ve İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası Komitesi’nin de imzaladığı ortak açıklamada örgütler, İsrail işgal güçlerinin Gazze halkına soykırımını kınadı, “Filistinlilerin kendi kaderlerini tayin etme ve sömürgeci şiddet ve işgalden özgürleşme haklarına verdikleri desteği” belirtti. Örgütler açıklamada Gazze'de derhal ateşkes sağlanmasını, saldırıdan etkilenenlere insani yardım ulaştırılmasını ve İsrail ordusu tarafından gerçekleştirilen şiddet ve soykırıma son verilmesini talep etti.

* Aralarında Türkiye’den Kaos GL, 17 Mayıs, Eşitlik Çalışmaları Derneği, İnsan Hakları Derneği, Kadının İnsan Hakları Derneği ve On Ekim Dayanışması’nın da olduğu, dünyanın dört bir tarafından 90’dan fazla sivil toplum örgütü, İsrail saldırısı altındaki Gazze’deki duruma ilişkin Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği’ne mektup yazdı.

BM Genel Sekreteri, Avrupa Birliği Parlamentosu, Avrupa Komisyonu Başkanı ve Uluslararası Kızılhaç’a gönderilen mektupta sivil toplum örgütleri, “Hiçbir şey, çoğunluğunun çocuklar olduğu bir toplumun kolektif olarak cezalandırılmasını haklı çıkaramaz” diyerek yetkilileri İsrail’e Gazze’deki ablukayı kaldırması için baskı yapmaya çağırdı.

* Filistinli queerlerin İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü soykırıma ve bu soykırımı LGBTİ+ haklarını kullanarak pembeye boyamasına karşı kaleme aldıkları ve dünyanın dört bir yanından, dört yüzden fazla queer ve feminist örgütün imzaladığı mektubu Velvele çevirdi:

“Queerliğimizin, bedenlerimizin ve queerler olarak maruz kaldığımız şiddetin, emperyal ve soykırımcı eylemlere hizmet etmek üzere, Filistinli toplulukları şeytanlaştırmak ve insandışılaştırmak için araçsallaştırılmasını reddediyoruz. Filistinlilerin cinselliğinin ve Filistinlilerin farklı cinselliklere yönelik tutumlarının, sömürgeleştirilmiş bir topluma insanlık bahşetmek için kriter olarak kullanılmasını reddediyoruz. Bizler, liberal insanlığın sömürgeci biçimlerine yakınlığımız nedeniyle değil, kusurlarımızla birlikte insan olduğumuz için yaşamayı hak ediyoruz. Queerliğimiz temelinde bizi toplumumuza, toplumumuzu bize yabancılaştırmaya çalışan sömürgeci ve emperyalist taktikleri reddediyoruz. Ataerki ve kapitalizm de dahil olmak üzere, birbirine bağlı baskı sistemleriyle mücadele ediyoruz ve özerklik, topluluk ve özgürleşme hayallerimizin doğası gereği kendi kaderimizi tayin etmeyi arzuluyoruz. Yerleşimci-sömürgecilik ile hiçbir queer kurtuluş sağlanamaz ve bize hükmeden ırksallaştırılmış, kapitalist, faşist ve emperyal yapılara gözünü yuman hiçbir queer dayanışma mümkün olamaz.”

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazı ve çizimlerden yazarları ve çizerleri sorumludur. Yazının ya da çizginin KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki veya çizimlerdeki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler: insan hakları
İstihdam