01/07/2016 | Yazar: Kaos GL
Gözaltına alınan dostumuzu polisin elinden aldığımız anda çekilen fotoğraf aslında biraz da benim hikayemin geldiği yeri göstermektedir.

Onur hikayelerinde bugün: Gözaltına alınan dostumuzu polisin elinden aldığımız anda çekilen fotoğraf aslında biraz da benim hikayemin geldiği yeri göstermektedir.
Foto: Umut Rojda Acar
Cüneyt Yılmaz’ın hikayesi
Sanırım 2007 yılıydı. Trabzon'da okuyan arkadaşım Cihan, Onur Yürüyüşü için İstanbul’a geldiğinde bende kalmak istemişti. Velhasıl geldi kaldı, ertesi gün Onur Yürüyüşü vardı, Cihan'ın heyecanını şu an bile hatırlıyorum. Otobüste Taksim'e giderken içi içine sığmıyor heyecandan kalbi duracak gibi oluyordu. Tabi kendisi o zamanların en sevilen ibnelerinden biriydi ve aynı zamanda periyodik olarak Kaos GL yazarıydı
Ben sessiz sakin kapalı hayatımda kendi ibneliğimde yaşayan bir garip getto ibnesiydim. Taksim'e gittik, Onur Yürüyüşü başlamak üzereydi, o renkli ve coşkulu kalabalığa Cihan'ı teslim ettikten sonra kendim Taksim'in ara sokaklarında kayboldum. Girdiğim bir sokaktan geçen kalabalığı izliyor, görülme tehlikesiyle sürekli yer değiştiriyor, umarım bir tanıdık görmem diye sürekli kaçıyordum. O günün akşamında kendimce yaptığım bir muhasebeyle görünür olmaya, en azından arkalarda da olsa o yürüyüşe katılmaya, gerek maske gerek gözlük gerek başka alet edevat kullanarak katılma planı yapmıştım. Ancak burada uzun uzun yazsam da bitmeyecek sebeplerden dolayı bir türlü katılamadım.
Velhasıl yıllar birbirini kovalayınca benim de ibneliğim aldı başını gitti, derken 2012 Onur Yürüyüşü’ne göğsümü gere gere katılırken, 2013 Gezi Direnişi’ndeki görünürlüğümüzün artmasıyla "var mı ayol beni tutan" diye verdim veriştirdim…
İlk Onur Yürüyüşüm olan 2010 yılından itibaren aksatmadan katıldım hepsine, geçtiğimiz pazar günü yapılan "dağılıyoruz ayol" çağrısıyla dağıldığımız Taksim'in her sokağında gökkuşağı dalgalandırdık. Gözaltına alınan dostumuzu polisin elinden aldığımız anda çekilen fotoğraf aslında biraz da benim hikayemin geldiği yeri göstermektedir.
Zaman içinde öldürülen, intihar eden (ki bu da öldürmenin başka bir çeşididir) arkadaşlarımızı yaşatmak için… Ivana Hoffman'laşarak, karanlığa, zulme ve homofobiye karşı direnmeye, yaşamaya, kahkaha atmaya, sevişmeye, öpüşmeye devam edeceğiz.
Geçtiğimiz yıl yapılamayan Onur Yürüyüşündeki inadımız ve kararlılığımızla, bu yıla devredilen, Trans Onur Yürüyüşü ve Onur Yürüyüşü inadını, sonuna kadar kararlılıkla yürütmekte kendimi görevli kıldım
Devlet ve polis şiddeti, homofobik transfobik saldırılar, gerek sözlü gerekse fiziki tacizler, trans cinayetleri ve nefret söylemleri var oldukça en önde olmaya, görünmeye, "alışın buradayız" demeye devam edeceğiz. Edeceğim.
Diğer hikayeler:
Onur hikayem: Çiçek taşıyoruz ağzımızda
Onur Hikayem: Tarifler olmasın!
Onur hikayem: Ben buradayım, direniyorum aşkım!
Onur hikayem: İdeolojik pankart!
Onur hikayem: İstiklal hiç bu kadar güzel olmamıştı
Onur hikayem: 15 kişiden on binlere
Onur hikayem: Kız kardeşlikten ablacılığa onur!
Onur hikayem: Küçücük bir öpücük ile sisteme karşı duranlar
Etiketler: yaşam