08/07/2016 | Yazar: Kaos GL
Ayrılırken, eller birbirinden ayrılırken, ‘Tırnağımıza zarar gelmesin’ demesi, benim bağırarak ‘Kirpiğimiz yere düşmesin’ demem…

Onur hikayelerinde bugün: Ayrılırken, eller birbirinden ayrılırken, “Tırnağımıza zarar gelmesin” demesi, benim bağırarak “Kirpiğimiz yere düşmesin” demem…
Hasan Hüseyin Şehriban Karabulut'un hikayesi
Götümüz başımız ayrı oynuyor
İlk tuttuğum eli hatırlıyorum...
Benim için aile baskısından genç kızlığımda ‘abim tarafından’ yaşatılan ambargo sonucu bir dönem yasaklı olan Taksim’e kaçarak gizli çıkışlarımı düşünüyorum.
Taksim’deyken yaşadığım özgürlüğü.
Ama şimdi Taksim’de özgürce dolaşabilecek iken ne işim var lan dememe neden olan değişimlerdeki tezatlaşmalarım ile yüzleşiyorum… Yasak elmanın hazzı…
Zaman değil mesele, insanların nasıl evrimleşip kalbimizin çarpmasına neden olan yerlerden korkup, korkutulup çıkmamak için çabalayan ben ve benim gibi insanları düşünüyorum.
2016 Pride’a getirmek istiyorum aslında konuyu. Bu bir teşekkür yazısı.
Her şey çok güzeldi.
Tam bitti benim için örgütlenme derken örgütlenmenin farklı bir yönünü gösteren Onur Haftası Ekibine teşekkür edip tekrar nasıl umut ve mutlulukla doluşumdan bahsetmek istiyorum.
Nefes alıp başka bir biçimde bir anka kuşu gibi küllerimden doğdum. ( tüm örgütlenmelere Gezi’deki gibi yine ve yeniden “nasıl örgütlenilir”i gösteren ibneler, dönmelerin sallanmasıyla gümbür gümbür gelmesi. )
Çok teşekkür ederim Onur Haftası ellerinizden avuç içlerinizden öpüyorum.
Ama ben bunu ikinci kez yaşıyorum.
Birincisi Benim Çocuğum belgeseli
İkincisi 2016 Haziran Pride
Yaşanan psikolojik şiddet ve baskıların yüzüme vurması tekrardan.
Ellerindeki kalaslarıyla polislerin arkasındaki insanlar. Yanlarından geçerkenki sözlü ve fiziksel bakışlarıyla yaşattıkları travmalar!
Onur haftası akşamı üzerine gelen Adrasan yangını bir köşeye çekilerek ağlamama neden oldu. Her şeyin yükü çok fazla geldi… “Ben insan değil miyim” çaldı içimde.
Evden iki gün çıkamadım, içime çekildim...
Benim Çocuğum Belgeseli ve 2016 Pride...
İçinde yaşadığım odamdan çıkamadım.
Uyudum uyandım ağladım ağlayıp odamın duvarlarıyla konuştum.
Beni her zaman dinleyip başından beri yargılamayan duvarlarımla dertleştim.
Meleğim vardı benim. Pride gecesi telefonum çaldı ve sebepsiz, nedensiz ulaşıp çukurdan çıkaran bir dost. ALO değişiyle yeni nefes almaya başlamama neden olan bu 3 etti. Bu teşekkür de sana Beyza.
Ben açıldım saçıldım kabıma sığamadım.
Herkesin ellerine, seslerine, gözaltılarına sesimizdeki nidalarımaza renklerimize sağlık #dağılıyoruz
Siz yoksunuz ama biz zılgıt çekmeye devam ediyoruz. Herkes için ama birazdan daha çok #boysan #zeliş #mert #ali için.
Yazmadan geçemeyeceğim.
Odakule’de 2016 Pride saat 16.30 filan, İsmigül ile karşılaştık iki sohbet… Ayrılırken, eller birbirinden ayrılırken, “Tırnağımıza zarar gelmesin” demesi, benim bağırarak “Kirpiğimiz yere düşmesin” demem…
O an kocaman gülümseyişimiz…
Diğer hikayeler:
Onur hikayem: Çiçek taşıyoruz ağzımızda
Onur Hikayem: Tarifler olmasın!
Onur hikayem: Ben buradayım, direniyorum aşkım!
Onur hikayem: İdeolojik pankart!
Onur hikayem: İstiklal hiç bu kadar güzel olmamıştı
Onur hikayem: 15 kişiden on binlere
Onur hikayem: Kız kardeşlikten ablacılığa onur!
Onur hikayem: Küçücük bir öpücük ile sisteme karşı duranlar
Onur hikayem: “Alışın buradayız” demeye devam!
Etiketler: yaşam