02/01/2024 | Yazar: Ali Erol

LGBTİ+ düşmanı nefret “köşe”leri Aralık ayında Kayseri Gündem, Konya Yeni Haber, Manşet Alanya, Diriliş Postası, Akit ve Yeni Şafak yazarlarından geldi.

Gazetelerin 2023 Aralık ayı homofobik nefret köşeleri Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Kayseri Gündem gazetesinin cübbeli yazar fotosuyla avukat köşe yazarı, “LGBT terörü diyor” ardından “Rusya adaleti”ni alkışlıyor; emsal olmasını diliyor.

Konya Yeni Haber yazarı, “İsrail’in Filistin’deki katliamı” ile başlıyor, Dilipak’ın yıllardır komployla harmanladığı homofobik nefret nakaratlarının tekrarıyla “oyun”u çözüyor: “LGBT, veganlık, iklim değişikliği safsatası vb. şeyler”

Manşet Alanya’nın “uzman sosyolog, felsefeci” köşe yazarı, “Mesele Kadın Hakları değildir. Mesele İnsan Hakları meselesidir” derken, “LGBT”yi o “insan hakları”na dahil etmiyor bilakis “dış mihraklar”ın işi olarak “uyuşturucu ve darbe girişimleri” ile birlikte anıyor.

Diriliş Postası’nın “Öğrt. Görv.” köşe yazarı, “siyonizme antisemitizm şemsiyesi”nden yakınırken, “LGBT”ye sövmek “hak-söz” sayılsın istiyor.

LGBTİ+’lara hakaret ve homofobik nefret söylemi serbest olsun isteyen Akit yazarı, kopyala-yapıştır nefret nakaratlarını tekrar ederken bir yandan da “yargı eliyle susturulmakla karşı karşıya” kalmaktan yakınıyor.

Yeni Şafak yazarı, “onarım terapisi”yle eşcinselliği “tedavi” etmelere yetişemeyince devleti göreve çağıran psikiyatrın kitabını okumuş, “sapkınlığın şifre”sini çözmüş: Meğer “eşcinselliğin dayatılmasının arkasında soykırımcı Siyonist düşünce varmış”

LGBTİ+ toplumuna, kurumlarına ve kişilere karşı cinsiyetçi ve homofobik dezenformasyona ortak olan, doğrudan üreten, yayan ve teşvik eden muhafazakâr ve hükümet yanlısı medya organlarından 2023 Aralık ayı nefret köşelerini Kayseri Gündem, Konya Yeni Haber, Manşet Alanya, Diriliş Postası, Yeni Akit ve Yeni Şafak yazarlarından derledik.

Homofobik nefret söylemiyle bendini aşıp “köşe”lerine sığmayan, LGBTİ+’ları ve kurumlarını düşmanlaştırarak hedef gösteren gazete yazılarını okuyoruz...

Kayseri Gündem’in avukat yazarı, “Rusya adaleti”ni alkışlıyor

Kayseri Gündem gazetesinin cübbeli yazar fotosuyla avukat köşe yazarı İsmail Arslan, daha önce, “Luti sıfatlaması son derece hayasızca ve yanlıştır” demiş, “Eşcinsel de, ıbne de” diye saydırmıştı.

Kayseri Gündem yazarı Arslan, “Kördük Hep...” başlıklı Aralık ayından köşe yazısında, Akit, Yeni Asya, Millî Gazete ve Yeni Şafak yazarları gibi Putin’i selamlıyor, Rusya’yı alkışlıyor: “Dünyada küresel güçlerin güçlü destekleriyle hızla yayılan LGBT terörüne Rusya adaleti "dur" dedi. Rusya'da mahkeme, LGBT hareketinin "aşırılıkçı" olarak kabul edilmesi ve faaliyetlerinin yasaklanmasına karar verdi. Gören görüyor, darısı görmeyenlere inşallah!”

Konya Yerel Haber yazarı “oyun basit” diyor: “LGBT, veganlık, iklim değişikliği safsatası vb. şeyler”

Konya yerel basınından Yeni Haber köşe yazarı Ömer Kocabaş, “Söz bitti şimdi icraat zamanı” başlıklı yazısına, “İsrail’in Filistin’deki katliamı” ile başlıyor, Abdurrahman Dilipak’ın yıllardır komployla harmanladığı homofobik nefret nakaratları (LGBT Siyonizm, Global reset) gibi, “bitti” dediği “söz”ünü gene “LGBT”ye bağlıyor:

“Oyun basit, bir yandan dünya nüfusu azaltılmaya çalışılıyor, diğer yandan aile yapısı bozuluyor. Zaten bu ikisi birbirine paralel. Aile yapısının bozulduğu bir yerde nüfus artışı da olmaz. İşin sonun da özellikle ulus devletleri bitirip, dünyayı tek bir merkezden yönetecekler. Salgın hastalıklar, LGBT, veganlık, iklim değişikliği safsatası vb. şeyler birbirinden bağımsız gibi görünse de özünde beraber. Amaç klasik anlamda insanlığı bitirip, yeni güncelleme ile değerlerinden uzaklaştırılmış daha az sayıda ve kontrol edilebilir bir nesil inşa etmek.”

Manşet Alanya’nın “sosyolog, felsefeci” yazarı, “LGBT”yi “dış mihraklar”ın işi “uyuşturucu ve darbe girişimleri” ile birlikte anıyor

Antalya yerel basınından Manşet Alanya’nın “uzman sosyolog, felsefeci” köşe yazarı Ayşe Sıddıka Saruhan Türkyılmaz, “süregelen Türk tarihinde insan olarak Türk kadınının geçmişi, bugünü ve geleceği üzerine” olan “Tarihin köklerinden bugüne gelen ve gelecekte ışık gören Asenalar” başlıklı yazısına, “Sayın Dr. Devlet Bahçeli Beyefendinin” sözleriyle başlıyor.

“İlk Orhun yazıtları”, “Oğuz Kaan destanı” derken “konu” hâliyle “LGBT”ye geliyor. Manşet Alanya köşe yazarı, “Mesele günümüz çağında Kadın Hakları meselesi değildir. Mesele İnsan Hakları meselesidir. Bilhassa çağımızda tüm bu ve gerekli alanlarda Kadın ve Erkeğin EŞİT olma zorunluluğu gözükmektedir. Çünkü İnsan Hakları söz konusudur” derken, “LGBT”yi o “insan hakları”na dahil etmiyor bilakis “dış mihraklar”ın işi olarak “uyuşturucu ve darbe girişimleri” ile birlikte anıyor:

“Aile olarak her alanda temellerimizden başlayarak ilelebet bu duruşumuzu sürdürdüğümüzde, Milletimiz üzerinde yabancı kuvvetlerin öncelikli olarak manevi ve fikir güçleri tarafından (LGBT faaliyet ve birliktelikleri, UYUŞTURUCU, DARBE fikrine hizmet eden girişimler) vb. yer edinip yuvalanmalarına fırsat verilmeyecektir. Aile bütünlüğü içinde Türk İnsanı olarak her bireyin birbirine üstün vasıflarıyla tamamlayarak, vazgeçilmez Ülkü’müz TURAN’LA, Hedef Kızıl Elma’yı gerçekleştirmek inancıyla açılmış olan bu yolda ilerleyerek, özünde sahip olduğu bu potansiyelle gerçekleştirme gücüne sahiptir.”

Diriliş Postası yazarı, “siyonizme antisemitizm şemsiyesi”nden yakınırken, “LGBT”ye sövmek “hak-söz” sayılsın istiyor

Kendisini, daha önce, “Gazeteci - TRT Haber moderatörü / Diriliş Postası köşe yazarı” olarak tanıtan Betül Soysal Bozdoğan, künyesine, “Medipol Üni. Öğrt. Görv.” sıfatını da eklemiş.

Diriliş Postası köşe yazarı Bozdoğan’ın, “Gazze’ye yöneltilen şiddetin boyutu”yla başladığı “Siyonizme antisemitizm şemsiyesi” başlıklı yazısında, “İsrail’e yöneltilen öfke” ile “Yahudiliğe yönelik olumsuz söylem geliştirme “antisemitizm” adı altında” arasındaki farkı bildiği belli oluyor ama “Artık Yahudilerin karanlık taraflarını anlattığında da; İsrail’in soykırımını söylemselleştirdiğinde de antisemitiksin(!)” diyerek arada “sınır” olmasın da istiyor: “Yahudilerin peygamberlere nasıl ihanet ettiğini de anlatmayacaksın, türlü hilelerle devletleri dinamitlediğini de aktarmayacaksın… Bunun önüne geçmek için antisemitizm kavramlaştırılması yapıldı. Aleyhte konuşmak, yasak ilan edildi.”

“Siyonizm”e karşı “Kahrolsun İsrail” sloganı atmak Diriliş Postası’nın “Medipol Üni. Öğrt. Görv.” köşe yazarına yeter mi, yetmiyor, misal “Almanya’da aşılmış olabilir ama Türkiye LGBTİ+ toplumuna iftira atmak bedava” olunca, “Yahudiler”e sövmek yasaksa hazır “LGBT”yi katayım araya diyor. “Siyonizm”e söz etmek adı altında “Yahudiler”e sövmek serbest olsun isteyen, “antisemitizm” şemsiyesinden yakınan Diriliş Postası yazarı, “LGBT”ye sövmek içinse homofobik söylemine “hakk-söz” şemsiyesi açmayı nefretine “hak” görüyor:

“Dikkatinizi çekerim. Bu yöntem LGBT için de kullanılıyor. LGBT’nin insan soyunu bozan bir eylem olduğunu konuşursan ve “onarım terapisi” ile bundan çıkışın var olduğunu aktarırsan zorba ve homofobik olursun. Hemen bir fişleme ve etiketleme! Âdeta suç bastırma! “Eleştirme! Eleştirirsen bedel ödetirim.” diyor. İşte tüm bunlar “batıl” tarafında olmaktan kaynaklanıyor. Öz güvensizlik, “hakk”ın tarafında olamamaktan ve yanlış yerde pozisyon almaktan beliriyor. Tüm baskılar, tüm yasaklar, tüm zorbalıklara rağmen “hakk”ın sesi susturulamaz. Nihai olarak ‘hak’ gelecek, ‘batıl’ zail olacak.”

Künyesine, “Medipol Üni. Öğrt. Görv.” sıfatını da ekleyen Diriliş Postası köşe yazarını, LGBTİ+’lerin eşitlik için yürüttüğü hak mücadelesine attığı iftiralarla hatırlayalım: “azgın azınlık, ensest, pedofili...”

Diriliş Postası köşe yazarı Betül Soysal Bozdoğan’ı, seçim çalışmasıyla hatırlayalım: “Küresel LGBT çetesi”, “LGBT’nin propagandası”, “LGBT’nin faaliyetleri”, “LGBT’nin akademideki ayağı”, “LGBT’nin saldırgan ve ceberrut yapısı”, “LGBT’nin siyasi savunucuları”, “sosyal kulüp ve dernekler üzerinden tuzağa çekilmek”. Betül Hanım, hızını alamamış, “LGBT masaya yatırılmalı” ara başlığıyla devam etmişti: “Öncelikle yapılması gereken iş; bu kulüp ve derneklerin tamamının kapatılmasıdır.”

LGBTİ+’lara hakaret ve homofobik nefret söylemi serbest olsun isteyen Akit yazarı, hukuktan dert yanıyor

Akit yazarı Sinan Burhan, Mayıs ayında, seçim çalışmaları kapsamında, “Erdoğan Kaybederse…” demiş, “LGBT Lobisi güç kazanır” diye eklemişti: “Eşcinsellik, gaylik meşru hale gelir. Bu sapkın akımların önü açılır....”

Akit köşe yazarı Burhan, Aralık ayında ise “Alman DW, Milli Eğitim’i hedef alıyor…” başlığı altında, “Milli Eğitim Bakanlığı güzel bir uygulama yapmış. Türk aile yapısı ile ilgili müfredata ders koymuş. Sen misin bu dersi koyan Almanya uyruklu DW kanalı bu uygulamayı adeta yerden yere vuran eleştirel bir haber yapmış. Sözde akademisyenleri konuşturmuş” diyor, kendisi konuşmaya başlıyor: “Adı üstünde Milli Eğitim Bakanlığı… Bu ülkenin kültürü geleneği örfü âdeti anlatılmayacaksa Almanya’nın kültürü mü anlatılacak. Eşcinsellik, LGBT, dinsizlik mi anlatılacak? Neymiş efendim bu müfredata göre kadının erkekle evlenmesi öneriliyormuş. Bu öneri yanlışmış. Erkek erkekle, kadın kadınla evlenmeliymiş. Yine evlilik dışı doğan çocuklar gayrimeşru sayılıyormuş. Evlilik dışı çocuk yapmak ayıplanıyormuş. Yok, bir de övselerdi.”

 Akit yazarı Zekeriya Say, kopyala-yapıştır hep aynı nefret nakaratlarıyla, “Hani “oğlancılık” Osmanlı geleneğiydi?” başlığı altında devam ediyor: “Azgın azınlık, sapkınlık, “onur”suzca yürüyüşler, paçavra, eşcinsel sapkınlık, sözde “kılavuz”lar, “Kulüp” adı altında, sapkınlar, sapkın homolar, Müslüman Türk milletinin baş belası olan LGBTİ’ler...”

Hakaret, ayrımcı dil ve nefret söylemi kendisine serbest olsun isteyen Akit yazarı Say, onca nefret nakaratını saydırdıktan sonra bir de dert yanıyor: “En ufak eleştiride bulunan insanları sindirmek ve susturmak için başta yargı olmak üzere her türlü enstrümanı pervasızca kullanıyorlar... Sırf “eşcinsel” demek yerine “sapkın” ifadesini kullandığım için, birkaç ay önce yazdığım bütün haber ve köşe yazılarına topluca dava açtılar. Müslümanların iktidarında, İslam’ın yasakladığı sapkınlıkla mücadele ettiğim için yargı eliyle susturulmakla karşı karşıyayım…”

Yeni Şafak yazarı, “sapkınlığın şifre”sini çözmüş: Meğer “eşcinselliğin dayatılmasının arkasında soykırımcı Siyonist düşünce varmış”

İnternet Yazı İşleri Müdürü’nün, mevcut Anayasa’nın bile güvenceye aldığı hak hukuk hürriyetlere karşı “LGBT ile mücadele” adı altında “keşke Rusya kadar olabilsek. çok geç kaldık çok” diye yakınıp yasak savunuculuğu yaptığı Yeni Şafak’ın aynı zamanda köşe yazarlarından Ersin Çelik, “‘Bir daha asla’ psikopatlığı!” başlıklı yazısında, “LGBT ideolojisi ve toplumsal cinsiyet eşitliği dayatması” nakaratına devam ediyor.

En son, Kasım ayından, “Küreselden “LGBT ideolojisi”, yerelden “sözde bayrak” nakaratıyla tatmin olmayan Yeni Şafak yazarından manipülasyona mübalağa sanatı: “Faşizmin de ötesine geçen bir anlayış”” ile hatırlayacağımız Yeni Şafak yazarı, mübalağa sanatına da devam ediyor: “İnsanlık için çok önemli olduğunu düşündüğüm bir kitap yayınlandı. Çok iddialı bir cümle kurduğumun farkındayım. Yazarı Mustafa Merter Hocamız da tevazuundan “abarttığımı” düşünecektir. Lakin bana hak vereceğinizden eminim.”

“Mustafa Merter Hocamız” dediği isim, heteroseksist cinsiyet rejiminin ürettiği toplumsal homofobiyi görmezden gelen yaklaşımın “egosintonik” eşcinselliğe karşı tarihsel süreçte yapabileceği bir şey kalmayınca son çare “egodistonik” eşcinselliği “tedavi”ye kalkışan yaklaşımın temsilcilerinden, Yeni Şafak’ın yerli ve millî psikiyatrlarından...

Merter’in “aileyi ifsad” ve “cinsel sapkınlık” gibi nefret nakaratlarıyla sunulan kitabı, Albayrak Medya’nın Ketebe Yayınları’ndan servis edildi. LGBTİ+ kişi ve kurumlara yönelik karalama kampanyasında Akit yetmeyince atağa geçen Yeni Şafak’ın “uzman ve cesur” isimlerinden psikiyatr Mustafa Merter, “tedavi”yle de olmayınca “son tango” kitabıyla nihayet “devlet göreve” çağrısı yapıyor.

Hükümet medyası, psikiyatr Merter’in kitabını, “malum dayatmaya karşı ilk Türkçe kitap”, “LGBT ve aileyi ifsat için yürütülen küresel proje” ve “Türkiye’de LGBT sapkınlığı ve diğer marjinal akımlar üzerine tıbbi ve psikolojik verilerden faydalanarak hazırlanmış en kapsamlı çalışma” ifadeleriyle servis etti. “İnsanlığa savaş açılmış” dezenformasyonuyla tatmin olmayan Yeni Şafak ise “Mustafa Merter'in 'Hekaton’la Son Tango' kitabı çok ses getirecek” diyor ve devam ediyor: “Siyonist aklın büyük tuzağı ve küresel sapkınlığın şifreleri”

Yeni Şafak köşe yazarı, devleti göreve çağıran psikiyatrın “son tango” kitabını “hemen” okumuş: “Kitap elime geçti, hemen okudum ve LGBT ideolojisinin Türkiye’de kök salmaması için yazılar yazan ve konuşmalar yapan biri olarak, karşı karşıya kaldığımız küresel projenin bu kadar sistematik olduğunu bilmediğimi anladım.”

Yeni Şafak yazarının “anladığı” ne mi: “Eşcinselliğin bir yaşam biçimi olarak dayatılmasının arkasında da bugün Gazze’ye ölüm yağdıran ve tüm dünyanın gözleri önünde soykırım işlenmesini destekleyip, teşvik eden Siyonist düşünce varmış... Yahudilerin ‘Never Again’ saplantısı ile uzun zamandır yanıtını alamadığım iki soruya yanıt bulmuş oldum. Siyonist üstenci düşünce tüm insanlığın sonunu, yumuşak soykırım modeli olan neslin devamını keserek getirmek istiyor. Bunun için önce, erkeklere sonra da aile kurumuna saldırdılar. Eş zamanlı olarak da eşcinselliği cazip hale getirecek bir düzen inşa ediyorlar. Üreme durursa soykırım da tamamlanmış olacak. Nüfus artışının düşmesi, eşcinsel birlikteliklerin artması ya da yalnız yaşamın yaygınlaşmasına bakılırsa başarılı oluyorlar.”

Not: Bu dizide, köşe yazılarından yapılan alıntıların yazım hatalarına dokunulmuyor; olduğu gibi alınıyor.


Etiketler: insan hakları, medya
2024