01/09/2023 | Yazar: Ali Erol

LGBTİ+ düşmanı nefret siyasetinin hem aracısı hem doğrudan üreticisi hükümet medyası Ağustos boyunca transların sağlığa erişim hakkıyla hekimleri hedef aldı.

Homofobik nefret söyleminin 2023 Ağustos seyri Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Homofobik nefret söyleminin aracısı olmakla yetinmeyip doğrudan üreten, ayrımcılık ve nefret suçlarına teşvik eden hükümet medyasının Ağustos ayı hedefi hekimler oldu. 

LGBTİ+’ların Anayasal eşit yurttaşlık hak hukuk ve hürriyetlerine karşı inkârı sürdüren hükümet medyası Ağustos ayı boyunca temel Anayasal haklardan olan sağlık hakkına karşı nefret kampanyası yürüttü.

Yeni Şafak gazetesi, LGBTİ+ karşıtı yayıncılıkta muhafazakâr iktidarın mainstream’i Akit'le yarışma aşamasını çoktan geride bırakırken, kişi ve kurumları doğrudan hedef alma aşamasına geçti.

Hekimleri hedef alan Yeni Şafak’ın karalama kampanyasına KADEM, Memur-Sen, MHP, Vatan Partisi, BBP ve Gelecek Partisi de ortak oldu.

LGBTİ+ yurttaşların Anayasal hak hukuk hürriyet taleplerini “terör” olarak yaftalayan AKP Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, “LGBT sosyal terörizmdir” söylemini bu kez de Gümüşhane’de sarf etti.

Homofobik ve Transfobik Nefret Söyleminin 2023 Ağustos Ayı İnternet Seyrine sosyal medya ve internet ortamlarına yansımış ayrımcı nefret ifadeleri ile doğrudan üreten, yayan ve teşvik eden medya organlarından LGBTİ+’lara yönelik cinsiyetçi, transfobik ve homofobik nefret söylemlerini derledik.

Medya çalışmaları kapsamında sosyal medya mecrası ile internet medyasını izleyen Kaos GL, internet yayıncılığında dikkat çeken, sosyal medya ortamlarında öne çıkan Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks (LGBTİ+) odaklı homofobik ve transfobik nefret söylemi üreten ve yayan haberler ile mesajların takibini yaparak kaydını tutuyor. Cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve cinsiyet ifadesi ile LGBTİ+ varoluşlara yönelik ayrımcı yaklaşım, nefret söylemi üreten, yayan, teşvik eden, savunan ya da haklı gösteren ifadeler içeren haber ve yorumları aylık dosyalarla raporluyor.

Hekimler hükümet medyasının hedefinde

Muhafazakâr merkez medyadan Yeni Şafak (1, 2) gazetesi, homofobik nefret söylemini üreten, yayan, okurlarıyla takipçilerini teşvik eden, kişi ve kurumları doğrudan hedef gösteren LGBTİ+ karşıtı yayıncılıkta muhafazakâr iktidarın mainstream’i Akit'le yarışma aşamasını çoktan geride bıraktı.

Ettikleri küfür, hakaret ve hedef göstermelerin nasıl olsa hukuken yanlarına kâr kalmasının rahatlığıyla açıktan LGBTİ+ düşmanlığında ortaklaşan hükümet medyasından Yeni Şafak sosyal medyası, cinsiyetçi ve homofobik nefret söylemi saçmakla yetinmedi, Temmuz ayının ardından Ağustos boyunca doğrudan kişileri de hedef gösterdi.

LGBTİ+’ların hak ve özgürlüklerini tanımayan, eşit yurttaşlık hakkını inkâr yetmeyince yaftalayan, hedef gösteren, kriminalize eden, düşmanlaştıran, cinsiyetçi ve homofobik nefret söylemiyle nihayet “dış güçler” ve “terör”le ilişkilendiren hükümet yanlısı ve de muhafazakâr medyanın karalama ve nefret kampanyası Ağustos ayında Yeni Şafak’tan geldi.

Yeni Şafak sosyal medyası, “Biri bu doktorları durdursun: 15-16 yaşlarındaki çocukların cinsiyetini değiştiriyorlar” başlığı ve “LGBT destekçisi doktorlar” yaftasıyla İstanbul Üniversitesi’nden hekimleri hedef aldı: “Biri bu doktorları durdursun”, “LGBT’yi özendiren ve normalleştiren propagandalar”

Yeni Şafak’ın karalama kampanyasında mikrofon tuttuğu ürolog Zeki (1, 2, 3) Bayraktar’ın hekimleri hedef gösteren söylemine Aydınlık gazetesi de ortak oldu: “LGBT dayatmasının Türkiye’de geldiği nokta: Çocuklar cinsiyet değiştirme masasında”. Aydınlık, yetinmedi, “Batı Destekli Kaos GL Yazarı Araştırmacılar” ara başlığı ile devam etti: “Araştırma adı altında yapılan tüm bu işlemlerin başındakilerden biri Prof. Dr. Şahika Yüksel… Yüksel’in sıfatları saymakla bitmiyor… Türkiye’de LGBT ideolojisinin başını çeken Batı destekli Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği (Kaos GL)’nin yazarı... Şahika Yüksel, araştırmanın bir diğer yazarı Prof. Dr. Seven Kaptan’la birlikte Kaos GL’deki yazılarında cinsiyet hoşnutsuzluğu yaşayan çocukların ailelerine, LGBT gruplarını işaret ediyor...”. Vatan Partisi gençlik örgütü de aynı nakaratları yineledi.

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı ise yasal ve tıbbi gerekçelerle uygulanan tedavilerdeki işlemlerin “cinsiyet değişimi” olmadığını, 18 yaşına kadar ara dönem hazırlık dönemi işlemleri olduğunu paylaştı. Dekan, açıklamasına, “Ülkemizde bu işi bilimsel platformda yapan kurulları hedef göstermek, onları değersizleştirmek merdiven altında bu işi etik dışı yapanlara prim sağlayacaktır. Cinsiyet hoşnutsuzluğu maalesef bazı ailelerin çok sorun yaşadığı bir konudur. Ve bunun çözüm yeri bilimsel kurullardır” sözlerini ekledi.

Yeni Şafak’ın, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi akademik kadrosundan tıp akademisyenlerini “Journal of Clinical Research in Pediatric Endocrinology” adlı uluslararası hakemli dergide yayımladıkları makale üzerinden hedef almasına karşı İstanbul Tabip Odası da sosyal medya hesabından tepki gösterdi: “Hakemli uluslararası bir dergide yayınlanan makaleleri nedeniyle meslektaşlarımız YeniŞafak gazetesi tarafından yine hedef gösterildi. Bilimsel yazılara bilimsel yanıtlar verilir. Herhangi bir bilimsel itirazın olmadığı, etik kurul onayı alınarak yapılan bu bilimsel yayını, toplumda infial yaratmaya çalışan bir dille magazin malzemesi haline getirmeye hiçbir meslektaşımızın ve yayın organının hakkı yoktur. Bu örgütlü saldırı karşısında meslektaşlarımızın yanındayız.”

Türk Tabipler Birliği Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu, “Bilimsel ve Mesleki Sorumluluklarını Yerine Getiren Hekimleri Hedef Göstermek Suçtur” ortak açıklaması yaptı: “Cinsiyet, doğumda tayin edilse de, toplumsal yönü de belirgin olan bir kavramdır. Kişilerin cinsiyetlerini tanımlama ve ifade etme biçimleri çeşitlilik gösterebilir. Cinsiyet kimliği, kişilerin kendi bedeni ve benliğini nasıl algıladığı ile ilgili olup, her zaman kişilerin doğumdaki cinsiyeti ile örtüşmez. Bu kişiler kendilerini “trans” olarak tanımlamaktadırlar. Bu örtüşmenin gerçekleşmediği durumlarda, hele de toplumsal baskılar nedeniyle bireylerin bunu belirtmesinin yasaklandığı toplumlarda kişi çocukluk, ergenlik ve erişkinlik dönemlerinde önemli ruhsal ve sosyal sorunlar yaşamaktadır. Cinsiyet kimliğinde çeşitliliğin toplumda yaygınlığıyla ilgili farklı bulgular vardır. Ancak farklı bulguların olmadığı en net konu, bu bireylerin damgalanma ve dışlanmaları nedeniyle sağlık sistemine ulaşmalarındaki zorluklardır.”

Türk Tabipler Birliği ise “Hedef Gösterilen Meslektaşlarımızın Yanındayız, Nefret Söylemi Suçtur” açıklaması yaptı. Türk Tabipler Birliği’nin, nefret söylemi ve ayrımcılık içeren haberlerin Anayasa ve insan hakları hukuku ihlaline sebep olduğunu ifade ederek, Hekimleri Hedef Gösteren Haberleri Nedeniyle Yeni Şafak, Yeni Akit ve Aydınlık Gazetelerini Basın Konseyi’ne Şikayet Etmesi üzerine Yeni Şafak hızını alamadı: “Sözde Doktorlara Sahip Çıktılar”

Yeni Şafak’ın hedef gösterdiği hekim Prof. Dr. Şahika Yüksel, “Cinsiyeti doğumda tayin edilenle tam örtüşmeyen kişiler kendilerini "transgender", "trans", cinsiyetine göre "trans erkek" veya "trans kadın" olarak tanımlayabilmektedir” diyor ve dezenformasyona karşı anlatmaya devam ediyor: “Cinsiyetin nasıl deneyimlendiği, dışa vurulduğu, yani cinsiyet ifadesi, aynı cinsiyetle kendini tanımlayan kişiler içinde bile geniş bir çeşitlilik sergiler. İnsanların bir bölümünün cinsiyet kimliği ve ifadesi doğumda atanan cinsiyetle örtüşmemektedir. Kişinin yaşadığı veya dışa vurduğu cinsiyet kimliği ile doğumda belirlenen cinsiyetin örtüşmemesiyle ilişkili olarak yaşadığı sıkıntı ve zorlanmaya tıbbi olarak Cinsiyet Hoşnutsuzluğu (DSM-5 2013) veya Cinsiyet Uyuşmazlığı (ICD 11 2017) denilmektedir. Değerlendirme temel dayanak kişinin beyanıdır. Bu durumlar bütün toplumlarda ve her grupta, her ailede olabilir. Hormonal, genetik bir bozukluk değildir. Özel bir test veya inceleme aracı yoktur.”

Hükümet medyasından hekim akademisyenlere yönelik karalama kampanyasına karşı Türkiye İnsan Hakları Vakfı da “Nefret Söylemi Suçtur” açıklaması yaptı: “LGBTİ+’lara yönelik giderek yok edici bir tutuma doğru yükselen nefret söyleminin, akademik ve bilimsel zemin ve normlara uygun biçimde gerçekleştirilmiş bir çalışmayı suçlulaştırıp, çalışmaya katılan akademisyenleri hedef haline getirmesi suçtur ve kabul edilemez. Nefret söylemi ve kişileri bu nefret ortamının hedefi yapan yayınlar, öncelikle insanlık onuruna aykırı bir tutum sergiledikleri ve aynı zamanda akademik ve bilimsel özgürlüğün bir hak olarak kullanımını engellemeyi amaçladıkları için suç işlemektedirler.”

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi akademisyenlerinin fotoğraflarından hazırladığı “Biri Bu Doktorları Durdursun” afişini sosyal medya hesaplarından yayınlamaya devam eden Yeni Şafak, hekimler arasından psikiyatr Şahika Yüksel’i de doğrudan hedef aldı: “LGBT sapkınlığı savunucularından Şahika Yüksel”, “sözde akademisyen”, “sapkın LGBT zihniyeti”. “Sapkınlığın eğitimini de vermiş” afişiyle Yeni Şafak’ın hedef aldığı bir diğer hekim ise Seven Kaptan oldu.

Hekimleri hedef alan karalama kampanyasıyla transfobik nefrete karşı yazan gazeteci Yıldız Tar da Yeni Şafak’ın hedefi oldu: “Artıgerçek isimli internet sitesinde yazar olan LGBT'li Yıldız Tar ise rezaleti savunurken akılalmaz sözler sarf etti... Cinsiyet değişimini sünnetle bir tuttu... LGBT'li 'yazar'... sapkın Yıldız Tar...”. Gazeteci Tar, sosyal medya hesabından verdiği cevapta, “Bir tutmadım. Sünnet, çocuk istismarıdır. Sizin ortaya attığınız ise yalan. Hormon replasman terapisi, sizin deyiminizle “cinsiyet değişimi” değil. Genitallere geri dönüşsüz müdahale yok. Ama sünnette var. Sizi hakikate davet ediyorum” dedi. Yeni Şafak’ın gazeteciyi hedef almasına sosyal medyadan gelen bir tepki ise şöyle: “Yalan böyle bir şey işte. Bir kere ifşa edildi mi daha çok yalan söylemek zorunda kalıyorsunuz. 90'larda ilk çıktığında kendince bir kalitesi vardı bu gazetenin. Şimdi sadece iktidarı koşulsuz desteklemek ve nefret yaymaktan ibaret.” Gazeteci Gökçer Tahincioğlu ise twitter hesabından, “Yıldız, her zamanki yöntemlerle hedefe konuluyor ardından beklenen tehditler geliyor. Hukuk sadece makbuller için var” paylaşımı yaptı.

Yeni Şafak, kişileri hedef alırken, homofobik ve transfobik nefretle kendinden geçti: “Gözü dönmüş LGBT'li kliniği basıp veterineri darp etti: Saldırgan trans serbest bırakıldı... LGBT’li... LGBT’li saldırgan... LGBT’li dehşeti... saldırgan LGBT’li... gözü dönmüş trans...”, “Erkekler tuvaletine giren travesti... LGBT lobisi...”

Mersin Muamma LGBTİ+ Derneği’nin cinsiyet uyum sürecinde akran danışmanlığı çalışmaları da Yeni Şafak’ın kurumsal ayrımcılık ve nefret suçu çağrısının hedefindeydi: “Daha ne bekliyorsunuz?”. Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği (Kaos GL) ile kaosGLorg haber sitesini de anan, Muamma LGBTİ+ Derneği’nin sosyal medya hesaplarından seçtiği fotoğrafları “LGBT Derneklerine seyirci kalmaya devam edecek miyiz?” teşvik ve çağrısıyla paylaşan Yeni Şafak, “LGBT’yi normalleştiren ve destekleyen dernekler”, “LGBT propagandasına ve dayatması” gibi mevcut Anayasa’nın hak hukuk ve hürriyetlerini inkâr eden ayrımcılık ve nefret nakaratlarını tekrar etti.

Hükümet medyasından Star, Yeni Şafak’ın, Mersin Muamma LGBTİ+ Derneği’ne karşı karalama ve kurumsal ayrımcılıkla nefret suçu çağrısını olduğu gibi kopyala-yapıştır yaydı: “Sapkın LGBT terörü Mersin'de ortaya çıktı! Açık açık ilan ettiler Çocuk ve gençleri hedef alan LGBT terörü şimdi de Mersin'de ortaya çıktı. ‘Muamma LGBT' isimli sözde dernek Türkiye'de 18 şehirde cinsiyet değiştirme süreçlerine destek verdiklerini açık açık ilan etti.”

Yeni Şafak’ın LGBTİ+ düşmanlığı sınırları aştı; eşcinselleri hapse atmayı alkışladı, kitap yakarak coştu: “LGBT lobisine darbe üstüne darbe – Lübnan’da eşcinsel ilişkiye hapis cezası 3 yıla çıkıyor”, “Meksika'da çocuklarını LGBT dayatmasından korumak isteyen aileler, bir okulun bahçesinde toplanarak, LGBT propagandasının yapıldığı kitapları yaktı”. Yeni Şafak, “gökkuşağı bayrağı yakma” işini pek sevdi; bu kez de Aydınlık ile birlikte ABD'li bir şoförle, “yola LGBT bayrağının boyanmasına sinirlendi” ve “bayrağın üstünde lastik yaktı”.

Nefret söylemi üretme, yayma ve teşvik etmede iktidarın yaygın medya organı halini almış olan Akit’in köşe yazarı, aynı zamanda Yeni Akit Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu, bıktırıcı muhalefet karalama bahaneli nefret söylemiyle doldurduğu köşe yazılarını bezdirici tekrarlarıyla sündürdükçe sündürürken hep aynı homofobik nefret nakaratlarını kullanmayı sürdürdü. Akit, aynı zamanda Yazı İşleri Müdürü olan köşe yazarının, Temmuz ayından köşe yazısında gene nefret siyaseti ve karalamayla aklı sıra eşcinselliği “pedofili” olarak sunma iftirasını kaosGLorg’un kayda geçirmesini, “LGBT'li sapkınların derneği Kaos GL”, “eşcinsel temsilcileri, pedofiliyi savundu” ifadeleriyle çarpıttı; yalan ve iftira atmaya devam etti. Yeni Akit, kaosGLorg’u karalamak için bile bile iftira atıyor, okuruna yalan söylemekte sakınca görmüyor: “Sapkınlar Ali İhsan Karahasanoğlu'nun pedofili sapıklığını eleştirmesinden de rahatsız oldu! İşte LGBT'lilerin pedofiliye yatkınlığı”.

Yeni Akit’in Ağustos ayı homofobik nefret nakaratları “LGBT terörü”, “Travesti terörü”, “sapkın ve terör sevici”, “ahlaksız LGBT lobisi”, “sapkın cinsel tercih” olurken; Takvim, “Sapkın lobi”; Millî Gazete ise “helak sebebi günah eşcinsellik” nakaratlarını tekrar etti.

Homofobik nefret siyasetinin Ağustos seyri

LGBTİ+’ların Anayasal eşit yurttaşlık hakkını inkâr yetmeyince düşmanlaştıran, homofobik nefret söylemiyle nihayet “dış güçler” ve “terör”le ilişkilendiren nefret siyasetinin “LGBT terörü” söylemine, “LGBT sosyal terörizmdir” sözleriyle dahil olmasından hatırlayacağımız (1, 2) AKP Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, nefret söylemi “sosyal terörizm LGBT” ifadesini bir kez de Gümüşhane’de sarf etti.

Hükümet medyasından Sabah gazetesinin, “LGBT sapkınlığı yüzünden milletimizin teveccühünü kazanamadılar” başlığı ile servis ettiği AKP Genel Başkan Yardımcısı’nın, LGBTİ+ yurttaşların Anayasal hak hukuk hürriyet taleplerini “terör” olarak yaftalayan sözleriyle, “LGBT”yi telaffuz ettiği siyasi çerçeve ise şöyle: “Bir gün onlar da inşallah PKK ile FETÖ ile iş tutmanın, sosyal terörizm LGBT sapkınlığına alan açmanın milletimizin teveccühünü kazanmama sebebi olduğunu anlayacaklar. Onlar da AK Parti'ye ve Cumhur İttifakı'na ve Recep Tayyip Erdoğan'a bakacak, Türkiye'yi sevmeyi, bu ülkenin insanını sevmeyi bu sayede bilmiş olacaklar.”

Afyonkarahisar Sandıklı AKP’li Belediye Başkanı Mustafa Çöl, şarkıcı Gökçe’nin ilçede vereceği konseri iptal etti. Sandıklı Belediye Başkanı, twitter hesabından yaptığı açıklamada, planladıkları konser organizasyonunun, “bizzat yaptığım incelemeler neticesinde davetli sanatçının LGBT desteği içeren paylaşımları nedeniyle” iptal ettiğini duyurdu. Belediye Başkanı, konseri iptal etmekle yetinmedi, “Bırakın bu içerikleri paylaşanların Sandıklı'da sahneye çıkmasını, ilçemiz sınırlarından G İ R E M E Z !” diyerek de devam etti.

AKP Afyonkarahisar Sandıklı Belediye Başkanı Mustafa Çöl, sözlerinin sosyal medyada paylaşımına gelen tepkilere ise “Yorumlara baktımde ne çok lpgli varmış… Kudurun…” diyerek eğlendi.

LGBTİ+’ların var olma ve hayat hakkını hedef alan “Büyük Aile Buluşması” adı altında düzenlenen nefret mitinglerinin ardından (1, 2) “Büyük Aile Platformu” isimli LGBTİ+ karşıtı oluşumun kurulduğunu Aydınlık duyurdu: “LGBT dayatması... LGBT propagandası... LGBT paçavrası... LGBT figüranı...”. “Büyük Aile Platformu” isimli sosyal medya hesabı, “sosyalkültürel terör” etiketi altında LGBTİ+ karşıtı nefret paylaşımları yapıyor: “Şarkıcılar konserlerinde LGBT paçavraları sallıyor... LGBT propagandası...”. LGBTİ+ karşıtı nefret nakaratlarından “sosyokültürel terör” yaftasını Yeni Şafak da sevdi: “LGBT dayatması... LGBT propagandası... sapkın zihniyet” yetmeyince “Sosyokültürel terör LGBT”

ILGA Europe tarafından Avrupa ülkelerinde LGBTİ+ haklarının durumunu inceleyen araştırmaların sonucunu her sene Rainbow Map formuyla yayımladığı listede Türkiye’nin ardından Azerbaycan’ın son sırada yer almasını sosyal medyada alkışlayan gazeteciler oldu. Yeni Şafak yazarı, “‘LGBT Haklarına Önem Veren Avrupa Ülkeleri’ sıralamasında Azerbaycan sonuncu, Türkiye sondan birinci oldu. Sosyal terörizme dönüşen LGBT ve bu ideolojiyi dayatanlarla mücadeleyi daha da artırarak son sıraya yerleşmeliyiz” paylaşımı yaptı. HaberTürk TV’den gazeteci ise “Aynen katılıyorum. Her dönem ve koşulda katılacağımı da temin ediyorum Azerbaycan’ı da kutluyorum” eklemesi yaptı. Aydınlık, “Türkiye'ye ödül gibi LGBT sıralaması! Hedefimiz sonunculuk...” başlığıyla hak hukuk karşıtı nefret korosundan eksik kalmadı.

Kurumsal ayrımcılık ve nefret suçu çağrısını alkışlayan gazeteci paylaşımlarına sosyal medyada avukatlardan tepki geldi: “türkiye sadece lgbti+ haklarında son sıralarda değil. hukukun üstünlüğü, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, cinsiyet eşitliği gibi konularda da son sıralarda yer alıyor. türkiye’nin üst sıralarda yer aldığı tek konu enflasyon ve ekonomik krizdir. lgbti+ haklarını korumak bir devletin tercihi değildir. türkiye taraf olduğu uluslararası sözleşmeler gereği cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli şiddet ve ayrımcılıkla mücadele etme ve lgbti+ların haklarına müdahale etmeme pozitif ve negatif yükümlülüğü altındadır. herkesin yüzleşmesi gereken, türkiye’nin lgbti+ların temel hak ve özgürlüklerini koruma altına almadan demokratik bir ülke olamayacağı gerçeğidir.” Bir diğer avukatın ırkçılığa dikkat çeken hak hukuk hatırlatması ise şöyle: “Bu ülkedeki hiçbir vatandaşın bir başkasına üstünlüğü yok. Bir insan gay diye onun haklarına riayet edilmesin demek, başka bir coğrafyada bir insan zenci diye onun haklarına riayet edilmesin demekle aynıdır. 2023 yılında böyle bir barbarlığa hayret etmekten kendimi alamıyorum.”

Hekimleri hedef alan Yeni Şafak’ın karalama kampanyasına ortak olan gongolardan KADEM, “LGBT lobileri” nakaratıyla koroya katılırken, Aydınlık’ın, “Batı Destekli Kaos GL Yazarı Araştırmacılar” ara başlığını tekrar etti: “Bu işlemleri yapan doktorlardan bir kısmının, LGBT lobilerinin sözcülüğünü üstlenen medya organlarında yer alması, durumun, hasta-doktor ilişkisinin ötesinde bir faaliyet olduğunu çağrıştırmaktadır.”

Sendikal gongolardan Memur-Sen de Yeni Şafak’ın hekimleri hedef göstermesinden eksik kalmadı. Memur-Sen Kadınlar Komisyonu, LGBİ+’ların hak hukuk ve hürriyetlerini inkâr eden “LGBT propagandası” ile “sapkın lobi” nakaratlarını tekrar etmekle yetinmedi, Yeni Şafak tarafından yaftalanan hekimlere yönelik YÖK’ü, “sağlık profesyonellerinden LGBT aktivisti olanları bu tür tedavi süreçlerinden uzak tutmaya” çağırdı.

Gazeteci yazar Abdurrahman Dilipak eksik mi kalsın: “Kaos GL 220 yayın yapmış LGBT konusunda... LGBT sorunu değil, toplumsal cinsiyet rezaleti! LGBT Siyonizm, Global reset...”. Dilipak’ın komployla harmanladığı homofobik nefret nakaratlarına ayrıldığı eski gazetesi Akit de aracı oldu: “İstanbul Sözleşmesi, Lanzarote, CEDAW’a bağlı ek protokoller, AİHM kararları ve UNO WOMAN’a tanınan yetkiler...”

MHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, İstanbul Milletvekili, Anayasa (1, 2) Komisyonu Üyesi Feti Yıldız, hekimleri hedef alan Yeni Şafak’ın dezenformasyonuna “sapkın ideoloji”, “Bazı belediyelerin LGBT faaliyetlerini finanse ederek teşvik etmekte olduğu”, “sapkınlığa karşı çocukları korumak” nakaratlarıyla ortak olurken, sözü gene Anayasa değişikliğine bağladı: “Ailenin güçlü şekilde korunması için,  anayasanın 41. maddesinde yapılacak değişiklik TBMM’nin önceliği olmalıdır.”

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, iktidara karşı muhalefetçilik ediyor: “İstanbul Sözleşmesiyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti AK Parti yönetimi ve CHP, MHP ve İYİ Parti'nin katılımıyla LGBTİ'yi meşrulaştıran sözleşmeye girmiş oldu. Pratikte devlet kurumları bu işin başına geçti...”

Cumhur İttifakı partilerinden BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Yeni Şafak’ın karalama kampanyasına ortak oldu ve twitter hesabından yaptığı açıklamada LGBTİ+ düşmanı nefret nakaratlarını tekrar etti: “genel ahlak, toplum düzeni, aile müessesesi, neslin devamı, insanların sağlıklı gelişimi başta olmak üzere çok sayıda konuda endişe duymasına sebep olan LGBT terörü... devletin, ilgili tüm kurumlarıyla bu sapkınlığa müdahale etmesi...”

BBP Genel Başkanı, “terör” nakaratını, partisinin Trabzon toplantısında da tekrar etti: “Ahlaksızlığın, sapkınlığın timsali olan LGBT... LGBT onursuzluğu... sapkınlar... ahlaki terör diye nitelendiriyoruz biz bu sapkınlıkları, bu LGBT'lileri; ahlaki teröre karşı da bizim birlik olmamız lazım. Ve Türkiye'yi buralardan temizlemek için işte önce yuvalandıkları o CHP'li belediyelerden kurtarmak gerektiğini düşünüyorum.”

Eskinin AKP’li Başbakanı, şimdinin Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, hekimleri hedef alan Yeni Şafak’ın transfobik nefret kampanyasına ortak oldu: “Seçim gecesi bile muhalefete seviyesizce LGBT’ci iftirası atan Sn. Erdoğan ve ekibine soruyorum: Çocuklarımıza karşı bu suçlar işlenirken siz neredeydiniz? Hesap verin!”

Hukukçu Prof. Dr. Adem Sözüer, Gelecek Partisi Genel Başkanına, “Medeni Kanuna göre reşit olmuş kişilerin sağlık kurulu raporu ve mahkeme kararı ile cinsiyet değiştirebilir. Siz ve partiniz Medeni Kanundaki bu düzenlemelere karşı mısınız, bunu bir suç olarak mı görüyorsunuz” hatırlatması yaparken, “İnsan onuru, hukuk, bilim ve etik tanımaz radikal çevrelerin söylemleriyle örtüşen bu suçlayıcı beyanlarda ısrarlı mısınız” diye sordu.

Geçen sene Eylül ayında İstanbul Saraçhane’de düzenlenen LGBTİ+ düşmanı nefret mitinginden hatırlayacağımız İstanbul Aile Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Üner Karabıyık, Yeni Şafak’a değerlendirmiş: “LGBT sapkınlığı... tehdit... LGBT dayatması...”. Vakıf üyesi, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi’ne yaptırdıkları “Türkiye'de Cinsiyet Algısı” araştırmasına göre “gençlik” grubunun “LGBT”ye “çok yüksek oranda olumlu” yaklaştığı çıktısını da hatırlatıyor, yaptırdıkları ankete katılanların yüzde 46,7'sinin "eşcinsellik doğal bir durumdur, insan doğasında vardır" ifadesine katılmalarını da “Çünkü onlar LGBT propagandasının hedefi” diye açıklıyor. “LGBT sapkınlığı”, “LGBT dayatması” gibi nefret nakaratlarını Yeni Şafak yazarı Ersin Çelik’in programında, “LGBT lobisi” ve “sapkın Pazar” ve “kapitalizm” nakaratlarını da ekleyerek Yeni Şafak Gazetesi yazarı İsmail Kılıçarslan da tekrar etti.

Hekimleri hedef alan hükümet medyasının karalama kampanyasına ilişkin konuşan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ise “işin sağlık boyutu” olduğunu söyledi ve devam etti: “Bahse konu işlemlerin bir sağlık gereksinimi olması durumunda tavrımız son derece net. Konu bir vatandaşımızın sağlığı ise tüm imkanlarımızla bu sağlık sorununu çözmek için var gücümüzle gayret ederiz. Bu her türlü sağlık sorunu için geçerli. Bahse konu işlemler, 18 yaşından küçüklerimize uygulanmış ise bu kabul edilemez. Buna asla müsaade etmeyiz. Bu konuda çok net kurallarımız var ve işletiyoruz. Bakanlığımızın incelemesi devam ediyor.”

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Selçuk Candansayar, AKP’nin, LGBTİ+ karşıtlığını yorumluyor: “Bakın yakın zamanda İstanbul Üniversitesi’nden 11 hekim arkadaşımız çocuklara cinsiyet değiştirme ameliyatı yaptıkları iddiasıyla hedef gösterildi. Oysa 18 yaş altında ameliyat edilen hiç kimse yok. Her şey kabul edilmiş uluslararası bilimsel kurallara göre yapılıyor. Fakat hatırlatayım, Naziler önce LGBTİ bireyleri yaktılar. Sonra şizofrenisi olanları, ardından mental retardasyonu (zeka geriliği) olanları, sonra komünistleri, en son Yahudileri yaktılar. Otoriter rejimler en zayıf farklı olanı düşman göstererek yola çıkar ve toplumu bu şekilde hizaya sokmaya başlar. 2000’li yılların başında “LGBTİ’lerin haklarını da biz savunacağız” diyerek yola çıkan Erdoğan’ın bugün yaptığı şey bu. LGBTİ’lere vurdukça kadınların nasıl kadın, erkeklerin nasıl erkek olacağını dayatıyor. Bugün Türkiye’de toplum otoriter faşizmin kodlarına göre sınıflandırılmaya çalışılıyor ve bunun için de ilk “cadı avı” LGBTİ’lere karşı yapılıyor. Bu yetmiyor, kamu sağlığı bilinciyle LGBTİ’lerin sağlığı için çalışan hekimler hedef gösteriliyor.”

Kaos GL’den aylık nefret söylemi takibi

Kaos GL, sosyal medya ortamları ile internet yayıncılığında cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve cinsiyet ifadesi ile LGBTİ+ varoluşlara yönelik ayrımcı yaklaşım, homofobik ve transfobik söylem içeren haber ve gelişmeleri takibe alıyor.

Böylece Kaos GL, internet yayıncılığında dikkat çeken, sosyal medya ortamlarında öne çıkan Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks (LGBTİ+) odaklı homofobik ve transfobik nefret söylemi üreten ve yayan haberler ile mesajların aylık takibini ve irdelemesel kaydını tutuyor.

Ayrımcı, ırkçı, homofobik, transfobik unsurlar taşıyan ifadelere nefret söylemi denilmektedir. Bir gruba ya da o gruba üyeliği nedeniyle bir kişiye yönelik düşmanlıktan kaynaklanan ve o gruba yönelik düşmanlığı gösteren veya cesaretlendiren ifade biçimleridir. Nefret söylemi, nefret suçuna teşvik ya da eşlik edebileceği için, bu iki kavram birbiriyle bağlantılıdır.

Nefret söylemi, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tavsiye kararında, “nefret biçimlerini yayan, teşvik eden, savunan ya da haklı gösteren her tür ifade biçimi” olarak tanımlanıyor: “Cinsel yönelim veya cinsiyet kimliği temelli ayrımcılık Avrupa Konseyi standartlarıyla bağdaşmaz.”

“Nefret söyleminin genellikle toplumda azınlık durumunda olan gruplara yönelik gerçekleştiği düşünüldüğünde, yaygınlaşması sonucunda zaten genellikle görünmez olan bu gruplar çoğunluk grupların bu tarz yaklaşımları ile muhatap olmamak adına daha da fazla oranda görünmez hale gelmektedirler. Nefret söylemine yönelik devlet tarafından aktif bir karşı koyuş ortaya konulamadığı durumda ve ifade özgürlüğü adına bu tür ifadeler koruma gördüğünde, bu durum devletin hoşgörüsüzlüğe ve nefrete karşı azınlık grupların korunması yerine bu tür görüşlerin yayılmasını tercih ettiği anlamına gelecektir.”

Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks (LGBTİ+) terimleri ile tanımlarını, LGBTİ+’lara yönelik ayrımcılık ideolojileri ve anlamlarını, insan hakları ve ayrımcılıkla ilgili terimler ve tanımlarını ve daha fazlasını, Kaos GL Derneğince yayınlanmış “LGBTİ Hakkında Sıkça Sorulan Sorular ve Cevapları” kitapçığında bulabilirsiniz.

Not: Bu dizide, internet ortamı ile sosyal medyadan yapılan alıntıların yazım hatalarına dokunulmuyor; olduğu gibi alınıyor.


Etiketler: medya, nefret suçları, sağlık, siyaset
İstihdam