13/12/2021 | Yazar: Defne Güzel

Bir gün değil her gün, her yerde eşitlik diyerek hazırladığımız dosyamızda Defne Güzel, yerel yönetimlerde LGBTİ+ politikaları ve faaliyetlerinin seyrini kaleme aldı.

Yerel yönetimlerde LGBTİ+ politikaları ve faaliyetlerinin seyri Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Giriş

Geçmişten bugüne LGBTİ+ örgütleri ve aktivistleri çeşitli biçimlerde yerel yönetimlerle temas halinde oldu. Bu temaslar ise yerel yönetimlerin LGBTİ+ alanındaki faaliyetlerinin özellikle 2013 yılından sonra hızlanmasına zemin hazırladı. Örneğin; 2007 yılında “7 Renk 7 Film LGBT Film Festivali” düzenlenmesi istemiyle Kaos GL İzmir, Konak Belediyesi’ne başvuru yaptı fakat başvuruları “eşcinselliğin kamusal olmadığı” gerekçe gösterilerek reddedildi.[1] Buna karşın 2012 yılında Kaos GL’nin dönemin Çankaya Belediye Başkan Yardımcısı Eser Atak’ı ziyaretinde “ikili ilişkileri güçlendirme” kararının alınması  gibi olumlu bir gelişme yaşandı.[2]

2013 yılında esen Gezi Direnişi rüzgârı ile LGBTİ+ örgütlerinin ve aktivistlerinin yerel yönetimlerle ilişkilenmesi bambaşka bir sürece evrildi. Protesto süreçlerine denk gelen 2013 İstanbul Onur Yürüyüşü yüz binlerin katılımıyla ifade edildi.[3] Yerel yönetimlerle ilişkinin ivme kazandığı bu döneme dair örneklendirmeler yapmak gerekirse; LGBTİ+ aktivisti Boysan Yakar 2014 yerel seçimlerinde Şişli ilçesinden açık eşcinsel kimliğiyle belediye meclis üyesi adayı oldu ve daha sonra dönemin Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü tarafından Başkan Danışmanı olarak görevlendirildi.[4] Bir başka örnek ise; SPoD, 2014 yılında hayata geçirdiği LGBTİ+ Dostu Belediyecilik Protokolü’nü hazırlayarak bir kampanya yürüttü ve Protokolü belediye başkan adaylarına imzaya açtı.[5]

Yaşanan bu gelişmeler yalnızca belediye yapılanmalarını değil kent konseyi yapılanmalarını da etkiledi. Örneğin; Nilüfer Belediyesi Kent Konseyi Gençlik Meclisi altında kurulan LGBTİ+ Çalışma Grubu, Özgür Renkler’in ortaklığıyla 2015 yılında HTB Karşıtı Öğrenci Buluşması’nı organize etti.[6] Bu örneğin yanı sıra; Aktivist Demet Yanardağ 2016 yılında Konak Kent Konseyi Eşitlik Meclisi Başkanı seçildi.[7]

Burada bahsedilen veya bahsedilmemiş örnekler gösteriyor ki LGBTİ+ aktivistleri geçmişten bugüne yerel yönetimleri kapsayıcılık, farkındalık, eşit yurttaşlık yönünde değiştiriyor, dönüştürüyor ve güçlendiriyor.

Sağ popülizm ve pandemi kıskacında LGBTİ+ mücadelesi

Geride bıraktığımız son üç yıl ise hayatlarımızı derinden etkileyen gelişmelere sahne oldu. Bu üç yılda yaşananlar yerel yönetimlere dair bir bellek ve strateji çalışmasını elzem hale getirmekle birlikte özellikle yükselen sağ popülizm içinde bulunduğumuz dönemde sosyal hareketleri bir belirsizlik silsilesi ile kuşattı. Sağ popülizm korkutma, sindirme, kaygılandırma gibi yöntemlerini LGBTİ+’lar, engelliler, yaşlılar, seks işçileri, HIV’le yaşayanlar gibi dezavantajlı gruplar üzerinde kullandı. Yasal mevzuattaki boşluklar dezavantajlı kişi ve grupların aleyhine olacak biçimde kullanıldı. Örneğin, düzenlenmek istenen 2021 İstanbul Onur Yürüyüşü “genel ahlak” ve “genel sağlık” gibi muğlak ifadelerle Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından yasaklandı.[8] Adalet sistemi çözünerek özneler bireysel baş etme yöntemlerine terk edildi. Ankara’da LGBTİ+ etkinliklerinin yasaklanması[9], Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın Cuma Hutbesinde LGBTİ+’ları ve HIV’le yaşayanları hedef göstermesi[10], OHAL süreci ve yerel yönetimlere kayyum atamaları yaşanan sürece örnek teşkil etti.

Bu gelişmeleri izleyen dönemde Covid-19 pandemisinin tüm dünyayı etkisi altına alması, sosyal temasın temasın giderek azalması LGBTİ+’ların sorunlarını ve ihtiyaçlarını daha da görünmezleştirdi. Dışlanan bir grup olarak sosyalleşmenin LGBTİ+’lar için hayati bir önem taşıdığı göz önünde bulundurulduğunda ve yaşanan krizlerden en çok dezavantajlı grupların etkilendiği düşünüldüğünde bu dönemde LGBTİ+’ların kaygı ve stres durumları artış gösterdi. Bu dönemde bir de devletin en üst yetkilileri tarafından sistematik olarak hedef gösterilen LGBTİ+’ların şiddet önleme mekanizmalarına olan ihtiyaçları da gözle görülür bir biçimde arttı. LGBTİ+’lar pandemi sürecinde ekonomik sıkıntı, çalışma hakkının ihlali, sosyal izolasyon, yaşam hakkının ihlali, nefret suçu ve nefret söylemi gibi birçok sorunla ve insan hakkı ihlaliyle baş etmek durumunda bırakıldı. Pandemi döneminde de çalışmak zorunda kalan trans seks işçilerinin iş sağlığı ve iş güvenliği devlet gündemine girmesi şöyle dursun bir de bu dönemde yapılan polis baskınlarıyla seks işçileri pandeminin ortasında evlerinden edildi.[11] Yaşanan bu ve benzeri durumlar halen etkisini koruyarak devam etmekle birlikte bu sürecin detayları LGBTİ+ örgütlerinin hazırladığı pandemi raporlarından okunabilir.[12]

Son dönemde yaşanan bu sorunlar yerel yönetimlerin LGBTİ+ politikaları ve faaliyetlerini de olumsuz yönde etkiledi. Pandeminin de etkisiyle bu dönemde yerel yönetimler LGBTİ+ etkinliklerini hayata geçiremedi. Kayyum atamaları yerel yönetimlerdeki LGBTİ+ faaliyetlerini ve politikalarını durma noktasına getirirken artan sağ popülizm ve muhafazakârlaşma sebebiyle yerel yönetimler LGBTİ+ politikaları ve faaliyetleri bakımından medyada hedef haline getirildi.[13]

Sorunlar ve çözüm önerileri

Yerel yönetimlerle çalışma konusunda deneyim kazanmış LGBTİ+ örgütleri son dönemde belediyelerle çalışmada yaşanan güçlükleri masaya yatırabilmek için bir dizi faaliyet düzenledi ve düzenliyor.[14] Kaos GL Derneği de bu çerçevede, Eşit Haklar İçin Savunuculuğu Güçlendirme Projesini hayata geçirerek bir dizi çalışma yürüttü. LGBTİ+ örgütleri, yerel yönetim, belediye eşitlik birimi, kadın örgütleri temsilcileri ve hem LGBTİ+ örgütleri hem de yerel yönetimlerle temas halinde olan aktivistlerle çevrimiçi bir araya gelerek bir dizi odak grup çalışması düzenledi. Sorunların ve çözüm önerilerinin masaya yatırıldığı bu toplantıların çıktıları yaşanan sorunları özetler ve bu sorunlara somut, pratik çözümler üretir nitelikteydi.

Yaşanan başlıca sorunlar:

Gerçekleştirilen toplantılarda aktarılanlar gösterdi ki özerkliklerinin kısıtlı olması politikalar hususunda belediyelerin ellerini bağlıyor. LGBTİ+ kavramının suçlulaştırıldığı ve kötüleştirildiği bir dönemde muhalefet partisi belediyeleri de LGBTİ+ hakları konusunda manipüle oluyor. Yaşanan kayyum atamaları belediyelerin politikalarını ve faaliyetlerini olumsuz yönde etkiliyor. Artan LGBTİ+ etkinlikleri yasakları da iletişimi olumsuz yönde etkiliyor. Bu yasaklardan LGBTİ+ örgütleri ve belediyeler birlikte zarar görüyor. Kaymakamlıklar ve valilikler belediyelerin LGBTİ+ faaliyetlerini yasaklıyor hatta kimi zaman bu faaliyetlerin gerçekleşmemesi için belediyeleri tehdit ediyor.

Gerçekleşen son yerel seçimlerden sonra yerel yönetimlerin savunuculuk perspektifinin ortadan kalktığı görülüyor. LGBTİ+ çalışmalarını hayata geçirmede sergilenen isteksizlik, sindirme ve manipülasyon stratejilerinin etkili olduğunu gösteriyor. Bu duruma örnek olarak yerel yönetimlerin LGBTİ+’lara dönük kutlama mesajlarını azaltması gösteriliyor.

Çözüm önerileri:

Yapılan odak grup çalışmalarında dile getirilen çözüm önerilerinden bazıları şöyleydi:

●      Mevcut sorunlar göz önünde bulundurulduğunda belediyelerin üst yönetimleri de dahil bütün kademeleri LGBTİ+ hakları hususunda farkındalık sahibi olmalı.

●      İlham ve güç vermesi açısından iyi örnekler yerel yönetimlere sunulmalı ve yerel yönetimler LGBTİ+ faaliyetleri konusunda takdir edilmeli.

●      Oluşturulacak kampanyalarla parti politikalarını etkilemeli ve belediyelerin farklı kademelerinde aktivist LGBTİ+’lar istihdam edilmeli.

●      Belediyeler, sivil toplum kuruluşları ve Kent Konseyleri tarafından izlenmeli. LGBTİ+ haklarının savunuculuğu için sivil toplum örgütleri işbirliği ile belediyeler üzerinde baskı oluşturulmalı.

●      Belediyeler insan hakları hususuna dair LGBTİ+ kapsayıcı bir politika zemini oluşturmalı.

●      Yerel yönetimlerin özerkliğinin tehlikede olması LGBTİ+ politikalarını ve faaliyetlerini de yerel yönetimler düzeyinde olumsuz etkiliyor. Yalnızca kayyum atamaları yahut iktidar partisinin belediye başkanlığına gelmesi değil, belediye kanun ve mevzuatlarında yapılmak istenen değişimler de belediyelerin savunuculuk perspektifini ortadan kaldırma riski barındırıyor. Bu sebepler göz önüne alındığında belediyelerin özerkliği için kampanya çalışmaları yürütülmeli.

●      Yerel yönetimlerde LGBTİ+ çalışmaları yürüten birimler Türkiye genelinde koordinasyon halinde olmalı. Bu koordinasyon için uygun iletişim ortamı yaratılmalı.

●      Belediyelerin hizmetleri LGBTİ+’lar tarafından aktif kullanılmalı. Bunun için belediyeler danışma hattından sığınma evine, tuvaletlerden personel farkındalığına kadar LGBTİ+’lar için kapsayıcı bir değişim dönüşüm sürecine girmeli.

Sonuç

Yerel yönetimlerin eşit yurttaşlık bilinciyle hareket etmesi LGBTİ+ politikalarını ve faaliyetlerini geçmişten bugüne güçlendiriyor. Bugün birçok belediyenin LGBTİ+’lara hizmet verdiğini, LGBTİ+ aktivistlerini ve örgütlerini kent yönetimine dahil ettiğini olumlu sonuçlarıyla birlikte görüyoruz. Bu olumlu sonuç hem LGBTİ+ örgütlerini ve aktivistlerini hem de belediyeleri değiştirip dönüştürüyor. Öyle ki bir kısım belediyeler günümüzde LGBTİ+’larla çalışmaya ve LGBTİ+ çalışmaları yürütmeye devam ediyor.[15] Ayrıca yerel eşitlik eylem planlarında ve raporlarında CYCK (cinsel yönelim, cinsiyet kimliği) ibarelerini geçirerek kapsayıcı bir siyaset oluşturuyor.[16]

2013 yılından bu yana yükselen olumlu seyir kendisini daha bir çok örnekle yerel yönetimlerde gösteriyor. Belediyeler LGBTİ+ sivil toplum örgütlerinin etkinlikleri için salon tahsis ediyor, LGBTİ+ kültürüne dönük önemli gün ve haftalarda kutlama mesajları yayınlarak etkinlikler düzenliyor, yerel eşitlik eylem planları hazırlayarak şehrin silüetini LGBTİ+’lar için kapsayıcı bir biçimde değiştiriyor ve LGBTİ+ dostu bir belediyecilik anlayışı sergileyeceğini ilgili protokollerle taahhüt ediyor. Buna karşın sağ popülist anlayış ise bu yükselişe karşı bir tehdit oluşturuyor. Hatırlatmak gerekir ki; LGBTİ+’ların insan hakları siyasi oluşumların üstündedir. Yerel yönetimlerin bu gerçekle yüzleşmesi, LGBTİ+ politikalarını ve faaliyetlerini görünür bir biçimde tesis edip yaygınlaştırması gerekiyor. Ayrıca yerel yönetimler kendilerini pasifize etmeye çalışan, ithamlara ve tehditlere tabi tutan, eşitlik için yaptığı çalışmaları engelleyen ahlakçı ve çağın gerisinde kalmış, LGBTİ+ düşmanı, nefret savunucusu anlayışlara ses çıkarmalıdır. Sonuçta bu hususlar göz önünde bulundurulduğunda LGBTİ+ örgütlerine ve yerel yönetimlere çok fazla sorumluluk düşüyor. Yerel yönetimler LGBTİ+ politikalarına yönelik görüşlerini kamusal olarak duyurmalı ve LGBTİ+ örgütlerinin “başka bir yerel yönetim mümkün” şiarıyla yerel yönetimleri dönüştürmesine, daha eşitlikçi ve kapsayıcı hale getirmesine ön ayak olunmalıdır. Bu sebeple yerel yönetimler geçmişte yaptığı çalışmaları hatırlamalı, birbirlerini etkilemeli, şehrin LGBTİ+’ları ile dayanışma içerisinde olmalı ve LGBTİ+’ların taleplerine ses vermelidir.

Bu yazı, Avrupa Birliği'nin mali desteği ile hazırlanmıştır. İçeriğin sorumluluğu tamamıyla KAOS GL’ye aittir ve AB’nin görüşlerini yansıtmamaktadır.

lgbti-esitligi-icin-kat-edilecek-cok-mesafe-var-yayini-turkcede-1


Etiketler: insan hakları, yaşam, kent hakkı
İstihdam