18/09/2023 | Yazar: Ali Erol

LGBTİ+ düşmanı nefret “köşe”leri Ağustos ayında Yeni Şafak, Star, Milat ve Akit yazarlarından geldi.

Gazetelerin 2023 Ağustos köşelerinden homofobik nefret siyaseti Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

AKP’li siyasetçi ve Milat yazarı, mevcut Anayasa’nın bile güvenceye aldığı hak hukuk hürriyetlerden LGBTİ+’lar mahrum kalsın diye mücadeleye çağırıyor...

Milat’ın “stratejist” köşe yazarının nefret siyaseti, homofobik nefret söylemi ne ki küfrün bile bir adabı vardır eşiğini de aştı...

Yeni Şafak yazarı, hekimlere yönelik örgütlediği transfobik karalama kampanyasını köşe yazılarıyla sürdürdü...

Yeni Şafak yazarı, LGBTİ+ eşit hak mücadelesine bile isteye “pedofili” iftirası atmaktan vazgeçmiyor...

Star yazarı, toplumsal cinsiyet tanımam diyor, “dayatma” yetmeyince de “sapıklıktır saçmalıktır” diye saydırıyor...

Akit’in spor yazarı, “spor aracılığıyla toplumda oluşturulmaya çalışılan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği”nden dert yanıyor...

LGBTİ+ toplumuna, kurumlarına ve kişilere karşı cinsiyetçi ve homofobik dezenformasyona ortak olan, doğrudan üreten, yayan ve teşvik eden muhafazakâr ve hükümet yanlısı medya organlarından 2023 Ağustos ayı nefret köşelerini Yeni Şafak, Star, Milat, Akit ve yerel basın (İstanbul Özden, Bursa Hayat, Ankara İlksayfa, İstanbul İstiklal, Elâzığ Sonsöz) yazarlarından derledik.

Homofobik nefret söylemiyle bendini aşıp “köşe”lerine sığmayan, LGBTİ+’ları ve kurumlarını düşmanlaştırarak hedef gösteren gazete yazılarını okuyoruz...

Yeni Şafak yazarı, hekimlere yönelik örgütlediği transfobik karalama kampanyasını köşe yazılarıyla sürdürdü...

LGBTİ+’ların Anayasal eşit yurttaşlık hakkını inkâr yetmeyince düşmanlaştıran, homofobik nefret söylemiyle nihayet “dış güçler” ve “terör”le ilişkilendiren nefret siyasetinin “LGBT terörü” nakaratını, AKP’li siyasetçilerle beraber söyleyen Yeni Şafak yazarlarından Ersin Çelik’in, mevcut Anayasa’nın bile güvenceye aldığı hak hukuk hürriyetlere karşı “LGBT ile mücadelede” adı altında yasak savunuculuğuna devam ettiğini Temmuz ayında kayda geçirmiştik.

Yeni Şafak yazarı Ersin Çelik, internet Yazı İşleri Müdürü de olduğu gazetesi Yeni Şafak’ın Ağustos ayında hekim akademisyenlere yönelik örgütlediği karalama kampanyasını köşe yazılarıyla sürdürdü.

Transların sağlığa erişim hakkıyla hekimleri hedef alan Yeni Şafak yazarı, “Skandalın ikinci perdesi: Merdiven altı cinsiyet değiştirme ameliyatları” başlıklı yazısına “LGBT dayatması” nakaratıyla başlıyor. Ardından, trans varoluşlar ile ruh sağlığı uzmanları bilecek değil ya, cinsiyet kimliğinin (1, 2) sosyal medya ve dijital platformlardan bulaştığını söyleyerek hedef gösterdikleri hekimlerle ilgili gazetesinin ürettiği dezenformasyonu bir kez de köşesinden tekrar ediyor.

Yeni Şafak yazarının başladığı gibi bitirirken de tekrar ettiği “LGBT dayatması” nakaratlı yazısını, Yeni Şafak’tan bir başka isim, “Ersin abinin sapkınlığa karşı gösterdiği hassasiyet” paylaşımıyla alkışlıyor.

Yeni Şafak internet servisi müdürü, İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi’nden akademisyenlere yönelik karalama ve dezenformasyona devam ettiği köşe yazılarına “Bakın ses nereden geldi?” başlığıyla devam ediyor. “Kuruldaki doktorların da isimleri ve fotoğrafları haberimizde yer aldı” diyor, “Bizi hedef göstermekle suçladılar” diye ekliyor. Aile Bakanlığı’nın “henüz bir açıklama” yapmamasından; “herhangi bir savcılık da soruşturma başlatmadı”ğından ve de “Adalet Bakanlığı yetkilileri”nden yakınıyor. Adını tırnak içine aldığı Pembe Hayat LGBTİ+ Dayanışma Derneği’nin, Yeni Şafak’ın hekimleri hedef gösterdiği yayınlarına karşı transların sağlığa erişim hakkını savunan açıklamasından kendi karalama kampanyasına pay çıkarıyor.

“LGBT aktivisti ve destekçisi klinik şefleri” ve “skandal” nakaratlarıyla transların tıbbi ihtiyaçları ve sağlığa erişim haklarına karşı yaygaraya “Delilleri karartıyorlar: O akademisyenler fena yakalandı” başlığıyla devam eden Yeni Şafak yazarına karşı, Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, Yeni Şafak’ın isim ve fotoğraflarıyla “Durdurun bu hekimleri” diye suçlu ilan edip hekimleri hedef göstermesinin sorumsuzluk olduğunu yazdı: “Çelik, Yeni Şafak’ın haberinde 11 doktoru çocukların cinsiyetlerini suç olacak nitelikte operasyonlarla değiştirmekle suçladıklarını kabul ediyor ama yazının sonunda ise bu operasyonların asıl olarak başka merkezlerde yapıldığını kabul ederek araştırılmasını istiyor! Bu bir çelişki... Yeni Şafak’ın bilimsel makaleyi yazan 11 hekimi bu ameliyatlardan sorumlu tutması gerçeklerle bağdaşmıyor. İsim ve fotoğraflarıyla “Durdurun bu hekimleri” diye suçlu ilan edip hedef göstermesi de sorumsuzluk.”

Faruk Bildirici, Yeni Şafak’ın dezenformasyon ve hekimlere yönelik karalama kampanyasına karşı “homofobik gazetecilik” (1, 2) başlığı altında devam etti: “Ersin Çelik’in tek kaynağı aynı zamanda Süleymaniye Vakfı’nda “güncel fıkıh” dersi veren “Fıtrata uygun cinsel yaşam” yazıları yazan bir ürolog olan Prof. Dr. Zeki Bayraktar. Yıllardır LGBT karşıtı kampanya yürüten homofobik bir isim. “LGBT ile mücadele”yi şiar edinen, bunun için platform kurulmasına katkıda bulunan Ersin Çelik de bilim insanlarını dayanaksız ve önyargılı biçimde suçlayarak onun izinden gidiyor.”

Yeni Şafak gazetesinin internet servisinin homofobik nefret yayını daha önce de yalanlanmış, “Ne yani LGBT hakkında haber yapamayacak mıyız?” diye yakınmıştı köşe yazarı Ersin Çelik!

Yeni Şafak yazarı, LGBTİ+ eşit hak mücadelesine bile isteye “pedofili” iftirası atmaktan vazgeçmiyor...

Yeni Şafak yazarı Ersin Çelik’in tvnet programında, “LGBT sapkınlığı”, “LGBT dayatması” gibi nefret nakaratlarına “LGBT lobisi”, “sapkın Pazar” ve “kapitalizm” nakaratlarını da ekleyerek sarf eden Yeni Şafak Gazetesi yazarı İsmail Kılıçarslan, “LGBT konusunda söylemek istediklerinin bütününü o yayında dile getiremediği için”, köşesinde, “Mücadelenin temeli: Yöntemde anlaşmak” başlığı altında devam ediyor: “LGBT propagandası yahut LGBT dayatması yahut yerli yerince söylersek LGBT ideolojisi...”

Yeni Şafak yazarı Kılıçarslan, LGBTİ+’ların varoluş ve eşit yurttaşlık taleplerine yani en temel insan haklarına karşı mücadeleye önce “hukuktan başlayalım” diyor ve saymaya başlıyor: “kendilerine “doktor” diyen bazı şahıslar”, “bu kansızlar”, “pislik”, “mabadından kavram uydurarak kendine alan açan LGBT ideolojisi”, gene “bu kansızlar”, “Avrupa merkezli vakıflardan fon yahut prestij devşirmek”

“LGBT ideolojisi ile mücadele eden her insanın devletimizden “yasal düzenleme” talebi olmalıdır” teşvikiyle kurumsal ayrımcılık ve nefret suçlarına çağrı da gecikmeden araya parça gelirken, köşe yazarı, “söylem üstünlüğü” ile devam ediyor: “LGBT ideolojisi”, “emperyalist proje”, “aşağılık ideoloji”, “eroin bağımlısı”, “günah”, “günahkâr”, derken gene “LGBT ideolojisi”, gene “mabad” hep aynı bıktırıcı nakarat... “LGBT bayrağı” değil “LGBT bez parçası”, “LGBT hak ve özgürlükleri” değil “LGBT ideolojisinin dayatmaları”, “leşin leşi bir ideolojik kavramsallaştırma”, “nefret, nefret, nefret edeceğiz”...

Yeni Şafak yazarı, Temmuz ayında, transfobik inkârına bahane olarak bula bula “insanlığın geleceği”, “insanlık için tehlike”, “insanlığın sonu” nakaratlarını bulmuş, homofobik nefret kesmeyince transfobik inkâr ile devam etmişti. Ağustos ayında, “Trans çocuk yoktur, sağlam cukka vardır” başlığıyla devam ederken, bedava itham, iftira ve nefret nakaratlarından başka söyleyecek yeni bir sözünün olmadığını bir kere daha aşikâr ediyor: “Türkiye ve insanlık düşmanı”, “pedofili”, “LGBT ideolojisi”, “cukka”, “vicdansız köpekler”, “trans çocuk yoktur”, “cinsiyet disforisi yalandır”, yine gine gene “LGBT ideolojisi” nakaratı...

Yeni Şafak yazarı, daha önce (1, 2) de, LGBTİ+ toplumuna karşı homofobik nefret söyleminde hızını alamamış, atmadığı iftira, etmediği hakaret bırakmamıştı: “LGBT piyasası... bir ucu pedofili denilen sapkınlıkta iken diğer ucu küçücük çocukların cinsel oryantasyonlarını saptırmaya çabalayan rezil, aşağılık, leş bir piyasa LGBT piyasası.”

LGBTİ+ hareketine yönelik karalama ve homofobik nefret nakaratlarına devam eden Yeni Şafak köşe yazarı, LGBTİ+ hareketini bile isteye “pedofili” ve “cinsel taciz” ile ilişkilendirerek kriminalize etmekten vazgeçmiyor.

“Trans çocuk yoktur, sağlam cukka vardır” başlıklı yazısına, “Savunma değil saldırı” başlığı altında devam ediyor Yeni Şafak yazarı: “terör örgütleri ve Avrupa fonları (bence ikisi de aynı şey bu arada) tarafından köpürtülen LGBT ideolojisi...”

LGBTİ+’ların anayasal tanınma, ayrımcılıklara karşı güvence ve eşit yurttaşlık hakkını inkâr yetmeyince yaftala, hedef göster, kriminalize et, homofobik nefret söylemiyle nihayet LGBTİ+’ları “terör” ile ilişkilendirip, homofobik “nefret kokteyli” ile “terör kokteyli”ni harmanlayanlar korosuna Yeni Şafak yazarlarından İsmail Kılıçarslan’ın da dahil olduğunu daha önce yazmıştık. “Pislik LGBT ideolojisi” nakaratıyla aynı kokteyli karmaya devam ediyor Yeni Şafak yazarı: “Gelelim pislik LGBT ideolojisinin terör örgütleri ve Avrupa fonlarıyla “ballı börekli” ilişkisine. Basit bir örnekle başlayayım. Türkiye’nin LGBT ideolojisi alanında çatı kuruluşu olan KAOS GL yapılanmasının yayınladığı “LGBTİ+ Temel Kavramlar -Atölye Kolaylaştırıcı Kılavuzu-” başlıklı kitabın ilk sayfasında şu ibareyi görüyorsunuz: “Bu yayın, Avrupa Birliği’nin ve İsveç Uluslararası Kalkınma ve İşbirliği Ajansı’nın (SIDA) desteklediği Eşit Haklar İçin Savunuculuğu Güçlendirme projesi kapsamında çevrilmiş ve yayınlanmıştır.” KAOS GL ve diğer eşcinsel örgütlenmeleri hemen tüm gelirlerini bu Avrupa Birliği fonlarından temin ediyorlar. Yani şu: Memlekette LGBT ideolojisini savunmak, Avrupa’dan dilediğin parayı bularak yoluna devam etmek manasına geliyor. Bu arada da olan bu ideolojinin iğrenç yalanlarıyla geri dönülmez yollara giren ve hayatını fuhuş yaparak sürdürmek zorunda kalan “ideolojik mağdurlara” oluyor.”

Star yazarı, toplumsal cinsiyet tanımam diyor, “dayatma” yetmeyince de “sapıklıktır saçmalıktır” diye saydırıyor...

Temmuz ayında, Star köşe yazarı Mustafa Sabri Beşer, cinsiyet kimliğini inkâr, transfobik nefrete bahane “dünyanın sonu” korosuna dahil olmuş, ardından nefret nakaratlarını saydırmıştı: “Sözde özgürlük, alçaklık, çirkin ve aşağılık olay, şeytani plan... LGBT ve benzeri sapkın topluluklar, LGBT lobileri...”

Ağustos ayını, “Gelecekte 3. sayfalar yok olsun” başlığı altında, “toplumsal cinsiyet sapıklığı” nakaratıyla açıyor. Sonra, yazısının başlığını hatırlayıp araya mahcupça az biraz “ekonomik sıkıntılar” parçası atıyor: “Ekonomik sıkıntılar yaşam standartını düşürüyor. İnsanlar ekonomik meselelerle uğraşırken doğal olarak büyük stres ve baskı altında kalıyorlar. Borçlu borcunu ödeyemediği için, alacaklı parasını tahsil edemediği için manevi açıdan yıpranmaya, psikolojik olarak etkilenmeye başlıyor ve insanlar adeta patlamaya hazır bir volkan haline geliyorlar.”

“Yazarız, anlatırız bu sürüp gider” dese de, ekonomik “cinnet” tezahürlerini sürdürmektense nasıl olsa cinsiyetçi ve transfobik manipülasyon bedava olunca köşe yazısının ikinci yarısını daya gitsin “toplumsal cinsiyet”le dolduruyor Star yazarı: ““toplumsal cinsiyet” dayatması”, “toplumsal cinsiyet saçmalığı”.

Star köşe yazarına, “Kız çocukları erkek olmaya, erkek çocukları kız olmaya” kim ne diye “teşvik” etsin be adam demek manasız. Nefret söylemi saçmanın bedava olduğunu bilen; LGBTİ+’lara “iç düşman” muamelesi çeken, seçimlerin ardından, “ümüğünü sıkarız” sözüyle heyecanlanıp “LGBT”lerin ümüğünün sıkılmasını arzuladığını yazan Star köşe yazarına, cinsel kimlik çeşitliliğini ve haklarını tanı, ayrımcılık yapma, ayrıştırma, dışlama, damgalama ve de homofobik/transfobik nefretle insanları hedef gösterme yeter desen, eşitliğe yanaşmayacağından anlamaz. Hâliyle gelsin manipülasyon, dezenformasyon ve nefret siyasetiyle harmanlanmış nakaratlar: “cinsiyet değişikliği teşvik ediliyor”, “İBB başkanı İmamoğlu'nun projesi kreşlerde LGBT sembolleri”, “cinsiyet değişikliğine teşvik”, “küçük yaşlarda cinsiyet değişikliği yapan çocuklar”, “pişmanlık, travma ve intihar”, “ailelere dayatılan toplumsal cinsiyet, LGBT ve benzeri sapkınlıklar”

“Kıbrıs'taki yangın bize de sıçrar mı?” başlığıyla devam eden Star yazarı, “Komplo teorisyenliği yapacak değiliz” diyor ama orman yangınlarıyla başlayıp araya “küresel şeytan” komplosunu katıp, LGBTİ+’ların kent hakkı kapsamında yerel siyasete eşit katılımlarını da “bir başka yangın”a benzetiyor: “Ağaçları değil neslimizi tüketmeye, yakmaya, yok etmeye çalışan bir yangın.”

LGBTİ+’ların varlığını ve kent hakkını inkâr eden ayrımcı muhafazakâr siyasetin temsilcisi AKP’li meclis üyelerinin cinsiyetçi ve homofobik nefret söylemleriyle, toplumsal cinsiyet eşitliğine karşı belediye meclislerinde sürdürdükleri muhalefeti Kıbrıs üzerinden köşesine taşıyan Star yazarı, Kıbrıs'ın kuzeyinde bulunan üç belediyenin Kuir Kıbrıs Derneği ile imzaladığı LGBTİ+ Dostu Belediyecilik Protokolü'ndeki taahhüdünü yinelemesini, “bir başka yangın Kıbrıs'ta başladı. Üstelik bize sıçraması an meselesi! Alevler ha sıçradı sıçrayacak!” diye okuyor, “seferberlik” çağrısında bulunuyor: “Zamanı geldiğinde ise ülkemizi de ateşe vermekten asla çekinmeyecekler. Yakında ülkemizde de LGBT dernekleriyle dostluk protokolleri imzalayan belediyeler görürsek hiç şaşırmayalım. Devlet ve millet olarak seferberlik hassasiyetinin devrede olması gerekiyor. Bu yangının alevleri arasında küle dönmeyelim... Hep birlikte söndürmek zorundayız.”

AKP’li siyasetçi ve Milat yazarı, mevcut Anayasa’nın bile güvenceye aldığı hak hukuk hürriyetlerden LGBTİ+’lar mahrum kalsın diye mücadeleye çağırıyor...

AKP Siyasi ve Hukuk İşleri Başkan Yardımcısı, 4. ve 5. Dönem MKYK Üyesi ve de aynı zamanda Milat köşe yazarı Zeynep Alkış, “Lgbt lobisi: Cinsiyetsiz toplum” başlıklı yazısında, Temmuz 2022’den, “Küresel sapkınlık: 3. cinsiyet” başlıklı köşe yazısında sarf ettiği nefret nakaratlarını tekrar ediyor.

“Sapkın ilişkiler” nakaratıyla başlayan Milat’ın AKP’li köşe yazarı, “eşcinsellik projesi LGBT” diye kopyala-yapıştır saydırırken hızını alamıyor, “pedofili, eşcinsellik ve çocuk istismarı” iftirasından medet umuyor. Söyleyecek söz kalmayınca da “LGBT terör örgütü” nakaratına bağlıyor.

Uganda heteroseksist rejiminin “eşcinselleri öldür” yasasına ve seksenlerden kalma “eş cinsel ilişkilerin HIV virüsü ve AIDS gibi hastalıkların yayılmasına sebep olduğu” söylemine aracı olan Milat yazarı, eşcinselliğe “hapis” ve “idam” cezalarını “normalleştirme ve masumlaştırma” siyasetinde sakınca görmüyor.

“İdam” olmadı “hapis”i siyasetten sayan AKP’li siyasetçi ve Milat köşe yazarından, mevcut Anayasa’nın bile güvenceye aldığı hak hukuk hürriyetlere karşı gelsin nefret nakaratları: “toplumsal cinsiyet projesi”, “cinsiyetsizlik dayatması yapan LGBT lobileri”, “ideolojik çete”, “LGBT lobileri” nin, “küresel ve derin güçler”, “LGBT lobisi”, “LGBT lobisi”, “sapkınlık projesi LGBT”, “terör lobisi”, “LGBT lobisi”, “LGBT lobisi”, “Doğuştan mı yoksa doğumdan sonra insanın peşini bırakmayan bir hastalık mı”, “LGBT lobisi”, “eşcinsellik, cinsiyetsizlik ve benzeri dayatmalar”, “sapkın ideolojiler ve lobiler”

AKP’li siyasetçi ve Milat köşe yazarı, “mücadele etmeliyiz” diyor ve ekliyor: “LGBT lobisi, örneğin eşcinsel evlilik, eşitlik yasaları, eşcinsel çiftlerin evlat edinmesi ve askerlik gibi konularda hükümetlerden lehte politikalar ve yasalar çıkarmaları için lobi baskısı yapmaktalar.”

Milat’ın “stratejist” köşe yazarının nefret siyaseti, nefret söylemi ne ki küfrün bile bir adabı vardır eşiğini de aştı...

Kendisini “stratejist” ve Kocaeli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Milat Gazetesi Yazarı olarak tanıtan Galip İlhaner, Temmuz ayında “terör” terimin cılkını çıkarmayı “strateji” bellemişti.

12 Eylül öncesinde devletin resmî ideolojisi herkese her ifadeye “anarşi” yaftasını yapıştırıdı, 12 Eylül askeri darbesinin ardından “anarşi” nakaratı terk edilirken, '80'lerle birlikte sadece Türkiye’de değil küresel ölçekte siyasi iktidarlar “terör” nakaratını dolaşıma sokmuşlardı. Günümüzde ise nihayet ille yandaş olması gerekmeyen yerli ve millî nefret medyası da “sapkın” söylemi kesmeyince “köşe yazısı” ve de “habercilik” adı altında içlerindeki hak hukuk hürriyet tanımaz LGBTİ+ düşmanlığını “LGBT terörü” seviyesine kadar vardırdılar.

Milat’ın, Kocaeli Üniversitesi’nden, “stratejist” köşe yazarı, Ağustos ayında, “Türkiye'nin LGBT dünürleri: PKK (HDP), CHP, TİP, …” başlığı altında nefret siyasetini ile nefret söyleminde sövgünün seviyesini, “LGBT sapkınlığı”, “LGBT terörü”, “LGBT dünürlüğü” nakaratlarını aşıp, “cinsiyet değişimini savunanlar önce kendi çocukları üzerinde uygulasınlar” ile “LGBT savunucuları kendi aralarında çocuklarını evlendirebilir mi?” eşiğine kadar indirdi.

Cinsiyetçi ve homofobik nefret söylemi ne ki küfrün bile bir adabı vardır eşiğini artık çoktan aşan Milat’ın “stratejist” köşe yazarının nefret siyaseti, “LGBT destekçisi canan Kaftancıoğlu kızı Çağla için, LGBT destekçisi Pervin Buldan’ın kızı Zelal Buldan’ı istiyor” ile “Ekrem İmamoğlu oğlu Selim İmamoğlu için, Kemal Kılıçdaroğlu’nun oğlu Kerem Kılıçdaroğlu’nu istiyor” arasında salınırken, “LGBT terörü” nakaratıyla “Güvenlik ve Terör Uzmanı Emekli İstihbarat Albay Psikolojik Harp Uzmanı Star Gazetesi Yazarı”na bağlanıyor.

Milat’ın “stratejist” yazarın “LGBT terörü” nakaratıyla bağlandığı Star’ın “emekli albay” yazarı, “Züppelik kol geziyor” diyen, Mozaik’in “Emekli Albay Hilmi Ertunç”u gibi “Sapıklar ve sapkınlar kol geziyor…” diyor: “LGBT denen sapkınlık... LGBT Diye Yazılır... LGBT yerine benim yazmaktan haya ettiğim o kelimeyi, yani İ..E kelimesini...”

Akit’in spor yazarı, “spor aracılığıyla toplumda oluşturulmaya çalışılan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği”nden dert yanıyor...

“Sporcunun açık kıyafetleri, kızlı erkekli karma spor yapılan ortamlar ve sporcunun dövmesi” kaçar mı Akit’in spor köşe yazarı Ahmet Gülümseyen’in gözünden! O da hâliyle, “Sporcu üzerinden ‘dövme’ misyonerliğine dikkat!..” başlıklı “spor” yazısında, “oyun içinde oyun”u çözüyor: “Vatandaşı ‘yozlaştırma’, ‘ayrıştırma’ ve ‘soyutlamak’ gibi her türlü oyun içinde oyunun ‘senaryosunu’ yazmak ve ‘uygulamak’ görevi eksiksiz yerine getirilmeye devam ediliyor, maalesef. Bu sürecin en dikkat çeken hususu, spor-sanat-spor adı altındaki uygulamaların ‘bir şey’ olmaz düşüncesiyle işleyen çark, önce birey sonrasında ise toplum açısından felakete dönüştüğüne şahit olmaktayız. Üstad diyor ki; “Dün saçının telinin görünmesinden ‘haya’ duyan bacılarımız, bugün ‘göbeğinin’ ortasını göstermek için adeta birbirleriyle yarışıyorlar.” Bir başka örnek istenirse ‘Ülkemizde bayan güreşini başlatanlar anlayışa şiddetle karşı çıkan camianın içindekiler, bugün kendi çocuğunu güreştirmeyi maharet sayıyor’..”

Temmuz ayında, cinsiyetçi ve homofobik nefret nakaratlarını saydırıp, “Spor aracılığıyla toplumda oluşturulmaya çalışılan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği adı altındaki ‘cinsiyetsizlik’ sapkınlığı”ndan yakınan, “A Milli Kadın Voleybol Takımı’nın sapkın oyuncusu”ndan dert yanan Akit’in “spor” yazarı Gülümseyen, “LGBT, sporda Toplumsal Cinsiyet Eşitliği sapkınlığını” nakaratıyla kadın ve LGBTİ+ düşmanlığına devam ederken, “Sporcunun ‘koluna’, ‘ayağına’, ‘eline’, ‘ensesine’, bilmem neresine yaptırdığı dövmesi”yle de zikrini belli ediyor.

Nefret söylemi üretme, yayma ve teşvik etmede iktidarın yaygın medya organı halini almış olan Akit’in köşe yazarı, aynı zamanda Yeni Akit Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu, bıktırıcı muhalefet karalama bahaneli nefret söylemiyle doldurduğu köşe yazılarını bezdirici tekrarlarıyla sündürdükçe sündürürken hep aynı homofobik nefret nakaratlarını kullanmayı sürdürdü. Akit, aynı zamanda Yazı İşleri Müdürü olan köşe yazarının, Temmuz ayından köşe yazısında gene nefret siyaseti ve karalamayla aklı sıra eşcinselliği “pedofili” olarak sunma iftirasını kaosGLorg’un kayda geçirmesini, “LGBT'li sapkınların derneği Kaos GL”, “eşcinsel temsilcileri, pedofiliyi savundu” ifadeleriyle çarpıttı; yalan ve iftira atmaya devam etti. Yeni Akit, kaosGLorg’u karalamak için bile bile iftira atıyor, okuruna yalan söylemekte sakınca görmüyor: “Sapkınlar Ali İhsan Karahasanoğlu'nun pedofili sapıklığını eleştirmesinden de rahatsız oldu! İşte LGBT'lilerin pedofiliye yatkınlığı”.

Yerel basından 2023 Ağustos ayı nefret köşeleri

Yerel basından LGBTİ+’ları düşmanlaştıran köşeleri İstanbul Özden, Bursa Hayat, Ankara İlksayfa, İstanbul İstiklal, Elâzığ Sonsöz yazarlarından derledik.

İstanbul yerel basınından Özden Gazetesi yazarından özlü sözler: “Sayısı üç beşi ancak bulan bir mikrop... üç beş cinsi bozuk...”

Bursa Hayat yazarı, heteroseksüellik doğuştandır diye önce yanıltıyor, bazı evlatlar “homoseksüel” çıkarsa da suçu ebeveyne yıkıp “iş”ine bakıyor...

Ankara yerelinden İlksayfa yazarı, LGBTİ+’lara “iç düşman” diyor, “terör” ve “güvenlik sorunu” diye eklerken “öldürmek”ten bahsediyor...

Nasıl olsa, tamam eski milletvekilisin ama tıp doktorusun be adam diyen çıkmaz diye İstanbul İstiklal yazarından hep aynı nefret nakaratları...

Elâzığ Sonsöz gazetesinin akademisyen yazarının köşe başlığı pek orijinal: “LGBT Terörü!”

Yerel basından 2023 Ağustos ayı LGBTİ+ karşıtı nefret köşeleri İstanbul Özden Gazetesi, Bursa Hayat, Ankara İlksayfa, İstanbul İstiklal ve Elâzığ Sonsöz yazarlarından geldi. Dosyanın tamamı için tıklayınız...

Not: Bu dizide, köşe yazılarından yapılan alıntıların yazım hatalarına dokunulmuyor; olduğu gibi alınıyor.


Etiketler: insan hakları, medya, nefret suçları
2024