04/07/2023 | Yazar: Ali Erol
Kamu temsilcilerinin nefret siyasetine aracılıkla yetinmeyip doğrudan üreten yandaş medyanın homofobik ayrımcı dili, Onur Ayı Haziran’da LGBTİ+ düşmanlığıyla coştu.
Çizim: Aslı Alpar / Kaos GL
Seçimler geride kaldı ama kamu ve hükümet temsilcilerinin nefret siyasetine aracılıkla yetinmeyip doğrudan üreten yandaş medyanın homofobik ayrımcı dili, LGBTİ+ toplumunun Onur Ayı Haziran boyunca coştu.
LGBTİ+ düşmanı homofobik nefret siyasetinin Haziran ayı seyrinde başı AKP, Yeniden Refah Partisi ve Vatan Partisi’nden siyasetçiler ve hükümet temsilcileriyle mülki amirler çekti: “LGBT ideolojisi”, “LGBT dayatması”, “LGBT propagandası”, “LGBT sapkınlığı”, “Aile kurumunu tehdit”, “Toplum değerlerini hiçe sayanlarla mücadele”, “Sapkınların yasadışı gösterisi”
“Tüm gençler” ve “herkes” için çalışacağını söyleyen, LGBTİ+ haklarına ilişkin bir soruya da “Anayasal güvence” hatırlatması yapan AKP İstanbul Milletvekili Rumeysa Kadak’ı hedef alan nefret siyaseti homofobik söylemlerle hak hukuk tanımazlığa devam etti: “LGBT sapkınlığını meşrulaştırıcı sözler”, “LGBT sapkınlığı”, “sapkın LGBT akımları”
Homofobik nefret söyleminin sosyal medyada sürekli gündemlerinden olan gökkuşağı renkleriyle gökkuşağı bayrağına yönelik nefret siyaseti Onur Ayı Haziran’da da eksik kalmadı: Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, “gökkuşağı” ve “LGBTİ+” ithamına karşı “aile kurumuna zarar verebilecek her türlü akım” ifadesini kullandılar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim sürecinde LGBTİ+ yurttaşları hedef alan ayrımcı söylemini, seçimlerin ardından gene “sapkın akımlar” ve “LGBT belası” ifadeleriyle sürdürdü.
LGBTİ+’ların Anayasal eşit yurttaşlık hakkını inkâr yetmeyince düşmanlaştıran, homofobik nefret söylemiyle nihayet “dış güçler” ve “terör”le ilişkilendiren nefret siyasetinin “LGBT terörü” söylemi, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ’ın da dilinde: “LGBT sosyal terörizimdir”.
“LGBT terörü” ve “sapkınlık” ifadelerini sosyal medyadan sarf etmekte AKP Gençlik Kolları Başkanı ve İzmir Milletvekili Eyyüp Kadir İnan da eksik kalmadı.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, kolluk güçlerinin saldırısına uğrayan Trans Onur Yürüyüşü’nün ardından sosyal medyada, “izinsiz gösteri” paylaşımı yaptı.
“Sapkın akımlar” söylemi, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç tarafından tekrar edildi: “Aileyi sapkın akımlara karşı koruyacağız”.
Yeni Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, “LGBT dayatması” diyor, “Okullarda LGBT propagandasına izin vermeyiz” diye devam ediyor.
Anadolu Ajansı, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılıklarına karşı çalışmalarla LGBTİ+’ların en temel Anayasal haklarını “LGBT propagandası” ithamıyla damgalama faaliyetini aracıya ihtiyaç duymadan da doğrudan yürütmekte sakınca görmedi.
LGBTİ+’lara karşı nefret siyasetini sahiplenen hükümet yanlısı medya, homofobik nefret söyleminin hem aracısı hem doğrudan üreticisi olmayı Haziran ayında da sürdürdü: Nefret siyasetinde Yeni Şafak ile Aydınlık sosyal medya hesapları başı çekerken Haber7, Millî Gazete, Sabah, Star, Takvim, Türkiye, Akşam ve Akit de geri kalmadı. Nefret medyasını “sapkın” söylemi kesmeyince habercilik adı altında içlerindeki LGBTİ+ düşmanlığıyla hak hukuk hürriyet tanımazlığını “LGBT terörü” seviyesine kadar vardırdılar.
Homofobik ve Transfobik Nefret Söyleminin 2023 Haziran Ayı İnternet Seyrine sosyal medya ve internet ortamlarına yansımış ayrımcı nefret ifadeleri ile doğrudan üreten, yayan ve teşvik eden medya organlarından LGBTİ+’lara yönelik cinsiyetçi, transfobik ve homofobik nefret söylemlerini derledik.
Medya çalışmaları kapsamında sosyal medya mecrası ile internet medyasını izleyen Kaos GL, internet yayıncılığında dikkat çeken, sosyal medya ortamlarında öne çıkan Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks (LGBTİ+) odaklı homofobik ve transfobik nefret söylemi üreten ve yayan haberler ile mesajların takibini yaparak kaydını tutuyor. Cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve cinsiyet ifadesi ile LGBTİ+ varoluşlara yönelik ayrımcı yaklaşım, nefret söylemi üreten, yayan, teşvik eden, savunan ya da haklı gösteren ifadeler içeren haber ve yorumları aylık dosyalarla raporluyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Ailenin sapkın akımlara karşı korunmasına kadar her türlü adımı atacağız”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Mayıs seçiminin ardından Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ilkini gerçekleştirdi.
Erdoğan, “Seçimin, siyasi olarak kazananları elbette bellidir. Ama bu seçimlerde bizimle ve ittifakımızla birlikte tüm Türkiye kazanmıştır. Siyasi tercihi ne olursa olsun 85 milyonun her bir ferdi kazanmıştır” ifadelerini kullandığı konuşmasında, gene, “sapkın akımlar” söylemini tekrar etti:
“İki kelimeye çok dikkat edin. Biz bu iki kelimenin, iki kavramın uygulayıcısı olacağız; bir istikrar, iki güven. İstikrar ve güvenle biz Türkiye Yüzyılı’nı inşa edeceğiz. Ve burada bir şey daha söylüyorum, o da şu: Aile ve Gençlik Bankasının kurulmasından toplumun temel direği olan ailenin sapkın akımlara karşı korunmasına kadar her türlü adımı atacağız. Bu minvalde seçimlerden önce gündeme getirdiğimiz anayasa değişikliği teklifimizi Meclisin takdirine yeniden sunacağız.” (1, 2)
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, TBMM’de, partisinin, 28. Yasama Dönemi'nin ilk grup toplantısında konuşuyor: “Bay bay Kemal, bizim vatandaşımızın hayat tarzıyla yakından uzaktan alakamız yoktur. O sizin derdiniz. Siz bu ülkede milletin hayat tarzıyla hep uğraştınız ve sahtekârlık yaptınız... Ne dedik seçim öncesi? Anayasa yapalım ve bu anayasada başörtüsü konusunu masaya yatıralım, bunu çıkaralım. Bak şimdi gene söylüyorum; eğer dürüstseniz, samimiyseniz yeni yasama döneminde başörtüsü meselesini anayasayla teminat altına alalım... Küresel güç odaklarından aferin alabilmek adına toplumun bekasını tehdit eden LGBT belasını meşrulaştırmaya çalıştınız. Bay bay Kemal, siz LGBT'cisiniz. Yanınızdakiler de LGBT'ci. Ama ne AK Parti ne MHP ne Cumhur İttifakı'nın diğer üyelerinde böyle bir bela yok. Aramızdaki fark bu. Seçim kazanmak uğruna faşizmi, ırkçılığı, nefret söylemleri ve ayrımcılığı en azami şekilde kullanmaktan çekinmediniz.” (1, 2)
Homofobik nefret siyasetinin Haziran seyri
“Sapkın akımlar” söylemi, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç tarafından tekrar edildi. Bartın’da esnaf ziyaretinde konuşan Adalet Bakanı, İhlas Haber Ajansı’nın (İHA) aktardığına göre, “Aileyi sapkın akımlara karşı koruyacağız” dedi: “Türkiye'yi güçlü aile, güçlü toplum ve güçlü ülke yolunda mesafe almaya devam edeceğiz... Tabii güçlü insan güçlü aile demek. Aileyi korumaya devam edeceğiz. Çocuklarımızı korumaya devam edeceğiz. Aileyi sapkın akımlara karşı koruyacağız. Bu anlamda giriştiğimiz anayasa değişikliklerinin yarım kalmaması için de elimizden gelen gayreti parlamentoyla birlikte parlamentomuzdaki milletvekili arkadaşlarımızla biz de teknik destek vererek inşallah gerçekleştireceğiz.”
Adalet Bakanı Tunç, gene Bartın’da, bu kez AKP Bartın İl Başkanlığınca düzenlenen bayramlaşma programında konuşuyor: “İnsanı güçlendireceğiz ki aile güçlü olsun. Aileyi tehdit eden sapkın akımlardan korumak için gerekli anayasal değişikliklere giriştik. İnşallah Türkiye Büyük Millet Meclisinde yeni dönemde hem ailenin korunmasına yönelik hem de başörtüsüne özgürlük tanıyan, tanımlayan anayasa değişikliğini de bu dönemde başaracağız.”
AKP’nin gündeme getirdiği ve Meclis Anayasa Komisyonu’nda kabul edildiği halde Genel Kurul gündemine gelmeyen anayasa değişikliğinin kabul edilmesi halinde ise Diken internet sitesi, LGBTİ+ derneklerinin kapatılmasının önü açılacağını yazdı. AKP kulislerinde anayasa değişikliği sonrası Dernekler Kanunu’nda ‘uyum yasaları’ çerçevesinde düzenleme yapılabileceğini, Diken’e konuşan AKP’li bir yöneticiden gazeteci Altan Sancar aktardı: “Aslında dernekler yasasında değişiklikle bu mümkün olabilirdi. Ama bunun karşısında yüksek mahkemelere başvurular olacaktı ve buradan çıkacak kararları bilemeyiz. Bizim hızlıca bu yayılan sapkınlığın örgütlenmiş halinden kurtulmamız gerekiyor. Bu nedenle anayasa değişikliği sonrası, uyum yasalarıyla dernekler yasasında değişiklik yapılacak. Ardından da bu yapılar hızla kapatılabilecek, çünkü faaliyetleri anayasanın dışında olacak.”
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ise Sabah gazetesine konuşmuş: “Okullarda LGBT propagandasına izin vermeyiz... LGBT dayatması konusunda bizim bakış açımızı şekillendiren iki husus var. Birincisi toplumsal değerler. Milli Eğitim Bakanlığı toplumsal değerleri gelecek kuşaklara aktarmak için çaba sarfeden bir kuruluş. Toplumsal değerlerimizle ters düşen konularla bir mücadele etmek zorundayız. İkincisi de bizim korumamız gereken bir öğretmen itibarı var. Bu tür olaylar 1 milyon öğretmen ailesini rahatsız ediyor. Onların hukukuna zarar verecek konuların cezalandırılması gerektiğini düşünüyorum. Korumamız gereken 1 milyon kişinin itibarı var. Gereken önlemi aldık, bundan sonra da almaya devam edeceğiz.”
Seçimin ardından, “Seçim süreçlerinde küskünlükler olabiliyor. Umarız kimseyi kırmamışızdır. Önemli olan baki kalanın kardeşliğimiz, komşuluğumuz olduğunu bilmek. Bize oy versin vermesin, herkese minnettarız. İdeolojisine bakmaksızın, parti ayırt etmeksizin “tüm gençler” için, “herkes” için çalışacağız” paylaşımı yapan AKP İstanbul Milletvekili Rumeysa Kadak, muhafazakâr nefret medyasının hedefinde.
“LGBT Terör Örgütü”, “LGBT propagandası” gibi nefret nakaratlarıyla sosyal medyada sistematik olarak kurumsal ayrımcılık çağrısı yapan ve nefret söylemi saçan, kendisini “BİRKONFED Genel Başkanı Vatan Partisi Genel Başkan Danışmanı” olarak tanıtan twitter hesabı, “Türkiye'de kimsenin yaşam tarzına veya kişisel tercihlerine asla müdahale etmedik ki zaten bu hak da Anayasamız ile güvence altına alınmıştır” sözlerinden hareketle AKP’li Rumeysa Kadak'ı hedef alırken homofobik nefret söylemiyle hak hukuk tanımazlığa devam etti: “LGBTQ bir yaşam tarzı değil, örgütlü bir dinsizleştirme, nüfus azaltma ve sapkınlık projesidir... sapkın tuzak... Kişisel tercih diyerek masumlaştırmaya çalıştığınız mesele, terör faaliyetleri kadar tehlikedir... LGBT haklarını Anayasa ile güvence altına aldığınızı söylemişsiniz. Böyle bir kararı alırken kime sordunuz?”
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılıklarına karşı anayasal eşitlik mücadelesi yürüten LGBTİ+ kurumlarına karşı nefret siyasetine devam ederken, “Eşcinsellik ve Yabancılaşma” nakaratlarını bir kez daha tekrar etti: “İstanbul Sözleşmesine karşı çıkan tek parti Vatan Partisi oldu... LGBT emperyalist programın parçası...”
Vatan Partisi Öncü Kadın Başkanı parti merkezinde konuşuyor: “Türkiye’nin en büyük LGBT derneği olan ve kapatılması gereken Kaos-GL, kendi sözlüğünde, toplumsal cinsiyeti şöyle tanımlamaktadır...”
Saadet Partisi’nin yayın organı Millî Gazete, AKP’li vekilin sözlerini, “Seçim bitti! AKP vekilinden LGBT sapkınlığını meşrulaştırıcı sözler” söylemiyle servis etti: “AKP İstanbul Milletvekili Rumeysa Kadak, seçim sonrası katıldığı bir yurtdışı yayınında LGBT sapkınlığı hakkında yaptığı skandal açıklamalarla gündem oldu.” Millî Gazete, devamında, “LGBT sapkınlığı”, “sapkın LGBT akımları” gibi nefret nakaratlarını tekrar ederken, İstanbul Sözleşmesi’nin hükümlerini temel alan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’u da hedef aldı.
Yeniden Refah Partisi’nden (YRP) Mikdat Ertem de, AKP İstanbul Milletvekili Rumeysa Kadak’ı hedef alırken LGBTİ+’lara yönelik ayrımcı dil ve nefret söylemine devam eden isimler arasındaydı. “Türkiye Anayasası'nda LGBT hakları diye bir madde bulunmadığı gibi, böyle bir güvence de asla söz konusu değildir” paylaşımı yapan YRP’li Ertem, twitter paylaşımının devamında Millî Gazete haberindeki nakaratları sıraladı.
YRP Genel Başkan Yardımcısı Doğan Bekin ise “ABD Büyükelçilik binasına LGBTI paçavrasının asılması kabul edilemez” başlığı altında, “sözde ‘eşit hak arayışı’ kılıfı” ve “LGBTI sapkınlığı bayrağı” nefret nakaratlarını sarf etti.
Cumhur İttifakı ortağı Yeniden Refah Partisi'nin Genel Başkanı Fatih Erbakan, İstanbul’da yaptığı konuşmada, partisinin, LGBTİ+ yurttaşlara yönelik ayrımcılık ve nefret suçu nakaratını tekrar etti: “Yeni dönemin en büyük felaketlerinden olan dış güçlerin önemli bir projesi LGBT sapkınlığının önlenmesi için Meclis'te mücadele edeceğiz.”
Homofobik nefret söyleminin sosyal medyada sürekli gündemlerinden olan gökkuşağı renkleriyle gökkuşağı bayrağına yönelik nefret siyaseti Onur Ayı Haziran’da da eksik kalmadı.
LGBTİ+ düşmanı nefret siyaseti güden hesaplarca sosyal medyada dolaşıma sokulan “Haklarımı Biliyorum – Tüm Çocuklar Eşit ve Vazgeçilmez Haklara Sahiptir” sözlü ve gökkuşağı şemsiyeli afişe ilişkin Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi bir açıklama yayınladı: “Yıllar öncesine ait afişler dayanak gösterilerek ortaya atılan, "Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı LGBT renkleriyle afiş yaptı" iddiası manipülasyon içermektedir.” Söz konusu açıklamayı, Sosyal Medya Manipülasyonu Araştırmacısı Dr. Tuğrulcan Elmas, “İletişim Başkanlığı aktrollerin paylaşımını yalanlamış” paylaşımıyla aktardı.
“Aile kurumuna zarar verebilecek her türlü akım” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin, sosyal medyada (1, 2, 3 yer alan “gökkuşağı renklerindeki şemsiye” afişine ilişkin açıklaması, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’ndan geldi. “Karalama kampanyası” ifadesini kullanan Bakanlık, görselde yer alan söz konusu afişlerin, eski “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı” döneminde hazırlandığını söyledi ve ekledi: “Kullanımdan kaldırılmıştır.”
Aile Bakanlığı, yaptığı açıklamada, “aile kurumunun güçlendirilmesi” ve “söz konusu görselde yer alan bazı simgeler” ifadelerinin ardından devam etti: “Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da aile kurumumuza zarar verebilecek her türlü akıma karşı tedbirlerimizi almaya devam edeceğiz.” Bakanlığın açıklamasını, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş da, sosyal medya hesabından paylaştı.
LGBTİ+ Onur Ayı’nda bir “aile” mesajı da yeni İstanbul Valisi Davut Gül’den geldi. Trans Onur Yürüyüşü ve LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nü hedef alan İstanbul Valisi Davut Gül’ün, twitter’dan yayınladığı “aile” mesajı şöyle: “Milletimizin ve devletimizin teminatı olan aile kurumumuzu tehdit eden hiç bir faaliyete izin verilmemiştir. İzinsiz gösteri yapan gruplara asla müsade edilmeyecektir…” Vali’nin twitter akipçileri, “cevap” olarak, “Allah razı olsun Vali bey” mesajları döşerken, bir takipçi ekledi: “LGBT bu topraklarda barınamayacak.” Yeni Şafak ise Vali’yi, “sözde onur yürüyüşü” ve “LGBT terörü” nakaratlarıyla alkışladı. İstanbul Valisi, LGBTİ+ İstanbul Onur Yürüyüşü’nün ardından attığı tweet’te ise “propaganda” ifadesini kullandı: “Milli geleceğimiz,aile kurumunu milli ve manevi değerlerimizle yaşatmaya bağlıdır. Aile kurumunu zayıflatacak hiç bir etkinliğe müsade etmeyeceğiz. Propaganda yapmak maksadıyla eylem yapan 113 kişi gözaltına alındı. Eleştirmek için bile olsa lütfen eylemlerini paylaşmayınız.”
Valilerin, LGBTİ+ yurttaşların Onur Ayı etkinlik ve yürüyüşlerini yasaklamasını alkışlayan HÜDAPAR Genel İdare Kurulu (GİK) üyesi ise twitter hesabından “Ruhi hastalık ve bir sapıklık olan LGBT-İ mahlukların onursuzluk yürüyüşleri”, “Sapık ve iğrenç fikri eğilimleri veya hastalıkları 'özgürlük' adı altında Halkımıza pazarlamaya çalışınlar” ifadelerinin yer aldığı bir nefret paylaşımı yaptı.
Öte yandan LGBTİ+’ların Onur Ayı Haziran boyunca düzenlenen Onur haftası ve Onur Yürüyüşleri, Kocaeli Valiliği ve İzmir Valiliği tarafından da yasaklanırken aynı “genel ahlaka aykırı” matbu nakarat ifadesi kullanıldı.
Saadet Partisi’nin yayın organı Millî Gazete, “Aile Bakanlığı'nın ismi değişmeden önce sapkın LGBT renkli afişleri” paylaşımını, “küresel LGBT sapkınlığını temsil eden renkler” nefret nakaratıyla aktardı.
“Gülşen’in tutuklanmasına giden yolu döşeyenler, LGBTİ+’lara “sapkın” diyenler”in sosyal medya gündeminden hatırlayacağımız, Doç.Dr., İslam Felsefesi, Sakarya Üniversitesi’den Emrah Kaya, “gökkuşağı renkli şemsiye” afişinden de geri kalmadı: “Gökkuşağı Allah'ın yarattığı tabiatın güzelliklerindendir ancak kötüye kullanımı söz konusu olduğu için çocuklarıma gökkuşağı renklerinde bir elbise de oyuncak da almıyorum. Unisex kıyafetler almıyorum. Aslında herkes bu konuda tepkisini koymalı. Bu Bakanlıktan ümit yok maalesef.”
Gökkuşağı bayrağına yönelik sosyal medyada yapılan paylaşımlarla alevlenen bir diğer nefret dalgasının hedefinde, bu kez, İstanbul Beykoz’da bulunan Özel Paşabahçe Anaokulu var.
Sosyal medyada “GülşenTutuklansın” kampanyasından (1) ve kadın düşmanlığından (2) hatırlayacağımız Misvak isimli twitter hesabı, “Burası Beykoz'da Milli Eğitime Bağlı
Özel Bir Okul! Çocuklarımızın bu sapkın zihniyete kurban edilmesine müsaade etmeyeceğiz!” paylaşımıyla Milli Eğitim Bakanlığı’nı etiketlerken, “Cinsiyet mi Bırakın Çocuk Kendi Seçsin” dezenformasyonuna ve LGBTİ+ düşmanlığına devam ediyor: “Beykoz'daki LGBT paçavralarıyla minicik beyinleri zehirleyen Okulun adı: Özel Paşabahçe Anaokulu”
Mezuniyet töreninden kareler olduğu çocukların kıyafetlerinden belli olurken, bir kez de, teyitorg tarafından doğrulandı: “Fotoğraf bir okuldaki cinsiyet seçme partisinden değil, okulun 11 Haziran 2023’te yaptığı yıl sonu etkinliğinden. Anaokulu yetkilisi, gökkuşağı rengindeki bayrakların okuldaki etkinliklerde yıllardır kullanıldığını ve Milli Eğitim Bakanlığı’na gerekli başvuruların yapıldığını, konunun da yargıya taşındığını belirtti.”
“Beykoz'da Milli Eğitime bağlı özel bir ilköğretim okulunda "cinsiyet seçme" etkinliği yapıldı” yalanıyla, “Etkinlikte dev sapkın LGBT paçavraları asıldı” nefret söylemi sosyal medyada (1, 2, 3) yayılırken, geçen senenin Haziran ayından hatırlayacağımız AKP’li Metin Külünk de gökkuşağı ve LGBTİ+ düşmanlığına ortak olurken, bu yıl Haziran ayında da ayrımcılık ve nefrete bahane bulmaktan geri kalmadı: “Sapkınlıkların şirinleştirilme adımları... LGBT sapkınlığının asıl hedeflerinden birisinin anaokulları olduğunu görüyoruz. Garip bir şekilde, bazı anaokullarında gökkuşağı renklerinin masumiyeti ardına saklanarak, nelerin yapıldığını inanıyoruz ve biliyoruz ki milli eğitim bakanlığımız yakinen takip ediyordur. Vatandaşlar olarak bu anlamda dikkatlerimizi bu sapkınlıkla mücadeleye odaklayarak, milli eğitim bakanlığımız ve içişleri bakanlığımız, anayasaya aykırı bir şekilde hareket etme ihtimali olan yerlere karşı çok dikkatli ve duyarlı olduğunu biliyoruz. Renklerin masumiyeti ardına saklanan sapkınlar, nesillerimizi çürüterek ahlaki yozlaşmayı hedefliyor.”
Beykoz yerel (1, 2) basını, Özel Paşabahçe Anaokulu Yönetimi’nin açıklamasına yer verdi: “Sahne süslemelerinde arka fon olarak her sene olduğu gibi gökkuşağı renklerinden derleme yapılmıştır. Her yıl olduğu gibi 11 Haziran 2023 Pazar günü 2022 -2023 eğitim yılı mezuniyet töreni düzenlenmiştir. Etkinlikten çekilen gökkuşağı ve bitişiğinde Türk Bayrağı olan fotoğrafa bazı ahlak dışı yazılar yazılarak gökkuşağı dekorunu içine Türk Bayrağını da katarak bir grubun bayrağı olarak lanse etmişler.”
“Dikkat! Operasyon var” paylaşımı yapan bir sosyal medya hesabı ise okulu savunurken, “arkadaki bayrak gökkuşağı bilmeyenler için söyleyeyim gökkuşağı 7 renk olur, LobiGBT bayrağı ise 6 renk olur, buradaki bayrak 7 renk” ifadelerini kullandı ve nefret nakaratlarından “LobiGBT dayatması” söylemini sarf etti.
Haziran ayında okullar kapanırken çocukların ve gençlerin peşini bırakmayan hükümet yanlısı nefret medyasının hedefinde bu kez, CHP’li Sarıyer Belediyesi’nin bünyesinde kurulan Sarıyer Gençlik Eğitim Merkezi (SAGEM) var.
Yeni Şafak twitter hesabından, “CHP’li Sarıyer Belediyesi’nin gençlik merkezi SAGEM, 7-14 yaş arası çocuklara LGBT’yi çağrıştıran soruların da bulunduğu bir anket düzenledi. Skandal, bir öğrencinin kendisine verilen anketi eğitim gördüğü ortaokula götürüp dağıtmasıyla ortaya çıktı” paylaşımı geldi. Star, “LGBT'yi çağrıştıran skandal anket”; Akittv, “LGBT skandalı”; Türkgün, “LGBT skandalı” tekrar; Akşam, “LGBT’yi çağrıştıran... Skandal LGBT anketi... Yine CHP yeni LGBT”; Sabah, “aile yapısını hedef alan LGBT sapkınlığını çağrıştıran soruların yer aldığı anket... Skandal LGBT anketi” paylaşımlarıyla kopyala-yapıştır sıraya girdiler.
“BİRKONFED Genel Başkanı Vatan Partisi Genel Başkan Danışmanı”, Yeni Şafak’ın, “LGBT’yi çağrıştıran soruların da bulunduğu anket”ine atlayıp, twitter paylaşımının sonuna da üç tane “ünlem” işareti koymasın mı: “Çocuklarınızı CHP'den koruyun..!!!” Ensar Vakfı Lüleburgaz Şube Başkanı da, “Çocuklarınızı CHP'den koruyun” çekmekten geri kalmasın.
Yeni Şafak’ın, “LGBT sapkınlıklarını çağrıştıran” dediği sorular ise şunlarmış: “Toplumsal cinsiyet kavramını duydunuz mu?”, “Kızlar mavi, erkekler pembe renk kıyafet giyebilir mi?”, “Oyun ve oyuncakların cinsiyeti var mıdır?”
Vatan Partisi Genel Başkan Danışmanı bu kez de Ankara Barosu önünde nefret sahnesine çıkıyor: “Ankara Barosu tarafından tertiplenen "Güncel Gelişmeler Işığında Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Mücadelesi ve LGBTİ+LAR" isimli organizasyonunu protesto etmek için CKD ve TGB ile birlikte Ankara Barosu önünde basın açıklaması yaptık.. bu çirkin oluşum (LGBTİ)... bu sapkın oluşumlar...” Vatan Partisi Genel Başkan Danışmanı, Ankara Barosu’nun LGBTİ+ etkinliğine karşı devletini göreve çağırıyor: “Gençlerimizi sapkınlığa özendirmek suçtur. Devletimiz bu kurumlara gerekeni yapmalıdır. Gelecek nesillerimiz büyük bir tehditle karşı karşıyadır.” Vatan Partisi’nin yayın organı Aydınlık ile televizyonu Ulusal Kanal, Ankara Barosu önündeki LGBTİ+ düşmanı nefret nakaratlarına mikrofon tutuyor: “LGBT ideolojisi”, “LGBT dayatması çocuk istismarı”, “LGBT propagandası”. Bir “göreve çağırma” da Vatan Partili Meltem Ayvalı’dan geldi: “LGBT propaganda ve örgütlenmesini yasaklayacak yasayı çıkarmak üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni göreve davet ediyoruz!” Aydınlık, Ayvalı’nın “yasaklayacak yasa” çağrısını, “LGBTİ Yasaklansın” ara başlığıyla aktardı. Yeni Şafak ise Ankara Barosu’nu, “Baroda LGBT Dersi”; İzmir Barosu’nu, “Sapkınlığa Açık Destek” başlıklarıyla hedef alırken, “sözde onur haftası” nakaratını tekrar etti.
Yeniden Refah Partisi Gençlik Kolları Genel Başkanı Melih Güner’in “yasaklama ve kapatma” hızına yetişmek ise ne mümkün: Ankara Barosu için sarf ettiği “sapkınlık” yetmiyor (1), İzmir Barosu için “Kapatılsın!” çekiyor.
AKP İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı, İzmir Barosu'nun Onur Ayı etkinliklerine karşı İHA’ya konuşmuş, ajansın aktardığına göre, “LGBTİ+ dernekleri tarafından yapılan programların aile (1, 2) yapısının dinamitlenmesi olduğunu” söylemiş, “İzmir Barosu'nun ideolojik yorumlarla değil de Anayasa'ya göre hareket etmesi gerektiğini hatırlatmış”, sonra, “ben ne diyorum” dememiş, konuşmaya devam etmiş: “LGBT ve uzantıları bir kimlik mücadelesi değildir. Bu kadını değersizleştiren, gelenek ve göreneklerimizi acizleştiren, en kutsalımız olan aile yapısını zedeleyen birincil sebeptir. Bunu özgürlükle bağdaştıran ve destekleyenler bugün gençlerin geldiği noktadaki cinsiyetsizleştirme politikasını güçlendirmekten başka bir şey yapmamaktadırlar. Bu, klinik olarak tanısı konulmuş bir (1, 2) rahatsızlıktır. Tedavisi de hormonal anlamda mümkündür. Ancak bunu reddetmek sağlıklı bir zihniyet değildir. Bunun adı da ötekileştirilmek hiç değildir. İzmir Barosu'nun neye ve kime hizmet ettiğini bilmekteyiz. Adaleti temsil eden kamu niteliğindeki bir kurumun bu rezilliğe derhal son vermesi gerekmektedir. Zira bilinmelidir ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde diğer barolarda olduğu gibi İzmir Barosu da ideolojik yorumlarıyla değil Anayasa ve yasalara göre yönetilmektedir.” AKP’li vekilin LGBTİ+’ları hedef alan ayrımcı diline bir kez de Yeni Şafak aracı oldu: “LGBT, klinik olarak tanısı konulmuş bir rahatsızlıktır. Bunu reddetmek sağlıklı bir zihniyet değildir.”
İzmir Barosu’na karşı AKP İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı da sıraya girdi: “İzmir Barosu... Toplumsal değerleri alt üst eden LGBT’ye destek verirken... İzmir Barosu Başkanı; toplumun algısında hasar yaratmak suretiyle sözüm ona hak, hukuk, adalet çığırtkanlığı yapmaktadır. Sapkınlığın arkasında durarak aile kurumunu umursamayanlar...”
AKP İzmir İl Başkanı’nın LGBTİ+’ların da haklarını savunmakla itham ettiği İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz ise “Bu insanlar terörist ilan ediliyor, kabul edilemez”, diyor: “Bu ülkede her bireyin ne hakkı var ise LGBTi+’ların da aynı hakları var. İzmir Barosu da her zamanki gibi hak ve özgürlüklerin savunulmasını savunmaktan vazgeçmeyecek. Haklarını savunmaya devam edecek. Rengi, dili, dini, ırkı, mezhebi ne olursa olsun. Önemli olan insandır... Yasa dışı hiçbir şey yok. Yasaya aykırı bir şey yok. Anayasal bir hak kullanılacak ama bu ötekileştirilen insanlar terörist ilan ediliyorlar. Bu durum kabul edilemez. Bu insanların düşünme ve düşündüklerini ifade etme, yaşam haklarını savunan kimsenin olmadığını görüyoruz. Bu insanlar başka bir dünyada yaşamıyorlar. Bu insanlar neredeyse düşman ilan edilmiş durumda.”
Trans Onur Yürüyüşü’nü engellemek için Taksim Meydanı’nın kolluk tarafından kapatılmasını eleştiren HDP İstanbul Milletvekili Özgül Saki’nin sözlerini, “gösteri ve yürüyüş yasağına rağmen LGBT’lilerin sözde 'onur yürüyüşü'ne izin vermeyen polis ekiplerine 'işgalci kuvvetler' dedi” diye servis eden Sabah gazetesinin sosyal medya paylaşımını aktaran AKP Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ (1, 2) ise twitter’da, “Adeta toplumsal düzeyde ahlaki tahribatı kendisine görev edinmiş gibi davranan HDP’li vekil, sapkınların yasadışı gösterisinde başı çekmiş ve emniyet güçlerimize hakaret etmiş. Değerlerimize düşmanlığı “Onur” zanneden bu zevatlara fırsat vermeyeceğiz. Bu yapılan millete vekalet değil ihanettir” ifadelerini paylaştı.
LGBTİ+’ların hak ve özgürlüklerini tanımayan, Anayasal eşit yurttaşlık hakkını inkâr yetmeyince yaftalayan, hedef gösteren, kriminalize eden, düşmanlaştıran, cinsiyetçi ve homofobik nefret söylemiyle nihayet “dış güçler” ve “terör”le ilişkilendiren nefret siyasetinin “LGBT terörü” nakaratı, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hamza (1) Dağ’ın da dilinde. AKP’nin Tanıtım ve Medya Başkanı da olan Hamza Dağ, katıldığı canlı yayında gelen LGBTİ+ sorusuna, “LGBT sosyal terörizimdir” diyor ve ve devam ediyor: “Emperyalizmin LGBTİ üzerinden toplumları dönüştürme çabasında olduğunu görüyoruz. Bu sosyal bir terörizmdir. Bunu toplumumuzun içine koymayacağız. Bunu toplumuna sokmayan milletler, ayakta kalacak milletler olacaktır... Cumhurbaşkanımız en başından beri LGBTİ biz olduğumuz sürece bu ülkeye sokmayacağız dedi. Bu konuda gram tavizimiz yok. Yasal olarak yürüyüş yapılacak yerler belli ancak bu alandaki duruşumuz belli. HDP net destekliyor, onu da milletimize şikayet etmek bizim görevimiz. HDP tabanında verilen bu destek kesinlikle yok. HDP'nin tavrı net ancak parti LGBT'yi en çok destekleyen parti. Bu yapı, toplumların emperyal dönüşümlerindeki bu dönemdeki yansımasıdır. Bu konuda alınması gereken her önlem, bizim masamızın üzerindedir. Bu platformlardan vatandaşların faydalandığı başka hususlar vardır ama LGBTİ'yi bu topluma sokmamak için her türlü tedbir bizim masamızda. Başkaca oradan izleyen, takip edenler olabilir, teknik olarak engellenmeyecek şekilde çalışmalarımız olacak. Nereye kadar kısıtlayabiliriz ona bakacağız. Sınırsız özgürlük diye bir şey yoktur. Anayasamızda da özgürlüğün kısıtlanabileceği alanlar genel ahlaka aykırı pozisyonlar, özgürlük ile LGBTİ yan yana getirilmemeli, bütün metinlerde öyle bile olsa kısıtlanabilir. Hastalıklı bir bakış açısı. Bir sosyal terörizmle karşı karşıyayız. Emperyalistlerin ülkeleri küçültmek için koyduğu bir noktadır. Bugün anket yapsak sadece LGBTİ meselesini sorsak daha fazla destek çıkacağına eminim.”
CHP İzmir Milletvekili Gökçe Gökçen’in, Yıllardır giderek dozu artırılan bir propagandayla LGBTİ+lara karşı bir nefret organize ediliyor. Herkesi terörist ilan edenler, toplumun bir kısmını yine terörist gibi göstermeye, “illegal” göstermeye çalışıyor” ifadeleriyle Onur Yürüyüşlerine yönelik yasak ve saldırılara ilişkin paylaşımına, AKP Gençlik Kolları Başkanı ve İzmir Milletvekili Eyyüp Kadir İnan, sosyal medya hesabından verdiği cevapta, “LGBT terörü” ve “sapkınlık” ifadelerini kullandı.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ise kolluk güçlerinin saldırısına uğrayan Trans Onur Yürüyüşü’nün ardından yaptığı twitter paylaşımında, “izinsiz gösteri” ifadesini kullanırken, kolluk şiddetini, ““toplumumuzun değerlerini” hiçe sayanlarla mücadele” olarak ifade etti. İçişleri Bakanı’nın sosyal medya paylaşımını aktaran Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) twitter adresinden ayrıca, “İstanbul'da yasa dışı gösteri yapmak isteyen grup” ifadesi paylaşıldı; Yeşil Sol Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki hakkında “suç duyurusunda bulunulmuştur” duyurusu geçildi.
LGBTİ+ Onur Ayı etkinliğini hedef gösteren Vatan Partisi ve gençlik örgütü Türkiye Gençlik Birliği’nin (TGB) nefret çığırtkanlığına karşı Ankara Barosu üyesi avukatlar gökkuşağı şemsiyeleri açtı: “Ankara Barosu avukatları olarak homofobik provokasyonlara izin vermedik. Meslek örgütümüzde, adliyelerde, sokaklarda homofobiye geçit vermeyeceğiz; vardık, varız, var olacağız!”
LGBTİ+’ların eşit yurttaşlık haklarına karşı “aile” buluşması adı altında tertiplenen nefret mitinglerinde (1, 2, 3) karşımıza çıkan “Büyük Aile Platformu” isimli gongolar ittifakı, Onur Ayı Haziran’da, “LGBT propaganda ve dayatması” nefret nakaratlarıyla sahnelere geri döndü. “Aile Platformu”, kuruluşunu, Aydınlık’ın ifadesiyle, “LGBT propagandasının yoğunlaştığı Haziran ayında” ilan etti. “Emperyalistlerin LGBT propaganda ve dayatması” nakaratını tekrar eden “Büyük Aile Platformu”nun kuruluşu, Aydınlık ve Yeni Şafak tarafından duyuruldu. “Platform”un kurucuları ise şöyle sıralandı: “Aile Akademisi, Birlik Vakfı, Cihannûma, Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD), Dünya Çocuk ve Aile Koruma Derneği, Aziz Mahmûd Hüdâyi Vakfı, İstanbul Aile Vakfı, Karzı Hasen Vakfı, Mutlu Yuva Derneği, MÜSİAD, Türkiye Gençlik Birliği (TGB), TÜGVA, Uluslararası Genç Derneği, Yesevi Alperenler, Yetim Vakfı.”
“Toplumsal yapımızı zehirlemeye dönük akımları sokaklara, meydanlara taşımaya çalışan küresel emperyalizmin aparatı LGBT derneklerine” de bir “mesajı” olduğunu söyleyen “Büyük Aile Platformu”nun kuruluşunda sarf edilen nakaratlar: “Sözde onur ayı”, “LGBT’nin gerçek yüzü”, “LGBT lobisi”, “aileyi ifsat eden unsurlar”, “küresel çete”, “LGBT propaganda ve dayatması”, “LGBT paçavrası”, ““toplumsal cinsiyet eşitliği” ideolojisi”, “sapkın ideolojiler”, “marjinallik”. “Platform”, “devletimizden beklediğimiz çalışmalar” diye devam ediyor: “LGBT örgütlerinin ülkemizdeki tüm faaliyetlerine son verilmesi, medya-akademi-iş dünyası-sanat-sporeğitim aracılığıyla sürdürülen propaganda ve dayatmaların engellenmesi, büyük ailemizin sağlıklı yarınlarının yasal güvence altına alınması ve aileyi destekleyecek adımların atılması...”
Anadolu Ajansı, Fikirde Birlik ve Mücadele Platformu’nun, “LGBT faaliyetlerinin engellenmesi için başlattıkları kampanya kapsamında” topladıkları imzaları TBMM İdare Amiri ve AKP İstanbul Milletvekili Hasan Turan'a sunduğunu duyurdu: “LGBT lobilerinin dayatma ve propaganda faaliyetleri”, “LGBT faaliyetlerinin engellenmesi”, “sapkın akımlar”, “LGBT ülkenin en önemli güvenlik ve beka meselesi”, “LGBT dayatmasının ve propaganda faaliyetlerinin son bulması, tüm derneklerinin, kulüplerinin, kafelerinin kapatılması”. Anadolu Ajansı’nın aracı olduğu tüm bu nefret ifadeleri Star’a yeterli gelmeyince servisine “LGBT terörü” eklemesi yaptı: “LGBT terörüne tepki olarak toplanan imzalar TBMM'ye sunuldu”. Anadolu Ajansı, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılıklarına karşı çalışmalarla LGBTİ+’ların en temel Anayasal haklarını “LGBT propagandası” ithamıyla damgalama faaliyetini aracıya ihtiyaç duymadan da yürütmekte sakınca görmüyor: “İstanbul 2 Nolu Barosu'ndan LGBT propagandasına tepki”
Kendisini, “Göğüs Hastalıkları, Alerji ve Uyku Tıbbı Profesörü” olarak tanıtan Prof. Dr. Serhat Fındık, sosyal medya hesabından sistematik olarak cinsiyetçi ve transfobik nefret söylemi (1, 2, 3, 4) saçmayı sürdürüyor. Bilim ve Sağlık Haber Ajansı (BSHA), “Şimdi De Cinsiyet Değiştirme Ameliyatlarını Hedef Aldı, “Allah’a Karşı Gelmek” Dedi!” başlığıyla hazırladığı dosyada, Fındık’ın paylaşımlarına ilişkin Türk Tabipleri Birliği Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı’dan değerlendirme aldı. Cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecinde “kişilerin cinsiyet özgürlüğünü hedef alan söylemlerin iktidar partisi ve destekçileri tarafından sık sık gerçekleştirildiğini, eşcinsellerin hedef alındığını” hatırlatan BSHA’na konuşan TTB Başkanı Fincancı ise şöyle konuştu: “Ne yazık ki son dönemde hukuk alanının bu bilim dışılığı ifade özgürlüğü gibi değerlendirmesiyle karşılaşıyoruz. Anayasa Mahkemesi, bilim dışı açıklamalar yapan tıp biliminin ilkelerine aykırı, tıbbi uygulamalar içerisinde olan ya da görüşler bildiren meslektaşlarımızın bu açıklamaları konusunda ifade özgürlüğü kararları veriyor. Bunlar üstelik, TTB’nin onur kurulu ve yüksek onur kurulunun bu konuda etik ihlal kararlarına karşı yapılıyor. Bu yüzden bu söylemler çok tehlikelidir. Cinsiyet kimliği ve cinsel yönelimi nedeniyle insanlar ayrımcılığa uğrayacaktır. Gereksinim duydukları tıbbi desteği almak yerine bu kimliklerine yönelik saldırılarla karşı karşıya kalacaklardır. Bu toplumdaki zaten var olan ayrıştırmanın da bir parçasına dönüşeceklerdir.” Son olarak BSHA, “Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından 1990 yılında eşcinsellik, hastalık statüsünden çıkarıldı. DSÖ’nün bu kararı, DSÖ üyesi ülkeler tarafından da kabul edildi. Türkiye, 9 Haziran 1949 tarih ve 5062 sayılı Kanunla DST Anayasasını onaylayarak üyesi oldu” bilgisini aktardı.
İyi Partili siyasetçi, eski milletvekili Yavuz Ağıralioğlu, Haber Global’den Buket Aydın’ın, pek orijinal ve gazeteci olarak pek yaratıcı “LGBT hakkında ne düşünüyor?” sorusuna seyircilerin hiç beklemediği bir siyasi cevap veriyor: “LGBT'ye karşıyım, LGBT bir özgürlük değildir.”
İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nde Galata Kulesi’ne gökkuşağı bayrağı asılması üzerine Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, sosyal medya hesabından “kaçak eylem” paylaşımı yaptı: “Galata Kulesinde gerçekleştirilen kaçak eyleme güvenlik görevlilerimiz tarafından anında müdahale edilmiş, şahıslar emniyete teslim edilmiş ve ilgililer halkında suç duyurusunda bulunulmuştur.”
Hükümet medyası: Homofobik nefret söyleminin hem aracısı hem üreticisi
LGBTİ+’lara karşı nefret siyasetini sahiplenen hükümet yanlısı medya, homofobik nefret söyleminin hem aracısı hem doğrudan üreticisi olmayı Haziran ayında da sürdürdü.
LGBTİ+’ların hak ve özgürlüklerini tanımayan, eşit yurttaşlık hakkını inkâr yetmeyince yaftalayan, hedef gösteren, kriminalize eden, düşmanlaştıran, cinsiyetçi ve homofobik nefret söylemiyle nihayet “dış güçler” ve “terör”le ilişkilendiren hükümet yanlısı ve de muhafazakâr medyanın karalama ve nefret kampanyalarıyla işleyen yayonları, daha önce olduğu gibi (1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14), Haziran ayında gene Kaos GL Derneği’ni hedef aldı.
Anayasal güvenceyle kurulmuş, İçişleri Bakanlığına kayıtlı LGBTİ+ derneklerinin çalışmalarını sanki gizli saklı ve yasadışıymış gibi servis eden, LGBTİ+ toplumunu, kurumlarını ve doğrudan Kaos GL Derneği’ni hedef gösteren karalama ve nefret yayınını görevini Haziran ayında Haber7 isimi site üstlendi.
Haber7 isimli internet sitesi, Kaos GL Derneği’ni, “İsveç, sinsice Türkiye’nin altını oyuyor! Terörden daha beter” başlığı altında hedef aldı. Kendisini “gazeteci/editör” olarak tanıtan Haber7 imzası ise kişisel twitter hesabından, söz konusu yayının linkini, “Terör örgütlerine kol kanat geren İsveç, Türkiye'de beşinci kol faaliyeti göstererek ülkemizin altını oyuyor. Terör örgütleri can alırken, bu faaliyetler gelecek nesillerimizi devşiriyor” ifadesiyle paylaştı.
Haber7 sitesi, “Terör örgütü PKK ve FETÖ'ye kol kanat geren İsveç, bir yandan da sinsice Türkiye'nin altını oyuyor. İsveç, teröre verdiği desteğin yanında gelecek nesillerin ifsat edilmesinde büyük rol oynuyor” spotuyla servis ettiği yayınına, “terör örgütü üyelerinin hamiliğini yapması nedeniyle Türkiye'den NATO desteği alamayarak kuruluşa üye olamayan İsveç'in ülkemizde gelecek nesilleri ifsat projelerine destek verdiği ortaya çıktı” ifadeleriyle başlıyor.
“Teröristlere kol açmakla kalmayıp Türkiye'nin geleceğini yok eden beşinci kol faaliyetlerinde aktif rol oynayan İsveç, Türk aile yapısını hedef alarak toplum mühendisliği yaptığı belirlendi” ifadesinin ardından, “İsveç, Aileyi Hedef Alan LGBT Derneklerini SIDA ile Fonluyor” ara başlığı altında doğrudan Kaos GL Derneği’ni hedef gösteriyor: “Avrupa Birliği’nin yanı sıra İsveç de LGBT derneklerini aktif bir şekilde fonluyor. Toplumu yozlaştıran faaliyetlerin toplum içerisinde yayılmasını sağlamayı amaçlayan İsveç, Kaos GL gibi yapılara para aktararak LGBT propagandasına maddi destek veriyor. Fonlama, İsveç Uluslararası Kalkınma ve İşbirliği Kurumu SIDA üzerinden yapılıyor.”
Haber7 isimli site, derneğin çalışmalarını, “sapkın faaliyetler” olarak kodluyor ve “LGBT propagandası” nakaratıyla derneğin haber sitesini, medya çalışmalarını ve diğer akademik-kültürel aktivitelerini karalayarak hedef gösteriyor: “Çocuklar başta olmak üzere toplumda sapkın faaliyetleri normalleştirmeye çalışan LGBT propaganda sitesinde, “kaosGL.org sitesi, Gökkuşağı Projesi kapsamında, İsveç Uluslararası Kalkınma ve İşbirliği Kurumu SIDA tarafından desteklenmektedir.” ifadesi yer alıyor.”
Haber7 isimli site, hedef gösterdiği Kaos GL Derneği’ne yönelik karalamasında, derneğin haber portalından, yayınlarından ve etkinliklerinden aldığı görseller eşliğinde sıraladığı nefret nakaratları ise şöyle seyretti: “Terörden daha beter”, “gelecek nesillerin ifsat edilmesi”, “gelecek nesilleri ifsat projeleri”, “beşinci kol faaliyetleri”, “Türk aile yapısını hedef almak”, “aileyi hedef alan LGBT dernekleri”, “toplumu yozlaştıran faaliyetler”, “LGBT propagandası”, “sapkın faaliyetleri normalleştirmek”, “çocukları hedef almak”, “gençlerin aklını çelmek”, “LGBT’nin kirli amacı”
Haber7 isimli internet sitesinin, doğrudan Kaos GL Derneği’ni hedef gösterdiği nefret yayınına “yorum” düşen “okur”larının paylaştığı ifadeler ise şöyle sıralandı: “Cins-i sapıklığı ima eden tüm dernekler kaoatılmalı. Vakalar haber edilmemeli, hadiseler adli ventıbbi müdahale ile kontrol altına alınmalıdır.”, “aids hastalığı veya başka hastalıklar oluşturmaya zemin hazırladıkları için ağır cezalar verilerek ab nin verdiği bu paralar rahatlıkla o kuruluşlardan tahsil edilebilir.”, “Oy verdim devlet yapsin yetmez onlar fisliyorsa, biz kapilarinda nobet tutup giren cikani fisleyelim, gosteriler yapip devleti bunlari kapatmaya zorlayalim.”, “Allah ben sizleri bir erkek ve bir dişiden yarattım diyor.gerisi tıbben ve ahlaken yanlış.hiçbir bilim adamı buna onay vermez.bu dernekler yasaklansın.”, “bunları itlaf edecek Devlet lazım, dernekler kanunu değişmeli, BÜ nasıl buna izin verir, sorumluları işten atılmalı ve ömür boyu devletten tüm hakları mahrum bırakılarak uzaklaştırılmalı”, “Hakkari Üniversitesi İsveç ve Hollanda destekli iki proje yürüttü. İkisi de detaylı incelenmeli ve rektörün geçmişine de bakılmalı. Fetö ve lgbt izleri buram buram...”, “topitop dernekleri kapatılmalı...”, “lgbt faaliyetleri ve bayrağı yasaklansın, terörist kabul edilsinler.”, “Lgbt alçaklığını iğrenç kepazeliğini normalleştirmeye çalışanlar toplumdan tecrit edilip LANETLENMELİ kanserli vebalı muamelesi yapılmalı”, “Kaos gl adli dernek bunu kuruluşuna nasıl izin veriliyor? İsmi basta sıkıntılı! Bunlarin tamamı kapatılmalıdır”, “LGBT = Sosyal terördür ve derhal tutuklanıp yargılanıp sınırdaşı edilmesi gerek bu sert tutumu hükümetten bekliyoruz iki elimiz hükümetin yakasındadır”, “Bu işlerle(LGBT) uğraşan isveç değil israil'dir. isveç yönetimini yahudi teşkilatlarının emrine amade etmiş bir zavallıdır.”, “Rusya İSVEÇ'İ Kendi Topraklarına katmalı.”
Haber7’nin karalama yayını, Takvim ve Aydınlık tarafından tekrar edildi. Takvim, sanatçı Ahmet Mümtaz Taylan’ın babalar günü kutlama mesajında LGBTİ+’ları da anmasına karşı sanatçının soyadından hareketle pek yaratıcı “Gaylan” kolajı hazırlarken, “LGBT çetesinden terör sevici Taylan’a yeni rol!” ifadesini kullanıyor; “LGBT terörü tüm sapkınlığıyla aile yapısını hedef almaya devam ediyor” nakaratının ardından arada gene, “LGBT Hareketini Kimler Fonluyor” ara başlığı altında, “Kaos Gey ve Lezbiyen (Kaos GL) Kültürel Araştırmalara ve Dayanışma Derneği”ne uzunca bir paragraf ayırıyor.
Türkiye Gazetesi ise ana sayfa (20 Haziran) ilk sütundan, “LGBT’liler Her Yerden Saldırıyor – Bu Neyin Onuru!” manşeti altında, “Terör örütlerinin desteklediği sözde ‘onur yürüyüşü’ ile LGBT reklamı yapanlar...” söylemiyle hükümet medyasının LGBTİ+ düşmanı nefret siyaseti sahnesinde yerini alıyor. “Terör örgütlerinin de silahı oldu...Yeni kaos aracı: LGBT” başlığıyla Onur Yürüyüşlerine yönelik karalama ve dezenformasyona devam eden Türkiye Gazetesi, “LGBT'nin çatı yapılanması olarak faaliyet yürüten Kaos GL internet sitesi” ifadesini de ekliyor.
Kaos GL Derneği ve LGBTİ+ derneklerinden UniKuir Derneği’ne yönelik bir hedef gösterme de Sabah gazetesinden geldi: “LGBT dayatması... Ülkemizi cinsel kimlik siyasetiyle bölmeye çalışıyor başaramayacaklar!” Dezenformasyon da Aydınlık’tan gelsin: “Yurtdışından fonlanan Kaos GL Derneği de ÜniKuir’in yapmayı planladığı buluşmayı destekliyor.”
Akit de eksik kalmasın: “LGBT sapkınlığına bir tokat da Aydın Valiliği'nden! Sapkınlara beyan edilen yasağı LGBT temsilcisi İsveç fonlu Kaos GL adlı dernek duyurdu. Derneğin Twitter hesabından yapılan açıklamada...” Akit, “Türkiye genelinde yürüyüş yapmak isteyen LGBT'li sapkınlara emniyet tarafından geçit verilmiyor” olmasıyla yetinir mi, Türkiye’nin de üyesi olduğu Birleşmiş Milletler’e de “had” bildirir: “Birleşmiş Milletlerden haddi aşan LGBT çıkışı!”
Saadet Partisi’nin yayın organı Millî Gazete, LGBTİ+’ların Onur Ayı Haziran’ı kutluyor: “ABD'nin İstanbul konsolosluğunda skandal! LGBT paçavrası asıldı... toplum ahlakını ve aile yapısını hedef alan LGBT...”
Onur Ayı Haziran’ı homofobik nefret coşkusuyla karşılayan Yeni Şafak sosyal medyası, LGBTİ+ toplumunun gökkuşağı bayrağını “LGBT paçavrası” hakaretiyle servis etti: “sapkınlığın propagandası: LGBT paçavrası”, “toplum ahlakını ve aile yapısını hedef alan LGBTİ sapkınlığı”
LGBTİ+ düşmanı nefret siyasetine aracı olmakla yetinmeyen Yeni Şafak, Onur Ayı Haziran boyunca homofobik nefret söyleminin doğrudan üreticisi oldu: “LGBT paçavraları”, “LGBT’nin sözde bayrağı”, “LGBT’lilerin sözde ‘onur’ yürüyüşü (1)”, “aileler ile LGBT’liler arasında kavga”, “LGBT dayatması”, “LGBT’nin bilim dışı safsataları”, “LGBT lobisi, LGBT sapkınlığı, sözde “Onur Ayı””, “LGBT terörü”, “LGBT karşıtı Müslüman ve Hristiyan aileler”, “LGBT ve trans çocuk dayatması”, “LGBT sapkınlığı”, “LGBT terörüne neşter”, “Toplumsal Cinsiyet İdeolojisi – LGBT Terörü”, “Sapkın LGBT dernekleri”
Yeni Şafak, ODTÜ Onur Yürüyüşü’nü bu yıl da kayyum rektörün hedef göstermesini, kolluğun saldırmasını alkışlıyor: “ODTÜ’de LGBT’lilere Geçit Verilmedi”, “LGBT destekçileri”, “LGBT'li provokatörler”, “LGBT destekçisi bir grup”
Yeni Şafak sosyal medyası, LGBTİ+ karşıtı nefret söylemi saçmaya devam ediyor: “LGBT yanlısı, sapkınlık, eşitlik adı altında LGBT propagandası”, “LGBT dayatması LGBT savunuculuğu”, “skandal ifadeler LGBT savunuculuğu”, “LGBT propagandası”, “LGBT terörüne destek”, “Dünyanın en önemli sorunu LGBT hakları mı?”, “LGBT'lilerin sözde 'onur ayı'”
Yeni Şafak’ın, “LGBT terörü” nakaratı, Haber7, AHaber, Takvim (1, 2, 3, 4, 5, 6) Yeni Akit (1, 2) ve Sabah (1, 2, 3, 4, 5, 6) tarafından da tekrar edildi. Kendisini, “Güvenlik ve Terör Uzmanı. Emekli İstihbarat Albay- Psikolojik Harp Uzmanı - Star Gazetesi Yazarı” olarak tanıtan twitter hesabından, Sabah’ın “LGBT terörü” nefret nakaratı yeniden paylaşıldı. Star yazarı Coşkun Başbuğ, “LGBT terörü her yerde!” diyerek twitter’dan hedef göstermelerini sürdürdü: 1, 2, 3, 4 “Sapkın LGBT’liler” söylemiyle yetinmeyen Yeni Şafak, “nefret kokteyli” ile “terör kokteyli”ni karmaya bu kez de Trans Onur Yürüyüşü ile devam etti: 1, 2, 3
Yeni Şafak’ın LGBTİ+ düşmanı nefret coşkusu Onur Ayı Haziran boyunca dinmiyor dinmiyor dinmiyordu: “Sapkınlığa karşı avukatlar”, “LGBT paçavrası”, “LGBT propagandası”, gene ve de yine “LGBT propagandası”, “LGBT ideolojisi”
AHaber ve Takvim, muhalefet karalamalı nefret siyasetini sürdürürken “LGBT terörü” nakaratını tekrar ediyor: “CHP'den LGBT terörüne açık destek! CHP eski milletvekili İlhan Cihaner'den skandal sözler... Sapkınlığa açıkça destek...” Twitter’da, “bir vatandaş ve avukat olarak” paylaşım yapan bir sosyal medya hesabı ise “A Haber isimli websitesi/ Twitter hesabı yöneticilerine” hatırlatıyor: “Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçu da dahil olmak üzere, mevzuattaki bir çok suçun kapsamında değerlendirilebilecek bu paylaşımınız ceza hukuku bağlamında sorumluluk doğuruyor. Sözde "haber"in içeriğine bakıldığında doğrudan devlet kurumlarının hedef gösterildiğine ve yanısıra iftira suçunun unsurlarının oluştuğuna da tanıklık ediyoruz. Elbette bu halde tazminat sorumluluğu da doğacaktır. Cumhuriyet savcılarının, sorumlularla ilgili re'sen harekete geçmesi şart.”
Hükümet medyasının LGBTİ+ düşmanlığını ayrımcı dil ve nefret söylemi kesmeyince, “terör” nakaratını, Trans Onur Yürüyüşü’nü karalamak ve yaftalamak için tekrar etmeyi sürdürdüler. Sabah gazetesi (1, 2, 3, 4) sosyal medyası, en temel Anayasal haklarını kullanmak isteyen transların Trans Onur Yürüyüşü için “yasak”, “sözde onur yürüyüşü”, “izinsiz yürüyüş ve gösteri” ve “LGBT terörü” ifadelerini sarf etti. Sabah, “sapkın akım” ve “LGBT terörü” söylemini, oyuncu Ahmet Mümtaz Taylan’ı hedef alırken de tekrar etti.
LGBTİ+’ların Onur Ayı Haziran’da Yeni Şafak’la birlikte homofobik nefret coşkusu yaşayan bir diğer yayın organı ise Vatan Partisi’nin Aydınlık gazetesi oldu.
LGBTİ+ düşmanı nefret mitinglerinin İzmir ayağından hatırlayacağımız İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, Aydınlık'ın tutuğu mikrofona, “LGBT dayatmasına karşı atılması gereken adımlar”ı sıralıyor: “Devletin devamlılığı için aileyi korumak zorunlu! LGBT türü arayışlar, helak, Lut kavmi, sapma, tabii nizamın dışındaki anormal arayışlar ve dayatmalar, nikahsız ilişki, ailesiz toplum ve cinsiyetsiz insan projesi, aile ve devlet birbiri üzerinden tanımlanır...”
Aydınlık’ın Haziran boyunca tekrar ettiği nefret nakaratları ise şöyle sıralandı: “LGBT propagandası” (1,), “LGBT dayatması” (1, 2) Aydınlık, Ege Üniversiteli LGBTİ+ öğrencilerin kendi kampüslerinde düzenlemek istedikleri pikniğe karşı “Ege Üniversitesi’nde LGBT Dayatması” manşetiyle nefret kampanyası yaparken, İzmir ve Ankara barolarından açıklama geldi: “Ege Üniversiteli LGBTİQ+lar Yalnız Değildir”, “ İzmir Barosunun ve insan haklarını savunan herkesin yanındayız... Anayasal güvencelerin kullanıldığı alanlara polis şiddetinin hakim olması, en temel insan hakları olan ifade özgürlüğünün, örgütlenme özgürlüğünün ve evrensel insan haklarının yok sayılması anlamını taşır. LGBTİ+'ları kimlikleri üzerinden hedef göstermek, varoluşlarını yok saymak, üstelik bunu özgür düşüncenin ve hukukun üstünlüğünün teminatı olan baro binaları önünde yapmak kabul edilemez... Yurttaşların haklarını hiçbir ayrıma mahal vermeden savunmak, LGBTİ+'lara yönelen nefrete karşı durmak, anayasal hukuk devletinin ilkelerinden ödün verilmemesi için direnmek ve özgürlükleri korumak baroların ve avukatların görevidir. Ayrımcılık ve nefret söylemi suçtur... Örgütlenme ve ifade özgürlüğü ise en temel insan hakkıdır.”
Kaos GL’den aylık nefret söylemi takibi
Kaos GL, sosyal medya ortamları ile internet yayıncılığında cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve cinsiyet ifadesi ile LGBTİ+ varoluşlara yönelik ayrımcı yaklaşım, homofobik ve transfobik söylem içeren haber ve gelişmeleri takibe alıyor.
Böylece Kaos GL, internet yayıncılığında dikkat çeken, sosyal medya ortamlarında öne çıkan Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks (LGBTİ+) odaklı homofobik ve transfobik nefret söylemi üreten ve yayan haberler ile mesajların aylık takibini ve irdelemesel kaydını tutuyor.
Ayrımcı, ırkçı, homofobik, transfobik unsurlar taşıyan ifadelere nefret söylemi denilmektedir. Bir gruba ya da o gruba üyeliği nedeniyle bir kişiye yönelik düşmanlıktan kaynaklanan ve o gruba yönelik düşmanlığı gösteren veya cesaretlendiren ifade biçimleridir. Nefret söylemi, nefret suçuna teşvik ya da eşlik edebileceği için, bu iki kavram birbiriyle bağlantılıdır.
Nefret söylemi, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tavsiye kararında, “nefret biçimlerini yayan, teşvik eden, savunan ya da haklı gösteren her tür ifade biçimi” olarak tanımlanıyor: “Cinsel yönelim veya cinsiyet kimliği temelli ayrımcılık Avrupa Konseyi standartlarıyla bağdaşmaz.”
“Nefret söyleminin genellikle toplumda azınlık durumunda olan gruplara yönelik gerçekleştiği düşünüldüğünde, yaygınlaşması sonucunda zaten genellikle görünmez olan bu gruplar çoğunluk grupların bu tarz yaklaşımları ile muhatap olmamak adına daha da fazla oranda görünmez hale gelmektedirler. Nefret söylemine yönelik devlet tarafından aktif bir karşı koyuş ortaya konulamadığı durumda ve ifade özgürlüğü adına bu tür ifadeler koruma gördüğünde, bu durum devletin hoşgörüsüzlüğe ve nefrete karşı azınlık grupların korunması yerine bu tür görüşlerin yayılmasını tercih ettiği anlamına gelecektir.”
Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks (LGBTİ+) terimleri ile tanımlarını, LGBTİ+’lara yönelik ayrımcılık ideolojileri ve anlamlarını, insan hakları ve ayrımcılıkla ilgili terimler ve tanımlarını ve daha fazlasını, Kaos GL Derneğince yayınlanmış “LGBTİ Hakkında Sıkça Sorulan Sorular ve Cevapları” kitapçığında bulabilirsiniz.
Not: Bu dizide, internet ortamı ile sosyal medyadan yapılan alıntıların yazım hatalarına dokunulmuyor; olduğu gibi alınıyor.
Etiketler: insan hakları, medya, nefret suçları