30/11/2023 | Yazar: Ali Erol
AKP, HÜDAPAR, YRP, VP hepsi LGBTİ+’ya karşıdır: “Marjinal, sapkın, sapık, çirkin hadise, lobi, dayatma, propaganda, ideoloji, bela, veba, insan hakları masalları...”
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, LGBTİ+ yurttaşlara yönelik ayrımcı söylemini 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde tekrar etti: “Marjinal gruplar ve sapkın akımlar”
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Başkanvekili, Afyonkarahisar’da konuşuyor: “LGBT denilen bu çirkin hadise...”
Gençlik ve Spor Bakanlığı Bakan Yardımcısı, AKP Bartın İl Başkanlığında konuşuyor: “Bugün bütün aileyi, bütün aile yapısını tehdit eden LGBT lobilerine karşı...”
AKP Gençlik Kolları Başkanı ve İzmir Milletvekili, Aile ve Gençlik Fonu Kurulması Hakkında Kanun Teklifi'ne ilişkin konuşuyor: “LGBT fonu olsaydı ‘evet oyu’ vermek için sıraya dizilirdiniz… Bizim LGBT ve türevlerine vereceğimiz hiçbir destek bu fonda olmayacak.”
AKP İstanbul Milletvekili Ümmü Gülşen Öztürk, “çocuklar”ı bahane edip LGBTİ+’ları hedef alıyor: “Adeta veba gibi yayılan, kadın-erkek gerçekliğini yok sayan LGBT akımlar...”
HÜDAPAR Parti Sözcüsü ve Batman Milletvekili, TBMM 12. Kalkınma Planı Oturumunda konuşuyor: “Sapkın akımların aileyi ve gençliği ifsat etmelerinin önüne geçecek somut adımlar atılmalı.”
Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı, kurumsal ayrımcılık ve nefret suçu ilanına devam ediyor: “Toplumun ahlakını bozan LGBT derneklerinin kapatılması için tüm gücümüzle çalışacağız!”
“LGBT ideolojisi”, “LGBT belası” ve “emperyalist dayatma” nakaratlarına devam eden Vatan Partisi Genel Başkanı, İzmir’de konuşuyor: “LGBT'ci belediye istemiyoruz. Nerede LGBT'ci yönetim varsa hepsini yıkacağız.”
Baro’nun görevden aldığı Vatan Partili avukat “LGBT dayatması, LGBT propagandası, çürümüş LGBT ideolojisi” nakaratlarıyla saydırırken, AKP MKYK Üyesi avukat, “LGBT lobisi” nakaratını ekliyor.
Ayrımcılık ve nefret suçu çağrısında profesyonelleşen Urfa “stk”ları daha önce engelledikleri Baro’nun sosyal etkinliğinin ardından bu kez de bir otelin özel kapalı konserini iptal ettirdiler: “LGBT Temsilcisi, rezillik, ahlaksızlık, ne olduğu belli olmayan mahlukat”
Urfa Barosu’nun 25 Kasım Toplumsal Cinsiyet etkinliği hedefte: “LGBT propagandası, 6284 sayılı kanun, İstanbul Sözleşmesi, kirli ve sapkın lobiler, eşcinsel zihniyetler, sapkın zihniyetler”
Kayseri Şehir Hastanesi bir kadın hastanın genital tıbbi talebini karşılıyor, Türk-İş’e bağlı Sağlık-İş Kayseri Şube Başkanı karşı çıkıyor: “Bu müslüman bir ülkede nasıl kabul edilir? LGBT’leri sevindirmek mi amaç? Yoksa teşviği artırmak mı? Kıyameti koparıp helak etmek mi?”
Aydınlık’ın nefret siyaseti, “LGBT dayatması... LGBT ideolojisi... LGBT ideolojisinin propagandası... İnsan hakları masalları...” nakaratlarını sıralarken, Akit ise pası alıyor, “LGBT sapkınlığı... Sapkın homolar... Eşcinsel sapkınlar...” diye saydırıyor.
LGBTİ+’lara karşı nefret siyasetini sahiplenen hükümet medyası, merkezden yerele, homofobik nefret söyleminin hem aracısı hem doğrudan üreticisi olmayı Kasım ayında da sürdürdü.
Homofobik ve Transfobik Nefret Söyleminin 2023 Kasım Ayı İnternet Seyrine sosyal medya ve internet ortamlarına yansımış ayrımcı nefret ifadeleri ile doğrudan üreten, yayan ve teşvik eden medya organlarından LGBTİ+’lara yönelik cinsiyetçi, transfobik ve homofobik nefret söylemlerini derledik.
Medya çalışmaları kapsamında sosyal medya mecrası ile internet medyasını izleyen Kaos GL, internet yayıncılığında dikkat çeken, sosyal medya ortamlarında öne çıkan Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks (LGBTİ+) odaklı homofobik ve transfobik nefret söylemi üreten ve yayan haberler ile mesajların takibini yaparak kaydını tutuyor. Cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve cinsiyet ifadesi ile LGBTİ+ varoluşlara yönelik ayrımcı yaklaşım, nefret söylemi üreten, yayan, teşvik eden, savunan ya da haklı gösteren ifadeler içeren haber ve yorumları aylık dosyalarla raporluyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “sapkın akımlar” söylemini sürdürüyor
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, LGBTİ+ yurttaşlara yönelik ayrımcı söylemini Ekim ayının ardından Kasım ayında da sürdürdü: “Marjinal gruplar ve sapkın akımlar”
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, Ekim ayında, “AK Parti Genel Başkanlığı”na yeniden seçildiği partisinin kongresinde, “LGBT tanımıyoruz” diye konuşmuş ve “sapkın akımlar” söylemini kullanmıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Haliç Üniversitesi Konferans Salonu'nda düzenlenen “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” programındaki konuşmasında, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 24 yıl önce kabul edilen bu günün, ülkede de her 25 Kasım günü çok sayıda etkinlikle idrak edildiğini söyledi.
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde konuşan Cumhurbaşkanı, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını savundu, “sapkın akımlar” söylemini tekrar etti; “marjinal grupların ve sapkın akımların istismar malzemesi hâline gelen İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmenin, kadınların hakları ve onlara yönelik şiddetle mücadeleye en küçük bir olumsuz etkisinin olmadığını” söyledi.
“Ülkemizde aile kurumumuza yönelik saldırıların, kadınların haklarını savunmakla hiçbir ilgisinin olmadığının hepimiz farkındayız. Bu tür saldırıların gerisinde aileden başlayarak millî bünyemizi çökerterek, milletimizi var eden hasletleri ortadan kaldırma gayesi vardır.”
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “marjinal”, “sapkın”, “sapık” ve “LGBT” söylemlerini, partisinin 29 Kasım TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada da tekrar etti: “İstanbul Sözleşmesi’nden ülkemizin çekilmesine dair marjinal çevrelerce yürütülen kampanyaların hiçbir temeli yoktur.”
Anadolu Ajansı, “sapkın ve sapık” ifadelerine aracı olurken, AKP Genel Başkanı Erdoğan, doğrudan “LGBT”yi telaffuz ediyor: “İstanbul Sözleşmesini dillerine dolayanların aile kurumunu güçlendirmeye matuf adımlarımızdan rahatsız olmaları da tesadüf değildir. Sapkın ve sapık akımların en büyük destekçisi olan bu kesimlerin temel hedefi toplumsal yapımızı çökertmektir, herhalde ne demek istediğimi anlıyorsunuz LGBT. Çok açık net bu sapkın, sapık akımlar karşısında tek dik duran Cumhur İttifakıdır, AK Parti’dir. Biz meydanı bunlara kesinlikle bırakmayacağız. Gençlerimizi ifsat etmelerine fırsat vermeyeceğiz.”
Homofobik nefret siyasetinin Kasım seyri
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Başkanvekili, TBMM 27. Başkanı İsmail Kahraman, Afyonkarahisar Valisi, Belediye Başkanı, AKP’li milletvekilleri eşliğinde, Birlik Vakfı Afyonkarahisar Şube Başkanlığı’nın hizmet binasının açılış töreninde konuşuyor: “Yarının yöneticisi olan gençlerin güzel yetiştirilmeleri lazımdır. LGBT denilen bu çirkin hadisenin üzerinde Sayın Cumhurbaşkanımız ısrarla durmaktadır. Bu hadiseden mutlaka uzaklaşılması lazımdır. Ailenin bozulmaması lazımdır.”
Gençlik ve Spor Bakanlığı Bakan Yardımcısı Enes Eminoğlu, AKP Bartın İl Başkanlığında konuşuyor: “Sayın Cumhurbaşkanımızın özellikle ifade ettiği gibi Türkiye yüz yılında gerçekten güçlü bir yüzyıl olabilmesi için, ikinci yüzyılımızın Türkiye yüzyılın gençliğin ve sporun yüzü olabilmesi için biz canla başla gayret edeceğiz, çalışacağız. Çünkü gerçekten dünya ciddi mesajlar veren bir lidere sahibiz... gerçekleri haykıran, bugün bütün aileyi, bütün aile yapısını tehdit eden LGBT lobilerine karşı ses yükselten...”
AKP Gençlik Kolları Başkanı ve İzmir Milletvekili Eyyüp Kadir İnan, AKP Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı ve Düzce Milletvekili Ayşe Keşir ile birlikte imzaladıkları Aile ve Gençlik Fonu Kurulması Hakkında Kanun Teklifi'nin TBMM görüşmelerinde konuşuyor: “LGBT fonu olsaydı ‘evet oyu’ vermek için sıraya dizilirdiniz… Komisyonda, 'Gelin TBMM olarak Cumhuriyet'in ikinci yüzyılında Aile ve Gençlik Fonu'nu gençlere armağan edelim' dedik. Ama bir genç olarak üzülerek söylüyorum ki 'hayır' diyen partiler oldu. Bugün gençlerin yanında mısınız değil misiniz? Şayet bu fon Aile ve Gençlik Fonu değil de LGBT ve türevlere destek veren bir fon olsaydı 'evet' oyu için şuraya sıraya geçmiştiniz. Bizim LGBT ve türevlerine vereceğimiz hiçbir destek bu fonda olmayacak. Zaten dışarıdan yeterince fon alıyorsunuz.”
“LGBT terörü” ve “sapkınlık” ifadelerini sosyal medyadan sarf etmekte eksik kalmayan AKP Gençlik Kolları Başkanı ve İzmir Milletvekili Eyyüp Kadir İnan’ı hatırlayalım: “LGBT ile mücadele her bir vatandaşın özgürlüğüdür. Hepimizin özgürlüğüdür!” AKP Kadın Kolları Başkanı Ayşe Keşir’in “Anayasa düzenlemesi”nden anladığını hatırlayalım: “Anayasa’da aile kurumuna yönelik düzenleme çalışmasına LGBT penceresinden bakarak zihninizde kurduğunuz sefil kurgularınız...”
AKP İstanbul Milletvekili Ümmü Gülşen Öztürk, “Çocuklar, masumiyetin simgesi, en kıymetli varlıklarımız, geleceğimizdir” demek için LGBTİ+’ları hedef alıyor: “Adeta veba gibi yayılan, toplumsal yapı üzerinde yıkıcı hasarlar bırakan, kadın-erkek gerçekliğini yok sayan LGBT akımlarının hedefinde çocuklarımız var. Ülkemizde, bu küresel dayatmacı akımların çocuklarımızı hedef alan girişimlerine asla müsaade etmedik, bundan sonra da müsaade etmeyeceğiz. Aile yapımızı dinamitleyen bu yıkıcı akımlara karşı çocuklarımızı koruma altına alma mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.”
Avukat Umut Rojda Yıldırım, TBMM Genel Kurulunda kabul edilen 12. Kalkınma Planı’nın, “aileyi koruma hedefleri” başlığı altında kayda geçen ifadelere dikkat çekiyor ve ekliyor: “Zararlı eğilimler, cinsiyetsizleştirme ve bireyselleşme ile ne kastettikleri apaçık belli. Anayasaya dahi girecek bu absürt terimlerle LGBTİ+’lara hayatı zindan etmeye devam edecekler.”
2024-2028 yıllarını kapsayan On İkinci Kalkınma Planı'nda LGBTİ+'lar “aile yapısını olumsuz etkileyen zararlı akımlar ve cinsiyetsizleştirme” ifadeleriyle geçerken, sözü, HÜDAPAR Parti Sözcüsü ve Batman Milletvekili Serkan Ramanlı alıyor ve partisi adına TBMM Genel Kurulunda 12. Kalkınma Planı Oturumunda konuşuyor: “Sapkın akımların aileyi ve gençliği ifsat etmelerinin önüne geçecek somut adımlar atılmalı... Kalkınma planında belirtilen hedefler ile bugüne kadar ortaya konulan pratikler birbiri ile çelişmektedir. Yine “Kadın ve erkeğin evlilik bağıyla kurulan, milli ve manevi değerlerin taşıyıcısı olan ailenin her türlü zararlı eğilimden korunması ve aile kurumunun güçlendirilmesi temel amaçtır” denilmektedir. Ancak uygulamaya baktığımızda, sapkın akımların sözde sivil toplum kuruluşu hüviyetine bürünerek gençliği ifsat etmelerinin önüne geçecek somut adımların atılmaması gibi bir tezatla karşı karşıyayız.”
LGBTİ+’ların varoluş hakları ile anayasal eşitlik taleplerini “propaganda” söylemiyle yaftalayıp, yasaklama çağrısı yapan nefret siyasetin temsilcilerinden Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı için adaylarının Serhan Bolluk olduğunu açıklarken LGBTİ+’ları anmayı ihmal etmiyor: “LGBT'ci belediye istemiyoruz. Nerede LGBT'ci yönetim varsa hepsini yıkacağız.” İzmir’den Balıkesir’e geçen Perinçek, Balıkesir’de de “LGBT ideolojisi” nakaratını tekrar etti. 10 Kasım mesajında ise Vatan Partisi Genel Başkanı’nın tercih ettiği nakarat, “batı emperyalizmi dayatması” ifadesi sabit kalırken, “LGBT ideolojisi” yerine “LGBT belası” oldu. Perinçek’in sarf ettiği “LGBT belası” söylemi, daha önce, Konya’da, AKP’li belediye başkanı ve milletvekili eşliğinde geçen sene yapılan LGBTİ+ düşmanı nefret yürüyüşünde slogan olarak atılmıştı. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan da, seçim sürecinde ve sonrasında, “LGBT belası” söylemini kullanmaya devam etti.
Sivil Toplum Geliştirme Merkezi Derneği’nin (STGM) düzenlediği Türkiye’nin sivil toplum aktörlerini bir araya getiren Sivil Sesler Festivali bu yıl İzmir Kültürpark’ta yapılınca, Vatan Partisi İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Serhan Bolluk da “seçim” çalışması yapmaya karar vermiş: “LGBT Şubesini Kapatacağız”. Kaos GL Youtube kanalının “Büyük Hayat Buluşması”na katılan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e karşı nefret siyasetinden eksik kalmayan Vatan Partisi İzmir İl Başkanı, Eylül ayında da aynı nefret nakaratını tekrar etmişti: “LGBT şube müdürlüğünü derhal kapatın... amacı adında açıkça belirtilen Kaos GL örgütü... Sayın Tunç Soyer’e sesleniyoruz. Yeşil Sollar, onun kucağındaki sahte sol örgütler, Kaos’çularla yan yana durmayın.” Vatan Partisi televizyon kanalı, il başkanı ve belediye başkan adayına tuttuğu mikrofonla “LGBT ideolojisi, LGBT propagandası, LGBT dayatması” nakaratlarını tekrar ederken, “LGBT” ile “uyuşturucu” denkliği kurmaktan ve “Sivil Sesler Festivali’ne Kaos GL adlı örgüt önderlik etti” servisi yapmaktan geri kalmadı.
Vatan Partisi’nin İzmir’de muhalefet karalama bahaneli dezenformasyon ve nefret siyaseti, hükümet medyasının yerel organlarından Yeni Asır aracılığıyla sürüyor: “LGBT denen örgütün en büyük parçası olan 'Kaos GL'nin youtube kanalı... 'Toplumsal Cinsiyet' diye uydurdukları kavram da yine LGBT yüceltmesi... CHP'li belediye LGBTİ için tamı tamına 60 milyon TL'lik bir ödenek öngörüyor. Eğer bu bütçe tasarısı Meclis'te onaylanırsa, hepimizin cebinden aldıkları paralarla 'Geliyoruz, çocuklarınız için geliyoruz' diye yürüyüşler yapan LGBTİ örgütünü finanse edecekler.”
Ankara Barosu’nun LGBTİ+ Onur Ayı Haziran’da düzenleyeceği “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve LGBTİ+’lar” etkinliğini hedef gösteren Vatan Partililerin nefret siyaseti, Ankara Barosu tarafından söz konusu avukatın, insan haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle Baro’nun Çocuk Hakları Merkezi'ndeki görevine son verilmesiyle karşılandı. Baro’nun kararına karşı ise Aydınlık ile Ulusal, “LGBT dayatması” ve “LGBT propagandası” nakaratlarını tekrar etti. “LGBT dayatması” nakaratına, hükümet medyasından AHaber, “Ankara Barosu’nda sapkın etkinlik” eklemesiyle ortak oldu.
İnsan hakları prensiplerine aykırı davrandığından Ankara Barosu’nun Çocuk Hakları ve Kadın Hakları Merkezlerinden atılan söz konusu avukatın nefret siyasetini savunan Vatan Partili bir gurubun Ankara Adliyesi önünde “LGBT ideolojisini dayatan baro” pankartıyla aynı nefret nakaratlarını bir kez daha tekrar etmelerini, Aydınlık aktarıyor: “LGBT dayatması... LGBT ideolojisi... LGBT ideolojisinin propagandası... İnsan hakları masalları...”. Aydınlık gazetesinin aracı olduğu nefret siyaseti, Adliye önünde nefret nakaratlarını saydırırken, karalamada sınır tanımıyor: “LGBT hareketi evlat edinme hakkını savunuyor. “Eşcinsel ebeveynler” çocuklarını “LGBT birey” olarak yetiştiriyor.”
Aydınlık’ın aracı olduğu LGBTİ+ düşmanı siyasete, Akit, “İfade hürriyeti lafta! LGBT sapkınlığına karşı çıkan avukatı görevinden aldılar”, “Sapkın homoların hamiliğini üstlenmiş olan Ankara Barosu” ve “Eşcinsel sapkınların arka bahçesi Ankara Barosu” başlıklarıyla dahil oldu.
AKP MKYK Üyesi Av. Ceren Tuncer ise “LGBT dayatması, LGBT propagandası, çürümüş LGBT ideolojisi” gibi nefret nakaratlarını sıralayan söz konusu avukatın sosyal medya mesajını yeniden paylaşırken “LGBT lobisi” nakaratını ekledi: “LGBT etkinliğine tepki gösteren Av. Merve Ayvalı, Ankara Barosu tarafından ÇHM’ndeki görevinden alınmıştır. İfade özgürlüğüne pranga vuran Ankara Barosunun karanlık LGBT lobisi haline getirildiği açıktır.”
AKP’den bir başka isim, “Ak Parti, 24. Dönem Konya Milletvekili, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, Hukukçu” Mustafa Akış, “LGBT dayatması” nakaratıyla “ifade özgürlüğü” diyor ve devam ediyor: “Toplumun her seviyesinde ve her yerde toplumumuzun en temel basamağı ailelerimizi hedef alan küresel LGBT dayatmasına karşı durmak öncelikle hukukçuların görevi olmalı. Özgürlük adı altında emperyalist bir dayatmaya dönüşen ve hepimizi kuşatmayı amaçlayan LGBT konusunda meslek odalarımız da uyanık olmalıdır.”
Yeniden Refah Partisi (YRP) Genel Başkan Yardımcısı Muhammed Fatih Müjdeci, kurumsal ayrımcılık ve nefret suçu çağrısını Ekim ayının ardından Kasım ayında da tekrarlıyor: “Toplumun ahlakını bozan LGBT derneklerinin kapatılması için tüm gücümüzle çalışacağız!” AileApartmanı isimli sosyal medya hesabı da nefret nakaratına aracılık ediyor.
Sağlık Bakanlığı Kayseri Şehir Hastanesi ve Kayseri yerel basını, “Kayseri'de doğuştan rahmi ve vajinası bulunmayan 27 yaşındaki kadın hastaya, hastanın karın iç zarından kapalı yöntemle cinsel organ yapıldığı” haberini paylaştı. Yerel basın, “Sendika başkanından cinsel organ yapımına şok ‘LGBT’ çıkışı!” manşetiyle devam ederken, sosyal medya sahnesine Türk-İş Konfederasyonu’na bağlı bağlı Sağlık-İş Kayseri Şube Başkanı Soner Salcanlıer çıkıyor: “Bu müslüman bir ülkede nasıl kabul edilir? LGBT’leri sevindirmek mi amaç? Yoksa teşviği artırmak mı? Kıyameti koparıp helak etmek mi?”
Urfa Barosu’nun, Terzi Yamağı Barbaros Şansal’la düzenleyeceği etkinliğe karşı ayrımcılık ve nefret suçu çağrısıyla gelen tepkiler üzerine Baro’nun etkinliği güvenlik gerekçesiyle iptal ettiği 2022 Mart ayının ardından, gene Urfa yerelinden bu kez de, “Urfalılar'dan Murat Övüç'e tepki yağdı” haberleri geldi. Urfa yerel basınından Urfa Star isimli internet gazetesi, “Zaten Urfa'ya yakışmazdı..” derken, “Murat Övüç'ün konserinin iptal edilmesinin yanı sıra bu işletmede 7 Ekimden bu yana farklı sanatçılar sahne almış ve konserlerini sürdürmüştür” bilgisini geçti. Sosyal medya hesabından Vali, Belediye Başkanı ve AKP Şanlıurfa İl Başkanı’nı haberdar eden Urfa Değişim Gazetesi, ayrıca, “stk tepkisi” haberine de İHH Şanlıurfa Temsilcisi ile Temiz Toplum Fedarasyonu Genel Başkanı’nı etiketlediği görüldü: “Özel bir mekânda sevenleriyle buluşmak üzere Şanlıurfa’ya gelecek olan Murat Övüç kentte istenmeyen kişi olarak görüldü. Dini inançlarının yüksek olduğu kentte Övüç tepkiyle karşılandı.”
İHH Şanlıurfa Temsilcisi Behçet Atila, Şanlıurfa Milletvekili Bekir Bozdağ’ı da etiketlediği sosyal medya paylaşımıyla, “LGBT Temsilcisi Murat Övünç bu hafta sonu Urfa' program yapacakmış. Peygamberler şehri Şanlıurfa'nın deplğerli halkının kahır ekseriyeti bu rezilliği istemiyor, yüzlerce mesaj alıyoruz. Bu program iptal edilmeli” diye buyurdu.
“Dinine Diline Irkına Bakmadan, Haklıdan Taraf, Mazluma Yoldaş” mottolu Temiz Toplum Federasyonu Genel Başkanı Mahmut Demir sosyal medya hesabı ise “Şanlıurfa'da yapacak program mı kalmadı. Vali beyi programın iptal edilmesi için göreve davet ediyoruz. Ahlaksızlık normal bir eylem değildir, Normalleştirilmesine karşıyız” paylaşımı yaptı. Bir başka sosyal medya hesabı ise “ne olduğu belli olmayan mahlukat” ifadesini kullandı.
Şanlıurfa Barosu’nun, bu kez de, Kadın Hakları Merkezi’nin 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında planladığı “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” etkinliği hedef alındı.
Urfa yerel basını, Şanlıurfa Barosu’na kayıtlı bir kadın avukatın, Baro’nun Kadın Hakları Merkezi’nce duyurulan etkinliğin iptali için dilekçe verdiğini duyurdu. Gazete İpekyol’a konuşan söz konusu kadın avukat, Urfa Barosu’nun “toplumsal cinsiyet” etkinliğinin, “İstanbul Sözleşmesi'ne zemin hazırladığını” söylüyor ve gerisi geliyor: “Bu seminerlerin amacı, aile yapısını çökertmek ve eşcinselliği özendirmektir... 6284 sayılı kanun uygulamaları ve İstanbul Sözleşmesi temel alınarak ‘toplumsal cinsiyet eşitliği’ terimi güzellemeye çalışılıyor... kirli ve sapkın lobiler... eşcinsel zihniyetler... sapkın zihniyetler...”
Şanlıurfa Barosu’na kayıtlı, geçmişte Saadet Partili erkek avukat ise Baro’nun Kadın Hakları Merkezi’nin 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü etkinliğinin iptalini isterken, “LGBT+ propagandası” nakaratını tekrar ettiği sosyal medya hesabından şu paylaşımı yaptı: “Şanlıurfa Barosu Urfa halkının milli ve manevi değerlerini hiçe sayarak İstanbulSözleşmesi ve 6284 s. Kanun çerçevesinde "Toplumsal Cinsiyet" konusunu işlemeye devam ediyor. Baro imkanlarıyla yapılan LGBT propagandasını esefle kınıyorum!”
LGBTİ+’ların eşit yurttaşlık haklarına karşı “aile” buluşması adı altında organize edilen nefret yürüyüşünün bir benzeri geçen sene Urfa’da da yapılmış, LGBTİ+’ların var olma ve hayat hakkını hedef alan nefret organizasyonunda “üstüne çarpı atılmış LGBT” dövizleri taşınmıştı.
Homofobik nefret medyası: LGBTİ+ düşmanlığının hem aracısı hem üreticisi
LGBTİ+’lara karşı nefret siyasetini sahiplenen hükümet yanlısı medya, homofobik nefret söyleminin hem aracısı hem doğrudan üreticisi olmayı Kasım ayında da sürdürdü.
Ahmet Tübcel, “usta gazeteci”ymiş ve de İzmir Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı, Temizeller tv programı yapımcısı, “İzmir siyasetindeki gelişmeleri tüm ayrıntılarıyla” kaleme almış: “aile yapısını bozan lezbiyen, homoseksüel ve travesti hakları savunucusu LGBT‘ye destek politikasını...”
Vatan Partisi’nin yayın organı Aydınlık gazetesi, Hükümet medyasının hedefindeki Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yönelik karalama kampanyasına, AYM’nin Kaos GL kararıyla katıldı. Aydınlık, “AYM’nin tartışmalı kararlarından bazıları” diyor, “Anayasa Mahkemesi (AYM), birçok tartışmalı karara imza attı. Onlardan bazıları şöyle” diye devam ederken, “Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırma ve Dayanışma Derneğinin yapacağı yürüyüşün yasaklanması üzerine dernek Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edilmediğine oy çokluğuyla” karar verdiğini aktarıyor ve “Çoğunluğun kararına katılmayan” Anayasa Mahkemesi üyelerinin karşı yazısını hatırlatıyor. Kaos GL Derneği, 2016’da 17 Mayıs Uluslararası Homofobi ve Transfobi Karşıtı Gün dolayısıyla yapılmak istenen Homofobi ve Transfobi Karşıtı Yürüyüş’ün Valilik tarafından yasaklanması, yasağa karşı açılan davanın ve bu karara itirazlarının da reddedilmesinin ardından yasağı Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşımıştı.
Hükümet medyasından Takvim gazetesi, muhalefet karalama bahaneli nefret yayınında, CHP kurultayında Kemal Kılıçdaroğlu ile Özgür Özel’in selamladıkları isimlerden tutuklu Osman Kavala’yı vesile edip bir kez daha (1, 2) LGBTİ+ derneklerini karaladı. Osman Kavala, “İddianamelerin amacı suç işlemiş olanları ortaya çıkarmak olsaydı ve iddia makamı iddianamedeki kurguya gerçekten inanıyor olsaydı, Soros’un da sanıklar ya da şüpheliler listesinde olması gerekirdi. Ama amaç bu değil, Soros’un ismini kullanarak algı yaratmak. Bu şekilde Gezi protestolarının dış komplo sonucu olduğu söylemine uygun bir kurgu hazırlanmış oluyor. Kendisiyle ilgili yaygın kanaatlerden dolayı Soros’un içinde aktör olduğu bir anlatı, delile ihtiyaç olmadan da ikna edici bulunuyor” derken, Takvim, hedef gösteren hep aynı nakaratları bu kez de CHP kurultayıyla tekrar ediyor: “CHP'li Kemal Kılıçdaroğlu ve Özgür Özel terörden tutuklu Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş'ı demokrasi kahramanı ilan etti... Kızıl Soros Osman Kavala... Kaosun başlangıcı... Açık Toplum Vakfı... Kaos Gey ve Lezbiyen Araştırma ve Dayanışma Derneği...”
Takvim’in homofobik nefreti sınırları aşıyor, Tayvan, Nepal ve Tayland meclislerinin yasama çalışmalarına kadar karışıyor, evlilik eşitliğini tanıyamazsınız diyor: “Sapkınlık mecliste oylanacak... LGBT terörü... LGBT lobisi... Tayland sapkınlığı yasal hale getiriyor...”
CHP kurultayının ardından Türkiye Gazetesi, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 13 yıllık genel başkanlık döneminde imza attığını söylediği “onlarca skandal”a örnek veriyor: “Özgürlük adı altında aile kurumuna zarar veren LGBT’ye desteğini hiçbir zaman esirgemedi. 14 Mayıs’ta yapılan seçimlerde billboardlara “Cinsel yönelim dezavantaj olmaktan çıkacak” reklamları verdi.”
“Eşcinsel olduğu için hakemlikten men edilen Halil İbrahim Dinçdağ” yaşadığı ayrımcılığı ve adalet arayış sürecini T24’e anlatıyor, Akit ise çalışma hayatında cinsel yönelim ayrımcılığını savunuyor, hakem Dinçdağ’ın en temel Anayasal güvenceyle hak arayışına hakaret ediyor: “İsminden utan bari! Eşcinsel olduğu için hakemlikten men edilen Halil İbrahim Dinçdağ AİHM'e başvurdu”
Hükümet medyasından ırkçı ve homofobik nefret organı Takvim, güya Gazze’yi savunuyor: “İki lanetli bir arada: Hem siyonist İsrail hem LGBT!”. Takvim, elinde gökkuşağı bayrağı tutan işgalci İsrail askerli kolaj-görselli sosyal medya paylaşımında grafik yaratıcılığını konuşturuyor: “tankTOPu, bunlar hem siyonist hem lubunya”. “LGBT terörü” nakaratını da kullanmayı ihmal etmeyen Takvim, İsrail ordusunun, “LGBT dostu” olduğunu söylerken hemen ardından “aynı zamanda dünyanın en korkak ordusu” olduğunu ekliyor.
LGBTİ+ düşmanı nefret siyasetinin hem aracısı hem doğrudan üreticisi olan hükümet medyasından Sabah, ayrımcı dile ve nefret söylemine “mikrofon” tutmaya devam ediyor: “Manken Deniz Akkaya: “LGBT faşist bir zihniyete sahip”” Gene bir Tuba Kalçık nefret yayınında, Sabah gazetesi, nefrete aracı olurken doğrudan hedef gösteriyor: “Aileler, Çocuklarını LGBT’den Korumalı”. Güya “soru” geliyor: “LGBT'ye yönelik yaptığınız eleştiriler de var. LGBT kadın derneklerinin yürüyüşlerinde de yer alıyor...” Deniz Akkaya da “pas”ı alıyor ve saçtıkça saçıyor: “Çok yanlış buluyorum. Kadın dernekleri neden bunları destekliyor ki? Çok saçma. Amerika'da şimdi kıyametler kopuyor, LGBT'ye karşı büyük bir tepki var, aileler ayaklanmış durumda. Bizde ise, sanat dünyasındakiler bile sahip çıkıyor... Faşist bir zihniyete sahip LGBT... Seküler kesim, şuursuzca LGBT'ye sahip çıkıyor... Sosyal medyadaki bu yozlaşmadan dolayı ben kapatılması taraftarıyım. Çok pis bir ortama dönüştü. Anneler ve babaların bu ortamda çocukları kontrol etmek çok önemli. Lütfen çocukları başı boş bırakmasınlar. Onları bu pis dünyadan korusunlar.”
Kayseri Gündem gazetesi, Ekim ayında, “LGBT propagandası ve meşrulaştırılması”, “LGBT+ ve cinsiyetsizlik propagandası”, “Ahlakın ve dinin izin vermediği; bu tür etkinlikler”, “LGBT gibi sapkın bir yapı” nakaratlarıyla sanatçı Ayta Sözeri’ni hedef almış, gazetecilik adı altında doğrudan ayrımcılık talep etmişti.
“Mülkiyeti Belediyeye ait olan bir salonun 7 Aralık'ta, LGBT propagandasına yönelik Ayta Sözeri konserine ev sahipliği yapacak olmasına vatandaşlardan büyük tepki geliyor” çığırtkanlığına devam eden Kayseri Gündem gazetesi, gene Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı ile birlikte Kayseri Valisi, Kayseri Belediye Başkanı sosyal medya hesaplarını etiketleyerek “'LGBT Konseri İptal Edilmelidir'” manşetiyle ayrımcılık ve nefret çağrısını Kasım ayında da sürdürdü.
“Ahlakın ve dinin izin vermediği” nakaratını tekrar eden yerel gazete; “genel sağlık ve asayişi tehdit eden ve milli güvenlik meselesi haline gelen girişimler” ithamıyla gazetecilik etiğini ve eşiğini aşarak söz konusu sanat etkinliği ile sanatçı Ayta Sözeri’nin cinsiyetiyle cinsiyet kimliğini kriminalize etmeye kalkıştı.
Kaos GL’den aylık nefret söylemi takibi
Kaos GL, sosyal medya ortamları ile internet yayıncılığında cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve cinsiyet ifadesi ile LGBTİ+ varoluşlara yönelik ayrımcı yaklaşım, homofobik ve transfobik söylem içeren haber ve gelişmeleri takibe alıyor.
Böylece Kaos GL, internet yayıncılığında dikkat çeken, sosyal medya ortamlarında öne çıkan Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks (LGBTİ+) odaklı homofobik ve transfobik nefret söylemi üreten ve yayan haberler ile mesajların aylık takibini ve irdelemesel kaydını tutuyor.
Ayrımcı, ırkçı, homofobik, transfobik unsurlar taşıyan ifadelere nefret söylemi denilmektedir. Bir gruba ya da o gruba üyeliği nedeniyle bir kişiye yönelik düşmanlıktan kaynaklanan ve o gruba yönelik düşmanlığı gösteren veya cesaretlendiren ifade biçimleridir. Nefret söylemi, nefret suçuna teşvik ya da eşlik edebileceği için, bu iki kavram birbiriyle bağlantılıdır.
Nefret söylemi, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tavsiye kararında, “nefret biçimlerini yayan, teşvik eden, savunan ya da haklı gösteren her tür ifade biçimi” olarak tanımlanıyor: “Cinsel yönelim veya cinsiyet kimliği temelli ayrımcılık Avrupa Konseyi standartlarıyla bağdaşmaz.”
“Nefret söyleminin genellikle toplumda azınlık durumunda olan gruplara yönelik gerçekleştiği düşünüldüğünde, yaygınlaşması sonucunda zaten genellikle görünmez olan bu gruplar çoğunluk grupların bu tarz yaklaşımları ile muhatap olmamak adına daha da fazla oranda görünmez hale gelmektedirler. Nefret söylemine yönelik devlet tarafından aktif bir karşı koyuş ortaya konulamadığı durumda ve ifade özgürlüğü adına bu tür ifadeler koruma gördüğünde, bu durum devletin hoşgörüsüzlüğe ve nefrete karşı azınlık grupların korunması yerine bu tür görüşlerin yayılmasını tercih ettiği anlamına gelecektir.”
Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks (LGBTİ+) terimleri ile tanımlarını, LGBTİ+’lara yönelik ayrımcılık ideolojileri ve anlamlarını, insan hakları ve ayrımcılıkla ilgili terimler ve tanımlarını ve daha fazlasını, Kaos GL Derneğince yayınlanmış “LGBTİ Hakkında Sıkça Sorulan Sorular ve Cevapları” kitapçığında bulabilirsiniz.
Not: Bu dizide, internet ortamı ile sosyal medyadan yapılan alıntıların yazım hatalarına dokunulmuyor; olduğu gibi alınıyor.
Etiketler: medya, nefret suçları, siyaset