10/05/2023 | Yazar: Ali Erol
Nisan ayı gazetelerinden homofobik nefret “köşe”lerini Hürriyet, Türkiye, Yeni Şafak, Star, Doğru Haber, Akşam, Milat, Akit ve yerel basın yazarlarından derledik.
Çizim: Berrin Simavlıoğlu, Kaos GL
Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, eşcinsel yönelimin ve cinselliğin sapıklık veya suç olmadığını hatırlamış, “kişinin cinsel tercihi kendisini ilgilendirir” diyor...
Türkiye Gazetesi yazarı Dr. C. Ahmet Akışık’ın gönlünden geçen “teknofest” gençliği homojen hepten hetero ve de “LGBT”yi dinine ve toplum düzenine aykırı bulurmuş...
Yeni Şafak yazarı Ersin Çelik, cinsel yönelim ayrımcılığı yapmayacağını söyleyen İyi Parti’ye yönelik manipülasyonu yetmeyince arada nefret ile terör kokteyli karıyor ve nihayet LGBTİ+’ları karalamak için iftirada sınırları aşıyor...
Star yazarı Mustafa Sabri Beşer, LGBTİ+’lara “iç düşman” muamelesi çekiyor, çözüm olarak da Lut Kavmi ile Pompei kenti hatırlatması yapıyor...
HÜDAPAR’ın gazetesi Doğru Haber köşe yazarları seçim çalışmasında: “Evet, HÜDAPAR bir tehdittir... ne kadar sapkın, ahlaksız, ateist, dinsiz, eşcinsel, komünist, ulusalcı grup varsa...”
Nefret köşelerinden seçim geçidi nakaratları Akşam ve Milat yazarlarından geliyor: “Neslimize savaş açan LGBT sapkınlığı”, “Sapık LGBT destekçileri”
Akit’in Nisan köşelerinden hep aynı nakarat: “Sapkın”, “müptezel”, “LGBT’li”, “LGBT sapkınları”, “gay tipli, lezbiyen tipli”, “gayliğe-lezbiyenliğe, homoseksüelliğe kanuni güvenceler getirmek”
Yerel basın Nisan ayı köşelerinde nefret siyasetinin seyri: “TOP... sapkınlık... (LGBT) Eşcinsel ve diğer sapmalar... LGBT illeti... LGBT mikrobu... LGBT Lutilik... Eşcinsel cinsel sapkınlık... Domuz eti... Lgbt’nin önünü açmak...”
LGBTİ+ toplumuna, kurumlarına ve kişilere karşı cinsiyetçi ve homofobik dezenformasyona ortak olan, doğrudan üreten, yayan ve teşvik eden muhafazakâr ve hükümet yanlısı medya organlarından nefret köşelerini Nisan ayı boyunca Hürriyet, Türkiye Gazetesi, Yeni Şafak, Star, Doğru Haber, Akşam, Milat, Yeni Akit ve yerel basın yazarlarından derledik.
Homofobik nefret söylemiyle bendini aşıp “köşe”lerine sığmayan, LGBTİ+’ları düşmanlaştırarak hedef gösteren gazete yazılarını okuyoruz...
Hürriyet yazarı Selvi, eşcinselliğin suç olmadığını, şantaj malzemesi yapılamayacağını hatırlamış
Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, eşcinsel yönelimin ve cinselliğin sapıklık veya suç olmadığını hatırlamış, “Kişinin cinsel tercihi kendisini ilgilendirir” diyor.
“Siyasi kulisleri karıştıran kaset iddiası FETÖ yöntemidir” başlıklı yazısına, “Bir internet sitesinde birkaç gündür bir milletvekilinin eşcinsel ilişki kaseti olduğundan söz ediliyor” diye başlıyor. “Eşcinsel kasetin siyaseti karıştıracağı ifade ediliyor. Kaseti olan kişinin muhafazakâr bir partinin üst düzey yöneticisi olduğu belirtiliyor” diye devam ediyor.
“Bu yöntemi sadece FETÖ değil, aynı zamanda organize suç örgütleri ya da şantajcı kesimler de kullanır” diyen Hürriyet yazarı Selvi, ekliyor: “Kişinin cinsel tercihi kendisini ilgilendirir. Ama birileri kaset üzerinden siyaseti dizayn etmek istiyorlarsa buna karşı çok kararlı ve ilkeli bir tavır koymak gerekiyor. FETÖ tarzı bir operasyona alet olmamak gerekir. Yeni bir şantaj-montaj kasetine prim vermemek gerekir.”
LGBTİ+ hareketi yıllardır “açılmak” hak, “ifşa” suçtur siyaseti sürdürüyor. Hâliyle Hürriyet yazarı Selvi’nin anlatmaya çalıştığı gibi kişilerin cinsel yönelimlerine şantaj malzemesi muamelesi çekilmesi kabul edilemez. Açılıp açılmamaya LGBTİ+ kişilerin kendisi karar verir ama açılma olanaklarını hazırlamak ve ayrımcılığa karşı kamusal yükümlülük anayasal eşit yurttaşlık meselesidir. Ha, ortada iflah olmaz bir homofobik varsa ve LGBTİ+ kişi ve kurumlara karşı ayrımcılık ve nefret suçlarına sistematik çağrı yapıyorsa o zaman onun anladığı dilden konuşmak da LGBTİ+ hareketine meşrudur yoksa nefret siyasetine aracı olmakla yetinmeyip doğrudan üretenlere değil.
LGBTİ+ yurttaşları düşman gibi gösteren, yetinmeyip LGBTİ+’ların uğradığı şiddet, baskı ve haksızlığa karşı çıkanları da itham eden nefret diliyle devletin fizik zorundan başka söyleyecek tek bir yeni sözü kalmayan nefret siyasetinin savunucusu ve aracısı olan Hürriyet köşe yazarı Selvi’nin LGBTİ+ yurttaşları hedef alan homofobik nefret söyleminin sistematik sürekliliğini hatırlayalım: “Marjinal gruplar”, “sapkın LGBT”, “LGBT sapkınlığı”, “İster PKK’lı ol ister LGBT’yi destekle”
Türkiye Gazetesi yazarının gönlünden geçen “teknofest” gençliği “LGBT”yi “dinine ve toplum düzenine aykırı” bulurmuş
Türkiye Gazetesi köşe yazarı Dr. C. Ahmet Akışık, “Ecdadının ruh köküne bağlı Teknofest gençliğin doğuşu” başlığı altında, “ecdadının mirasına sahip çıkan, Batı’ya ve Batı tarafından kurulan bütün tuzakları paramparça eden “Yerli ve Milli” bir şahlanışla bir gençlik doğmuştur” diyor ve devam ediyor:
“Bu gençlik, Teknofest Gençliği’dir. Bu gençliğin İslamî ve Millî belli başlı - olan ve olması lâzım gelen – bazı özellikleri, şu başlıklar altında ele alınabilir: Vatanına ve Benliğine Sahip Çıkar, Teknofest Gençliğinin bu özelliği şöyle açıklanabilir: Toplumun en önemli yapı taşı olan ailenin temelini nikâhlı erkek ve kadın oluşturur. Nikâhsız beraberlikleri, LGBT ve diğer gayri ahlâkî yaklaşımları, dinine ve toplum düzenine aykırı bulur.”
Türkiye “köşe” yazarı Dr. C. Ahmet Akışık’, daha önce de, “İstanbul Sözleşmesi ve Diyanet’in sapıklığa karşı çıkışı” başlıklı yazısıyla hatırlayalım: “Kendilerini Sekülerizm girdabına kaptıranlar, kurtulabilmek için İslam çığlıkları atıyor ve temize çıkmak istiyorlar. Hayır, biz bu değiliz, diyorlar. Biz, “eşcinselliği, LGBTİQA+’yi savunmuyoruz” diyorlar. KADEM ve benzeri başörtülü feministler böyledir.”
Yeni Şafak yazarı Çelik, İyi Parti’yi karalaycam derken LGBTİ+’lara iftirada sınırı aşıyor
Yeni Şafak köşe yazarı Ersin Çelik, “İYİ Parti’nin ‘cinsel yönelim’ vaadi: LGBT’nin sınırlarını da aşıyor” başlığı altında, İyi Parti’nin, ““cinsel yönelime dayalı ayrımcılığın önüne geçme” sözünü vermesi”nden pek rahatsız olduğunu belli ediyor.
AKP’nin seçim beyannamesini, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı beyannamenin en dikkat çeken kısmı aile kurumunu güçlendirmeye yönelik destek ve evliliği teşvik edici paketlerdi” diye sunan Yeni Şafak yazarı, ardından İyi Parti’ye geçiyor:
“Akşener’in partisi 14 Mayıs beyannamesinin 112. maddesinde “Cinsel yönelime dayalı ayrımcılığın önüne geçmek adına herkesin eşit olduğu ilkesini benimseyeceğiz” deniliyor. Madde ilginç bir şekilde “Kadına Yönelik Şiddet” bölümünün sonuna konulmuş. İktidar olma ve ülkeyi yönetme iddiasındaki masanın kurucu ortağının “cinsel yönelime dayalı ayrımcılığın önüne geçme” sözünü vermesi; LGBT örgütlerinin ve eşcinsellerin başta Amerika ve Avrupa olmak üzere birçok ülkede altına sığındıkları o büyük şemsiyenin Türkiye’de de açılmak istendiği anlamına geliyor.”
Yeni Şafak yazarı Çelik, İyi Parti’nin seçim beyannamesini “ifşa” edecek ya, “Verilen sözün dayanağı da zaten Avrupa Birliği. Cinsel yönelimin önünü açmayı taahhüt eden maddenin altının nasıl doldurulacağını anlamak için Avrupa Konseyi’nin 2011 yılında yayımladığı “Cinsel Yönelim veya Cinsiyet Kimliği Temelli Ayrımcılıkla Mücadele” başlıklı raporuna bakmak gerekiyor” diyor ama LGBTİ+ hakları konusunun Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girebilmesi için önüne konan kısa ve orta vadeli hedefleri gösteren Katılım Ortaklığı Belgesi ile başladığını, Başbakan Bülent Ecevit’in 2001’de kabul ettiği programı AKP Hükümetin devraldığını, Türkiye’nin ilk ödevinin “işgücü ve sosyal konular” başlığı altında çalışma hayatında cinsel yönelim ayrımcılığını ortadan kaldırmak olduğunu bilmezden geliyor.
“LGBT Faaliyetlerinin durdurulması ve yasaklanması” hedefiyle LGBTİ+’ların var olma ve hayat hakkını hedef alan “Büyük Aile Buluşması” isimli nefret mitinginin ardından hakkında suç duyurusunda bulunulan Yeni Şafak yazarı, cinsel yönelim ayrımcılığı yapmayacağını söyleyen İyi Parti’ye yönelik manipülasyonu yetmeyince arada nefret ile terör kokteyli karıyor ve nihayet LGBTİ+’ları karalamak için düpedüz yalana başvuruyor, iftirada sınır tanımıyor: “Cinsel yönelim kavramı, LGBT ideolojisinde “cinsel sınırsızlığa” karşılık geliyor. Öyle ki kimi LGBT aktivistleri pedofili gibi bir sapkınlığı bile “cinsel yönelim” olarak adlandırıyor. Cinsel sınırsızlık üzerinden hayvanı, insanı, çocuğu, hemcinsini cinsel anlamda arzulamanın ne kadar hastalıklı olacağından ziyade “cinsel yönelim” diyerek normalleştirme çabası LGBT ideolojisinin en temel yapıtaşlarından.”
Star yazarı Beşer, LGBTİ+’lara “iç düşman” muamelesi çekiyor
LGBTİ+’ların tarihte günah-suç-hastalık cenderesinin en ağır tezgâhlarından geçtiği gerçeğini ilk kez duyuyormuş numarası çeken; “devlet ve millet düşmanları”na karşı “aile”yi korumak adına deizmden girip drag şovdan çıkan; “sapkın LGBT” söylemiyle yetinmeyen diliyle “sokaklarda boy göstermek”, “konserlerde paçavralarını sallamak”, “sapkın yaşam biçimlerini utanmadan gözler önünde yaşamak” gibi sözleriyle nasıl olsa LGBTİ+’lara karşı homofobik nefret söylemi saçmanın bedava olduğunu bilen; hak hukuk takmadan doldurduğu köşe yazılarını nihayet “ne idüğü belirsiz” ve “ahlaksız” insanlar sıfatlarıyla taçlandıran Star yazarı Mustafa Sabri Beşer, “Eşcinsellik haram değilse, haram olan ne?” diye yakınıyor: “İnsanlığa ait bütün değerleri yok etmeye kararlı olan küresel ifsat komitesi...”
“Toplumu ifsat etmek için sahaya sürülen LGBT sapkınlığı” diyor Star köşe yazarı, sonra da, Anayasal güvenceyle kurulmuş LGBTİ+ derneklerini hem Anayasal haklar hem Dernekler Kanunu kapsamında çalıştıkları halde, 12 Eylül ağzıyla önyargı'dan itham'a makul şüphe ile devam ediyor: “bazen bir dernek aracılığıyla, bazen bir kişi eliyle, bazen gösteriler yapmak suretiyle...”
“Bendeniz” diyor, Star köşe yazarı, “bir bilim insanı değilim, hoca da değilim, filozof hiç değilim ancak bir aile reisiyim... bir Müslümanım” diyor sonra hep aynı nakaratları sıralıyor: “LGBT lobilerinin ifsat savaşlarına yönelik toplumu kâh kalemimle kâh sözümle, cürmümce bilinçlendirmeye çalıştım... Çocukların zihinlerinde oluşabilecek LGBT algısının, dijital mecralar marifetiyle her fırsatta tekrar servis edilmesi noktasında zaten şikayetçiyiz.”
LGBTİ+’lara “iç (1, 2) düşman” muamelesi çekmeye geçen Star köşe yazarı Beşer, “Düşmanı bilirseniz ona göre hazırlık yaparsanız. Ya düşmanınız içinizde büyütülmeye çalışılıyorsa ona karşı nasıl bir hazırlık yapabilirsiniz?” sözleriyle devam ediyor:
“Peki, Canan'ın ileri sürdüğü "eşcinsellik haram değildir" söylemi ne kadar doğru? Öyle olsaydı eğer Lut Kavmi niçin yerin dibine geçirilmek suretiyle helak edilsindi? Öyle olsaydı eğer Pompei kenti niçin kızgın lavların altında helak edilsindi? Eşcinsellikle ilgili çok bilinen bu iki olay bile eşcinselliğin ne kadar tehlikeli olduğunun en büyük kanıtı değil mi? İslam normatif kurallarıyla sosyal yaşamı düzene sokan bir dindir. İlkeleri ve değiştirilemez esasları yani sabiteleri vardır. Bu bağlamda Diyanet İşleri Başkanlığı fetvayı: "İslam'da zina ve bütün çeşitleriyle eşcinsel ilişki haramdır." diyerek noktalamış olsa da çamurun izinin kalmaması da mümkün değil.”
HÜDAPAR’ın Doğru Haber köşelerinden tehdit: “Evet, HÜDAPAR bir tehdittir”
HÜDAPAR’ın gazetesi Doğru Haber yazarları “köşe”lerinde seçim çalışması yapıyor.
“Eşcinsel sapkınların rahat bir şekilde örgütlenip yürüyüş yapabildikleri”nden dert yanmasıyla hatırlayacağımız Sadullah Aydın, Doğru Haber köşesinde, “Evet, HÜDAPAR Bir Tehdittir!” başlığıyla seçim çalışmasında: “HÜDA PAR, Kürtlük adına Kürtlerin inancına, geleneklerine, kültürüne, değerlerine düşman olan ne kadar sapkın, ahlaksız, ateist, dinsiz, eşcinsel, komünist, ulusalcı grup varsa, onları Kürtlerin sırtından güçlendirmek, meclise taşımak, milletvekili yapmak isteyen sahte Kürtçülere dur diyeceği için bir tehdittir!”
Doğru Haber yazarı M. Emin Özmen, kendi kendine “Zor sorular” soruyor: “Anadolu halklarına rağmen bir siyasi parti, LGBT’yi nasıl savunur ve bunu insanlara nasıl anlatır? İnsanın fıtratına, özüne, örfüne, psikolojisine ters olan bir şeyi birileri neden savunur, bunun için ne der? Kürtlerin içerisinde etkinlik kazanmaya çalışan PKK, dolayısıyla da HDP, açılımını yazmaya hayâ ettiğim LGBT’yi hangi argüman ile savunur?”
“Post modern “kanaat önderliği” ve seçme hürriyeti!” başlığıyla, sırada Doğru Haber köşe yazarı Dr. Abdulkadir Turan var: “Türkiye’de en geç 2011’den bu yana Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğine karşı, bir iktidar üretme arayışına girenler, Gezi Parkı olaylarında açıkça izlendiği üzere post modern kanaat önderliğini Türkiye’ye taşıdılar. Pop starlar, unutulmaya yüz tutmuş ve sadece bedenlerini teşhir ederek ya da sapkın cinsel yönelimleri ile kendisinden söz ettirmek isteyen sözde sanat çevreleri bir tür hızlı asansörle aniden “özgürlük savaşçısı” oluverdiler... soyunan... sapkın eğilimlere yönelen...”
Nefret köşelerinden seçim geçidi nakaratları
Diriliş Postası’nda yazarken, “ülkemizde her türlü ifsadın yaygınlaşması için kurulmuş Kaos GL gibi sapkın yapı” ve “LGBT hakları denilen “çürüme””, “ahlak terörü”, “LGBT+İ denen güruh” gibi nakaratlarından hatırlayacağımız Akşam köşe yazarı Murat Özer, Alevi olarak açılan Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na, “Alevi olsaydın” diye ders vermeye kalkıyor: “Sahi Alevi misiniz? Yurdumuzu paramparça etmeye ahdetmişlerle yol yürüyerek mi sadık oluyorsunuz sözünüze. Aile mefhumunu ortadan kaldırıp, neslimize savaş açan LGBT sapkınlığına evet diyerek mi durdunuz sözünüzde?”
Kendisini “stratejist” ve Kocaeli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Milat Gazetesi Yazarı olarak tanıtan Galip İlhaner, “Sapık LGBT destekçileri PKK (YSP) ve CHP’ye oy vermek haramdır günahtır” diyor ve devam ediyor: “Türkiye’nin bütün dinsiz İSLAM düşmanları... LGBT ile birlikte Emek ve Özgürlük İttifakı çatısı altında birleşti... İslam düşmanlarına verilen her oy israftır ve haramdır. LGBT destekçilerine, Kürt Halkını LUT KAVMİ’ne dönüştürme amacında olan HDP, PKK, Yeşil Sol Parti, … ve diğer kuyruklarına verilen her oy vebaldir.”
Akit’in Nisan köşelerinden nefret nakaratları
Nefret söylemi üretme, yayma ve teşvik yayın organı Yeni Akit’in köşe yazarı, aynı zamanda Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu, muhalefet karalama bahaneli homofobik nefret siyasetinden hep aynı nakaratları tekrar ediyor.
“Dananın kuyruğu bugün kopuyor!” başlığı altında: “Seçmensiniz.. Sandık başına geldiniz, önünüzde oy pusulası.. CHP listesine oy verseniz.. İçinde “gaylere, lezbiyenlere özgürlük” diyen de var.. “Gay’lik Allah’ın haram kıldığı eylemdir, toplum gündeminden çıkartmamız lazım” diyen de var...”
“Ele verir talkımı, kendi yutar salkımı! Tabii ki Sülün Osman!” başlığıyla devam: “Gittiğiniz devlet dairelerinde, her türlü entelini-dantelini, gay tiplisini, lezbiyen tiplisini, küpelisini, dövmelisini görüyor musunuz?”
“Bu nasıl “Hak-Muhammed-Ali” yolu?” başlığı altında, güya, Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştiriyor Akit yazarı Karahasanoğlu: ““Hak-Muhammed-Ali” ise.. İstanbul Sözleşmesine dönmek, gayliğe-lezbiyenliğe, homoseksüelliğe kanuni güvenceler getirmek, Hak’ta mı var, Hz. Muhammed(sav)’de mi var, Hz. Ali’de mi var?”
Nisan ayında yazmaya başlayan, sosyal medya hesabını da Nisan ayı başında açan “Selma Savcı” isimli Yeni Akit yazarı, “LGBT sapkınlarında ikinci perde; 'TikTok Kavmi' sahneye hazırlanıyor!” başlığı altında, “sapkın”, “müptezel”, “LGBT’li” diye saydırıyor ve acilinden buyuruyor: “Öncelikle şunu belirtelim, bu sapkınlığın elle tutulur hiçbir yanı yoktur. Ve ne pahasına olursa olsun bu kendini bilmez müptezeller için bir an önce daha ağır maddelerle kanunlar çıkartılıp, bunların yaşam alanlarımızda daha az görülmelerine fırsat sağlanmalıdır…”
Yerel basından Nisan ayı nefret köşeleri
Homofobik nefret söylemiyle bendini de haddini de aşıp “köşe”lerine sığmayan, LGBTİ+’ları düşmanlaştırarak hedef gösteren “köşe” yazılarında yerel basın yazarları geri mi kalsın...
Yerel basından 2023 Nisan ayı nefret köşelerinin nefret siyaseti işte şu başlıklar altında seyretti...
ŞehriSiyaset sitesi yazarı “Gazeteci” Ferhat Aydoğan, “Sosyal medya LGBT’ye veya Uyuşturucuya özendirtiliyor” diyor: “Eskiden sokakta iki kale maç yapıp top oynamak isteyen çocuklar TOP olmaya gidiyor.”
Anadolu Gazete köşe yazarı Nihat Kaşıkçı, “Hadi tercüme edelim” diyor: “Alooo, Temel Reis!.. Eşinin başı örtülü olan Masa elemanları!... Duydunuz mu? Sizin ‘mücahit’, Cumhurbaşkanı olursa, eşcinsel evliliği yasal hale getirecekmiş. Zaten İstanbul ve İzmir belediyeleri öncülüğünde, bu sapkınlığın yollarına asfalt dökmeye çoktan başladılar bile. Ne dersiniz Temel Reis, Bebecen, Kibir Abidesi, size de uyar mı?”
Odak Gazetesi köşe yazarı Mehmet Emin Güzbey: “İstanbul Sözleşmesini hayata geçirecek ortaklarınızla (LGBT) Eşcinsel ve diğer sapmalara, Eşcinsel evliliğe bile özgürlük peşindesiniz. Sizin Kur'anı Kerimdeki Hz. Lut Kavminin lanetinden hiç haberiniz yok mu?”
Günebakış köşe yazarı Ali Öztürk, “Hangi ittifak kazanırsa neleri konuşacağız?” diye soruyor ve devam ediyor: “LGBT illeti... LGBT mikrobu...”
DostBeykoz yazarı A. Raif Öztürk, “Bunlar asla unutulmasın, yoksa!” diye uyarıyor: “Allah’ın gazabını, belâ ve musibetleri gerektirecek eşcinsel evlilikleri, LGBT’Yİ, LÛTÎLİĞİ bile serbest bırakarak koruma altına alacaklarını açıklıyorlar.”
Gazete Rize yazarı Mehmet kasap, “Allah CC. Kur’an’daki Sözleriyle İnsanlara Bilgi Veriyor” diyor ve devam ediyor: “Eşcinsel cinsel sapkınlık, Lüt kavmi gibi cinsel sapkın haramdır.”
İstiklal Gazetesi yazarı Dr. Hüseyin Arif Çakmak, “Bu Feryada Kulak Veriniz!” diyor ve soruyor: “Domuz etinin serbest bırakılması nesilleri bozmaz mı? Lgbt’nin önünü açmak sizi rahatsız etmiyor mu? Ailelerin dağılmasına sebebiyet veren düzenlemelerin yapılması sizleri ilgilendirmiyor mu?”
Not: Bu dizide, köşe yazılarından yapılan alıntıların yazım hatalarına dokunulmuyor; olduğu gibi alınıyor.
Etiketler: medya