15/03/2023 | Yazar: Ali Erol

Şubat ayı gazetelerinden homofobik nefret “köşe”lerini Hürriyet, Star, Doğru Haber, Yeni Asya, Akit ve yerel basın yazarlarından derledik.

Depremin ardından “köşe” yazıları komployla karılmış nefret kokteyliyle doldu Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Homofobik nefret söylemiyle bendini aşıp “köşe”lerine sığmayan, LGBTİ+’ları düşmanlaştırarak hedef gösteren gazete yazılarını okuyoruz...

Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, siyasi espri yapmasın mı: “Muhalefet anayasaya destek vermezse Erdoğan onlara meydanı dar eder; LGBT’den girer, başörtüsü düşmanlığından çıkar”

Star yazarı Resul Tosun: “Ezici çoğunluğu Müslüman olan bu ülkede birileri dinsizliklerini, ateist olduklarını hatta eşcinsel olduklarını açıklamaktan utanmıyorlar”

Aile Bakanı’nın eşcinsellere koştuğu “kamusallaşmama şartı” Doğru Haber yazarı Sülün’ü kesmiyor; daha fazlasını istiyor...

Yeni Asya yazarı, “fıtrata dönüş” adı altında, LGBTİ+’lara onarım terapisi uygulanmalı diyor...

Akit’in komployla karışık nefret kokteyli köşelerinde konu fark etmeden deprem, salgın, siyaset hepsi “LGBT” düşmanlığına çıkıyor...

Lezbiyen evladını savunan refakatçı, Konya Yeni Gün’ün “Prof. Dr.” yazarının midesini bulandırıyor...

Konya Yeni Gün’ün şair köşe yazarı, “LGBT'li insanlara özgürlük verme”ye gelene kadar Medeni Kanun’a bile katlanamıyor...

Yeni Konya yazarı, “yaratılanı severiz, yaratandan ötürü” tekerlemesini sıraladıktan sonra “yerin dibine batsın homoseksüel ilişkiler” diye saydırıyor...

Batman SonSöz’ün yazarı, “yönetime talip olanlar yönelimlerini ortaya koymaya başladılar” diye söz sanatı da yaparmış...

Afyon Kent Haber yazarı, depremin üstüne bir de “Lut kavmi” bedduası okuyor... 

Amasya Yeşilırmak yazarı, Dilipak’tan geri mi kalsın, komployla karışık nefret kokteylini “LGBT”siz mi karsın...

Bir deprem “köşe”si de İstanbul Gazetesi yazarından gelsin: “Türkiye tek yürek olurken LGBT Kahpe piçleri...”

Son olarak Kayseri Anadolu Haber yazarı da şiirini okusun: “İki deprem ile yandı canımız / Dinine saldıranlar ya sapık ya da gey”

LGBTİ+ toplumuna, kurumlarına ve kişilere karşı cinsiyetçi ve homofobik dezenformasyona ortak olan, doğrudan üreten, yayan ve teşvik eden muhafazakâr ve hükümet yanlısı medya organlarından nefret köşelerini Şubat ayı boyunca Hürriyet, Star, Doğru Haber, Yeni Asya, Yeni Akit ve yerel basın (Konya Yeni Gün, Yeni Konya, Batman SonSöz, Afyon Kent Haber, Amasya Yeşilırmak Gazetesi, İstanbul Gazetesi, Kayseri Anadolu Haber) yazarlarından derledik.

Hürriyet yazarı pek espritüel: “Muhalefet anayasaya destek vermezse Erdoğan onlara meydanı dar eder; LGBT’den girer, başörtüsü düşmanlığından çıkar”

Hürriyet köşe yazarı Abdulkadir Selvi, “Erdoğan muhalefet milletvekillerine neden çağrı yaptı” başlığı altında, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın peşinde seçim takibinde.

“Başörtüsü için Anayasa değişikliği” konulu köşe yazılarında “LGBT sapıklığı” ve “sapkın LGBT” nakaratlarına doyamayan Hürriyet yazarı, Erdoğan’ın muhalefete yönelik sözlerini “espri”, “ironi” ifadeleriyle aktarırken, “LGBT’den Vurdu” ara başlığı devam ediyor: “Muhalefet ilginç bir şekilde aileyle ilgili düzenlemeden rahatsız. Onlar aile düzenlemesinden rahatsız olunca Erdoğan da LGBT üzerinden vurdu. “6’lı Masa içinde olanlar, LGBT’yi kimler savunuyor açıklayın” diye yüklendi.”

“Espri siyaseti renklendiriyor. Geçmişte Erbakan ve Demirel’in çok tatlı benzetmeleri olurdu. Erdoğan da yapınca kıvamında yapıyor” diyen Selvi, bizzat “espri” yapmasın mı: “Başörtüsüyle ilgili oylama muhalefet açısından son bir fırsat. Eğer destek vermezlerle Erdoğan seçimlerde onlara meydanı dar eder. LGBT’den girer, başörtüsü düşmanlığında çıkar. Bu millette de karşılık bulur. CHP’yi bilmem ama fatura İYİ Parti’ye kesilir. İYİ Parti de bunun farkında, Erdoğan da. Erdoğan, başörtüsü oylamasında Millet İttifakı’nı çatlatmayı hedefliyor.”

Star yazarı: “Ezici çoğunluğu Müslüman olan bu ülkede birileri dinsizliklerini, hatta eşcinsel olduklarını açıklamaktan utanmıyorlar”

Star yazarı Resul Tosun, “28 Şubat’ın düşündürdükleri!” başlıklı köşe yazısında, “güzel ahlak”, “iyi Müslüman” diye sayıp, “Kimseye küfretmeyi, hakareti tavsiye etmiyoruz” diye ekleyip devam ediyor:

“Ezici çoğunluğu Müslüman olan bu ülkede birileri dinsizliklerini, ateist olduklarını hatta eşcinsel olduklarını açıklamaktan utanmıyorlar, bazılarımız Müslüman olduğumuzu açıklamaktan ilkelerimize bağlılığımızı haykırmaktan utanıyoruz!”

Star yazarı, “28 Şubat” diyor, “tehlike geçmiş değil!” diye ekliyor ve köşe yazısını nihayet aktüel siyasetle bağlıyor: “Altılı Maşa ellerini ovuşturup duruyor!”

Star yazarını, İstanbul Sözleşmesi ve LGBTİ+ toplumuna karşı nefret nakaratlarıyla hatırlayalım: “Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinin kaynağı Kaos GL Derneğinin “Herkes Özgür ve Eşit Doğar” kitapçığı” 

Star yazarı Resul Tosun, 2020 Ağustos’unda, “İstanbul Sözleşmesi tüm kötülüklerin anası mı?” başlıklı köşe yazısında, eşit yurttaşlık kriterine din şartı getiriyor ve “Bu ilişkileri tecviz eden bir din var mıdır?” diye, cevabından emin soruyor: “Eşler anlaşılıyor nikâhlı karıkoca, peki birlikte yaşayan bireylerden maksat nedir? Hem nikâhsız ilişki hem de eşcinsellik gibi diğer sapkın ilişkileri içermektedir.”

Yeni Şafak köşe yazarı Ergün Yıldırım ve Akit’ten Abdurrahman Dilipak gibi Star yazarı Resul Tosun da, İstanbul Sözleşmesi’nde geçen “cinsel yönelim” ve “cinsiyet kimliği” kavramlarının kaynağı olarak Türkçesini Kaos GL Derneğinin yayımladığı, Birleşmiş Milletler’in “Uluslararası İnsan Hakları Hukukunda Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği” konulu “Herkes Özgür ve Eşit Doğar” kitapçığını gösteriyor: “4. maddenin 3. fıkrasında bir de cinsel yönelim ve cinsel kimlikten bahsedilmektedir. BM’nin ‘Herkes Eşit ve Özgür Doğar’ adlı metninin alt başlığı ‘Uluslararası İnsan Hakları Hukukunda Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği’ şeklindedir. Burada İstanbul Sözleşmesi’nde geçen cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ile lezbiyen, gey, biseksüel ve trans kişiler kastedildiği anlatılıyor. Hatta interseks bireylerden bahsediliyor. (E. Yıldırım, Yeni Şafak,29.7.2020) Bunun anlamı eşcinsellik, homoseksüellik ve lezbiyenliği de cinsel hürriyet adı altında kabullendirmenin yasal alt yapısını oluşturmaktır.” 

Köşe yazarı Resul Tosun’u, 20 yıl öncesinden, “kadın dövmeye övgü”süyle de hatırlayalım: “Misvak (diş fırçası yerine kullanılıyor) ve mendil benzeri şeylerle...”

Doğru Haber yazarını, Aile Bakanı’nın eşcinsellere koştuğu “kamusallaşmama şartı” kesmiyor

Doğru Haber yazarı Aynur Sülün’ü, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’ın, “eşcinsel vatandaşlarımız da bizim vatandaşımız ama kamusallaşmamaları şartıyla” demesi kesmiyor, “Aile Bakanının dilinden çözümsüz meseleler” başlıklı köşe yazısında, daha fazlasını istiyor:

“Bakan, eşcinselliğin kamusal alanda kabul edilemez bir durum olduğunun altını çizmekle birlikte eşcinsellerin haklarını korumanın vazifeleri olduğunu belirtti. Söylemde büyük bir çelişki var. Siz, eşcinsel örgütler ne haklar istiyorlar farkında mısınız? Siz onların hak dediklerine tamam deyip önünü açacaksanız onlara karşı olup olmamanız neyi ifade eder ki? Onlar sapkın evliliklerin serbest olmasını, sapkınlığın propagandasını her yerde yapma özgürlüklerinin olmasını, sosyal medyada boy boy çocuklarımızın karşısında irrite yaşam biçimlerini paylaşmayı istiyorlar. Onlara göre tuvaletlerin, kıyafetlerin, ayakkabıların iki cins için de ayrı olması ayrımcılık. Cinsiyetleri ifade eden isim ve takıların yasaklanmasını, kadın-erkek kelimelerinin yerine gender kavramının kullanılmasını, anne baba yerine ebeveyn 1, ebeveyn 2 gibi ifadelerin kullanılmasını istiyorlar. Peki şimdi bu sapkınca isteklere karşı durulmasını isteyen Müslüman halkın hakları ne olacak? Siz sapkınlara olmayan hakları verirseniz bir toplumun genelinin haklarını ellerinden almış olmaz mısınız?”

HÜDAPAR’ın gazetesi Doğru Haber’in köşe yazarı Sülün, 2022’nin Eylül ayında, diğer Doğru Haber köşedaşlarıyla, “LGBT”ye topyekûn imha, topyekûn kapatma istiyordu.

“LGBT dayatmasına karşı” başlıklı yazısında yaptığı topyekûn kapatma çağrısıyla hatırlayalım: “Bu sapkınlığın propagandasının yapılması, faaliyetleri suç kapsamına alınıncaya kadar, dernekleri ve klüpleri kapatılıncaya kadar her Müslümanın tepki göstermesi ve İktidarı harekete geçirecek organizasyonların yapılması elzemdir. Ve geç kalınmıştır.”

Yeni Asya yazarı, “fıtrata dönüş” adı altında, LGBTİ+’lara onarım terapisi istiyor

Hükümet yanlısı olmayan ama muhafazakâr nefret medyasından (1, 2) Yeni Asya’nın köşe yazarlarından Kübra Örnek Korkmaz, “Fıtrat hareketi” başlıklı yazısında, LGBTİ+’lara, “fıtrata dönüş” adı altında onarım terapisi uygulanması çağrısı yapıyor.

“Vücuttaki her organın nasıl fıtri bir vazifesi varsa insanın da vazifesi fıtratına yüklenmiş cihazlarla uyum içerisinde yaşamak olmalı” buyuran Yeni Asya yazarı, “Bediüzzaman’ın da dediği gibi” diyerek devam ediyor:

“Şimdilerde fıtrata zarar veren sapkın fikirlerle karşı karşıyayız. Cinsiyet karmaşası yaşayan LGBT’li bireyler, aileyi ve nesilleri tehdit ediyor. Lut kavminin helakine sebep olan bu sapkınlığı Peygamber Efendimiz (asm) yasaklamıştır: Kadına benzemeye çalışan erkekleri ve erkeğe benzemeye çalışan kadınları lanetle anmış. Bilerek ve isteyerek o hayatları tercih edenler, fıtratla uyuşmuyor. Bu sebeple cinsiyet kimliği bozukluğu konusunda toplumu, aileleri ve gençleri bilgilendirmek gerekiyor. Gerekiyorsa destek alınmalı, fıtrata dönüş yapılmalıdır...

Velhasıl, bizi yanlışlardan alıkoyan fıtri hale bürünmek gerekiyor. Fıtrat hareketiyle aileye ve topluma zarar veren fikirlere karşı dur demeliyiz.”

Akit’in Şubat köşelerinden nefret nakaratları

Yeni Akit yazarlarından Mehmet Duvarbaşı, “Vesayetçilerin vekalet ve veraset savaşları…” başlıklı köşe yazısında, altılı masanın açıkladığı Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ni okuyor: “LGBT-İ oluşumlarına destek verenlerle yol yürümek... Bir tek açık açık söyleyemedikleri, “Ayasofya’yı yeniden müze yapacağız”, “Başörtüsünü kamuda yeniden yasaklayacağız” ve “LGBT-İ oluşumlara alan açacağız” itirafı kaldı!” 

Akit yazarı Mustafa Akgün de, “Kürt Ahlakı ve Mithat Sancar” başlığı altında, Kürt toplumuna akıl veriyor, “aklı başında, İslâm inancına göre yaşayan hiçbir Kürt bunlara oy vermez, vermemelidir” buyuruyor:

“HDP’li Mithat Sancar da adaylarının hususiyetlerini sıralıyor: “Bu topraklarda yaşayan bütün halkların, inançların, kimliklerin, kültürlerin, cinsel yönelimlerin adayını arıyoruz, adayını tartışıyoruz. Böyle bir aday çıkarmak istiyoruz. İşçilerin, emekçilerin, ezilenlerin, alın teri dökenlerin adayı olacak.” Millet şunları diyor: Bu topraklarda yaşayan herkesin cinsî yönelimi bellidir. Erkek erkektir, kadın kadındır. Bunlar ailenin temelini meydana getirirler. Yaratılışlarının gereğine göre yaşarlar. Cinsî sapıklıkları yoktur. Batı pek çok sapıklık gibi cinsî sapıklığı da yaymaya çalışmaktadır. Cinsî sapıklığı bugün Mithat Sancar ve HDP’lilerin bazılarının üstüne kusmuş da kusmuştur. Onlar batının kustuğu cinsî sapıklık bataklığında batmaktadır. LGBT’yi savunmaktadırlar.”

“İyiliğe son çağrı” başlığı altında Akit köşe yazarı Ali Erkan Kavaklı, “İki haftadır deprem haberleri ile yatıp kalkıyoruz” diyor ve ekliyor: “Koca dünyayı fezada sapan taşı gibi çeviren, yerin altına fay hatları döşeyen İlahi Kudret, o hatları ne zaman harekete geçireceğini elbette bilir ve bunu hikmetle yapar. Deprem öncesi ülke ve dünya gündemini hatırlayalım. Her tarafta ahlaksız LGBT’cilerin “cinsiyet tercihi” dayatmaları vardı. AB ve ABD dünyaya fuhşu, ibneliği, terbiyesizliği dayatıyorlardı. Allah, dünyayı şiddetle sarstı ve gündem değişti.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, daha önce, “Aileyi yıkan yasalar kalkmalı, LGBT’ciler Rusya’daki gibi engellenmelidir” çağrısında da bulunan Akit yazarı Ali Erkan Kavaklı için ha deprem ha virüs fark etmediğini hatırlayalım: “Allah virüs belasını başımıza neden sardı?” Çünkü: “Homo evliliklerine ses çıkarmadık.”, “Fahişe, homoseksüel, lezbiyenlik yapan arsızların sokağa taşmasını engellemedik.”

Akit’in eski milletvekili köşe yazarı Şevki Yılmaz, “Ölmek isteyemeyenlere…” başlıklı yazısında, depremin ardından, “bu satırların yazarının ve okuyucularının ölüm yılı, ölüm ayı, ölüm günü ve ölüm saati belli!” diyor ve komplo kolajı korosuna bağlayıp gerisini geleneksel nefret nakaratlarıyla getiriyor: “Tüm maddi belaların ve musibetlerin tetikleyici ana sebeplerinden ve Allah’ımıza alenen isyan demek olan din dışı beşeri şeytani ideolojilere tabi olmaktan vazgeçip bunların tümüne LÂ (hayır) diyerek Şirk düzenlerinden, Faiz, Fuhuş, LGBT cinsi sapıklıkları ve içki, uyuşturucu, kumar gibi tüm haramları yasaklamak için ne zaman adım atacağız ne zaman? Bu haramları ve ailelerimizi yıkmağa yönelik surviver gibi ahlaksız, şerefsiz ve namussuz dizi ve programları medyalarda reklam etmekten, izlettirmekten ar ve hayâ edip ne zaman topyekûn tövbe ve istiğfar edeceğiz ne zaman?”

Akit yazarı Yılmaz, daha önce de koronaya karşı homofobik nefret korosunun çığırtkanlığını yapmış, kendi melanetleri için eşcinsellere iftira atmıştı: “LGBT sapıklığı ve benzeri ahlaksızlıkların bir kısmını yaptıkları için bela ve musibetlere uğrayan geçmiş kavimlerin yerine bu ahlaksız suçların hepsinin işlendiği zalim, soysuz ve ahlaksızların egemenlik kurduğu bir asırda yaşıyoruz!”

Eski milletvekili ve Akit yazarının komployla karışık nefret kokteylinde yok yokken, cinsiyetçi ve homofobik nefret de tabii ki eksik kalmamıştı: “İslami Hayata dönmedikçe afetler, virüsler, salgınlar, biyolojik operasyonlar, 5G, alçak irtifa uyduları tehditleri, Küresel Aşı oyunları, nesilleri yok eden kürtaj ve kısırlaştırma, LGBT ile aile mefhumunu yok etme, İstanbul Sözleşmeleriyle karı-kocayı birbirine düşman etme, Lanzorotte gibi sözleşmelerle sözde çocuk tacizleri duracak diye yeni tehditlere karşı zayıf düşme ve şimdi de hayvan hakları yasalarıyla yarın kestiğimiz kurbanları suç gösterebilecek uygulamaların önünü açabilecek durumlarla muhatap olmak gibi her türlü bela ve musibetler kapımızda olmaya devam edecektir.”

Akit’in eski yazarı Abdurrahman Dilipak için “Deprem, 8 Mart, Hollanda, Müjde Ar, Referandum” falan haftanın gündemi, köşenin konusunun fark etmediğini daha önce kayda geçirmiştik. Akit’in eski yazarı son depremin ardından gene aynı nakaratlarla devam ediyor: “İklim, Karbon ayak izi, 5G’ci, mRNA’cı, Global Resetçi, TransHumanist, Pedefolik, LGBT’ci Satanist Şeytani lobi...”

Lezbiyen evladını savunan refakatçı, Konya Yeni Gün’ün “Prof. Dr.” yazarının midesini bulandırıyor

Konya yerel basınından Yeni Gün gazetesi köşe yazarı Prof. Dr. Meryem Uysal, hastanedeyken kendisine refakatçilik yapan kadının anlattığı hayat hikayelerinden dert yanıyor, “Gafletten Uyanalım Bir Şeyler Yapalım” diyor: “Sohbet iyi başladı. Ancak bir süre sonra farklı bir yöne kaydı. Esprileri fazlaca açık, saçıktı. Bunu sindirmeye çalışırken ailesini anlatmaya başladı. Bir kızının lezbiyen olduğunu, 7 yıldır bir kız arkadaşıyla beraber yaşadığını anlattı. Yetmedi illa ki onun ve arkadaşının resimlerini gösterdi. "Vazgeçiremedik ne yapalım hiç olmazsa çocuğu olmayacak ona şükrediyorum" dedi. Ben neye uğradığımı şaşırdım. Başımdan aşağıya kaynar sular dökülmüştü sanki. Ne düşüneceğimi de şaşırdım bir an. Allah cc kimsenin başına vermesin.”

Konya Yeni Gün yazarı, hem de “Prof. Dr.”, hastayken kendisine refakatçilik eden kadının, önce istemese bile lezbiyen evladına sahip çıkmasını, lezbiyen kızının kız arkadaşıyla bir hayat kurmasını ve kadının bu hayatla barışmasını anlayamıyor: “Belki o hanım da çaresizlikten öyle konuşuyordu bilmiyorum. Kız arkadaşını bir internet sayfasından bulmuştu. Şimdi bütün çocuklarımız bu sitelere kolayca giriş yapabiliyor. Ne denli takip edebiliyoruz? Evlatlarımızı bizden çalıyorlar maalesef. Birden masada midem bulanmaya başlıyor.”

En az on gün “olay”ın etkisinden çıkamadığını söyleyen Yeni Gün yazarı Uysal, devam ediyor: “Çaresizlikten de olsa bir annenin bunu kabullenişi ve etrafa anlatışı da bir başka üzüntü kaynağıydı benim için. Aslında bu konuyu yazmayacaktım. Ancak depremden sonra bunu boynumun borcu bildim. Hepimizin çocukları, torunları var. Tehlike artık evimizin içinde, ellerimizde. Bu konuda topyekün bir seferberlik gerekir kanaatimce.”

Ha, Konya Yeni Gün yazarı elbette, “Sapkın dernek ve kuruluşların talepleri ve yaygınlaşması kesinlikle engellenmeli” diye de ekliyor.

“Ihlamurlar ne zaman çiçek açacak?” diye yol gözleyen, “Gelmedi ne yapalım / Meşguldü herhalde” dizeleriyle “aşk” şiirleri de yazan Konya Yeni Gün yazarı Prof. Dr. Meryem Uysal, 1983 yılında Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesinden mezun olmuş, 1984’de Araştırma Görevlisi olarak atandığı Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesinden 35 yıl çalıştıktan sonra emekli olmuş. Prof. Dr., “lezbiyen”in ne olduğunu, geçip giden ömrünün sonunda, kendisine hizmet eden bir kadın işçiden öğreniyor ama anlamaya önyargısı yetmiyor.  

Konya Yeni Gün’ün şair köşe yazarı, “LGBT'li insanlara özgürlük verme”ye gelene kadar Medeni Kanun’a bile katlanamıyor

Konya Yeni Gün’den bu kez bir erkek köşe yazarı, o da şairmiş, Talip Kazgı, “Yaşasın Devletimiz!” sloganı atıyor. Aynı zamanda “şair” de olan Kazgı, “LGBT'li insanlara özgürlük vermek adına düzenlemeler yapmaya çalışmak hem dini, hem tarihi, hem de kültürel değerlerimiz açısından kabul edilebilir şeyler değildir” diye buyurmaya gelene kadar ta baştan Medeni Kanun’dan giriyor konuya: “Modern zamanların ülkeleri, Medeni Kanunlarında Allah'ı kanunlarda yok saymaya çalışıp sekuler bir hukuk zemini oturtmaya çalışıyorlar, bu da birçok sıkıntıyı beraberinde getiriyor... Allah kadınlar örtünsün diyor, medeni insan bikini ile kadınlar denize girsinler diyor... Azınlık bir grubun, özgürlük adına çoğunluğu rencide ediyor, tahkir ediyor olması eşitlik değil, eşitsizlik demektir. Marjinal grupların hakları adına çoğunluğa tahakküm etmeye çalışmak, adalet değil adaletsizliktir...”

Yeni Konya yazarı, “yaratılanı severiz, yaratandan ötürü” tekerlemesini sıraladıktan sonra “yerin dibine batsın homoseksüel ilişkiler” diye saydırıyor

Yeni Konya yazarı Kazım Öztürk, “Her Zaman Dayanışma İçindeyiz” başlığı altında, “Bir insanımız- dini, ırkı, memleketi, rengi, düşüncesi, fikriyatı… ne olursa olsun- zor durumda kalmışsa amasız, fakatsız, şartsız ve ön yargısız yardıma koşar” ve “Her zaman dayanışma içinde oluş anlayışımız; İslam'dan geliyor. Müslüman olduğumuz için yaratılanı severiz, yaratandan ötürü” gibi tekerlemeleri sıraladıktan sonra geçen seneki ramazan sohbetinden kopyala-yapıştır yaparak sadede geliyor: “Nuh tufanı, Lût kavminin, homoseksüel ilişkileri sonunda yerin dibine batması...”

Batman SonSöz’ün yazarı, “yönetime talip olanlar yönelimlerini ortaya koymaya başladılar” diye söz sanatı da yaparmış

Batman yerel basınından Batman SonSöz köşe yazarı Faysal Yaman, “Cinsel Yönelimlerin Serbestliği De Ne Oluyor” buyuruyor: “Yönetime talip olanlar yönelimlerini ortaya koymaya başladılar. Taleplerin en başında “Cinsel Yönelim Serbestliği” ve " halkların, inançların, kimliklerin, kültürlerin, cinsel yönelimlerin” bir arada ve eşit hak olarak dile getirilmesi.”

İnsani Hak ve Hürriyetler Derneği Batman Şube Başkanı da olan “Eğitimci, Yazar” ve de Batman SonSöz köşe yazarı Yaman’ın, aman da pek özgün “Yönetime talip olanlar yönelimlerini ortaya koymaya başladılar” söz sanatından başka kendisine ait bir sözünün olmadığı anlaşılıyor: “Seçime doğru gidilirken “İnsan hakları” veya “Cinsel Yönelim Serbestliği” adı altında seçim vaatleri arasına giren LGBT sapkınlığı, halk deyimi ileİb..lik,Türkçe g.. ver…lik,Kürtçe qun..lik, ilahi adla “Lutilik” ve benzeri Cinsel Sapkınlıklar ve savunucuları hakkında Psikiyatrist, Yazar Dr. Mustafa Merter oldukça önemli bilgiler veriyor...”

“Bunları savunan kim bir görelim…” ara başlığı ile devam eden Batman SonSöz köşe yazarı, tahmin edileceği gibi “seçime doğru gidilirken” sözü CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar’a getiriyor ve hak hukuk hürriyetten ne anladığını ortaya koyuyor: “İnsani haklar ile insanların sapıklıklarını bir sayandan daha sapık kim vardır?”

Afyon Kent Haber yazarı, depremin üstüne bir de “Lut kavmi” bedduası okuyor

“İffet, haya, adalet”ten anladığının LGBTİ+ yurttaşlara karşı kurumsal ayrımcılık, nefret suçu ve nihayet imhadan ibaret olduğunu açıktan paylaşan Afyon yerel basınından Afyon Kent Haber köşe yazarı Şaban Öztürk’ü, geçen seneden, “kolayından komplo kurmak hatta kurulmuşun nakaratlarını tekrar etmek varken bilgiyi n’apsın”dan hatırlayalım. Depremin ardından Öztürk, “6 Şubat 2023” başlığı altında yazmış: “29 tane homoseksüel sapığı doğru yola getiremeyen koca bir Lut kavmini batıran Allah, elbette emr-i bil maruf nehy-i anil münker yapmaktan aciz olanları da terbiye edecektir!”

Amasya Yeşilırmak yazarı, Dilipak’tan geri mi kalsın, komployla karışık nefret kokteylini “LGBT”siz mi karsın

Amasya yerel basınından Yeşilırmak Gazetesi köşe yazarı Şaziye Aslı Çuhadar, “Savaş Şekil Değiştirir” başlıklı yazısında, “Türk'ün topla tüfekle devrilmeyeceğini bilenler, psikolojik ve farklı savaş tekniklerini çoktan başlattı” diyor, “Kadim bilgiye sahip donanımlı en çokta yaşlılarımızı hedef alarak bulaşıcı hastalık Corona ile etkisiz hale getirdiler” diye devam ederken Dilipak’tan geri mi kalsın, komployla karışık kolajına “LGBT”yi katmasın mı yani: “Bunun için flörürlü diş macunları, wifiler, frekanslar, insanın nefsani zaafları, ahlâksızlığı normalleştirme gibi iğrenç silahları ve daha fazlasını kullandılar. Türk'ler savaştan hiç çıkmadı ki! Savaş sadece hep şekil değiştirdi.  Gençlerimizin ahlâk yapısını bozup lgbt'yi normal gösterip cinsiyetsizleştirmeye çalışıyorlar.”

Bir deprem “köşe”si de İstanbul Gazetesi yazarından gelsin: “Türkiye tek yürek olurken LGBT Kahpe piçleri...”

Depremin ardından bir köşe yazısı da İstanbul yerel basınından İstanbul Gazetesi yazarı Saki Akyüz’den gelsin: “Türkiye tek yürek olurken İçimizdeki işgal döneminden sonra kovulan gömülen atalarının geride bıraktıkları LGBT Kahpe piçlerinin yaydıkları yalan dolan fitnelikleriyle uğraşıyoruz..”

“Siyasi Yağmacılar” başlıklı köşe yazısına, “Yüzyılın felaketi karşısında Türkiye tüm devlet birimleriyle teyakkuza geçerken deprem bölgesine günler sonra giden muhalefet, gecesini gündüzüne katan Kabine üyelerini hedef göstermekten geri durmadı” bilgisiyle başlayan İstanbul Gazetesi yazarı, aynı zamanda “Gazeteci ve İş Adamı”ymış ve 2019 yerel seçimlerinde, “Gazeteci, işadamı Saki Akyüz Pasinler Belediye Başkanlığı için Ak Parti’den aday adaylığında bende varım” demiş.

Son olarak Kayseri Anadolu Haber yazarı da şiirini okusun: “İki deprem ile yandı canımız / Dinine saldıranlar ya sapık ya da gey”

Son olarak Kayseri yerel basınından Kayseri Anadolu Haber yazarı Rıfat Açıkgöz, “Sapıklara fırsat verme Allah’ım” isimli “şiir”ini okuyor: “İki deprem ile yandı canımız / Sapıklara fırsat verme Allah’ım / Dinine saldıranlar ya sapık ya da gey / Sen bunlara fırsat verme Allah’ım”

Not: Bu dizide, köşe yazılarından yapılan alıntıların yazım hatalarına dokunulmuyor; olduğu gibi alınıyor.


Etiketler: medya, nefret suçları
İstihdam