06/10/2023 | Yazar: Ali Erol
Star’ın “konuk yazar”ı Hamza Dağ, LGBTİ+’ların eşit yurttaşlık hakkını tanımayan “aile” mitinginin ardından yazdı: “LGBTİ sosyal terörizmi”
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, LGBTİ+’ların eşit yurttaşlık hakkını tanımayan“aile” mitinginin ardından Star’a yazdı: “Bir sosyal terörizm örneği olarak LGBTİ hareketleri”
LGBTİ+’ların var olma hakkını tanımayan, sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasal hayata eşit katılım taleplerine karşı kurumsal ayrımcılık ve nefret suçu çağrısıyla örgütlenen “aile” mitingi ilk kez geçen yıl Eylül ayında “LGBTdayatması” dezenformasyonuyla gerçekleştirilmişti.
Hükümet medyasından Star’ın “Açık Görüş” sayfasına “konuk yazar” olan AKP Genel Başkan Yardımcısı, “sosyal terörizm” başlıklı yazısına da “dayatma” nakaratıyla başlıyor, “sosyal terörizm LGBTİ” nakaratıyla devam ediyor.
Star’ın “konuk yazar”ı, LGBTİ+ yurttaşların eşitlik mücadelesini “sosyal terörizm” söylemiyle yaftalıyor
Star’ın “konuk yazar”ı, LGBTİ+’ların en temel eşit yurttaşlık hak taleplerini “LGBT dayatması” veya “LGBTİ sosyal terörizmi” olarak yaftalamayı kendine hak görüyor, ayrımcı dili ve söyleminin “eleştiri” sayılmasını bekliyor: “Söz konusu içeriğin eleştirilmesi ise antidemokratik bir eylem olarak değerlendiriliyor.”
Temmuz ve Ağustos ayları gazete köşelerinde karşımıza çıkan “LGBT terörü” nakaratıyla doldurulmuş “köşe yazıları” gibi Star’ın “konuk yazar”ı da, mevcut Anayasa’nın bile güvenceye aldığı hak hukuk hürriyetlerden eşitlik talep ediyorlar diye LGBTİ+ yurttaşların yasal mücadelesini “sosyal terörizm” yaftasıyla damgalamaya çalışıyor ve sadete geliyor: “Ülkemize yönelik gerçekleştirilen bu değer düşmanlığı, milli ve kültürel mirasımızın en önemli taşıyıcıları olan genç kuşağı ve sosyal alanın nüvesi olan aile yapımızı hedef alıyor.”
AKP’li Dağ, Anayasal güvenceyle kurulmuş LGBTİ+ derneklerine “iç düşman” muamelesi çeken (1, 2, 3, 4) muhafazakâr medya köşelerini hatırlatan diliyle devam ediyor: “içimizdeki ve dışımızdaki değer karşıtı hareketler... sosyal terörizm; dolaylı, gizli ve uzun vadeli bir süreci takip ederek, bizi biz yapan sosyal ve manevi değerlerimizi tasfiye etmeyi planlıyor...”
Star’ın “konuk yazar”ı, AKP’li Hamza Dağ, nihayet, köşe yazısının başlığına dönüyor ve “sosyal terörizm” tabirini tanımlıyor: “LGBTİ eksenli hareket ve eylemler... Aile mefhumuna, değer ve inançlarına zıt, ahlak dışı bir zihniyetin, hem yurtiçi hem de yurtdışı kaynaklardan nasıl bir maddi ve siyasi destek sağlayarak yol almaya çalıştığına hep birlikte şahit olduk.”
AKP’li Dağ, sıraladığı “değer düşmanlığı”, “sosyal terör”, “özendirme”, “zehirleyici ve bulaşıcı” nakaratlarının ardından “demografik sorunları da beraberinde getirebilecek bir nüfus baltalayıcısı” ifadesini ekliyor.
AKP Genel Başkan Yardımcısı, “geleneksel aile anlayışımızla hiçbir şekilde bağdaşmayan ve birden fazla toplumsal tehdit ve tehlikeyi taşıyan bir akım” olarak damgaladığı LGBTİ+ hareketle, “devletimiz” diyor, “mücadelede kararlılık gösteriyor” ama yetmez diyor, toplumu da göreve çağırıyor: “Aynı zamanda bu sadece devletin değil, tüm vatandaşlarımızın ortaklaşa hareketini talep eden bir durum olarak ortaya çıkıyor.”
AKP Genel Başkan Yardımcısı, “Sözde demokrasi adı altında değerlerimize zarar veren her türlü eylemi siyaseten desteklemeye devam ediyorlar” diyerek, “LGBT’ci” muhalefeti (1, 2, 3) karalama aşamasına geçiyor; LGBTİ+ yurttaşlara siyaset hakkı tanımadığını saklama gereği bile duymuyor: “LGBTİ hareketini siyasallaştırarak bunu devletimize ve iktidarımıza karşı yıpratıcı bir silah olarak kullanmaya çalışıyorlar. Her alanda memlekete ve millete faydalı bir siyasi çizgide olması icap eden siyasi muhalefet erkleri de maalesef bu değirmene su taşımaktan geri durmuyor. Bilhassa bu meselede, lobilerin ve küresel bazda cereyan eden bu örgütlenmenin desteğini almak gayesiyle, siyasi muhalefet cephesinden kurumsal olarak sosyal terörizmle el sıkışıldığına dair görüntüler hafızalarımızdaki tazeliğini koruyor.”
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, “LGBTİ hareketini siyasallaştırmak” dediği sözleriyle, kendinden önceki Tanıtım ve Medya Başkanı Mahir Ünal’ın, “LGBT’yi siyasi dil üzerinden konuşan yapıya dönüştürmek sorun” sözlerini sürdürüyor. Hatırlayalım:“LGBTİ+’ların tanınma, eşitlik ve vatandaşlık hakları mücadelesine karşı hükümet temsilcisinin, “daha fazla toplumsallaşmayın, hele hele siyasallaşmayın” dediği anlaşılıyor! AKP Genel Başkan Yardımcısı, “Bunu sorun olarak gören kesime ben neden sorun olarak görüyorsunuz diyemem ki” diyebiliyorken, LGBTİ+'lara kamusalda görünmeyin, hak ve hürriyetlerinizi talep etmeyin hele bir de anayasal eşit vatandaşlık diye siyasete bulaşmayın demekte ise sorun görmüyor.”
AKP Genel Başkanı’nın “LGBT sosyal terörizm” söyleminin seyri
LGBTİ+’ların Anayasal eşit yurttaşlık hakkını inkâr yetmeyince düşmanlaştıran, homofobik nefret söylemiyle nihayet “dış güçler” ve “terör”le ilişkilendiren nefret siyasetinin “LGBT terörü” söylemi, hükümet medyasının ardından AKP Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ’ın diline “LGBT sosyal terörizmdir” telaffuzuyla geçti.
AKP’nin Tanıtım ve Medya Başkanı da olan Hamza Dağ, Onur Ayı Haziran’da, Trans Onur Yürüyüşü’nün ardından sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarda, “sapkınların yasadışı gösterisi”, “değerlerimize düşmanlığı “Onur” zanneden zevatlar” ifadelerini kullanmış; katıldığı canlı yayında gelen LGBTİ+ sorusuna ise “LGBT sosyal terörizmdir” demiş ve devam etmişti: “Emperyalizmin LGBTİ üzerinden toplumları dönüştürme çabasında olduğunu görüyoruz. Bu sosyal bir terörizmdir. Bunu toplumumuzun içine koymayacağız... Bu konuda alınması gereken her önlem, bizim masamızın üzerindedir... Nereye kadar kısıtlayabiliriz ona bakacağız. Sınırsız özgürlük diye bir şey yoktur. Anayasamızda da özgürlüğün kısıtlanabileceği alanlar genel ahlaka aykırı pozisyonlar, özgürlük ile LGBTİ yan yana getirilmemeli, bütün metinlerde öyle bile olsa kısıtlanabilir. Hastalıklı bir bakış açısı. Bir sosyal terörizmle karşı karşıyayız...”
LGBTİ+ yurttaşların Anayasal hak hukuk hürriyet taleplerini “terör” olarak yaftalayan AKP Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, “LGBT sosyal terörizmdir” söylemini Ağustos ayında ise Gümüşhane’de tekrar etti. AKP Genel Başkan Yardımcısı’nın, LGBTİ+ yurttaşların Anayasal taleplerini “terör” olarak yaftalayan sözleriyle, “LGBT”yi telaffuz ettiği siyasi çerçeve ise şöyleydi: “Bir gün onlar da inşallah PKK ile FETÖ ile iş tutmanın, sosyal terörizm LGBT sapkınlığına alan açmanın milletimizin teveccühünü kazanmama sebebi olduğunu anlayacaklar. Onlar da AK Parti'ye ve Cumhur İttifakı'na ve Recep Tayyip Erdoğan'a bakacak, Türkiye'yi sevmeyi, bu ülkenin insanını sevmeyi bu sayede bilmiş olacaklar.”
AKP Genel Başkan Yardımcısı, “Büyük Aile Buluşması” adı altında LGBTİ+’ları hedef alan nefret mitinginin ikincisinin ardından Aydınlık’a konuşurken gene aynı nefret nakaratını tekrar etti. Vatan Partisi’nin gazetesi Aydınlık, “Büyük Aile Buluşması’na AK Parti’den destek” başlığı altında, Hamza Dağ’ın, “LGBT dayatmasına karşı “toplumsal direniş”çağrısı” yaptığını ve “LGBT’yi “sosyal terörizm” olarak tanımladı”ğını yazdı.
LGBTİ+ düşmanı nefret siyasetinin “LGBT terörü” söylemini, “LGBT sosyal terörizmdir” nakaratına uyarlayan AKP Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, Eylül ayında ise Kaos GL Youtube kanalının “Büyük Hayat Buluşması”na katılan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’i ve hâliyle LGBTİ+’ları bir kez daha aynı nakaratla andı: “İzmir’de kronik problemler almış başını gidiyor. Şehrin başındaki kişi bu sorunlara odaklanmak yerine sürekli LGBT dayatmasını bu şehrin gündemine sokmaya çalışıyor. Sizden beklenilen emperyalizmin yeni aparatı sosyal terörizme destek değil, İzmir’e hizmettir.”
AKP’li Dağ, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’na karşı “konu” fark etmeden bir kez daha tekrarlıyor: “Sosyal Terörizm LGBTİ akımı...”
Nefret kokteylinden terör kokteyline nihayet “LGBT terörü”ne
Eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen ‘Terörle Mücadele Değerlendirme ve Koordinasyon Toplantısı’na katılmış, “psikolojik terör”, “bilimsel terör” şeklinde yeni terör tarifleri ile herkesi “terörist” ilan etmiş, yetinmemiş, eşcinselliği de, “namussuzluk”, “ahlaksızlık” ve “gayriinsanî durum” olarak saymıştı.
12 Eylül öncesinde devletin resmî ideolojisi herkese her ifadeye “anarşi” yaftasını yapıştırırdı, 12 Eylül askeri darbesinin ardından “anarşi” nakaratı terk edilirken, '80'lerle birlikte sadece Türkiye’de değil küresel ölçekte siyasi iktidarlar “terör” nakaratını dolaşıma soktular. Günümüzde ise nihayet ille yandaş olması gerekmeyen yerli ve millî nefret medyası da “sapkın” söylemi kesmeyince “köşe yazısı” ve de “habercilik” adı altında içlerindeki hak hukuk hürriyet tanımaz LGBTİ+ düşmanlığını (1, 2) “LGBT terörü” seviyesine kadar vardırdılar.
Hükümet yanlısı medya organları, İçişleri Bakanlığına kayıtlı LGBTİ+ derneklerinin çalışmalarını sanki gizli ve yasadışıymış gibi göstermeye, nefret yayınlarıyla doğrudan hedef gösterilen LGBTİ+ derneklerini “nefret” yetmeyince 2020 boyunca “terör” ile ilişkilendirip kriminalize etme aşamasına geçtiler.
LGBTİ+ toplumuna, kurumlarına ve kişilere karşı cinsiyetçi ve homofobik dezenformasyona ortak olan, doğrudan üreten, yayan ve teşvik edip hedef gösteren hükümet yanlısı ve de muhafazakâr nefret medyasının cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği üzerinden LGBTİ+ varoluşları “lgbti sapkınlığı” olarak itham eden, yetinmeyip “terör” ile ilişkilendiren yayınları 2021 Ocak ayında Boğaziçi Üniversiteli öğrencilerin kayyum ve de homofobik rektör itirazlarına karşı ayyuka çıktı.
Hükümet medyası, kamu temsilcilerinin kurumsal homofobik nefretine aracı olarak nihayet söylemden eyleme doğrudan hedef Boğaziçi LGBTi+ kulübüne yönelik saldırıları vesile bilip LGBTİ+ kurumlarına karşı “nefret kokteyli” ile “terör kokteyli”ni karmayı hızlandırdılar.
Etiketler: insan hakları, nefret suçları, siyaset